EEMKON 2017 BAŞLADI

17.11.2017

EMO İstanbul Şubesi’nce düzenlenen “Elektrik Elektronik Mühendisliği Kongresi (EEMKON)” 16 Kasım’da Harbiye Askeri Müze Kültür Sitesi’nde başladı. Açılış töreninde ülkemizin istihdam, sanayileşme ve eğitim sorunlarına dikkat çekildi. Bilimsel eğitimin gerekliliği vurgulanan konuşmalarda, mühendislerin istihdam sorunları da gündeme getirildi. 

"Biyomedikal Mühendisliği", "Elektrik ve Kontrol Mühendisliği", "Elektronik Sanayi", "Enerji Politikaları", "İletişim Teknolojileri", "Kent ve Elektronik", "Mühendislik Eğitimi" sempozyumlarının yer aldığı EEMKON 2017, 16 Kasım 2017 tarihinde Harbiye Kongre ve Kültür Merkezi`nde başladı. Grup Napolyon‘un konser ve dans gösterisiyle başlayan kongrenin açılış töreninde, Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Başkanı Mehmet Turgut, EMO İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Erol Celepsoy, EMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Önder, TMMOB Yürütme Kurulu Üyesi Cengiz Göltaş konuştu.

TMMOB Yürütme Kurulu Üyesi Cengiz Göltaş'ın Elektrik Elektronik Mühendisliği Kongresi Açılış töreninde yaptığı konuşma şöyle:

 

ELEKTRİK ELEKTRONİK MÜHENDİSLİĞİ KONGRESİ (EEMKON/2017)

Değerli konuklar, Değerli hocalarım, Sevgili Meslektaşlarım…

Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu adına sevgi, saygı ve dostlukla selamlıyorum. Sözlerime başlarken Elektrik Mühendisleri Odamızın İstanbul Şubesi yürütücülüğünde gerçekleştirilen kongremize  başarılar diliyorum.

Bugün başlayan ve 3 gün boyunca devam edecek Elektrik Elektronik Mühendisliği Kongremizde farklı disiplinlere ait konu başlıklarını bir arada konuşma imkânı bulacağız.

Böylesi büyük bir organizasyona ev sahipliği yaptığı için EMO İstanbul Şubemizin değerli yönetim kurulunu ve oda çalışanlarımızı kutluyorum.

Anayasal bir kuruluş olarak 18 Ekim 1954 Tarihinde kurulan ve Türkiye’deki 520 bini aşkın mühendis, mimar ve şehir plancısının mesleki, demokratik, kitle örgütü olan TMMOB’ye bağlı 24 ayrı oda bulunmaktadır. Bilimsel düşüncenin başta eğitim olmak üzere teknoloji, üretim, sanat ve siyaset ile yoğrulduğu, aydınlanmaya, çağdaşlaşmaya dair 64 yıllık yol öyküsüdür aynı zamanda TMMOB’nin adı.

Değerli Katılımcılar;

İçinden geçtiğimiz aylar TMMOB’ye bağlı odaların kendi meslek alanlarına ilişkin konularda kongre ve sempozyumlarını yoğun olarak  gerçekleştirdiği döneme denk gelmektedir. Bir buçuk yılı aşan hazırlık dönemlerinin ardından yapılan bu kongre ve sempozyumlarda meslek alanlarına ilişkin sorunlar, yeni gelişmeler ve fikirler tartışılmakta, çözüm önerileri en geniş kamuoyu ile paylaşılmaktadır.

Bu iki aylık dönem içerisinde TMMOB bünyesinde 100’e yakın kongre, sempozyum, ve sergiler düzenlenmektedir. Üyelerimizin yanı sıra akademisyenlerin, sanayi ve kamu kurumu temsilcilerinin, öğrencilerin ve uzmanların da katılım sağladığı bu etkinlikler, TMMOB’nin 70’li yıllardan beri savunduğu “bilimi ve tekniği halkın yararına  kullanma çabasının” bir parçasıdır.

TMMOB olarak üyelerimizin bilim ve teknolojiyi kendi faaliyetleriyle kavramaları, edindikleri deneyim ve bilgileri topluma yaymaları için gerekli ortamları oluşturmayı amaçlamaktayız. Düzenlediğimiz kongre, sempozyum, çalıştaylar, çıkardığımız kitaplar, dergiler bir yanıyla bu amaca hizmet etmektedir.

Değerli Konuklar,

Birliğimiz, meslektaşlarımızın mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlardaki gelişimlerini sağlamayı amaç edindiği kadar, mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarını sağlamayı da amaç edinmektedir. Bu amaçla meslek alanlarımızla ilgili tüm konularla yakından ilgilenerek, bu konular hakkında halkın çıkarları doğrultusunda görüş oluşturmaya çabalıyoruz.

2017’de  TMMOB ve meslek örgütümüzün 64. Kuruluş yılında tarihin hiçbir döneminde karşılaşmadığımız bir saldırı ile karşı karşıyayız. Gerici ve piyasacı AKP İktidarı, TMMOB ve Odalarımızı ülkemiz kaynaklarının  yağma ve talanına karşı duruşu  nedeniyle cezalandırmak istiyor. Herkesin şahit olduğu gibi son yıllarda AKP eliyle kamusal- toplumsal varlıklarımızın  piyasalaştırılması için acımasız vahşi bir proğram uygulanıyor.

TMMOB uygulanan bu proğramın karşısında taraftır ve tüm kadrolarıyla taraf olmaya devam edecektir. Bu dönemde, başta “kentsel dönüşüm” adı altında yeni rant alanlarının yaratılması başta olmak üzere yapılan her uygulamada; meslek odalarımız; kendi uzmanlık alanları ile ilgili olarak imar planlarından kamulaştırmalara, özelleştirmelerden kamu ihalelerine, nükleer santrallerden, doğayı katleden HES projelerine, ithal kömür ve doğalgaz ile bağımlılığımızı arttıran enerji üretim modellerinden,  tarım arazileri, orman alanları, doğal ve tabi SİT alanları, meralar, zeytinlikler ve yaban hayatının korunmasına, yani özetle bu memleketin havasına, suyuna taşına toprağına sahip çıkmak üzere  yapılan her yanlış uygulamanın karşısında taraf olduk. Olmaya devam ediyoruz.

Bu amaçla TMMOB ve Odamız tarafından yaşadığımız tüm bu süreçlere ilişkin olarak kurumlara yazılar yazılmakta, raporlar çıkartılmakta, hukuksal süreçler işletilmekte, sempozyum ve kongreler düzenlenmekte, yerel halkın direnişleri ile dayanışmalar sergilenmekte ve sorunlar toplumsallaştırılarak kamuoyunun vicdanı ile buluşturulmaktadır.

Elbette bütün bu çabanın ürünü olarak alınan bir çok olumlu sonuç karşısında siyasal iktidarın sessiz kalması beklenemezdi. Özellikle son dönemde diktatöryal bir yapıya dönüşen siyaset yapma anlayışının ürünü olarak dikensiz bir gül bahçesi yaratmak adına bir taraftan Olağanüstü halin gölgesinde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile anti demokratik biçimde, kamu yararı içermeyen onlarca yasa ve yönetmelikler çıkarılarken, diğer yandan yasal dayanağını Anayasadan alan kamu kurumu niteliğinde, kamu tüzel kişiliğine sahip TMMOB ve meslek odamızın hak, yetki ve görevleri ellerinden alınmak isteniyor.

Halkın çıkarını esas alan bu anlayışımız doğal olarak rant çevrelerinin ve siyasi iktidarın hoşuna gitmiyor.

Buradan bir kez daha altını çizmek isterim ki; Rant için, para için, yandaşlarına imtiyaz sağlamak için şehirlerimizi, doğamızı, tarihimizi yani insanlığın ortak geleceğini yok sayan anlayışlarla uyuşmamız mümkün değildir.

Derelerimizi, kıyılarımızı, meralarımızı yapılaşmaya açıp tabiatı yağmalayanlarla uyuşmamız mümkün değildir.

Kamusal kaynaklarla kurulmuş büyük sanayi kuruluşlarını özelleştirenlerle, ortak zenginliklerimizi satanlarla uyuşmamız mümkün değildir.

Şehirleri biçimsiz gökdelenlerle, kaçak yapılarla dolduranlarla, parklarımızı bahçelerimizi AVM yapanlarla uyuşmamız mümkün değildir.

Tarihi yapılarımızı, ortak kültürel mirasımızı ortadan kaldıranlarla uyuşmamız mümkün değildir.

TMMOB olarak bizler yıllardır açtığımız davalarla, yaptığımız kongre ve sempozyumlarla, hazırladığımız raporlarla bu yağma düzenini durdurabilmek kamusal değerlerimizi ve ortak geleceğimizi savunmak için büyük mücadeleler verdik. İktidar sahipleri aksini istiyor diye doğruları savunmaktan vazgeçecek değiliz.

Ne yazık ki bu ülkede doğruları ve halkın çıkarlarını savunmanın da bir bedeli oluyor. Bu yağma düzenine karşı mücadelenin en önemli mevzilerinden biri olan TMMOB’ye de bu bedeli ödetmek istiyorlar.

Kuruluş yasamızı değiştirerek, mesleki denetim yetkilerimiz kısıtlanarak, denetim adı altında vesayet uygulanmak isteyerek, yandaş basın tarafından hedef gösterilerek, hakkımızda mesnetsiz suçlamalarla davalar açılarak, üyelerimizin hakları gasp edilerek, oda yönetim kurullarımız görevden alınmak istenerek bizleri susturmak, yıldırmak istiyorlar.

Bugüne kadar örgütlü yapımıza karşı gerçekleştirilen tüm bu saldırıları üyelerimizle birlikte verdiğimiz mücadele ve demokratik kamuoyunun desteğiyle geri püskürttük. İktidarın tüm bu saldırılarına rağmen bizler doğrudan ve halktan yana tavır almaktan asla geri adım atmadık, bundan sonra da atmayacağız.

Değerli Konuklar,

Bu kongre ve sempozyum süreçlerinde elbette bilimi tekniği, meslek alanlarımızın uygulama sorunları ile birlikte ela alan bir çalışma yürütüyoruz.

Bilim, teknoloji, sanayileşme olguları; toplumları geleceğe doğru devindiren temel güçler arasındadırlar. Bizler mühendisliği, bilimi insanla buluşturan bir meslek olarak tanımlamaktayız.

Mühendislik ‘insan ve yaşam konusunda planlama gücünü, aklını kullanabilme başarısını, bilim, teknik, toplum, ahlak ile bunları içine alabilen genişlikte‘ bir meslektir. Bilim ve teknisyenliği toplum için kullanacak olan bunun kime hizmet edeceğine, ne adına hizmet edeceğine karar verecek olan yine mühendisin kendisidir.

Bilimsel düşünce bilim için olduğu kadar toplumsal hayatın kendisi için de gereklidir. Bilime dayalı eğitimi savunmak, ülkemizin karşı karşıya bulunduğu tüm önemli sorunlarda bilimin yol göstericiliğini hayata geçirmek, bilimin öncü rolünü ete, kemiğe büründürmek, başlıca görevimiz olarak önümüzde durmaktadır.

Bugün ancak böylesine bilimi ön plana çıkaran bir anlayışla halen 168 bölümde eğitimini sürdüren  elektrik, elektronik ve biyomedikal mühendisliğinde öğrenim gören 70.000 gencimiz ile buluşmanın ve ortaklaşmanın olanaklarını yaratabilir, her yıl üniversitelere alınan kendi alanımızdan yaklaşık 15.000 öğrencinin eğitim ve öğretim sorunlarına yanıtlar üretmeye çalışabiliriz.

Sözlerime son verirken;

EMO örgütlülüğü adına Kongremizin yürütücülüğünü üstlenen İstanbul  Şubemizin değerli Yönetim Kurulu üyelerine; kongre düzenleme kurulundaki arkadaşlarımıza; çağrılı sunumlarla kongremize renk katacak olan değerli konuklarımıza; gerek sözlü gerekse poster sunumlarla bilimsel, mesleki, teknik bir kongrenin içini dolduran katılımcılara; kamu kurum temsilcileri ve özel sektörün her kesiminden ilgi göstererek kongreye katılanlara ve tabii ki de emeği geçen tüm oda çalışanı arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.

Barışın egemen olduğu özgür bir dünyada yaşamak dileğiyle hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu adına saygı, sevgi ve dostlukla selamlıyorum.

 

Cengiz GÖLTAŞ

TMMOB Yürütme Kurulu Üyesi

16 Kasım 2017 - İstanbul