MİMARLAR ODASI BİLİRKİŞİLİK SEMPOZYUMU DÜZENLENDİ

10.11.2014

Mimarlar Odası tarafından düzenlenen Bilirkişilik Sempozyumu’nun üçüncüsü “Bilirkişilik ve Adalet” temasıyla 7-8 Kasım 2014 tarihlerinde Ankara Barosu Eğitim ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Bilirkişiliğin sorunlarının tartışıldığı sempozyumun açılışında sırasıyla, Mimarlar Odası Başkan Yardımcısı Ali Ekinci, Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhcu, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürü Feyzullah Taşkın birer konuşma yaptı.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı’nın açılış konuşması şöyle:

Değerli Konuklar,

Sevgili Arkadaşlar,

Öncelikle hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu ve şahsım adına sevgiyle, saygıyla, dostlukla selamlıyorum.

2013 yılsonu itibariyle üye sayısı 445.000’e ulaşan ve ülkemizdeki mühendisleri, mimarları, şehir plancılarını temsil eden Birliğimiz ve bağlı 24 odamız bilirkişilik alanında da önemli görevler ve sorumluluklar üstlenmektedir.

Bir kamu hizmeti olan bilirkişilik görevini yerine getirirken, mesleki bilgi ve deneyimin meslek onur ve haysiyetine yaraşır biçimde ve kamu yararının öne konularak yerine getirilmesi konusunda üzerimize düşen görev ve sorumluluğumuzun bilincindeyiz ve bu yönde bağlı odalarımız ile birlikte pek çok çalışma yürütüyoruz.

Bu sempozyum da bu çabalarımızın bir ürünüdür. Sempozyumun düzenleyicisi olan Mimarlar Odamıza bu çalışmasından dolayı teşekkür ediyorum.

Sevgili Arkadaşlar,

Bilirkişilik kurumu bizi neden ilgilendiriyor?

Bilirkişilik, bir hukuk konusu olmakla birlikte, uyuşmazlık konusu mühendislik ve mimarlık alanı ile ilgili ise bu soruna TMMOB ve Odalar ilgisiz kalamıyor ve kalmamalıdır da. Çünkü, uyuşmazlık konusundaki olgu sorununu irdeleyen mühendis ya da mimar mesleki birikimini, etik ilkelerini, bağımsızlığını, objektifliğini, yeterliliğini olgu sorununa yaklaşımında ve çözümünde gösterir. Bu nedenle, meslek kişinin bilirkişi olarak görevlendirmesini sağlayan temel unsur olduğundan bilirkişilik aynı zamanda mesleki hizmettir.

Gerek hukuk gerekse ceza muhakemesi hukukunda bilirkişi, çözümü uzmanlık veya özel ya da teknik bilgiyi gerektiren hususlarda görüşüne başvurulmak üzere hakim veya savcı tarafından görevlendirilen tarafsız kişiler olarak tanımlanır. Bu tanımdan hareket edecek olursak; bilirkişi olarak atanan mühendisin, mimarın veya şehir plancısının kendi çalışma alanının bilgisiyle donanmış olması ön kabuldür. Tarafsız ve uzman olan bu kişi, olgu sorununu teknik ve bilimsel olarak ortaya koyacak ve olayın çözümünde adalete uygun bir karar oluşturulmasına yardımcı olacaktır.

Bilirkişilik kurumu hukuk ve ceza normlarında belirlendiği gibi mi işliyor?

Bu soruya olumlu yanıt verebilseydik bu sempozyuma ihtiyaç duyulmayacağı kuşkusuzdur. Bilirkişilik sorunu, yargı sorununun yalnızca bir yüzünü oluşturmakta olup, diğer sorunlu veçhelerle birlikte kamuoyunda yargıya güvenin olmadığı yapılan tespitlerle ortadadır. Bu sempozyum, mesleğimizi ilgilendiren bilirkişilik sorunuyla sınırlı olduğundan yalnızca bu sorunu ele almaktayız.

Bilirkişilik, adaletin sağlanmasında her zaman büyük önem taşımıştır. Bu nedenle kamusal bir görevdir. Hukuk kuralları ne kadar doğru uygulanırsa uygulansın, hâkime bilimsel ve teknik bilgiyi veren bilirkişi o konuda uzman ve tarafsız değilse gerçek adaletin sağlanamayacağı açıktır. Ne yazık ki; bugün ülkemizde bilirkişilik görevi yürüten kişilerin çoğu; özel ve teknik bilgi, birikim ya da donanımdan yoksundur. Bilirkişi inceleme ve raporlandırmalarının aylar alabildiği, farklı bilirkişi görüşleri nedeniyle, aynı konuda görülen davalarda çelişkili kararlar verilebildiği görülmektedir.

Bilirkişi seçimlerine ilişkin yasal düzenleme eksiklikleri, meslek mensuplarının uzmanlık alanlarına dikkat edilmemesi, çalışma ilke ve sorumluluklarının ortaya konulmaması, bilirkişi ücretlendirmelerinde ölçütlerin bulunmaması, bilirkişiliğin kişiler için bir yan gelir aracı olarak görülüyor olması; hukuksal ve bilimsel amacının dışında kullanılması sonucunu yaratmaktadır.

Özellikle bilirkişilerin seçiminde, uzmanlıkların belirlenmesi anlamında ciddi sorunlar bulunmaktadır. Kendi örgütüm ile ilgili söylemem gerekirse; odalarımıza kayıtlı olmayan, mesleki sicili bilinemeyen, uzman olup olmadıkları tartışmalı kişiler Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince Adli Yargı Komisyonları listelerinde kontrol ve denetim dışı bir şekilde bilirkişi olarak yer alabilmekte, hazırladıkları raporlar ile yargılamayı olumsuz etkileyebilmektedirler. Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince çıkarılan yönetmelik, hukuk davalarında kontrol ve denetimi bir nebze mümkün kılmakla birlikte, ceza alanında bu sorun devam etmektedir. 2005 ve 2012 yılında Adalet Bakanlığı tarafından yayımlanan Ceza Muhakemeleri Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunca çıkarılan Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkında Yönetmelikler arasındaki çelişki giderilmemiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunun 268. maddesince yayımlanan Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkında Yönetmelik de eksik uygulanmaktadır. Odalardan alınmış “Bilirkişilik Eğitim Belgesi” İl Adalet Komisyonu tarafından istenmemektedir. Oysa, etik ilkelerin hayat bulması için bu yetki belgelerinin istenmesi elzemdir. Uzmanlık alanlarının belirlenmesinde meslek odalarının görüşünün alınması da hayati önem taşımasına rağmen bu konuda da görüş sorulmamaktadır. Hala bir inşaat mühendisinden veya şehir plancısından mimarlık alanında, -ya da tam tersi- görüş istenebilmektedir. Meslek mensupları da kendi uzmanlık alanına girmediğinden görevlendirmeyi reddetme gibi bir yola gitmemektedirler.  

Bu durumda doğru karara ışık tutması beklenen raporlar yerine, teknik ve bilimsel doğruluğu tartışılacak raporlarla bilirkişilik konusunda güven vermeyen bir ortam yaratılmaktadır. Bu ortam, işinin uzmanı ve mesleki değerlere sahip kişilerin bu alandan uzak durmasına, yaratılan olumsuz imajın bir parçası olarak zarar görmemek için bilirkişilik yapmada isteksiz davranmalarına neden olmaktadır. Bundan ise en çok yargı süreci ve adalet mekanizması zarar görmektedir.

Sevgili Arkadaşlar,

Dünyayı, ülkeyi ve yaşamı tanıyan, anlayan ve ona göre politikalar üreterek yaşama geçiren bir çalışma anlayışı içerisinde olan TMMOB, duyarlı ve sorumlu anlayışıyla bilirkişiliğe ilişkin yargıda yaşanan sorunların her zaman farkında olmuş ve bu konuda çalışmalar yürütmüştür. Bugüne kadar düzenlenen sempozyum, seminer ve eğitimlerle meslek mensupları bilgilendirilmiş, aynı zamanda da TMMOB bilirkişilik mevzuatını oluşturma çalışmaları sürdürülmüştür. Yapılan çalışmalar ve elde edilen birikim sonucunda Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Bilirkişi Yönetmeliği 5 Mayıs 2005 tarihli ve 25806 sayılı Resmi Gazete’de yayımlayarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelikle TMMOB; yargı sistemimizde yaşanan bilirkişilik sorununun çözümünde, kendi üzerine düşen görevi yerine getirmiştir. Bu alanda önderlik ettiğimizi alçakgönüllüğü bir yana bırakarak rahatlıkla söyleyebiliriz.

Sevgili Arkadaşlar,

TMMOB ve Odalarımız tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda kamulaştırma alanındaki bilirkişiliklerde sorunlar minimum düzeye inmiş iken, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesine İlişkin Yasa ile bu alana müdahale edilmiş ve bu alanda Değerleme Uzmanları Kuruluşlarına öncelik verilmiştir. Bilirkişilik bir meslek olmamasına karşın, kamulaştırma davaları kar amacı güden kuruluşlara teslim edilmiştir. Bilirkişiliğin amaçlarına aykırı bir düzenleme yasa maddesi olarak karşımızda durmaktadır.

Kamulaştırma alanında çıkarılan ve yürürlüğe giren bu yönetmelik hukuken sakatlanmış olmasına karşın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun öngördüğü bilirkişilik yönetmeliği, bilirkişilik kurumunun amacına uygun bir şekilde Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenerek yürürlüğe girmiştir. Hem dosya sayısına kısıtlama getirilmesi hem de meslek odalarının öngördüğü eğitimi tamamlama zorunluluğu getirilmesi olumlu olup, bu yönetmelik bilirkişilik kurumunun disipline edilmesine katkı koyacaktır. Bu olumlu düzenlemenin ceza yargılamasına yansımasıyla bu alanda yaşanan sorunların asgariye ineceğine inanmaktayız.    Bu konuda da üzerimize düşen görev ve sorumluluğun bilinciyle çalışmalarımıza devam etmekteyiz.

Adaletin yerine getirilmesinde yargıya doğrudan katkı sunan Birliğimiz üyeleri bilirkişilerin, uzmanlıkları ve sahip oldukları değerler doğrultusunda, bu alanda gereken özeni ve duyarlığı göstereceğine olan inancımla; sempozyumun verimli geçmesini diliyor ve hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.