MİMARLAR ODASI: HUKUKA VE CUMHURİYET MİRASINA SAHİP ÇIKMAYA ÇAĞRI !

28.10.2014

Mimarlar Odası, Atatürk Orman Çiftliği Arazisi'nde inşaatı tamamlanarak 29 Ekim 2014 Cumhuriyet Bayramı’nda hizmete açılması planlanan yapının; sağlıklı ve bilimsel esaslarla oluşturulması hedeflenen kent planlarına, hukuka ve yargı kararlarına aykırı biçimde kullanılmasın hususuna ilişkin 28 Ekim 2014 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.

MİMARLAR ODASI BASIN AÇIKLAMASI:

HUKUKA VE CUMHURİYET MİRASINA SAHİP ÇIKMAYA ÇAĞRI !

 

1937 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyeti ile Cumhuriyetin “çağdaş tarım ilke ve uygulamaları” için Devlete emanet edilen, 1950 yılında çıkarılan bir yasa ile resmi statüsüne kavuşan “Atatürk Orman Çiftliği” (AOÇ) Erken Cumhuriyet Dönemi mirası olmasının yanı sıra Ankara’nın en büyük ve en önemli kentsel yeşil alanını oluşturmaktadır.

“İnsanın kent için değil, kentin insan için var olması gerektiği” anlayışı ile “yeşil kuşak” olarak planlanan Çiftlik sınırları içinde bulunan Atatürk Evi, İstasyon Binası, Saat Kulesi ve eki Marmara Köşkü gibi yapılar, yakın tarihimizin belli bir dönemini simgeleyen önemli yapılardır. Atatürk Orman Çiftliği ayrıca, tarımsal üretim ve denemeler, tarımsal sanayi ve kentsel rekreasyon işlevleri yönünden de Ankara’nın tarihsel, kültürel ve doğal kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır.

1950’den sonra çeşitli kurum ve kuruluşlara tahsis ve satış yapılarak amaçları dışında parça parça küçültülen AOÇ, 1992 yılında taşıdığı değerler nedeniyle Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu kararıyla “Doğal ve Tarihi Sit Alanı” ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Bütün hukuki güvencelere rağmen İktidar, “yağmacı ve çağdaşlaşma karşıtı” bir anlayışla  “Cumhuriyet mirasını yok etmek ve izlerini silmek” amacıyla yapılaşma sürecini başlatmıştır !

Bu kapsamda 2006 yılında yapılan yasa düzenlemeleri ile Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne verilen yetkiye dayanarak hazırlanan Nazım İmar Planı (NİP), “Cumhuriyetin simgesel değeri” Çiftlik alanının yok edilmesi için atılan ilk somut adımıdır. 

Meslek Odaları tarafından; hukuka ve şehircilik ilkelerine açıkça aykırı olan planın iptali istemiyle açılan dava sonucunda; 2008’de NİP iptal edilmiş ve karar 2010 yılında Danıştay tarafından onanmıştır. Ancak yargı süreci devam ederken, Ankara Büyükşehir Belediyesi Çiftlik arazisine yeni bir plan hazırlayarak 2010 yılında uygulamaya koymuş, otobanlar inşa ettirmiş ve yeşil alanı tahrip ederek çiftlik ve orman niteliğinin kaybolmasına hız verilmiştir.

Hukuksuzluklar bununla da sınırlı kalmamış;  2011 yılında AOÇ’nin “1. Derece Doğal ve Tarihi Sit” alanı statüsü “3. Derece Doğal Sit” alanına dönüştürülmüş ve “Tarihi Sit” statüsü kaldırılmıştır. Aynı yıl çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile çiftlik arazisinin parçalanarak ya da tamamının adalet hizmetlerinde veya Bakanlar Kurulunca belirlenecek kamu hizmetlerinde kullanılması için bedelsiz olarak Hazineye devredilebilmesinin önü açılmıştır.

Hukuka aykırı yapılan bu yasal düzenlemelerin ardından, Bakanlar Kurulu 2012 yılında Başbakanlık Hizmet Binası yapımı amacıyla Gazi Yerleşkesi arazisini “Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı” olarak ilan etmiştir. Ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara Büyükşehir Belediyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ, Orman Bakanlığı ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun işbirliği ile kamuoyunda “Ak Saray” olarak da bilinen “Başbakanlık Hizmet Binası” inşaatı başlamıştır.

Yine Meslek Odaları’nın açtığı davada idarenin aldığı Atatürk Orman Çiftliği’nin “tarihi sit statüsünün kaldırılması ve doğal sit statüsünün düşürülmesi” kararı 23 Şubat 2014’de 11.İdare Mahkemesi tarafından iptal edilerek yürütmesi durdurulmuştur.

Yargı kararlarının idare tarafından yerine getirilmesi ve hukuksuzluğa son vermesi beklenirken; dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Güçleri yetiyorsa yıksınlar !” şeklinde yargıya ve çevre değerlerine duyarlı kesimlere meydan okumasının ardından süreç hukuka aykırı bir biçimde devam ettirilerek açıkça Anayasal suç işlenmiştir.

AOÇ arazisi parçalanmak ve talan edilmek suretiyle, “Başbakanlık” olarak yapımına başlanan hizmet binası; 10 Ağustos 2014 tarihinde gerçekleştirilen seçimlerde Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyeti 12.Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından Cumhurbaşkanlığı’na tahsis edilmiş ve 29 Ekim 2014 tarihinde Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu ile açılması planlanmaktadır.

AOÇ’de devam eden yapılaşmalar ve planlanan yeni yapılar Anayasaya, uluslararası sözleşmelere aykırıdır.  2003 yılında Türkiye’nin altına imza attığı Avrupa Peyzaj Sözleşmesi ile taraf olan devletlere getirilen “peyzajı, bölge ve kent planlama politikalarına ve ayni zamanda peyzaj üzerinde doğrudan ya da dolaylı olarak etkisi olabilecek diğer politikalarıyla bütünleştirmek yükümlülüğünü”  yok saymaktadır.

Türkiye Anayasası; tarihsel, kültürel ve doğal değerlerin korunması için Devleti gerekli tedbirleri almakla görevlendirmiş; ayrıca toprağın verimli olarak işletilmesi, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımının ve tahribinin önlenmesi, orman alanlarının korunması ve genişletilmesi için gerekli yasaları koymak ve önlemleri almakla yükümlü kılmasına karşın  AKP İktidarı ve emrindeki Ankara Büyükşehir Belediyesi tamamen bu sorumluluklara aykırı bir uygulama içinde olmuştur.

Mahkeme kararları ile hukuka aykırı olarak yapılaşmaya açıldığı ve parçalandığı tespit edilen Atatürk Orman Çiftliği Arazisinde, inşaatı tamamlanarak 29 Ekim 2014 Cumhuriyet Bayramı’nda hizmete açılması planlanan yapının, Anayasayı ve hukuku uygulamak ve korumakla görevli makam olan Cumhurbaşkanlığı tarafından kullanılması hukukun üstünlüğü ile bağdaşmamakta ve kamu vicdanında derin yaralar açmaktadır.

Mimarlar Odası olarak, bütün yurttaşların Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyor; çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihsel, doğal ve kültürel mirası olan Atatürk Orman Çiftliği’nin; sağlıklı ve bilimsel esaslarla oluşturulması hedeflenen kent planlarına, hukuka ve yargı kararlarına aykırı biçimde kullanılmasını kınıyoruz.

Hukuken “kaçak” olarak yapılan, “çevre ve insanlık suçu” niteliğindeki “Başkanlık Sarayı” binasının yıkılması ve sorumluların yargılanması umuduyla bütün duyarlı kesimleri hukuka ve Cumhuriyet mirasına sahip çıkmaya çağırıyoruz !