SANAYİNİN SORUNLARI VE ANALİZLERİ (62): YENİ BİR ENFLASYON VE AĞIR İŞSİZLİK DALGASI YAKLAŞIYOR

17.09.2020

TMMOB Makina Mühendisleri Odası tarafından hazırlanan, Sanayinin Sorunları ve Analizleri (62): "Yeni Bir Enflasyon Ve Ağır İşsizlik Dalgası Yaklaşıyor" başlığıyla 17 Eylül 2020 tarihinde yayımlandı.

Yeni bir enflasyon ve ağır işsizlik dalgası yaklaşıyor

TÜİK, Merkez Bankası, Hazine ve Maliye Bakanlığı, IMF verileri kullanılarak yapılan analizde, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde ekonominin büyüyemediği, tıkandığı, güven vermediği, cari açığın büyüdüğüne dikkat çekildi. Yabancı çıkışının da etkisiyle artan döviz fiyatlarının yeni bir enflasyon ve ağır işsizlik dalgası getirdiğine işaret edilen analizde şu noktalara vurgu yapıldı:

  • Türkiye’nin, dünyaca yaşanan pandemi sonrası bile yeni bir yol haritası çizilemedi. Orta Vadeli Program yenilenmedi, buna bağlı olarak borçlanma limitlerini çoktan aşan bütçeye ek bir bütçe çıkarılamadı. Türkiye, içeriden ve dışarıdan pusulasını kaybetmiş, yol haritası kayıp bir ülke görünümünde ve hem iç hem dış aktörlerin gözünde yol haritası olmayan bir ekonomi olarak savruluyor.
  • Bu sistemin, özellikle yabancı kaynak girişini caydırdığı, bunun da önemli döviz krizlerine yol açarak tüm dengeleri olumsuz etkilediği biliniyor. Türkiye tek adam rejiminin ilk 12 ayında, yüzde 1,1 oranında küçülmüştü. Rejimin ikinci 12 aylık döneminde, yani Temmuz 2019-Haziran 2020’de ise Türkiye ekonomisinde sadece yüzde 0,5 oranında bir büyüme yaşandı. Son 2 yılda Türkiye ekonomisi büyümek bir yana, yıllık ortalama yüzde 0,6 oranında küçüldü.
  • Türkiye nüfusunun yıllık ortalama yüzde 1,3 civarında arttığı dikkate alındığında tek adam rejimi döneminde ülkenin refahında reel olarak yüzde 3’e yakın bir azalma gerçekleşti.
  • Tek adam rejiminde Türkiye’nin milli geliri 149 milyar dolar eridi. Kişi başına düşen gelir tek adam rejiminden önceki 12 aylık dönemde 10 bin 840 dolar olarak hesaplanıyordu. Son 12 aylık dönem için ise bu tutar 8 bin 908 dolar oldu. Türkiye, çifte açıklar olarak nitelendirilen cari işlemler açığı ve bütçe açığı büyürken ekonominin küçüldüğü bir çıkmaza girdi. Türkiye’nin Ocak-Temmuz 2020 döneminde verdiği cari işlemler açığı 21,6 milyar dolara yükseldi. Ağustos sonunda açığın 30 milyar dolara yaklaşması bekleniyor.
  • Ekonomi büyüyemediği için tek adam rejimi tek bir kişiye bile artı istihdam sağlayamadı, aksine istihdam edilenler 3,5 milyon kişi azaldı. Haziran 2018’de 29 milyon 314 bin olan Türkiye’nin istihdamı, Mayıs 2020’de 25 milyon 858 bin kişiye indi. Bu dönemde, sayıları 5 milyon 600 bini bulan gerçek işsizlerin yanı sıra çalışabilir yaşa giren 1 milyon 800 bin kişiye yeni iş bulması gereken rejim, bunu yapamadığı gibi 3,5 milyon vatandaşın mevcut işini kaybetmesine yol açtı.
  • Pandeminin de etkisiyle 2020 ikinci çeyreğinde yüzde 10 küçülen ekonomi en büyük daralmayı imalat sanayisi ve hizmetler sektörlerinde yaşadı. İmalat sanayiinde ikinci çeyrek küçülmesi yüzde 16,5’u buldu.
  • Bekleneceği gibi, pandemi döneminde talebi hızla azalan dayanıklı tüketim mallarıının sanayi üretimi de önemli gerileme gösterdi. Yüzde 25 daralma gösteren hizmetler sektörü de yine pandeminin etkisiyle bıçak gibi kesilen turizm talebinden, yeme-içme sektörlerinin kapanmasından ağırlıkla kaynaklandı.
  • Cari açık, daha çok Merkez Bankası rezervleri ile finanse ediliyor, bu da döviz fiyatını tırmandırıyor. Temmuz ayı boyunca 6.80-6.85 TL basamağında tutulan dolar fiyatı Ağustos başında 7 TL barajını aştı ve ay boyunca da 7.30-7.40 TL basamağına yerleşti.
  • Dövizdeki tırmanışın ilk önemli sonucu Ağustos’ta üretici fiyatlarının aylık yüzde 2,4’e varan oranda artması ile yaşandı. Döviz kurunda Ağustos ve Eylül boyunca yaşanan fiyat artışlarının etkisini öncelikle üretici fiyatlarında, devamında tüketici fiyatlarında görmek söz konusu olacak. Böyle olunca yaklaşık yüzde 9 olarak belirlenen TCMB 2020 tüketici enflasyon hedefinin gerçekleşmesi söz konusu değil. En azından yüzde 13-14’ü bulan bir yıllık enflasyon oldukça muhtemel görünüyor.
  • Yükselen döviz fiyatları ile yükselen enflasyon biribirini beslemekte ve yönetimin nasıl bir yol haritası izleyeceği iyice bulanıklaşmaktadır. Bu belirsizlik ve yol haritasından yoksunluk, hem iç hem dış ekonomik aktörleri bekle-göre geçirirken, yurttaşların da birikimlerini daha çok döviz ve altına yönlendirmesine neden oluyor. Bu daralma-küçülme yıllarının biriktirdiği işsiz sayısının 14-15 milyona ulaşması ve en geniş tanımlı işsizliğin yüzde 40’a ulaşması ise endişeleri artırıyor.
  • Türkiye’nin mevcut çıkmazlardan kurtulması, toplumsal ihtiyaçları temel alan bir ekonomi ve halk egemenliğinin tesisi ile mümkün olacaktır.