DOĞAYI VE TARIMI YOK EDEN MADENCİLİĞİ DEĞİL, ÜRETEN ZEYTİNLİKLERİMİZİ KORUYALIM

02.03.2022

1 Mart 2022 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan ve tüm zeytinlikleri maden sahası haline getirerek yok olma tehlikesiyle yüz yüze bırakan yönetmelik değişikliğine ilişkin TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz tarafından 2 Mart 2022 tarihinde basın açıklaması yapıldı.

DOĞAYI VE TARIMI YOK EDEN MADENCİLİĞİ DEĞİL, ÜRETEN ZEYTİNLİKLERİMİZİ KORUYALIM

1 Mart 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelik değişikliği ile “ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda … sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilir” hükmü getirilmiştir. Bu değişiklik tüm ülke çapındaki zeytinliklerimizin ölüm fermanıdır.

Anayasa’nın 44, 45 ve 166. maddeleri tarımın, üreticinin ve tarımsal üretim alanlarının korunmasını anayasal güvence altına almakta ve devlete bu koruma için sorumluluk yüklemektedir. Bununla paralel olarak farklı tarihlerde çıkartılan çok sayıda yasa ile tarım alanları ve özellikle zeytinlikler özel korum altına alınmıştır. 1939 tarihli “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun” ile zeytinliklerin korunmasını ve geliştirilmesi düzenlenirken, 2005 tarihli 5403 sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu” ile de toprağın korunması, geliştirilmesi, tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını düzenlemektedir.

1 Mart 2022 tarihli yönetmelik değişikliği açık biçimde adı geçen anayasa ve yasa maddelerine aykırıdır. Bu yasadışı düzenleme ile yakın zamanda keşif yapılacak Akbelen başta olmak üzere ülkenin farklı yerlerindeki zeytinliklerin yağmalanmasına kılıf hazırlanmaktadır.

Yönetmelik değişikliğinde yer alan “Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetleri” ifadesi, kömür ve jeotermal amaçlı faaliyetlere kolaylık sağlanacağını göstermektedir. Değişikliğin belli şirketlere yönelik olarak düzenlendiği kısa sürede ortaya çıkacaktır.

Kazdağları örneğinde de görüldüğü gibi, değişiklikte yer alan “madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartıyla” ifadesinin koruyucu hiçbir etkisi yoktur. Taahhütlere uyulması konusunda günümüze kadar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın somut bir yaptırımı olmamıştır.

Değişiklikte yer alan “Zeytin sahasının taşınmasının mümkün olmadığı durumlarda sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilmesi için” ifadesi, “kamu yararı” ile “üstün kamu yararı” kavramlarını yeniden gündeme getirecektir. Şöyle ki, TMMOB ve bağlı Odalar olarak açtığımız birçok davada Bakanlık tarafından verilen kamu yararı kararı, yargı tarafından üstün kamu yararı doğayı ve tarım alanlarını korumaktır gerekçesiyle bozulmuştur.

Ekosistemle uyumlu yüzlerce yıldır yerinde duran zeytinliklerin “Tarım ve Orman Bakanlığınca uygun görülecek alanda dikim normlarına uygun, faaliyet yürütülecek saha ile eşdeğer büyüklükte zeytin bahçesi tesis edeceğini taahhüt etmesi zorunludur” hükmü gereği taşınmaya çalışılması ya da şekilsel ısmarlama yeni zeytinlik dikilmesi taahhüdünün bilimsel hiçbir açıklaması yoktur. Asırlık zeytinliklerin taşınması değil, yerinde korunması esas olmalıdır.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın zeytinlikleri koşulsuz koruması gerekirken, “… zeytin sahasının taşınmasına ilişkin usul ve esaslar Tarım ve Orman Bakanlığının uygun görüşü alınarak Bakanlıkça, zeytin bahçesi tesis edilmesine ilişkin usul ve esaslar Tarım ve Orman Bakanlığınca belirlenir.” hükümleri ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın doğayı ve tarım alanlarını yok edecek uygulamalarına rıza göstermesi kabul edilemez.

Bizler “madencilik” göz boyaması ve kandırmacasıyla aç gözlü şirketlerin zeytinliklerimizi, ormanlarımızı, tarlalarımızı, köylerimizi, insanlarımızı yuttuğu, tükettiği bir ülke istemiyoruz. Bugün ülkemizde egemen olan madencilik anlayışı, madenin bulunduğu tüm arazinin harap edildiği, geride ise tümüyle verimsizleştirilmiş ve kirletilmiş bir toprağın bırakıldığı bir anlayışla sürdürülmektedir. Bu anlayış nedeniyle Cerrattepe’den Fatsa’ya, Kaz Dağlarından Akbelen’e kadar her yerde verimli ormanlık alanlarımız, tabiat zenginliklerimiz yok edilmektedir. Bu anlayış, sadece madenciliği değil, yaşamı da sürdürülemez hale getirmektedir. Bu madencilik anlayışı, bir üretim faaliyeti değil, bir sömürü faaliyetidir. Madenleri olduğu gibi, doğayı ve halkı da sömürmektedir.

TMMOB, Anayasa ve ilgili koruyucu yasalar gereği anılan Yönetmeliğin iptali için yargıya başvuracak, yönetmelik değişikliği ile verilecek yeni izinleri de ayrıca yargıya taşıyacaktır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Emin KORAMAZ

Yönetim Kurulu Başkanı