AKADEMİSYENLER SUSTURULAMAZ

16.01.2016

Akademisyenlere yönelik baskı ve gözaltıları protesto etmek için Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri 16 Ocak 2016 tarihinde Yüksel Caddesi'nde bir araya gelerek ortak bir basın açıklaması yaptı.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı'nın da katıldığı basın açıklamasında ortak açıklamayı TMMOB Ankara İKK Sekreteri Özer Akkuş okudu.

 

AKADEMİSYENLER SUSTURULAMAZ!

Her gün ölüm, patlama, çetışma ve gözaltı haberleriyle uyandığımız son aylarda son olarak da akademisyenlere yönelik cadı avı başlatılmış, 12 Eylül faşizmini aratmayan görüntüler yaşanmaktadır.

Akademisyenleri mandacı olmakla suçlamaktan tutalım, Sultanahmet patlamasıyla bağlantılı olmaya kadar akıllara ziyan, özel savaş propagandasıyla hedef haline getirmenin faturası korkarız ki çok ağır olacaktır.

Bundan dolayı bir toz bulutu yaratılmaya, “hain” yaftasıyla gerçeklerle yalanlar birbirine karıştırılmaya, milliyetçi duygularla güvenlikçi politika etrafında bir kenetlenme yaratılmaya çalışılmaktadır. Konuşması, sesini yükseltmesi gerekenler konuştukça Cumhurbaşkanı ve Hükümet daha çok saldırganlaşıyor, havada uçuşan hakaretlerle sesini çıkaranları susturmaya çalışıyor.

“Çocuklarımız öldürülmesin” dediler…

“Öldürülmeye devam mı etsin” demeliydiler!? Bakınız Cumhurbaşkanının akademisyenleri hain ilan ettiği saatlerde ve iki gün önce Diyarbakır Çınar’da 3, Cizre’de 2 çocuğumuz öldürüldü. Çatışmada ısrar ederek yeni ölümlere, acıya ve gözyaşına neden olanlar akademisyenlerimizi hedef haline getirerek kendi suçlarını gizleyemezler!

“Çatışmalar dursun” dediler…

Ülke kan gölüne döndü. Yaşamını yitirenler sayıdan ibaret kılınır hale getirildi. Sokağa çıkma yasağı adı altında sıkıyönetimi aşan uygulamaların başladığı 16 Ağustos 2015 ile 15 Ocak 2016 tarihleri arasında 151 sivil yaşamını yitirmiştir. Bu korkunç tabloya itiraz edip çatışmaların durmasını istemek temel insani görev değil midir?

Anayasamıza göre herkes düşünce ve kanaatlerini açıklama ve yayma hakkına sahiptir. TCK’na göre eleştiri amacı ile yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturamaz. İfade özgürlüğüne TC olarak kabul ettiğimiz ve iç hukuk açısından bizi bağlayan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de özel vurgu yapılmaktadır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre ifade özgürlüğünün yalnız toplumda beğenilen fikir ve düşünceler açısından değil,  toplumu sarsan ve şoka uğratan fikirler açısından da geçerli olduğu kabul edilmelidir. Hükümetler için getirilebilecek eleştirinin sınırları daha geniştir ve hükümetlerin cezai prosedürleri işletme konusunda oldukça hassas davranmaları gerekir.

2000’den fazla akademisyenin imzasıyla destek olduğu “Bu Suça Ortak Olmuyoruz” başlığı ile yayınlanan bildiri önce siyasi iktidar ve Cumhurbaşkanı tarafından hedef gösterilerek suçlulaştırılmış, daha sonra da YÖK talimatıyla imzacılara yönelik soruşturmalar ve savcılıkça göz altılar başlatılmıştır. Hemen ardından geçtiğimiz seçim döneminde AKP’yi destekleme amaçlı mitinglerde boy gösteren bir mafya lideri, imzacı arkadaşlarımızı alenen ölümle tehdit etmiş, bu durum siyasi iktidar tarafından onaylayıcı bir sessizlikler karşılanmıştır. AKP’nin öve öve bitiremediği  “Yeni Türkiye” de siyasal iktidar; özgürlük, eşitlik ve barış talebini dillendiren her hangi bir direnç odağı karşısında kendisini ancak böyle bir sindirme mekanizmasıyla devam ettirebilmektedir.

Bir bildiri hazırlayıp kendi görüşlerini ifade eden akademisyenler karşısında bu tür yöntemlere baş vuran bir siyasi iktidarın terörle mücadele adı altında sürdürülen çatışma ortamı hakkında sunduğu bilgileri ve benimsediği söylemi inandırıcı bulmak imkansızdır. AKP iktidarı altında Türkiye, bilim insanlarının açıkça tehdit edildiği, kadınlarının bizzat devlet kurumlarınca aşağılandığı, şehirlerinin aylarca abluka altında tutulduğu, meydanlarında bombaların patladığı bir ülke konumuna gelmiştir.

Bu gittikçe ağırlaşan tablo karşısında eşit ve özgür bir ülke özlemi duyan bütün kesimlerin birlikte mücadele etmesi gerektiğinin inancıyla baskı ve soruşturmalara maruz kalan akademisyen arkadaşlarımızın yanında olduğumuzu ilan ediyoruz.

 

Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri