KMO: ATIK LASTİKLERİN BİYOKÜTLE SANTRALLERİNDE YAKILMASI DOĞRU DEĞİLDİR

02.12.2020

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası "Ülkemizin ömrünü tamamlamış lastikler ve şehir çöplerinin yakılmasıyla üretilecek enerjiye değil; ucuz, sağlıklı ve çevre dostu yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesine gereksinimi vardır." söylemiyle 2 Aralık 2020 tarihinde konuya ilişkin bir basın açıklaması yaptı.

Sermayenin talepleri doğrultusunda hazırlanan ve kamu yararına aykırı düzenlemeler içeren kanun teklifinin Meclise sunulduğu şekilde kabul edilmesi, ülkemiz ve geleceğimiz açısından birçok sakıncaya yol açabilecektir.

Ülkemizin ömrünü tamamlamış lastikler ve şehir çöplerinin yakılmasıyla üretilecek enerjiye değil; ucuz, sağlıklı ve çevre dostu yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesine gereksinimi vardır. Kaynak türü ve teknolojisi ne olursa olsun doğaya ve insan sağlığına zarar veren, toplumsal yaşamı olumsuz etkileyen tesisler YEKDEM kapsamından çıkartılmalıdır. Bu yöntemin "yenilenebilir enerji" olarak kabul edilmesi, YEKDEM üzerinden kimi çevrelere rant sağlanmak istendiği kuşkusunu akıllara getirmektedir.

Yenilenebilir enerji konusunda yapılan düzenlemeler, insan sağlığı ve çevre dostu temiz enerji üretimi mantığından koparılarak, şirketlere yüksek elektrik satış fiyatlarıyla rant sağlayan bir mekanizmaya dönüşmüştür. Yasada yapılan değişiklik de bunun bir göstergesi olarak ele alınmalıdır. 2016 yılında yasada yapılan değişiklik atık lastiklerin işlenmesinden kaynaklanan yan ürünleri Biyokütle olarak tanımlamış, yasada yapılan yeni değişiklikle buna belediye atıkları da eklenmiştir. Biyokütle tanımı içinde yer almaması gereken bu atıklar Biyokütle tanımı kapsamı içine alınarak avantajlı fiyat tarifelerinden yararlanmaları sağlanmıştır. 

Her enerji-elektrik enerjisi üretim yönteminin ve yaşam döngüsü boyunca muhtelif  düzeylerde çevresel etkileri vardır. Dolayısıyla en önemli husus, "enerji ihtiyacımız var" gerekçesiyle insan - canlı sağlığına zarar verilmesi, hava-su-toprağımızın kirletilmesi ve tüketilmesi, çevresel, kültürel değerlerimizin yok edilmesi pahasına enerji üretim-tüketiminin arttırılması, ekonomik maliyeti halka yüklenen gereksiz yatırımların teşvik edilmesi değil; sanayileşme, kentleşme politikaları ve sosyal politikalar ile birlikte ele alınarak enerjinin yerinde ve etkin kullanılmasıdır. 

Bu çerçevede atık lastiklerin bertarafına ilişkin olarak aşağıdaki değerlendirme yapılabilir:

Kullanılmış, atık durumundaki lastik yığınlarının çevresel zararlarının nasıl azaltılabileceği uzun süredir dünyada da ele alınan bir konudur. Lastik yığınlarının atık depolama sahalarında tutulmasının yarattığı riskler karşısında, çimento fırınlarında, kağıt sanayinde, elektrik üretmek amacıyla fosil yakıtlarla birlikte (örn. Kömür Santrallarında tamamlayıcı yakıt olarak) yakılması, bunun yanı sıra piroliz, gazlaştırma, sıvılaştırma vb. yöntemler gündeme gelmiştir. Ancak atıkların yönetiminde öncelikli yöntemler kullanımın azaltılması, yeniden kullanma (örn. lastiğin dışını yenileme) ve geri dönüşümdür.

Ömrünü tamamlamış lastiklerin (ÖTL) kullanılmasına dair "Ömrünü Tamamlamış Lastiklerin Kontrolü Yönetmeliği"5 Kasım 2006 tarih ve 26357 sayılı Resmî Gazete`de yayımlanarak 1 Ocak 2007 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmeliğe göre bu lastiklerin nasıl değerlendirileceğine ve kullanılacağına dair hükümlerin olduğu yönetmelikte bu lastiklerin ancak bazı sektörlerde yakılması ile ilgili hükümler bulunmaktadır. Atıkların yakılmasına ilişkin yönetmelikte, ancak yakma testlerini de içeren birçok işlemden sonra alınan bir lisans çerçevesinde bu tesislerin faaliyet gösterilebileceği belirtilmiştir.

Bu tür lastiklerin; geri kazanım ve bertaraf işlemlerinin hava, su, toprak, bitki ve hayvanlar üzerinde tehlike yaratmadan ses ve koku yoluyla çevreye herhangi bir olumsuz etkide bulunmadan ve doğal çevre ile koruma alanlarına zarar vermeden yapılmasının zorunlu olduğu belirtilir.

Atık Lastiklerin elektrik üreten santrallarda yakılması durumunda ortaya bir çevre felaketi çıkması kaçınılmazdır.  Atık lastikler ucuz olmasının yanında ısıl değerinin yüksekliği ile de bilinir. Ancak açığa çıkardığı Karbon emisyon oranının da  çok yüksek olduğu bilinmektedir. Bilindiği gibi karbon kökenli gazlar aynı zamanda sera etkisi de yaratmakta ve iklim değişikliklerine de neden olmaktadır. Atık lastik ve çöplerin yakılması durumununda yenilenebilir enerji kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.

Atık lastiklerin yanmasıyla hem havanın, hem toprağın hem de suyun kirlenmesi kaçınılmaz olacağı gibi havadaki Sera Gazı oluşumu da artacaktır. Lastiklerin ve çöplerin kontrolsüz yakılması halinde uçucu organik kimyasallar (VOC), çinko, kurşun, krom gibi metaller, çok halkalı aromatik hidrokarbonlar (PAH) ve özellikle furan ve dioksin gibi toksik kimyasallar açığa çıkmaktadır. Bunlar sadece gaz halinde atılmamakta, bir kısmı da kül gibi katı ve sıvı atıkların içeriğinde bulunmaktadır. 

Yukarıda belirtildiği gibi, dünyada giderek kullanımın azaltılması, yeniden kullanım ve geri dönüşüm yollarına gidilirken, yakma türü yöntemlerin de çevresel zararlarının en aza indirilmesinin ancak amaca uygun tasarlanmış, iyi işletilen-bakımı yapılan ve iyi kontrol edilen tesislerde olabileceği kabul edilmektedir. Tasarım, işletme koşulları gibi önemli hususların yanı sıra, ülkemizde konvansiyonel santralların atıklarının ve çevresel etkilerinin bile kamusal denetiminde eksiklik ve yetersizlik olduğu, özellikle santralların etki alanı içerisindeki halkın hava, su, toprak kirliliğine maruz kaldığı yaşanan örneklerle de çok iyi bilinen bir gerçeklik olduğundan bu tür tesislerde de etkin bir denetim yapılmasını beklemek mümkün değildir. 

Diğer yandan lastiğin kalorifik değeri, örneğin linyitlere göre fazla olmakla birlikte muhtelif çalışmalarda elektrik enerjisine dönüşüm veriminin ancak % 25-30`larda olduğu belirtilmekte, bu da konvansiyonel santrallara göre çok düşük bir çevrim verimini ifade etmektedir. Ek olarak, konvansiyonel santrallarda bulunan SO2 yıkayıcı ünitelerinin yanı sıra lastiğin yanmasından kaynaklanan asit gazların bertaraf edilmesi için ek arıtma ünitesi gerekmekte olup, bu durumun santralın su ihtiyacını ve elektrik iç ihtiyacını arttırması da söz konusudur. 

Biyokütle Santral teknolojisinde bu gazları tutacak bir teknoloji mevcut değildir. Biyokütle Santrallerinde inşa edilen elektrostatik filtreler bu gazların emisyonunu katiyetten önlemez. Bu filtreler yanma sonucu ortaya çıkan partikülleri tutmak için projelendirilmiştir ve başka bir işleve sahip değildir. Bu filtrelerin söz konusu gazları arıtacağı iddiası hiçbir bilimsel gerçeklikle uyuşmamaktadır.

AB üyesi ülkelerde ÖTL‘lerin kullanılması kısıtlanmışken ülkemizde atık lastiklerin enerji üretim aracı olmasına olanak sağlayan yasaların çıkartılması, insan sağlığına ve temiz çevreye duyarsızlığın ne aşamada olduğunu göstermektedir.

Lastiklerin geri kazanımına yönelik olarak, konunun tarafları olan ilgili meslek kuruluşlarının görüşleri alınarak ve teknik destekler sağlanarak kamu yararı öncelikli olarak tesis edilmesi, sürekli denetlenmesi ve etkin işletilmesi sürekli kılınmalıdır. Doğru projelendirilmeyen, denetimden yoksun işletmeler hayata geçirilmemelidir.

İnsan yaşam ve sağlığının, hava ve çevre kirliliğinin belirleyici olmaktan iyiden iyiye çıkartıldığı böylesi bir yaklaşım asla kabul edilemez. Güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynakları geliştirilmeye muhtaç dururken, onlar için düzenlemeler yapılması, önceliklendirilmesi gerekiyorken, orta ve uzun vadede yaşamsal sorunlar yaratması kesin olan "lastikyakarak enerji üretimi" anlayışı kabul edebileceğimiz bir yöntem değildir. Araç egzoz salınımları ve sanayinin yarattığı hava, su, toprak kirliliği ile ortaya çıkan  insan yaşamına yönelik risklerin çoktandır yok sayıldığı, kanserden ölümlerin neredeyse gözardı edildiği bu günlerde; plansız uygulamalar sonucu ülkede elektrik üretiminde arz fazlası oluşmuşken ve  bu nedenle bazı santrallar üretimi durdurmuş ve bir bölümü yurtdışına satılmışken, canlı yaşam için ciddi bir risk unsuru olacak  "lastik yakma ile enerji üretimi" en son düşünülecek enerji üretme yöntemlerinden birisi bile olmamalıdır. 

Açık havada sigara içmenin yasaklandığı ülkemizde lastik yakarak enerji elde etme iradesini halkımızın takdirlerine arz ediyoruz.

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası

47. Dönem Yönetim Kurulu