METALURJİ VE MALZEME MO: FELAKETLERİ GELECEĞE TAŞIMAYALIM

15.03.2023

TMMOB Metalurji ve Malzeme Mühendisleri Odası 14 Mart 2023 tarihinde "Felaketleri Geleceğe Taşımayalım" başlıklı bir basın açıklaması yaptı.

Bir depremzedenin ifadesiyle hepimizin öldüğü bir kısmımızın gömüldüğü, yüreğimizde onulmaz büyük bir yara açan depremin doğa olayı olduğu ancak insanlar tarafından felaket boyutuna taşınabileceğini yaşayarak gördüğümüz bu günlerde yapı güvenliği konusu ne yazık ki bir kez daha tartışılmaya başlanmıştır. Acılarımızı unutmamak, onlardan ders almak için daha ne bekliyoruz?  Bundan sonra bilim ve aklın gösterdiği doğrularla inşa edilecek güvenli yapılardan oluşan çağdaş kentler kurulması temel önceliğimiz olmalıdır. Yer bilim, şehir bölge planlama, mimarlık, inşaat, malzeme ve diğer tüm yapısal mühendislik disiplinlerinin katkısı ve sosyal bilimlerin ortak çalışmasıyla güvenli yapılar tasarlanmalı ve yapılmalıdır.

Bu bağlamda konunun multidisipliner olduğu vurgusunu tekrarlayarak meslek alanımızı ilgilendiren ve son günlerde yapılan mühendislik bilgisinden yoksun yorumlar betonarme inşaat çelikleri konusunda kamuoyunu bilgilendirme zorunluluğu yaratmıştır.

Öncelikle inşaat demiri diye bilinen beton donatı elamanlarının aslında inşaat çeliği olduğunu vurgulamak isteriz. Kamuoyunda sıklıkla tekrarlanan; hurdadan üretilen betonarme çelik çubukların daha kalitesiz ve depreme uygun olmadığı konusunu açmak gerekiyor. Çelik üretiminde yaygınlıkla 2 yöntem kullanılmaktadır: demir cevherinin ana hammadde olarak kullanıldığı entegre tesislerde; yüksek fırın, konverter, pota ocağı, sürekli döküm makinası rotasından oluşan birincil yöntem ile hurdanın ana hammadde olarak kullanıldığı; elektrik ark ocağı, pota ocağı, sürekli döküm makinası rotasından oluşan ikincil yöntem. Entegre tesislerde de cevhere ilave olarak yaklaşık %15 oranında hurda kullanılmaktadır. İki yöntemin rotalarından da görüleceği üzere üretim süreçleri ergitme aşamasında farklılık göstermekte, bunu izleyen ve çeliğin yapısının/özelliklerinin belirlendiği izabe, ham sıvı çelik elde edilmesi, oksijen giderme, alaşımlama, döküm ve şekillendirme birebir aynı teknolojilerle gerçekleştirilmektedir. Her iki proseste, istenilen kaliteye uygun olarak hazırlanacak cevher ve/veya hurda kullanılarak deprem yönetmeliğine uygun (B420C ve B500C kalite :TS708:2016) sismik kabiliyeti yüksek eşdeğer  betonarme çelik  donatılar üretilir.

Betonarme yapılarda beton ve donatının kompozit bir yapı olarak sismik dalgalara karşı sünek davranış göstererek yükü sönümlemesi beklenir. Bunun için beton ve donatının istenilen mukavemette olması ve yük altında birbirleri ile uyumlu davranış göstermeleri gerekir. Bu nedenle betonarme yapılarda beton/donatı yüzeyi sıyrılma direncini arttırmak üzere nervürlü beton çelik donatı kullanılmalıdır. Ayrıca donatı ile birlikte kompozit bir yapı olarak sismik yüke ortak davranış göstermesi için uygun kalitede beton kullanılması ve doğru yöntemlerle dökülmesi gerekir. 

Çelik donatılardaki korozyon görüntülerinin de çeliğin kalitesiyle ilgisi yoktur. Yanlış uygulamalar nedeniyle suyun çeliğe ulaşması sonucu ortaya çıkan doğal bir süreçtir. Çelik oksitlendigi zaman 7 kata kadar fazla bir hacme ulaşabilir, hacim artışından dolayı beton patlar, çelikler ortaya çıkar. Hava ve nem ile temas eden çeliğin korozyonu da doğal olarak devam eder. Deniz kumu kullanılırsa, kum içindeki tuz, yani klor korozyona sebep olur. Doğal korozyon süreci, betonun çelikle buluştuğu anda başlayarak devam eder.

Bir başka konu; sahada donatıya telle bağlanan etriyelerin sıyrılarak kendilerinden beklenen katkıyı yapamayacak duruma geldiği gözlemimizden hareketle etriyelerin daha sağlıklı bir yöntemle donatıya tutturulması gerektiğini belirtmek isteriz. B420C ve B500C kalite çelik donatılar kaynaklanabilir özellikte olduğundan bağlantıların kaynakla yapılması sorunun çözümüne katkı yapacaktır.

Sonuç olarak doğru malzemeler ve uygulamalar ile doğal afetlerin, felaket boyutuna ulaşmadan önlenebileceğini bunun için akıl ve bilimin yol göstericiliği ve uygulama iradesinde başka bir kaynağa gerek duyulmadığını vurgulamak isteriz.

Bu anlamda seçim sürecinin başladığı bu günlerde deprem bölgesinde hızla gerçekleştirilmeye çalışılan normalleşme ancak; tüm sorumlulardan hesap verdiğinde, ihmalleri kader diye yutturmaya çalışmak yerine bilim ve tekniğin gerekleri uygulandığında, yetkililerin neden oldukları felaketten sonra helallik istemek yerine yetki ve sorumlulukları doğrultusunda gerekli önlemleri aldıklarında gerçekleşecektir.

Aksi felaketleri geleceğe taşımak olacaktır.

Saygılarımızla.

TMMOB
METALURJİ VE MALZEME MÜHENDİSLERİ 
ODASI
YÖNETİM KURULU