İMO: SAMSUN FACİASINDA SORUMLULAR AKLANDI

28.08.2015

İnşaat Mühendisleri Odası, üç yıl önce Samsun`un Canik İlçesi`nde meydana gelen su taşkını nedeniyle TOKİ konutlarının sular altında kalarak 13 kişinin yaşamını yitirmesi ve bu facianın kayıtlara "faili meçhul" olarak geçmesine ilişkin 28 Ağustos 2015 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.

SAMSUN FACİASINDA SORUMLULAR AKLANDI

SIRADA HOPA MI VAR?

Tesadüf bu ki, Hopa katliamının acısı henüz çok tazeyken, Samsun`da meydana gelen ve 13 insanımızın hayatını yitirdiği sel faciasının sorumluları aklandı. "Ölümün ve unutuşun kolay ülkesi" Türkiye`de bir kez daha toplu cinayete kurban gidenler, sadece öldükleri ile kalacaklar. Tıpkı daha önceki afetlerde, iş cinayetlerinde olduğu gibi.

Hatırlanacaktır:  Üç yıl önce Samsun`un Canik İlçesi`nde meydana gelen su taşkını nedeniyle TOKİ konutları sular altında kalmış, dere yatağına yapılan konutlar, yoksul ve dar gelirli vatandaşlarımız için mezar olmuştu.  Dile kolay; 13 insan hayatını kaybetti ve bu facia kayıtlara "faili meçhul" olarak geçti.

Her ne kadar yargı sürecinin ayrıntıları önemsiz gibi görünse de, bu tür konulardaki geleneksel devlet refleksi, özellikle soruşturma sürecinde daha görünür olmakta, nihayetinde kamu görevlilerine sağlanan zırh, bırakalım adil yargılamayı, yargının sürecinin işletilmesini bile olanaksız bırakmaktadır.

Nitekim Samsun katliamı ile ilgili yaşanan süreç, bu kilitlenmenin tipik bir örneğini oluşturmuştur. Üç yıldır devam eden ve âdete "yılan hikâyesine" dönen süreç, Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "belediye yetkililerinin suçlu olmadığı" kanaatine varılmış, aralarında bölgedeki il ve ilçe belediye başkanlarının da bulunduğu 12 yerel yöneticisi ve kamu görevlisi hakkındaki soruşturmada takipsizlik kararı verilmiştir.

İşin en ilginç tarafı ise Hükümet partisine üye belediye başkanlarının yargılanmaması için, her yolun denenmiş olmasıdır. Dosya defalarca Başsavcılık, İçişleri Bakanlığı, Danıştay arasında gidip geldi ve sonuçta dere yataklarını imara açan belediye, su politikalarının belirleyici DSİ ve dere yatağına konut inşa eden TOKİ suçsuz bulundu. Bu kararın tek bir okuması bulunmaktadır: Suçlu su taşkına maruz kalan evlerde yaşayan yoksul ve dar gelirli yurttaşlardır.

Soruşturma sürecinin en dikkat çeken yanı ise konuyla ilgili düzenlenen bilirkişi raporuydu. Rapor, sel felaketine ihmalin değil, doğal afetin neden olduğu, yaşananların meteorolojik açıdan afet olarak tanımlanması gerektiği şeklinde düzenlenmişti ki, görevliler hakkında takipsizlik kararı verilmesinin asıl dayanağını oluşturdu. Yani bilirkişi, "ihmal yok, takdiri ilahi" var dedi.

Bu tür kararların, toplumun vicdanını yaraladığı ne kadar gerçekse, inşaat mühendisliği açısından kabul edilebilir olmadığı da o derecede gerçektir.

Su taşkını bir doğa olayıdır. Ancak su taşkınının TOKİ konutlarında 1 ile 5 yaş arası beş çocuğu öldürmesi doğa olayı değildir.

Su taşkını bir doğa olayıdır. Ancak dere yataklarının imara açılması ve TOKİ`nin dere yatağına konut yapması doğa olayı değildir.

Sayın Başsavcılığın, doğa olaylarının kendiliğinden doğal afete dönüşmeyeceğini bilmemesinin mümkün olmayacağına göre, ortada düpedüz kamu görevlilerini koruma refleksi bulunmaktadır ki, ülkemiz bu refleksin adeta bir yönetim biçimi haline geldiği ender ülkelerdendir. Ne de olsa bu Türkiye, "madencinin fıtratında ölüm var" denilen, ilgili her soruna "takdiri ilahi" anlayışıyla yaklaşılan bir ülkedir.

Samsun katliamı ne ilkti ne de son olacaktır. Henüz Hopa katliamının yol açtığı acının sıcaklığı geçmemişken, Samsun soruşturmasının takipsizlikle sonuçlanması, Hopa katliamının da son olmayacağını göstermektedir.

İnşaat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu