TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI 49. OLAĞAN GENEL KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ YAYIMLANDI

31.03.2022

TMMOB Makina Mühendisleri Odası'nın 26-27 Mart 2022 tarihinde gerçekleştirilen 49. Olağan Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi yayımlandı.

TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
49. OLAĞAN GENEL KURUL SONUÇ BİLDİRİSİ

TMMOB Makina Mühendisleri Odası 49. Olağan Genel Kurulu, 26 Mart 2022 tarihinde Kocatepe Kültür Merkezinde, genel kurul seçimleri 27 Mart 2022 tarihinde Odamızın Eğitim ve Kültür Merkezinde yapılmıştır. Genel kurulumuzda önceki genel kuruldan bu yana yapılan çalışmalar ile ülke ve dünya durumu değerlendirilmiş; önümüzdeki yeni çalışma dönemine dair öneriler ve önergeler sunulmuş; daha güçlü bir Oda ve üreten, sanayileşen, kalkınan, hakça bölüşen bağımsız, demokratik bir Türkiye için mücadelenin sürdürülmesi gerekliliğine işaret edilmiş; Oda ve TMMOB organlarında görev alacak arkadaşlarımız seçilmiş ve aşağıdaki sonuç bildirisinin örgütümüz ve kamuoyuna sunulması oybirliği ile kararlaştırmıştır.

Genel kurulumuz, neoliberalizmin yıkıcı toplumsal sonuçlarının bütün dünyada açıklıkla görüldüğü bir dönemde toplanmıştır. Reel ücretlerde gerileme yanı sıra işsizlik, açlık ve yoksullukta ciddi artışlar vardır. Sağlıkta sosyalizasyon politikalarının serbestleştirme-özelleştirmelerle tasfiyesinin acı toplumsal sonuçlarına, Covid-19 salgınındaki yaklaşık 500 milyonu aşkın vaka ve 6 milyonu aşkın insanın ölümü eklenmiştir. İklim değişikliği, gıda krizi, yoksulluk ve savaşların neden olduğu mülteci-göç hareketleri büyük boyutlara ulaşmıştır. Kapitalizmin krizleri ile ırkçılık ve milliyetçiliklerden beslenen neofaşizm, birçok ülkede güç kazanmıştır. Enerji, maden, hammadde, su kaynaklarının paylaşımı ile nüfuz alanları kavgası savaşlara, işgallere ve bir dizi tarihsel toplumsal soruna yol açmaktadır.

Covid-19 salgını, ABD’nin Çin’e yönelik ticaret savaşları, emperyalizmin NATO’yu parlatma-genişletme, Rusya’yı kuşatma, Çin’in yükselişini engelleme çabaları, Rusya-Ukrayna savaşı, kapsamlı ambargo ve yaptırımlar, nükleer füzeler dahil silahlanmanın artan boyutları ve dünya çapında tedarik-ticaret-emek ve finans zincirlerinde yaşanan kırılmalar, etkileri önümüzdeki dönemde yoğunlaşarak sürecek olan önemli gelişmelerdir. Bu gelişmeler dünya ekonomisi ve siyasetinin gelecek perspektiflerini etkileyecek boyutlardadır. ABD’nin başını çektiği tek kutuplu yeni dünya düzeni dönemi kapanmıştır, artık iki kutuplu/veya çok kutuplu bir dünya vardır ve uluslararası ticarette ABD doları hakimiyetinin geleceği sarsıntıdadır. Küreselleşmenin sonu, yeni bir dünya düzeni ve kurumları, uluslararası ticarette yeni para birimi/veya birimleri gibi konular epeydir tartışılmaktadır. Ukrayna savaşı, çeşitli yönleriyle gördüğümüz üzere bu süreci hızlandırmıştır.

Bu genel dünya durumu, halklar açısından sosyal hak kayıpları, işsizlik, yoksullaşma, açlık, toplumsal parçalanma, mülteci akınları, insanlık dışı yaşam koşulları, kitlesel ölümler ve halklar arasında kuşaklar boyunca sürecek düşmanlıklara yol açıyor. Ancak bu olumsuzluklar geniş kitleler tarafından sorgulanıyor ve başka bir dünya özleminin yayılmasına da yol açıyor. Mevcut dünya durumu, halkçı, kamucu/toplumcu, sömürüsüz, savaşsız, barışçı seçeneği halkların önüne koymaktadır. Genel kurulumuz bu tek doğru insani alternatifin yanındadır.

AKP iktidarının izlediği dış politika Türkiye’nin jeostratejik konumundan dolayı gösterişli bir şekilde sunulmaktadır. Oysa dış politika sürekli zikzaklar, geri adımlar, yanlışlıklarla doludur ve esasen emperyalizme bağımlılığın gereklerini yerine getirme ile içerde toplumsal muhalefeti baskı altında tutarak iktidarın sürekliliğini sağlamak için militarist bir eksende belirlenmektedir. Emperyalizme bağımlılığa, şimdi gerici bölge ülkelerine finansal bağımlılık da eklenmiştir.

Saray rejiminin izlediği emperyalizm ve NATO’cu politikanın aksine, militarist ve savaş yanlısı politikaları reddetmek; ülkede, bölgede, dünyada barışı ve halkların kardeşliğini savunmak; savaşlara ve işgallere, emperyalist ve her türden yayılmacılığa karşı çıkmak; savaş aygıtı NATO’dan çıkmak; ülkelerin içişlerine müdahale etmemek ve bağımsızlıklarına saygı duymak en doğru politikadır.

Son yıllarda, neoliberal politikaların devamı olarak ülkemizde Cumhuriyet dönemindeki bütün olumlu gelişmeleri tasfiye eden köklü bir rejim değişikliği yaşanmıştır. Laiklik, demokrasi, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, sosyal hukuk devleti, temel hak ve özgürlükler, liyakat normu, kamunun ekonomi ve topluma yönelik üstlendiği olumlu işlevler ile kamusal hizmet ve denetimlerin tasfiyesi, rejim değişikliğinin karakteristik öğeleridir. Şimdi yoğun bir dinselleştirme ve gericilik, parti devleti, tek kişi egemenliği ve normsuz, kuralsız keyfi bir yönetim söz konusudur.

Tarihimizin bütün usulsüzlüklerini, yolsuzluklarını, kayırmacılıklarını, borçlanma düzeylerini, rant politikalarını, vergi adaletsizliklerini kat kat aşan, halkın yaşamını işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı ile mahveden bir kötülükler iktidarı, felaketler iktidarı vardır. Siyasal İslamın totaliter karanlığı ile kapitalizmin yeni tipte faşizmler yönelimi, bu iktidarda birleşerek cisimleşmiştir.

Kürt sorununda “açılım”, “çözüm” gibi oyalama adımları, yerini militarist politikalar ve seçilmiş yasal temsilcileri hapse göndermeye, halkın oylarını yok saymaya bırakmış, inkâr ve asimilasyon politikaları devam ettirilmiştir. Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözüme kavuşturulması gereksinimi güncelliğini korumaktadır.

Serbestleştirme–özelleştirmeler, üretim ile ihracatın ithal girdilere bağımlılığı ve fason üretim olguları bu iktidar döneminde ülkemizi sanayisizleştirmiş, tarımı mahvetmiş, geçmişte kendi kendine yeten üretim yapan ülkemiz her alanda ithalata bağımlı hale gelmiştir.

Kamusal üretim, hizmet ve denetimin tasfiyesi, fason ve esnek üretim ile rant eksenli sermaye birikimi düzenlemeleri mühendislik hizmet ve uygulamaları ile meslek örgütlerimizi etkilemekte, mühendisliği değersizleştirmektedir. Mühendislik eğitimden başlayarak niteliksizleşme, yoksullaşma ve işsizlik kıskacındadır.

Muhalefet ve halkın iktidara tepkisi, şiddet tehditleri ve eylemleriyle bastırılmaya çalışılmaktadır. Ancak işçi, çiftçi, sağlıkçı, eğitimci, kadın ve tüm emekçi halk tepkilerinde görüldüğü üzere Türkiye bu sömürü ve istibdat rejimine teslim olmayacaktır.

Bizim safımız da burasıdır: TMMOB Makina Mühendisleri Odası, tüm baskılara karşın dinmeyen toplumsal direniş dalgası içinde halk egemenliği/halk demokrasisi, eşitlikçi, sömürüsüz, laik, bilimin aydınlattığı ve geliştirdiği üreten, kalkınan, barış ve kardeşlik içindeki bağımsız bir Türkiye ve başka bir dünya için mücadele kararlılığını sürdürecektir.

Genel kurulumuz, emperyalizme, kapitalizme/neoliberalizme, faşizme, gericiliğe, militarizme ve totaliter iktidara karşı birlik, mücadele, dayanışma, demokrasi platformu ve Cumhuriyetçi, laik, demokratik, halkçı, toplumcu/kamucu bir yanıt olmuştur.

Genel kurulumuz, emek ve demokrasi güçlerinin bu zeminde birliğine; sömürü-zulüm iktidarından kurtuluşun, toplumsal gereksinimleri esas alan kamucu politikalar ile emek ve bilim temeli üzerinde kurulacak yeni bir düzen için mücadele ile sağlanabileceğine işaret etmiştir.

Genel kurulumuz, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve TMMOB Yasası’nın değiştirilmesinin sürekli gündemde olduğu koşullarda Odamız ve TMMOB’mizin özerk demokratik yapısının korunarak sürdürülmesi için mücadeleyi tarihi bir sorumluluk olarak önümüze koymuştur.

Yaşasın MMO, Yaşasın TMMOB, Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz.

TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI

49. OLAĞAN GENEL KURULU