KMO GENEL KURUL SONUÇ BİLDİRGESİ AÇIKLANDI

15.09.2020

12-13 Eylül 2020 tarihlerinde İMO Teoman Öztürk salonunda gerçekleştirilen KMO 47. Dönem Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi yayımlandı.

TMMOB KİMYA MÜHENDİSLERİ ODASI
47. OLAĞAN GENEL KURUL SONUÇ BİLDİRİSİ

14 Mart 2020 tarihlerinde yapılması gereken TMMOB Kimya Mühendisleri Odası 47. Olağan Genel Kurulu, Covid-19 salgını nedeniyle 12 Eylül 2020 tarihinde TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Teoman Öztürk Kongre Merkezinde yapılmıştır. 

Ne yazık ki genel kurulumuz, ülkemizin ekonomik krizi ve Covid-19 salgınının yarattığı işsizlik, belirsizlik, iş ekmek kaygısının ve hatta gelecek endişesinin- tüm toplum kesimleri gibi- üyelerimizi de etkilediği ve kendi teamüllerimizin öngördüğü demokratik katılımcılığın arzu edilen düzeyde olmasa da, tüm olumsuz şartlarda Oda örgütlüğünü önceleyen delegelerimizin katılımı ile gerçekleşmiştir.

Laik, sosyal ve hukuk devletinin terk edildiği, eğitimden sağlığa, tarımdan istihdama, tüm sosyal politikalarının, serbestleştirme-özelleştirmelerle tasfiyesinin toplumlardaki yarattığı travmaya, tüm dünya da olduğu gibi şimdi bir de Covid 19 salgınının etkileri eklenmiştir.

Mart ayından bu yana devam eden bu salgın süreci "normalleşme" adı verilen kontrolsüz bir serbestlikle daha yaygın ve daha can alıcı bir şekilde artarak devam etmektedir. Ne yazık ki, yakın bir tarihe kadar bu artışın önünün kesilemeyeceği giderek kesinleşmektedir. 

Bu nedenle Kimya ve Biyomühendislerin meslek örgütü Kimya Mühendisleri Odası olarak; salgın sürecinde, tüm emekçiler ve meslektaşlarımız için çalışma yaşamının sosyal devlet ilkeleri gereğince yeniden düzenlenmesini istiyor ve şunları talep ediyoruz.

• İşyerlerinde salgına karşı bulaşmayı gerçekten ortadan kaldırılacak önlemler alınmalı, Covid-19 tespit edilen işyerlerinde faaliyetler acilen durdurulmalıdır

• Salgın süresince herkesin işi ve geçimi devletin güvencesinde olmalıdır. 

• Elektrik, su, doğalgaz faturaları ve vergiler durdurulmalı, tüm yurttaşların temel ihtiyaçları salgın riski boyunca devlet tarafından karşılanmalıdır. 

• Tümüyle kamu kontrolündeki sağlık kuruluşları, yurttaşların tamamına, istisnasız ve ön koşulsuz parasız sağlık hizmeti sunmalıdır.

• Salgına karşı önlemler üç beş patron örgütü ile değil, işçilerle, kamu emekçileriyle, hekimlerle, mühendislerle, akademisyenlerle beraber belirlenmelidir.

• İşçilerin ölümü pahasına "çarklar dönecek" ısrarı ile virüs işyerlerinden ve toplu taşıma araçlarından evlere taşımaktadır. Bu uygulamadan acilen vazgeçilmelidir.

• Tüm emekçilere iş ve güvencesi sağlanmalı, 

• Hiçbir geliri olmayan yoksullar ve dar gelirli yurttaşlar, emekliler, göçmenler ve tutuklu/hükümlüler için yaşamlarını ve sağlıklarını koruyacak fiili ve yasal düzenlemeler hayata geçirilmelidir.

• İşten çıkarmalar yasaklanmalı, kısa çalışma ödeneği ve işsizlik maaşları en az 3 katına çıkarılmalıdır.

İstihdam ve çalışanların hakları konusunda var olan bu yakıcı sorunlara ek olarak,  yıllardır kamuda Kimya Mühendisi ve Biyomühendis istihdamı sağlanmamaktadır. Meslektaşlarımız özel sektörde ise; istihdam sorunları kayıt dışı ve asgari ücretlerle açlık sınırları dahilinde çalıştırılmaktadır.

Ülkemizde uygulanan bu istihdam politikalarına karşı meslektaşlarımızın çalışma koşullarının ve taleplerinin etkin takipçisi olacağız. Mesleğimizin ve meslektaşlarımızın onurunu korumaya, üyelerimizin genel menfaatlerini halkımızın ve ülkemiz menfaatlerinden ayrı tutmadan savunmaya devam edeceğiz.

Bölgemizde iklim ve gıda krizleri, enerji-hammadde-su kaynaklarının paylaşımı nedeni ile yaşanan savaşlar, savaş bölgelerinde yaşanan yoksulluğun sonucu olan büyük göç/mülteci hareketleri gibi birçok önemli sorun bulunmaktadır.

AKP iktidarı dış politikada, emperyalizmin bölgemizdeki ülkeleri savaş ve işgallerle yıkıma uğratmasına yandaş olan adımlar atmaktadır. Dış politika emperyalizme bağımlılığın gerekleri ve iç politikada toplumsal muhalefeti etkisizleştirerek iktidarın sürekliliğini sağlamak için baskıcı politikalar uygulayarak, ülkemizi on yıllar boyunca olumsuz etkileyecek bir felaketin içine sürüklemektedir.

Nerdeyse her gün, politikacılar, gazeteciler, siyasi iktidarın politikasına muhalefet edenler hatta sosyal medyada paylaşım yapanlar, haksız yere sudan gerekçelerle cezaevine atılıyor. Basın açıklamalarına, toplu gösteriye hiçbir şekilde izin verilmiyor, şiddet ve gözaltı uygulanıyor.

Özellikle kadına yönelik şiddetin ve tacizin her gün yaşandığı ve arttığı ülkemizde kadınların yaşam hakkını koruyan İstanbul Sözleşmesi`nin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha söylüyoruz. Kadınlara karşı şiddetin önlenmesi, kadınların yaşam hakkının korunması, her türlü şiddetin ve faillerinin cezalandırılması ve kadınlar için adalet sağlanması için son derece etkin olan "İstanbul Sözleşmesi Yaşatır" diyoruz. 

Yıllardır devam eden serbestleştirme, özelleştirme ve kuralsızlaştırma, üretim ile ihracatın ithal girdilere bağımlılığı, fason ve esnek üretim olguları, ülkemizi sanayisizleştirmiş, tarımı mahvetmiştir. İktidar, yandaşlara kaynak aktarmak için büyük dış borç yükü ve toplumsal gereksinimler dışı çılgın projeler ile ülke ekonomisini; üretim, yatırım, tasarruf, istihdam, dış talep bağımlılığı, cari açık, sermaye hareketlerinin serbestliği, aşırı borçlanma ve rant yağması ile hayli kırılgan bir yapıya dönüştürülmüştür.

Plansızca açılan yeni üniversiteler ve mühendislik bölümleri ile mühendislik eğitimi niteliksizleştirilmiştir. Mühendislik mesleği bu niteliksizleşme ve itibarsızlaştırma kıskacındadır.

İşsizlik, yoksulluk, sendikasızlaştırma, örgütsüzlük yayılmaktadır. "Bireysel emeklilik sistemi", "tamamlayıcı emeklilik sistemi" adları altında tüm çalışanların gelecek güvenceleri yok edilmektedir. İşsizlik Sigortası Fonu, sermayeye destek fonuna dönüşmüştür.

Rejim değişimiyle birlikte demokrasiye aykırı kişi egemenliği, tarihsel olarak geride kalmış bulunan saltanat özlemiyle iç içedir. Sosyal hukuk devleti, Cumhuriyetin kurucu değerleri olan; laiklik, bilim, aydınlanma, çağdaş toplumsal yaşam, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, bütün temel hak ve özgürlükler ayaklar altındadır.

 Bütün bu değişim-dönüşüm sürecine itiraz eden Odamız ve Birliğimiz yasa/mevzuat düzenlemeleri ve her türlü antidemokratik uygulama ile etkisiz hale getirilmeye çalışılmaktadır.

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası,  laik, bilimin ışığında, planlamacı ve kalkınmacı, üreten, sömürüsüz, eşit ve demokratik bir ülkede; barış ve kardeşlik içinde, bağımsız bir Türkiye için mücadelesini kararlıkla sürdürecektir.

Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz

Yaşasın TMMOB!

Yaşasın Kimya Mühendisleri Odası!

KMO 47. Dönem Genel Kurulu