EMİN KORAMAZ YAZDI: "KONUT PROJECİLİĞİ"

16.09.2022

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 16 Eylül 2022 tarihli BirGün Gazetesi'ndeki köşesinde, "Dünyanın En Büyük Konut Projesi” tanımlamasıyla açıklanan “5 yılda 500 bin Konut Projesi” ve Konut Krizi üzerine yazdı.

KONUT PROJECİLİĞİ

Son yıllarda yüksek enflasyon, konut maliyetlerindeki artış, ekonomik yatırım araçlarına güvensizlik gibi nedenlerle konut ve kira fiyatları kontrolsüz biçimde artıyor.

Bu artış nedeniyle ülkemizin kronik sorunlarından birisi olan konut ve kira krizi sürdürülemez boyutlara ulaştı. Yükseköğretim yurtlarının yetersizliği nedeniyle kiralık evlere yönelik talep artışı, her yıl sonbahar aylarında konut ve kira krizinin görünür hale gelmesine neden oluyor.

Siyasi iktidarın aylardır dilinden düşürmediği ve nihayet geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı tarafından “Dünyanın En Büyük Konut Projesi” tanımlamasıyla açıklanan “5 yılda 500 bin Konut Projesi” ülkemizdeki konut krizinin ne denli büyük olduğunun en büyük göstergesi durumunda.

2019 yılında yine büyük reklam kampanyalarıyla duyurulan ‘Her Yıl 100 Bin Yeni Sosyal Konut Projesi’nin henüz yer tahsisleri bile yapılmadığı göz önünde bulundurulduğunda, aynı vaadin tekrarı niteliğindeki ‘5 Yılda 5 Yüz Bin Sosyal Konut Projesi’nin de büyük bir hayal kırıklığıyla sonuçlanacağını öngörmek yanlış olmayacaktır.

YANLIŞ TEŞHİS

Ülkemizdeki Konut Krizi, konut arzının yetersizliğinden ya da boş arsa bulunamamasından kaynaklanmıyor. Krizin temelinde konut üretiminin yurttaşlarımızın ihtiyaçlarına göre planlanmaması, inşaat sektörünün sermaye aktarımı mekanizmasına dönüştürülmesi ve konutların bir yatırım aracı olarak belirli kesimlerin elinde toplanması gibi nedenler yatıyor.

Konuttaki bu çarpık yapı, ne kadar konut üretilirse üretilsin, dar gelirlilerin barınma sorununun çözülememesine neden oluyor. Mevcut durumda milyonlarca boş ev varken, milyonlarca yurttaşımız da barınma sorunuyla yüz yüze yaşıyor.

En temel insan haklarından biri olan barınma hakkı piyasanın insafına terk edilince ortaya böylesi akıl dışı bir tablo çıkmasına şaşırmamak gerekiyor. Çünkü piyasa süreçlerini kâr mantığı, paradan para kazanma mantığının bu gibi anormallikler doğurduğunu sıklıkla deneyimliyoruz.

HEDEF RANT

Hayata geçirilip geçirilmeyeceğinden bağımsız olarak, hayata geçirilse bile ülkemizdeki yıllık konut üretiminin ve satışının çok küçük bir kısmını kapsayacak bir projenin krizi sonlandırmayacağını iktidar da öngörebiliyordur elbette.

Buna rağmen bu projeyi bu denli köpürtmeleri artık halk vaat edebilecekleri başka hiçbir şeyin kalmaması olabilir. Siyasi iktidarın mevcut projesinin hedefi konut krizini çözmekten çok, tıkanan inşaat sektörüne kaynak yaratmak, kamu arazileri ranta açmak ve seçim öncesinde yurttaşların gözünü boyamak olduğu herkesin genel kanaati.

Zira, Toplu Konut İdaresi (TOKİ) uzun yıllardır bu hedefler doğrultusunda kullanılmakta, sosyal projeler üretmekten çok iktidarın ihtiyaçları doğrultusunda ekonomik ve siyasi rant yaratmakta.

Planlamadan ve gerçeklikten kopuk, sadece konut sayısını arttırma kaygısıyla yaratılan bu projeler hiçbir biçimde hedeflenen sosyal faydayı yaratamıyor. Büyük umutlarla bu projelere dahil olan yoksul halk kesimleri büyük bir borç altına girdiği gibi, artan enflasyonla yükselen ödemeler nedeniyle ödeme zorluğuyla da yüz yüze kalıyor.

Siyasi iktidar konut krizini çözmek istiyorsa, sorunu derinleştirmekten ve ülke kaynaklarını heba etmekten başka bir işe yaramayan seçime odaklı rant projelerini bir yana koymalı. Konut sorunu kamucu bir anlayışla ve uzun dönemli bir planlamayla ele alınmalı.