HKMO’DAN TORBA YASA DEĞERLENDİRMESİ

27.12.2014

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Başkanı Ertuğrul Candaş 27 Aralık 2014 tarihinde bir basın toplantısı düzenleyerek, "3194 Sayılı İmar Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nı değerlendirdi.

BASIN AÇIKLAMASI

Bugünlerde yeni bir "Torba Kanun Tasarısı" daha gündemdedir. Tasarının tam adı, "3194 SAYILI İMAR KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI" dır.

Söz konusu bu tasarı, en genel değerlendirme ile, sadece mühendis, mimar, şehir plancıları ve meslek örgütlerinin; ülke, kamu, halk, meslek, meslektaş yararı bütünlüğündeki mücadelesini engellemeye çalışmıyor, aynı zamanda;

  1. Kentlerin arazi yönetim politikalarını amansız bir şekilde spekülasyona ve ranta açıyor,

  2. Mülkiyet hakkının güvencesini ortadan kaldırıyor, bu hak ‘menkul değer`e çevrilip bir sertifika ile piyasaya sunuluyor,

  3. Parası olana imar hakkını kendisi belirletiyor, 

  4. Yeşil alanlar azaltılıyor,

  5. Mezarlıkları bile ticarileştiriyor, piyasalaştırıyor; insanları mezarda da ayrıştırıyor.

    Şöyle ki;

    1-Bu tasarı, ‘mülkiyet‘le ilgili bugüne dek birikmiş mevzuatı radikal bir şekilde değiştiriyor. Mülkiyet hakkını sertifikalandırabiliyor, menkul değere çevirerek piyasaya sunabiliyor.

    Bu tasarı, mülkiyet hakkının belki de ileride borsaya açılabilmesinin ve dahası, ekonomik ve siyaset yönünden güçlü olanın güçsüz olanın elindeki mülkiyetini ele geçirmesinin ön adımlarını atıyor.

    Tarihimizden gelen ve göçebe toplum olma özelliğimizden kaynaklı "kervan yolda düzülür" anlayışı ülkemizde maalesef hala mevcuttur. Bu anlayış, 21. yüzyıl Türkiyesi‘nde kabul edilebilir olmadığı gibi, mülkiyet konusu bu anlayışla ele alınamaz ve düzenlenemez. Mülkiyet hakkını radikal bir şekilde değiştirebilecek bu tasarı ülkemizde tartışılmamıştır. Bu konunun, tartışılmadan, parmak hesabıyla meclisten geçmesi düşünülmemelidir. Bunun sorumluluğu taşınamaz.

    Tasarı, belirtilen hükümleriyle belki de ülkemizin en önemli gündemleri arasına taşınmalı ve tartışılmalıdır.

    2- Bu tasarı, kentlerde zaten tüketilmiş olan yeşil alanların daha da azalmasını sağlıyor. 

    Bu tasarı, halkın kullanımında olamayacak olan taşkın koruma alanlarını, yeşil saha statüsüne kavuşturuyor ve bunun doğal bir sonucu olarak da, diğer alanların yapılaşma ve yoğunluklarının artırılmasını sağıyor.

    Kentlerimizde kişi başına düşen yeşil alanlar yeterli değilken, kavşaklarda ve özel sitelerde halkın kullanımında olmayan yeşil alanları da sayarak kişi başına düşen asgari yeşil alan miktarını tutturmaya çalışırken, bu tasarı ile getirilmek istenen yeni durum ne anlaşılabilirdir, ne de kabul edilebilirdir.

    3- Bu tasarı, parası ve siyasi gücü olana, kendi imar hakkını kendisinin belirleyebilmesinin olanağını da sunuyor. Bu durum yaşanamaz haldeki kentleri daha da yaşanamaz hale getirmek demektir.

    Tasarının yasalaşması halinde, kentlerin gereksinimlerine göre bir imar planı ve uygulaması yapılamayacak, aksine parçacıl bir anlayışla, planlama tekniğine uygun olmayan ve fakat özel talepleri karşılayacak biçimde kentleşmeyi sağlayacak bir süreç başlayacaktır. 

    Parası ve siyasi gücü olan parsel sahibi, parseli için önerdiği yeni planı, oluşacak değer artışının yüzde kırkını İdareye vermek kaydıyla onaylatabilecek, geriye kalan yüzde atmışını ise cebine koyabilecektir.

    Parası olmayanın ise böyle bir hak talep etme durumu zaten olamayacaktır. 

    4- Bu tasarı, mezarlıkları da kamusal bir alan olmaktan çıkarmakta, talep edilmesi halinde özel mezarlıklara izin verilip tahsis yapılabilmesini ve işletilebilmesini düzenlemektedir. Mezarda bile insanlar parasına göre, inancına göre sınıf ayırımına tabi tutulabilecektir. 

    5- Bu tasarı, TMMOB ve bileşeni Meslek Odalarını etkisiz hale getirecek, bölecek, parçalayacak, güçsüzleştirecek düzenlemeleri de içeriyor.

    Tüm birikimlerini aklın ve bilimin yol göstericiliğinde, toplumcu ve kamucu bir anlayışla halkın yararına kullanan, yaratılan rant düzenini her defasında teşhir eden ve engellemeye çalışan, ülkemizi aydınlık geleceğe taşımak için var gücüyle uğraşan TMMOB ve bileşeni Odaların bu tasarı ile etkisizleştirilmek istenmesi kabul edilebilir değildir. 

    Bütün bu durumlar karşısında TMMOB ve ona bağlı Odalardan Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası‘nın sessiz kalması, duyarsız kalması beklenemez, beklenmemelidir.

    Bu tasarının yasalaşması halinde, Türkiye‘nin gireceği yeni kaosu ve yapacağı tahribatı düşünmek bile istemiyoruz.

    Bu nedenle, bir kez daha söylüyoruz ki, bu kadar önemli ve köklü değişiklikler getirecek olan ve kentlerin arazi yönetim politikalarını amansız bir şekilde spekülasyona ve ranta açacak olan bu tasarının, bu haliyle yasalaşmasının önüne geçilmesi tarihsel bir sorumluluk ve bir zorunluluktur. 

    Bu açıklamamız ile, HKMO olarak, toplum yararına kamucu bir anlayışla sorumluluğumuzu bir kez daha yerine getiriyor ve tarihe bir kez daha not düşüyoruz.

    Saygılarımızla...

    ERTUĞRUL CANDAŞ
    HKMO Genel Başkanı