TMMOB 11. ENERJİ SEMPOZYUMU BAŞLADI

15.12.2017

TMMOB adına Elektrik Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen 11. Enerji Sempozyumu, 14 Aralık 2017 tarihinde Adana Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde açılış konuşmalarıyla başladı. Açılışta enerjinin temel ve vazgeçilmez bir insan hakkı olduğu, kamusal bir anlayışla üretilip, sunulması gerektiği anlatıldı. Enerjinin Geleceği ana teması kapsamında ise enerji savaşlarına karşı demokrasi ve kamusal fayda vurgusu yapıldı.

Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi‘nde 3 gün sürecek TMMOB 11. Enerji Sempozyumu, 14 Aralık 2017 tarihinde üniversite öğrencilerinin sunduğu küçük bir müzik dinletisi ile başladı. 

Açılış konuşmaları kapsamında TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, TMMOB 11. Enerji Sempozyumu Düzenleme Kurulu ve Yürütme Kurulu Başkanı Nedim Bülent Damar, EMO Adana Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Mak, EMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Önder, CHP Adana Milletvekili İbrahim Özdiş, Hatay Arsuz Belediye Başkanı Nazım Çulha ve Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar birer konuşma yaptılar.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz'ın açılış konuşması şöyle:

Değerli Hocalarım, Değerli Meslektaşlarım, Değerli Basın Mensupları

TMMOB Yönetim Kurulu ve şahsım adına sizleri saygıyla selamlıyorum, hepiniz hoş geldiniz.

Öncelikle, TMMOB adına, Elektrik Mühendisleri Odamız tarafından organize edilen sempozyum dolayısıyla, Oda Yönetim Kurulu’na, düzenleme ve yürütme kurullarına, kongremize katkıda bulunan akademisyen ve uzman dostlarımıza, kurultay sekreterleri ve Oda çalışanlarına emek ve katkılarından dolayı çok teşekkür ediyorum. TMMOB ve bağlı odalarımız olarak bu dönem içerisinde Adana’da çok sayıda etkinlik gerçekleştirdik. Bu çabalarından dolayı Adana’daki tüm TMMOB bileşenlerini ayrıca kutluyorum.

Değerli arkadaşlar,

Bildiğiniz gibi TMMOB ülkemizdeki mühendis, mimar ve şehir plancılarının hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmakla görevlidir. Bu doğrultuda mesleki alanlarımızla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek için teknik kongre ve sempozyumlar düzenliyoruz. Bu kongre ve sempozyumlarda ortaya çıkan yeni bilgi ve birikimlerin, yeni anlayışların toplum yararına hayata geçirilmesi için mücadele ediyoruz.

Doğanın ve doğal kaynakların insan ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürülmesi çabası, mühendis, mimar ve şehir plancılarının mesleki faaliyetlerinin ortak unsurudur. Bu çabanın, dünyamızın ve insanlığın ortak geleceğini güvence altına alacak biçimde sürdürülebilmesi, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin en önemli önceliklerinden birisidir.

Doğanın ve insanlığın ortak geleceği söz konusu olduğunda akla gelen ilk başlıklardan birisi “Enerji” olmaktadır. Enerji konusu TMMOB’nin en önem verdiği konulardan birisini oluşturuyor. Çünkü enerji, hem mesleki faaliyetlerimizi temelini oluşturan bir faktör olarak, hem de ekonomik ve toplumsal gelişmelere yön verebilme kapasitesiyle hayatımızda büyük bir yer tutmaktadır. Günümüz dünyasında enerji, insan yaşamının zorunlu ve temel bir gereksinimi haline gelmiştir.

Sizler de biliyorsunuz, sanayi devriminden itibaren enerjiye olan gereksinimin giderek artması, enerji kaynakları üzerindeki hakimiyet kurma çabalarının da giderek şiddetle iç içe geçmesine neden olmuştur. Günümüzde özellikle Ortadoğu’da devam eden çatışmaların temelinde büyük oranda bölgenin zengin enerji kaynakları üzerinde söz sahibi olma mücadelesi yatmaktadır.

Enerjiye ihtiyacımızın bu kadar büyükken, enerji kaynaklarına ulaşma imkanımızın bu denli sınırlı olduğu bir dünyada enerji politikalarının önemi çok daha artıyor. Bizler TMMOB olarak yıllardır enerjinin tüm yurttaşlarımız için ihtiyacı kadar, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve sürdürülebilir biçimde sağlanabileceği enerji politikasının oluşturulması için çaba harcıyoruz. Bu sempozyumumuzda “Enerjinin Geleceği” başlığı altında yürütülecek tartışmaların, bu çabaya hizmet edeceğine inanıyorum.

Değerli arkadaşlar,

Son iki aydır, TMMOB’ye bağlı odalarımızın meslek alanlarına ilişkin konularda kongre ve sempozyumları gerçekleştiriliyor. Bu dönemde farklı disiplinlerde gerçekleştirdiğimiz 100’den fazla kongre ve sempozyumda en fazla öne çıkan konu, “kamusal fayda” anlayışı oldu. TMMOB’nin 1970’li yıllardan bu yana savunduğu bu anlayış, dünyamızın ve ülkemizin geleceği için yegane çözüm haline gelmiş durumdadır. Daha fazla kar uğruna sadece insan emeğini değil, doğal kaynaklarımızı da insafsızca sömüren küresel kapitalizm, bütün dünyayı büyük bir çöküşe doğru sürüklüyor. Kıtlık, enerji krizi, çevre felaketleri, göç ve savaş gibi küresel çaplı felaketlerin önüne geçmenin yegâne yolu, rant hırsının yerine kamusal çıkarı, kontrolsüz bir tüketim anlayışı yerine sürdürülebilir politikaları öne çıkarmaktır.

Enerji politikalarını da bu anlayış çerçevesinde düşünmemiz gerekiyor. Konuşmamın başında söylediğim gibi TMMOB, enerjiyi kamusal bir hak olarak görmektedir. Tüm yurttaşlarımızın bu haktan eşit biçimde yararlanabilmesi için enerjinin erişilebilir ve nitelikli bir kamusal hizmet olarak sunulması gerekmektedir.

Bildiğiniz gibi enerji sektöründe üretim, iletim, dağıtım ve tüketim faaliyetleri birbiriyle organik olarak bağlıdır. Dolayısıyla üretimden tüketime kadar her aşaması bütüncül olarak kamusal planlanma ile yönetilmelidir. Dışa bağımlılığın azaltılması, sürdürülebilirlik ve arz güvenliği ilkeleri, bu kamusal planlamanın temelinde yer almalıdır. Petrol, doğalgaz, kömür, hidrolik, jeotermal, rüzgâr, güneş, biyoyakıt vb. enerji sektörlerinde konunun uzmanları ve meslek örgütlerinin de katılımıyla hazırlanacak bütünleşik strateji belgeleri ile geleceğimizi güvence altına alan bir enerji politikası ortaya çıkartılmalıdır. Bu enerji politikasının temelinde ise rant değil, toplumsal fayda, kamusal çıkar olmalıdır.

Görüldüğü gibi enerji alanında yapılması gerekenler ile hali hazırda yapılanlar arasında derin bir uçurum bulunuyor. 1980 sonrasında uygulanan neoliberal politikalar, enerjinin kamusal niteliğini görmezden gelerek bu alanı tümüyle piyasalaştırdı. Cumhuriyet dönemi boyunca enerji alanında kurulan kamu yatırımları bölünerek özelleştirildi. Mevcut enerji şirketleri parça parça özelleştirilirken, kamusal kaynaklar da Yap-İşlet-Devret modeliyle özel sektörün talanına açıldı. Elektrik santralleri, madenler ve dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi sonucunda elektrik piyasası büyük oranda özel sektörün kontrolü altındadır. Geçmişte Türkiye Elektrik Kurumu’nun tekel statüsüne karşı çıkanlar, bugün birkaç holdingin sektörde tekelleşmesini görmezden gelmektedir.

Benzer bir süreç Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nda da yaşanıyor. 1954 yılında kurulan ve ülkemizdeki petrol arama, üretim, taşıma, rafinaj ve dağıtım alanlarındaki faaliyetleri kamu adına yürüten TPAO tıpkı TEK gibi parçalara ayrılarak özelleştirilmektedir. Kurum bünyesinden kopartılarak özelleştirilen İPRAGAZ, PETKİM, DİTAŞ, TÜPRAŞ ve POAŞ gibi şirketler artık kamusal zenginliğimizin bir parçası değil, sermaye gruplarının varlığı haline gelmiştir. Geçtiğimiz Temmuz ayı içerisinde alınan bir Bakanlar Kurulu Kararı ile TPAO’ya ait fiziksel varlıklar BOTAŞ bünyesindeki Turkish Petroleum International Company’ye (TPIC) devredilmiştir. Aynı karar uyarınca, TPIC'in yurtiçinde ve yurtdışında doğrudan sahip olduğu petrol arama ve işletme ruhsatları da tüm hak ve yükümlülükleriyle birlikte TPAO'ya geçmiştir. Bu devir işlemlerinin amacı, TPAO’nun özelleştirilmesi sürecinde sermaye için dikensiz bir gül bahçesi yaratmaktır. TPAO ile birlikte özelleştirilmek istenen aslında Türkiye’nin yurt içinde ve yurt dışındaki petrol arama ve işletme ruhsatları yani haklarıdır. Enerjinin bu denli önemli olduğu bir dönemde özelleştirme adı altında tüm petrol imtiyazlarının devredilmesi, bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür. TMMOB olarak bu konunun önemine dikkat çekebilmek için geçtiğimiz aylarda bir rapor hazırlayarak ilgili meslek kuruluşlarına, siyasi partilere, üniversitelere ve medya kuruluşlarına gönderdik. TPAO’nun özelleştirilmesi karşısında mücadelemize devam edeceğiz.

TMMOB ve bağlı odaları mesleki ve teknik bilgisini toplumdan yana kullandığı için hükümetlerin ve yandaşlarının saldırısına uğruyor. Kuruluş yasamız değiştirilmeye, mesleki denetim yetkilerimiz elimizden alınmaya, açıklamalarımız değersizleştirilmeye çalışılıyor.

Yandaş gazetelerde hakkımızda her gün ayrı bir yalan haber yayınlanıyor. Cumhurbaşkanı adımızı dilinden düşürmüyor. Buna rağmen bizler bugüne kadar susmadık ve bundan sonra da susmayacağız.

Değerli arkadaşlar,

Biliyorsunuz enerji konusu farklı meslek disiplinlerini içeriyor ve TMMOB bütünlüğü içerisinde bu alanda uzun yıllardır çalışmalar ve bilimsel toplantılar gerçekleştiriyoruz. Enerji alanında uzun yıllara dayanan bu çalışmalar sonucunda enerji politikaları konusunda bazı temel ilkeler açığa çıktı. Enerji Çalışma Grubu’muzun katkılarıyla bu ilkeleri broşür haline getirdik. Broşürde yer alan temel ilkelerimizi sayarak konuşmamı tamamlamak istiyorum: 

  1. Enerji kullanımı temel insan haklarından biridir ve vazgeçilemez.
  2. Enerji ihtiyacının karşılanması bir kamu hizmetidir.
  3. Enerji kaynakları tüm insanlığın ortak malıdır.
  4. Enerji etkin ve verimli kullanılmadır.
  5. Enerji üretiminde yenilenebilir kaynaklar öncelikli olmalıdır.
  6. Fosil yakıt kullanımı en alt seviyeye indirilmelidir.
  7. Enerji üretiminde çevreye en az zarar verecek teknolojilere öncelik verilmelidir.
  8. Enerji kaynağının üretilmesi ve enerji tesisi kurulması konusunda son sözü bölgede yaşayan halk söylemelidir.
  9. İhtiyaç kadar enerji üretilmelidir.
  10. Enerjinin kullanım hakkı yurttaşlara kolayca karşılayabileceği bedellerle sunulmalıdır.
  11. Yoksul ailelere yeterli ve gerekli miktarda enerji bedelsiz verilmelidir.
  12. Mevcut yerli enerji kaynaklarının tüm çeşitlerine enerji üretiminde yer verilmelidir.
  13. Enerji iletim ve üretim planlaması birlikte yapılmalıdır.
  14. Enerjide dışa bağımlılık azaltılmalıdır.
  15. Enerjiye ulaşım kolay olmalı ve erişiminde herkes eşit olmalıdır.
  16. Enerji; güvenilir, kaliteli, sürekli ve yeterli olmalıdır.
  17. Enerji tesislerinin planlanması, yapım ve işletilmesi; ilgili meslek kuruluşları, sendikalar, bağımsız uzmanlar ve kamu kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan bağımsız bir kurum tarafından denetlenmelidir.
  18. Enerjinin üretilmesi için gerekli olan makine ve teçhizat yerli olarak imal edilmelidir.

Saydığım bu ilkelerin, 3 gün boyunca sürdüreceğimiz tartışmalar açısından da ufuk açıcı olacağına inanıyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.