MMO: CORONA VİRÜS SALGININA KARŞI TAM KAPANMA UYGULANMALIDIR

30.11.2020

TMMOB Makina Mühendisleri Odası 30 Kasım 2020 tarihinde bir basın açıklaması yaparak artan vaka ve hasta sayıları nedeniyle tam kapanma talep etti.

Corona Virüs Salgınına Karşı Tam Kapanma Uygulanmalıdır

Salgına Karşı Mücadelede Devletin Sosyal Yükümlülüklerini Üstlenmesi, Bütünlüklü Önlemler ve Toplum Çıkarını Gözeten Kamucu Politikalarla Başarı Sağlanabilir

Bilimsel, toplumsal gerekliliklere duyarlı kamuoyunun bildiği üzere iktidar, Corona Virüs salgını dolayısıyla alınması gereken zorunlu acil önlemler konusunda köktenci ve bütünlüklü adımlar atmamıştır. Yine bilindiği üzere ücretsiz maske dağıtımını, yeterli grip aşısı temini ile PCR test ücretini bile sabitlemeyi beceremeyen, çok erken bir “normalleşme” süreci başlatan, planlama ve öngörüden yoksun, salgına dair gerçek verileri gizleyen bir iktidar söz konusudur. “Ekonominin önceliği” adına yurttaşlar halk sağlığı uygulamaları ile gerektiği gibi korunmamış, esasen sermaye kesimlerine destekler verilmiş; esnaf ve yurttaşlar kredi/borç, işsizlik, yoksulluk girdabına terk edilmiştir. Şeffaf davranılmayarak toplum salgına karşı gerektiği gibi hazırlanmamış, eksikli, sorunlu, birbiriyle çelişen parçalı önlemlerle yetinilmiştir. Sağlık ve emek meslek örgütleri ile bilim insanlarının uyarılarına kulak verilmemiş, sonuçta virüsün yayılma hızı, yol açtığı can kaybı ve toplumsal sorunlar ile işsizlik ve yoksulluk artmıştır.

Oysa salgına karşı bütünlüklü köktenci önlemler ve toplum çıkarlarına öncelik veren kamucu politikalarla başarı sağlanabilir. Bu noktada salgının uzun süreceği gerçeği ve acil toplumsal gerekliliklerden ötürü bütünlüklü önlemler alınması ve devletin sosyal yükümlülüklerini üstlenmesi gerekir. Şöyle ki, 1930 yılında çıkarılan ve halen yürürlükte olan 1539 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 1. maddesinde “Memleketin sıhhi şartlarını ıslah ve milletin sıhhatine zarar veren bütün hastalıklar veya sair muzır amillerle mücadele etmek ve müstakbel neslin sıhatli olarak yetişmesini temin ve halkı tıbbi ve içtimai muavenete mazhar eylemek umumi Devlet hizmetlerindendir” denilmektedir. Gerek bu Kanun gerekse Anayasa’nın birçok maddesi ve bağlantılı mevzuatta, salgın ve bulaşıcı hastalık durumlarında devletin yükümlülüklerini belirten hükümler bulunmaktadır. Dünden bugüne salgın ve bulaşıcı hastalıklara yönelik birçok önlem ile sokağa çıkma kısıtlamalarının dayanağı olan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda, salgın ve bulaşıcı hastalıklarla mücadele konusu özel bir yer tutmuş ve 83. maddesinde “Cebri tecride tabi olarak müessesatta veya evlerinde tecrit edilen kimselerle 76 ncı maddede zikredilen şahıslardan muhtaç olanlarının kendileri ve ailelerinin iaşeleri masarifi Hükümetçe tesviye edilir” (ödenir, verilir) denilmektedir. Ancak bu yükümlülüklerin yerine getirilmediği bilinmektedir.

Yine bu Kanun uyarınca, halk sağlığına yönelik olarak kurulan Merkez Hıfzıssıhha Müessesesi’nin devamı ve çok sayıda aşı çalışmasıyla başarılı bir geçmişi olan Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü/Müessesesi ne yazık ki 2011 yılında iktidar tarafından kapatılmıştır. Oysa difteri, boğmaca, tetanos, BCG, polio, kızamık, tifo, dizanteri, kolera, veba, menengokok, stafilokok, brucella, nezle, tetanoz, kızıl, alüminyum presipiteli karma aşılar, lekeli humma, kuduz, çiçek ve grip aşılarının başarılı üretimi bu Enstitü’de yapılıyor ve toplum korunuyordu. Şimdi ise ülkemiz ne yazık ki aşı ithal eder durumdadır.

Bu olumsuz durumdan çıkış için:

  • Sağlık meslek örgütleri ve bilim insanlarıyla birlikte belirlenecek bir süre için, zorunlu üretim ve hizmetler dışında ülke genelinde tam kapanma uygulaması yapılmalıdır. 
  • Tam kapanma uygulaması sırasında zorunlu olarak çalışması gereken işletmelerde İklimlendirme Teknik Kurulumuzun önerdiği düzenlemeler mutlaka ve ivedilikle yapılmalıdır.
  • “Evde Kal” uygulamalarının yol açtığı tüm ekonomik ve toplumsal maliyet kamu yönetimi tarafından karşılanmalı, tüm hanelere yeterli miktarda maddi devlet desteği verilmelidir.
  • Neoliberal “sağlıkta dönüşüm programı”nın ürünü olan ve salgınla birlikte kapasitesi zorlanmaya başlayan sağlık sistemi kamucu bir içerikle yeniden düzenlenmeli, özel sağlık kuruluşları kamu denetimi ve işleyişi kapsamına alınmalı, kamulaştırmalar yapılmalı; sağlık hizmetleri tüm sağlık kuruluşlarında ücretsiz olmalı; halk sağlığı ve koruyucu hekimlik uygulamaları esas alınmalıdır.
  • Kâr/kazanç garantili ve sermayeye kaynak aktarım amaçlı bütün Kamu Özel İşbirliği projeleri mücbir sebeple iptal edilmelidir.
  • 1930’lardan itibaren birçok aşı üretimini başarıyla yapan ancak 2011’de kapatılan aşı merkezi yeniden kurulmalıdır.
  • Salgına karşı mücadelenin yönetiminde TTB bütün sağlık meslek/uzmanlık örgütleri, sendikalar ve TMMOB başta olmak üzere ilgili bütün mesleki toplumsal örgütlenmelere yer verilmeli; mevcut sağlık tesislerinin iyileştirilmesi ve yeni sağlık tesislerini planlama ve gerçekleştirme çalışmalarında mühendis ve mimarların ve onların üyesi olduğu Odalar ve TMMOB’nin mesleki ve teknik bilgi birikiminden yararlanılmalıdır.
  • Salgından etkilenen sağlık emekçileri ve tüm emekçiler iş kazası ve meslek hastalığı kapsamına alınmalıdır.
  • İşten çıkarmalar gerçekten yasaklanmalıdır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda var olan “çalışmaktan kaçınma hakkı” talepleri kabul edilmeli, COVID-19 tespit edilen işyerlerinde faaliyetler hemen durdurulmalıdır.
  • Tüm işsizlere işsizlik maaşı ödenmeli, faaliyeti durdurulan işyerlerinde çalışanlara da ödeme yapılmalı, salgın döneminde İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yapılan ödemeler ileride de işsiz kalınması durumunda “mahsuplaşma” gerekçesi olmaktan çıkarılmalı, Fon başka amaçlarla kullanılmamalıdır.
  • Konut aboneleri ile kapanan ya da faaliyeti sınırlanan küçük işyerleri su, elektrik, doğal gaz hizmetlerinden ücretsiz yararlanmalı, bu hizmetler ödenemeyen fatura nedeniyle kesilmemelidir.
  • Temel kural şeffaflık olmalı, salgın verileri eksiksiz olarak açıklanmalıdır.

Ayrıca ve önemle belirtmek isteriz: Mevcut ve inşa halindeki tüm yapıların iklimlendirme/ havalandırma tesisatlarıyla ilgili önlemler yaşamsal öneme sahiptir ve işyerlerinin havalandırılmaması ya da uygun olmayan şekilde havalandırılmasının virüsün yayılmasında rol oynadığı bilinmektedir. Hastaneler, endüstriyel tesisler, alışveriş merkezleri, iş merkezleri, büyük ofisler, yolcu terminalleri, oteller, okullar, kreşler gibi genel ve büyük hacimli mahaller ile toplu taşıma araçlarının iklimlendirme tesisatlarında bazı yeni düzenlemeler ile bakım ve periyodik muayenelerin tekniklerine uygun olarak yapılması gerekir. Öncelikle İklimlendirme Teknik Kurulu olarak önerdiğimiz gibi her binada Pandemi Kurulları oluşturulmalı ve bina ve tesisatta yapılacak tüm düzenlemeler Odalarınca belgelendirilmiş mühendis ve mimarlar eliyle yapılmalıdır. Odamız bu tesislerin ve araçların hijyen ve iklimlendirme-tesisat sistemleri için görev almaya ve teknik destek vermeye hazırdır.

Bu kapsamda belirtmeliyiz ki, bütün mekanların yapı üretim süreçleri, bakımı ve işletmesinde yer alan mühendislerin Odalarınca belgelendirilmesi ve sicillerinin tutulması gerekir. Ayrıca mevcut yapıların hiçbiri salgın koşulları düşünülerek yapılmadığı için bu halleriyle kullanılması büyük risk oluşturmaktadır. Bu nedenle ilgili kamu idarelerini bu sorunları derhal düzeltmeye, gerekli mevzuat değişikliklerini Odalarla birlikte yapmaya, İklimlendirme Teknik Kurulumuzun açıkladığı önlemleri dikkate almaya; önlemleri sıkılaştırmaya, daha da gecikmeden tam kapanma uygulamasını başlatmaya ve şeffaflığa davet ediyoruz.

Yunus Yener

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı