KMO: ELEKTRİKTE YİNE ZAM, YİNE ZAM…TÜRKİYE ENERJİDE NEREYE SÜRÜKLENİYOR?

11.02.2016

Kimya Mühendisleri Odası, elektrik zamlarına ilişkin 11 Şubat 2016 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.

Elektrikte yine zam, yine zam…

TÜRKİYE ENERJİDE NEREYE SÜRÜKLENİYOR ?

On üç yıllık Akp iktidarı, işbaşına geldiği günden bu yana enerji alanında yaptığı planlamalar (!) ve uygulamalarla Türkiye`nin enerji sorununu çözemeyeceğini, sıkıştığı her yerde faturayı ülke insanlarına keseceğini "Dağıtım Sistemindeki Kayıpların Azaltılmasına Dair Tedbirler Yönetmeliği"` ni 2015 yılının son günü uygulamaya koyarak bir kez daha göstermiştir. Ülkeyi her konuda olduğu gibi küresel güçlerin zorlamalarına teslim eden ve bu sayede hükümet olmayı başaranların (!) elbette ki başka bir tercihi olamazdı. Deyim yerindeyse bu yönetmelik ile imtiyazlı bir statü yaratılarak kayıp ve kaçak oranı yüksek dağıtım şirketleri; özelleştirmelerde gerekçe gösterilen yüksek orandaki kayıp kaçağın önlenmesi- azaltılmasıiddiasının tersine ödüllendirilmiş, elektrik fiyatları yaklaşık toplamda % 30 civarındaki zam oranıyla halka fatura edilmiştir.

Yeni uygulamalar ile, kaliteli enerji sunumundan muafiyet, dağıtım şirketlerine sınırsız olarak elektrik kesme hakkı, fazla güç çekişine engel olma durumu ve kayıp kaçağı yaratan elektrik üretimindeki en önemli faktör verimlilikten muaf tutulma konularındaki gelişmeler EPDK ‘ nın elektrik faturalarındaki zammı doğrudan halka yansıtmasını beraberinde getirmiştir.

Ülkemizde elektrik üretimi ve dağıtımında çok önemli görevleri olan TEK ve EİEİ gibi kurumları kapatarak, parçalayıp özelleştiren, yerli kaynaklardan elektrik üreten termik santrallerin yerine doğalgaz gibi ithal kaynaklardan daha pahalı elektrik üreten santralleri teşvik eden, yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesinin önündeki engelleri kaldırmayan; elektrik üreten barajları, kömür termik santrallerini satan, ithal kömürle elektrik üreten termik santralleri teşvik eden, 4628 sayılı yasa kapsamındaki nehir santrallerini (HESleri)  doğru düzgün planlayamayan, 1 MW`lıkHes`ler için doğayı tahrip etmekten kaçınmayan ve bunların kontrolsüz – denetimsiz inşa edilmelerine sebep olanlar doğal olarak sıkışınca zam yapmaktan başka ne yazık ki bir çözüm üretememektedirler.

Elektrikteki özelleştirmeleri  "kayıp kaçak" oranları düşecek ve kesintisiz ve daha ucuz elektrik arz edilecek diye halka yutturan ama gerçekte yönetemediği kamu mallarını küresel enerji lobilerinin dayatmaları ve birilerini zengin etme gayretiyle özelleştirenler bu kadarı yetmezmiş gibi dağıtım ihaleleri ile elektrik dağıtım olayını içinden çıkılmaz bir kaosa sürüklemişlerdir.

Dünyanın politik argümanları ve araçlarının petrol ve doğalgaz üzerinden yürüdüğü bu noktada,Türkiye birincil enerji kaynakları bakımından en son sıradaki petrol ve doğalgaz üretimine rağmen enerjideki tercihlerini ne yazık ki son sıradaki bu iki kaynaktan yana kullanarak dışa bağımlılığı bile isteye kendi yaratmıştır. Ülkemizde tüketilen doğalgazın % 99` u Rusya, İran, Azerbaycan, Cezayir ve Nijerya`dan da sıvılaştırılmış gaz şeklinde ithal edilmektedir. İthal edilen doğalgazın % 55`i Rusya`dan, % 18`i İran`dan, % 12` si ise Azerbaycan`dan ithal edilmektedir. Keza Ülkemizde tüketilen petrolün de % 80` i başta İran, ırak ve diğer ülkelerden ithal edilmektedir. 

2014 Yılında Türkiye 257 milyar kilovat saat elektrik tüketimi gerçekleştirmiştir. Elektrik üretiminde birincil kaynaklar içerisinde doğalgazın kullanımı % 60` lara ulaşmıştır. Yani tüketilen 257 milyar kilovat saat elektriğin 155 milyar KWh` i doğalgazdan üretilmektedir.  İthal edilen doğalgazın ülkelere göre verilen oranları dikkate alındığında tüketilen elektriğin 85 milyar KWh` inin Rusya`dan sağlanan doğalgazdan üretildiği anlaşılır. Bu durumda Rusya ile son günlerde yaşanan krizin ne kadar dengesiz ve aleyhimize olduğu kolayca görülebilir.

Vardığımız bu noktada enerji tüketimimizin % 33`ü doğalgazdan, % 27` si ise petrolden sağlanmaktadır. İthal edilen taşkömürü ve diğer kaynaklarda dikkate alındığında Türkiye`nin enerji üretiminde geçtiğimiz yıl % 75 oranında dışa bağımlı hale geldiği anlaşılır. Enerjide dışa bağımlılık oranı bu derece yüksek olan bir ülke, doğaldır ki bütün küresel tehditlere açıktır ve faturayı da halka zam olarak yansıtmaya mecburdur.

Son yıllarda ülkemiz, enerji tercihleri ve yatırımlarında ne yazık ki küresel sermayenin tercihlerine boyun eğmek zorunda kalmıştır. Enerji üretimi ve arzını yönetemeyenler,  ısrarla ithal kaynaklardan pahalı elektrik üretme tercihini uygulayanlar, yerli kaynaklarla geliştirilmesi gereken projelerden vaz geçenler ve yeni ve yenilenebilir enerji üretimi önündeki engelleri kaldırmayanlar işin kolayına kaçarak zam yapmaya devam edeceklerdir. Bir cent` in altında elektrik üreten Güneydoğudaki barajlarımız gerçeği göz önünde dururken maliyeti 10 cent`in üzerinde olan doğalgaz çevrim santrallerinden elektrik alınmasının teşvik edilmesinin bizce izahı yoktur. Bu tercihler ülkeyi karanlığa ve sanayi üretiminde gerilemeye,  işsizliğe ve yoksulluğa sürükleyecektir.

Elektrik üretiminde tek kurtuluş yerli ve yenilenebilir kaynaklara yönelmektir. Şu anda Türkiye`nin bilinen ama devreye almadığı kaynakları (hidroelektrik, rüzgar, güneş, jeotermal, linyit ve biyokütle) toplamda yaklaşık 750 milyar kilovat saatlik bir elektrik üretimine denktir.Bu olumsuz gidişi durdurmak ancak elektrik üretiminde öncelik ve ağırlığın dışa bağımlılığı artıran, ithalat faturasını yükselten doğalgaz ve ithal kömüre değil yerli ve yenilenebilir kaynaklara verilmesi, elektrik üretiminde özel sektörün elindeki % 75 oranındaki kurulu gücü oransal olarak azaltacak şekilde kamu yatırımlarının ve üretiminin teşvik edilmesi, elektrik ve doğalgazda KDV ve ÖTV oranlarının düşürülmesi ile mümkün olacaktır.

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası
44. Dönem Yönetim Kurulu