ODALARDAN İŞ CİNAYETLERİNE KARŞI MÜCADELE GÜNÜ AÇIKLAMALARI

03.03.2015

İnşaat Mühendisleri Odası ve Peyzaj Mimarları Odası “3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü” dolayısıyla 2 Mart 2015 tarihinde birer basın açıklaması yaptılar.

İMO: 3 Mart’ta insan hayatına verdiğimiz değer sınanacak!

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, iş cinayetlerine karşı mücadele günü ilan edilmesi zorunluluğu doğmuştur.

Nasıl doğmasın? Eğer bir ülkede çalışma yaşamının en büyük sorunu iş cinayetleriyse, eğer bir ülkede günde dört işçi iş cinayetinde yaşamını yitiriyorsa, eğer bir ülkede iş kazalarında 20 işçi sakat kalıyorsa, eğer bir ülkede günde 6 işçi iş göremez şekilde kazaya uğruyorsa, eğer bir ülkede her gün 650 iş kazası meydana geliyorsa, eğer bir ülkede her saat başı 80 iş kazası oluyorsa, eğer bir ülkede yılda 750 bin işçi iş kazasıyla karşı karşıya kalıyorsa, eğer bir ülkede 10 iş kazasından sadece biri kayıtlara geçiyorsa, iş cinayetleriyle mücadelede özel bir gün ilan edilmesi zorunludur.

Elbette bu sorunu ortadan kaldırmayacak, iş kazalarını önlemeye yetmeyecek, ölümlerin, yaralanmaların önüne geçmeyecektir. Olsa olsa iş kazalarına karşı toplumsal duyarlılığı arttırmayı amaç edinecektir.

Duyarlılığı arttırmaya ihtiyacımız olmadığı söylenebilir mi? Sonsuz ihtiyacımız olduğu ortada. Çünkü ülkemizin iş kazalarındaki sicili hayli kabarık. Siyasi iktidar bu oranları kabul etmese de, Türkiye’nin 100 bin çalışan başına düşen ölümlü iş kazalarında Avrupa birincisi, dünyada ise El Salvador ve Cezayir’den sonra üçüncü olduğu İLO verilerinde yer alıyor. İLO, Türkiye’de ölümlü iş kazaları oranını 100 binde 20,5 olarak açıklarken, aynı oranın Norveç, İsveç, İsviçre ve Danimarka gibi ülkelerde ‘100 binde 2’ olduğunu belirtiyor.

Son 10 yılda işçi ölümü verilerinin gözle görülür artması ise bir başka gerçekliğe işaret ediyor. Açık ki çalışma yaşamında taşeronlaşma oranın artmasıyla iş kazalarının artması paralellik arz ediyor. Mevzuat yetersizliği ve denetim sistemindeki zafiyet iş kazalarını adeta teşvik ediyor. Son 10 yıla bakıldığında, 2003 yılında 811 işçi, 2004 yılında
843 işçi, 2005 yılında 1096 işçi, 2006 yılında 1601 işçi, 2007 yılında
1044 işçi, 2008 yılında 866 işçi, 2009 yılında 1171 işçi, 2010 yılında
1454 işçi, 2011 yılında 1710 işçi, 2012 yılında 878 işçi, 2013 yılında
1235 işçi, 2014 yılında 1886 işçinin can verdiği görülecektir. İLO verilerini yok sayan, oranlarla oynayan siyasi iktidarın ölümleri görmezden gelmesi mümkün müdür? AKP iktidarı süresince 15 bine yakın işçi ailesinin evine ateş düşmüştür. Ne yazık ki ateş düştüğü yeri yakmakta, siyasi iktidar sorumluluğu üstlenmemektedir.

Sormak istiyoruz. Dünyanın herhangi bir ülkesinde Soma, Ermenek, Torunlar inşaat gibi facialar sonrasında neler yaşanırdı? İstifa müessesi devreye girer miydi? Sorumlular yargı önüne çıkar mıydı? Bu cinayetlerden birinci derecede kim sorumlu tutulurdu? Bu beklentiyi bir kenara bırakalım, ülkemizde iş cinayetinin yaşandığı bölge siyasi iktidar sözcülerinin, bakanların gösteri alanı haline çevriliyor.
“Takdiri ilahi”, “mukadderat”, “fıtrat” açılımları ile cinayetin üstü örtülüyor.
İş cinayetlerinin “faili meçhul” kalmaması ve iş cinayetlerine dikkat çekilmesi amacıyla ilki 2013’te düzenlenen “3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü”,  TMMOB ve bağlı Meslek Odaları ile sendikalar tarafından çeşitli eylem ve etkinliklerle karşılanıyor.

2015 3 Mart’ında Birliğimiz, hemen bütün illerde İKK’lar aracılığıyla düzenlenecek kitlesel basın açıklamaları ile konuya dikkat çekmeye çalışacak. Odamız da, üye ve yöneticileri ile basın açıklamalarında yer alacak.

2015’in Ocak ayında 125 insanını iş cinayetlerine kurban veren bir ülkede, insan hayatına ne kadar değer verdiğimiz 3 Mart’ta bir kez daha sınanacak.

İnşaat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu

 

 

 

PEYZAJ MİM. O: MEVCUT YASALAR ÖLDÜRÜR

3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak Kozlu‘da yaşanan ve 263 madencinin yaşamını yitirdiği Grizu patlaması faciasının yıldönümü "işçi sağlığı ve iş güvenliği" konusunun önemine dikkat çekmek amacıyla TMMOB 42. Olağan Genel Kurulu`nda "iş cinayetlerine karşı mücadele günü" olarak ilan edilmiştir.

Ülkemiz ölümlü iş kazalarında Avrupa`da birinci, dünyada üçüncü sırada yer alırken, yolsuzluk ve hukuksuzluk uygulamalarında da yine aynı sıralamalarda yer almaktadır. Gelişmiş ülkelerin refah düzeyinin işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ters orantılı olmasına karşın, ülkemizde son yıllarda sıkça duymaya başladığımız refah söylemi her yıl yaşanan iş cinayetleriyle çelişmektedir.

 
Tarihe Geçen Kanlı Rakamlar

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) tarafından yayınlanan 2014 yılı İş Cinayeti Raporu`na göre ülkemizde 2014 yılında en az 1.886 işçinin yaşamını yitirdiği belirtilirken, ILO`nun (International Labour Organization) rakamlarına göre dünyada her 15 saniyede 1 işçi iş kazaları veya meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Her yıl yaklaşık olarak 360.000 kişi iş kazası, 1.950.000 kişi ise meslek hastalıklarından dolayı yaşamını yitirmektedir.

İş yaşamının sürdüğü her iş kolunda iş cinayetleri dur durak bilmeden sürerken, 2014 yılı verilerine göre; İnşaat, Yol işkolunda 423 işçi, Madencilik işkolunda 386 işçi, Tarım, Orman işkolunda 309 işçi, Taşımacılık işkolunda 138 işçi, Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 93 işçi, Belediye, Genel İşler işkolunda 87 işçi, Metal işkolunda 81 işçi, Savunma, Güvenlik işkolunda 48 işçi, Enerji işkolunda 43 işçi, Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 37 işçi, Tekstil, Deri işkolunda 36 işçi, Çimento, Toprak, Cam işkolunda 31 işçi, Ağaç, Kağıt işkolunda 30 işçi, Petro-Kimya, Lastik işkolunda 29 işçi, Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 28 işçi, Konaklama, Eğlence işkolunda 28 işçi, Gıda, Şeker işkolunda 21 işçi, Basın, Gazetecilik işkolunda 8 işçi, Banka, Finans, Sigorta işkolunda 3 işçi, İletişim işkolunda 2 işçi ve işkolu belirlenemeyen 25 işçi can vermiştir.

2015 yılının sadece Ocak ayında ise 125 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir. Bu veriler ışığında ülkemiz açısından, tablo oldukça karanlıktır.

 
Sözde İş Güvenliği

20 Haziran 2012 tarihli, 6331 sayılı "İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu" yürürlüğe girdiği tarih itibariyle iş cinayetlerini ve ölümleri durdurmamış, azalması beklenen iş cinayetlerinin sayısının artmasına sebep olmuştur. İşyerlerinde çalışan insanların sağlık ve güvenliğinin devlet gözetiminde ve denetiminde olması beklenirken, ülkemizde devlet bu yasa ve yönetmeliklerle elini bu alanlardan çekerek özel sektöre bir pazar açmıştır.

Günümüz Türkiye`sinde emekçileri iş güvenliğinden uzak bırakan, mühendisleri, mimarları ve iş yeri hekimlerini iş kazaları tazminatlarından sorumlu tutan, Soma`daki 301 madencinin faturasını maaşlı çalışan emekçilere kesen, işvereni ve iş yaşamını denetlemekten sorumlu olan devleti ise her türlü sorumluluktan arındıran bir iş güvenliği politikası sadece "ÖLDÜRÜR". İnsan hayatına değer vermeyen bu politikalara dur denmediği takdirde 2015 yılında iş cinayetlerine kurban verilecek olan emekçilerin yakınlarına şimdiden sabır ve başsağlığı diliyoruz.

Çalışma hayatının yeniden düzenlenmesi, çalışma şartlarının iyileştirilmesi, iş cinayetlerinin durdurulması için herkesi mücadele etmeye, barbarlığın değil insanlığın hüküm sürdüğü bir ülkeyi yaratmak için omuz omuza vermeye çağırıyoruz.

 
TMMOB Peyzaj Mimarlar Odası

 11. Dönem Yönetim Kurulu