EMİN KORAMAZ YAZDI: "YENİDEN KAMULAŞTIRMA"

11.02.2022

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 11 Şubat 2022 tarihli BirGün Gazetesi'ndeki köşesinde, geçtiğimiz hafta içerisinde Isparta'da yaşanan 4 günlük elektrik kesintisi ve buna neden olan enerji özelleştirmeleri üzerine yazdı.

YENİDEN KAMULAŞTIRMA

Geçtiğimiz hafta Isparta ve çevresinde yaşanan kar yağışlarının ardından elektrik iletim ve dağıtım hatlarında yaşanan arızalar nedeniyle Isparta ili geneline yaklaşık 4 gün boyunca elektrik verilemedi.

Gündelik hayatın en önemli ihtiyaçlarından birisi olan, yokluğu kimi durumlarda hayati sonuçlar yaratabilen elektrik olmaksızın geçen 4 gün boyunca Ispartalılar büyük bir zorluk yaşadılar.

Bölgedeki elektrik dağıtımını üstlenen Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş, iktidara yakınlığıyla bilinen ve kamu ihalelerinin değişmez isimleri olan Cengiz Holding ve Kolin İnşaat’a ait bir şirket.

Şirket tarafından yapılan açıklamaya göre 4 günlük kesintinin tek nedeni “kar yağışı” ve şirketin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğine dair suçlamalar da tamamıyla “algı operasyonu”ndan ibaret.

FELAKETİN SORUMLUSU

Yıllardır hukuksuzluk, liyakatsizlik, yolsuzluk, bencillik üzerine inşa edilmiş rejim öylesine çürüdü ki, her yanından tel tel dökülüyor.

Yaşanan en küçük aksilik, büyük felaketlere dönüşüyor. Yağmur yanıyor dereler taşıp sele dönüşüyor, onlarca kişinin hayatını kaybetmesine neden oluyor.
Orman yanıyor söndürecek uçak bulunamıyor, on binlerce dönüm yeşil alan yok oluyor.

Kar yağıyor, günlerce yollar kapanıyor, havaalanları işlemez hale geliyor, koskoca bir şehre günlerce elektrik verilemiyor.

Her mevsime, her hava şartına uygun bir felaketimiz var artık…

Ülkenin her yanında, dört mevsim bitmeyen bunca felaketin nedeninin yaşanan doğa olayları değil, bir afet gibi üzerimize çöken tek adam rejimi olduğunu artık hepimiz biliyoruz.

Yaşanan bunca felaketin nedeni, tek adam rejiminin yıllardır uyguladığı neoliberal politikalardır. Özelleştirme adı altında uygulanan yağma politikalarıdır. Kamusal düzenlemeleri ve denetimleri ortadan kaldıran kuralsızlaştırma uygulamalarıdır.

Yaşanan bunca felaketin nedeni, bilimin, tekniğin, meslek örgütlerinin sesine kulak tıkanmasıdır. Plansız, programsız, denetimsiz biçimde hayata geçirilen rant projeleridir.

KONTROLSÜZ GÜÇ

2001 yılında “Elektrik Sektörünün Yeniden Yapılandırılması” iddiasıyla çıkartılan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Yasası, elektrikteki “serbestleştirme” ve “özelleştirme” uygulamalarının sistematik bir hal kazanmasına neden oldu.

Bu dönemden itibaren, Cumhuriyet dönemi boyunca enerji alanında kurulan kamu yatırımları bölünerek özelleştirildi. Mevcut enerji şirketleri parça parça özelleştirilirken, kamusal kaynaklar da Yap-İşlet-Devret modeliyle özel sektörün talanına açıldı.

Elektrik santrallarının, madenlerin ve dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi sonucunda elektrik piyasası büyük oranda özel sektörün kontrolü altına sokuldu. Bildiğiniz gibi son olarak geçtiğimiz yıl elektrik sisteminin beyni durumundaki TEİAŞ da özelleştirilme kapsamına alındı.

Tüm bu özelleştirmelerin sonucunda bugün kamunun elektrik kurulu gücündeki ve üretimindeki payı yüzde yirminin altına düşmüş durumda.

Bunun anlamı kamunun, sektördeki fiyatları kontrol altına alacak, elektrik arzında sürekliliği sağlayacak, toplumsal faydayı gözetecek bir gücü ve kontrolü kalmadığıdır. Son dönemde gerek elektrik arzında yaşanan sıkıntılar gerekse fiyatlardaki artışlar bu kamusal kontrol yoksunluğunun sonucudur. Elektrik piyasası uzun yıllardır tümüyle enerji şirketlerinin ihtiyaçları doğrultusunda şekillenmektedir.

KAMUSAL FAYDA

Enerji sektöründe üretim, iletim, dağıtım ve tüketim faaliyetleri birbiriyle organik olarak bağlıdır. Dolayısıyla üretimden tüketime kadar her aşaması bütüncül olarak kamusal planlanma ile yönetilmelidir. Dışa bağımlılığın azaltılması, sürdürülebilirlik, yenilenebilirlik ve arz güvenliği ilkeleri bu kamusal planlamanın temelinde yer almalıdır.

Petrol, doğalgaz, kömür, hidrolik, jeotermal, rüzgâr, güneş, biyoyakıt vb. tüm enerji sektörlerinde konunun uzmanları ve meslek örgütlerinin de katılımıyla hazırlanacak bütünleşik strateji belgeleri ile geleceğimizi güvence altına alan bir enerji politikası ortaya çıkartılmalıdır. Bu enerji politikasının temelinde ise rant değil, kamusal fayda olmalıdır.

Bu doğrultuda yapılması gereken ilk şey, özelleştirilen bölgesel dağıtım şebekelerinin ve şirketlerinin yeniden kamulaştırılmasıdır. Başta enerji olmak üzere stratejik sektörlerde hiçbir biçimde özelleştirmeye gidilmemelidir. Çünkü artık çok daha iyi biliyoruz ki, özelleştirme felakettir!