PEYZAJMO'NDAN DİKEY BAHÇE GÜNDEMİNE ILİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI

14.10.2020

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası sosyal medyayı meşgul eden dikey bahçeler ile ilgili 14 Ekim 2020 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.

Dünyanın doğal kaynaklarının hızla tükenmeye başladığı ve ekolojik sorunların gün geçtikçe daha da arttığı son 50 yıl; kent, kent ekolojisi ve peyzaj mimarlığı arasındaki ilişkinin defalarca sorgulandığı zorlu bir dönemi ifade etmektedir. Günümüzde kentler gittikçe daha kalabalık, daha fazla sert yüzeyle kaplı, daha sıcak, daha geçirimsiz, daha az doğal ve daha az doğal hayat barındıran ve çevre sorunlarıyla ön plana çıkan yaşam alanları haline gelmişlerdir. Bu durum, süregelen şehircilik modellerine eleştirel bir çerçeveden bakan peyzaj odaklı şehircilik yaklaşımlarını gündeme getirmiş; ve birçok dünya kentinde kentleşme ve peyzaj stratejilerinin bir arada ele alındığı modeller belirleyici olmuştur. Bu yaklaşımla, mimari ölçekten bölgesel ölçeğe kadar farklı bağlamlarda yeşil alanların kente kazandırılması önem kazanmıştır.

Son dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesi`nin şehrin belirli noktalarına uygulanmış olan dikey bahçe sistemlerini sökmesi ile gündemimizi yoğun olarak meşgul eden dikey bahçe kavramı da, kentlerde oluşturulmaya çalışılan yeşil sistemin önemli bir bileşenidir. Peyzaj mimarlığının çalışma alanı olan dikey bahçe sistemleri konusunda kamuoyuna gerçek, bilimsel ve tarafsız bir bilgilendirme sağlamak, peyzaj mimarlığı mesleğinin ülkemizdeki en yetkin kurumu olan odamızın kamusal bir borcudur.

Dikey bahçeler rantla mücadele etmekte yetersiz kalan yatay yeşil alanların eksikliğini düşeyde kapatmayı amaçlayan yüzeyler olarak ortaya çıkmışlardır. Dikey bahçelerin referansları kentlerde kendiliğinden oluşan kayalık ve duvar çatlakları gibi "sorunlu" ekolojik şartlara sahip habitatlardaki bitkilerin varlığıdır. Bilimsel çalışmalarda, duvar yüzeylerinde ortaya çıkan vejetasyonun, kent içindeki kayalık alan bitkileri ile ilişkilendirilmelerinin temel nedeni de budur. Medeniyet tarihi, oldukça zor şartlarda yaşayabilen özel nitelikli bitkilerin, değişik alt yapı sistemleri kullanılarak, 60 ° ile 90 ° arasında, normal koşullarda bitkilerin yetişmede zorlanacağı düşey düzlemlerde kullanılması ilkesiyle "dikey bahçeler" kavramını ortaya koymuş ve bu kavrama ekolojik anlamlar atfederek dünyanın daha yaşanabilir olmasına yönelik arayışlara girmiştir. Genel olarak iç mekân ve kapalı alanlarda, dekoratif amaçlı kullanılan bu sistemler, günümüzde yapıların cephelerinde ve kentsel tarım uygulamalarında da kullanılmaktadır.

Dikey bahçelerin ortaya çıkış amaçları kentlerde oluşan ekolojik yükü düşey düzlemler vasıtasıyla azaltmaktır. Bunu yaparken referans aldıkları bitkiler de kent ekosistemi içerisinde "kendiliklerinden" bu "sorunlu" alanlarda yaşayabilen bitkilerdir. Kendiliğinden, bakım ihtiyacı olmadan düşey düzlemlerde yaşayabilen ve bunu yaparken kentin ekolojik kalitesine ciddi katkılar sağlayan bitkilerle, düşey düzlemlere özel saksılar içinde asılmış, sulama ve organik madde desteğine ihtiyaç duyan, bununla birlikte ciddi bir bakım gereksinimi olan egzotik bitkilerin oluşturdukları dikey bahçeler aynı çerçevede ele alınmamalıdır.

Ortaya çıkış amacı kent ekosistemine katkı sağlamak olan bir olgunun, kent ekosistemine yük getirerek sadece görsel özellik sergilemesi öncelikle varoluş amacına aykırı bir durum ortaya koymaktadır. Ekoloji dünyasında "yeşille yıkama" olarak bilinen ve ekolojik olmayan bir şeyi "-miş gibi" gösterme amacı taşıyan bu yaklaşım, ne sürdürülebilirlik açısından, ne de etik açıdan "doğruymuş gibi" kabul edilemez. Tamamen egzotik bitkilerden monokültür şeklinde oluşturulan dikey bahçelerin ekolojiye katkısı yoktur.

Kentsel peyzaj çalışmalarında, az su tüketimi, havanın temizlenmesi, gürültü ve ses perdesi, yaban ve doğal hayatın desteklemesi, asgari bakım ihtiyacı gibi öğeler bilimsel anahtar öğeler olup, dikey bahçe sistemleri bu isteklerin hiçbirisini karşılamamaktadır. Tam tersine, çok sınırlı bir yetişme ortamında ve uygunsuz ortamda yaşayan bu bitkilerin, diğer bitkilere göre su ve besin ihtiyaçları daha fazla olmakta, bu sistemlerde masraflı ve bakımı zor sulama sistemleri kullanılmaktadır. Bitkilerin ömrünü uzatmak için kullanılan pestisitler polinatörleri öldürdüğü gibi bu uygulamaların biyoçeşitlilik yaratacak ortama da hem konumu (otoyol kenarında olması) hem de yapısı gereği katkı sağlaması söz konusu olmamaktadır. Ayrıca dikey bahçelerde kullanılan bitkiler çoğunlukla mevsimlik olduklarından dolayı sürekli bakımlı görünebilmeleri için her yıl birkaç kez  yenilenmeleri gerekmektedir. Öte yandan, bu tür sistemlerin araç yoları kenarlarında kullanılması, rüzgar, yağış vb. olumsuz hava koşullarından kaynaklı kazalara sebep olarak (saksı ve bitkilerin düşmesi) seyir halindeki araçlar için tehlike oluşturmaktadır.

Kent ekosistemlerine yapılan sürdürülebilir ve doğru tüm kamusal harcamalar odamızca desteklenmektedir. Mesleğimizin ürünü yeşil alanların insan hayatına olan katkısının parasal  karşılığının olamayacağı da bilinmesi gereken bir gerçektir. Bu gerçeklikle birlikte araçların seyir halinde olduğu ve görsel olarak faydalanamadığı dikey bahçe uygulamalarının yerine kişi başına düşen aktif yeşil alan miktarının, kentsel peyzaj dokusundaki çeşitliliğin ve biyoçeşitliliğin arttırılmasına yönelik çalışmalar yapılması hem ekolojik hem ekonomik hem de iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması konusunda daha büyük katkı sağlayacaktır. Bu kabulden hareketle, kente getirdiği ekolojik ve ekonomik ağırlığın büyüklüğünü ekolojikmiş gibi yaparak kamufle etmeye çalışan anlayıştan vazgeçilmesini desteklediğimizi bildirmek isteriz. Bilimin ışığında, daha sürdürülebilir bir kentlilik anlayışının dünyamızın geleceğine olan etkisine olan inancımızı yineler, peyzaj mimarları olarak bu yolda sorumluluk almaktan her zaman onur duyacağımızı kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız.

 TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
14. Dönem Yönetim Kurulu