ZMO: “GIDA, TARIM VE ORMAN ALANINDA BAZI DÜZENLEMELER YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ” ÜZERİNE TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI GÖRÜŞÜNÜ TBMM’YE İLETTİK

30.06.2020

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası tarım ve ormancılık alanında ciddi olarak tartışılması gereken maddeleri içeren "Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” üzerine 30 Haziran 2020 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.

“GIDA, TARIM VE ORMAN ALANINDA BAZI DÜZENLEMELER YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ” ÜZERİNE
TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI GÖRÜŞÜNÜ TBMM’YE İLETTİK

Adalet ve Kalkınma Partisi TBMM Grup Başkanlığı tarafından 64 Milletvekili imzalı “Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” 24.06.2020 tarihinde TBMM’ye verilmiştir. Esas Komisyon olarak Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu, Tali Komisyon olarak Adalet Komisyonu’na havale edilen 2/2985 Esas Sayılı Kanun Teklifi hakkında Oda Örgütümüzce hazırlanan ekteki ayrıntılı Oda görüşümüz TBMM’deki siyasi partilere ve ilgili komisyon milletvekillerine iletilmiştir.

Ülkemizde uzun süredir “Torba Yasa” mantığıyla tüm alanlarla birlikte tarım ve gıda sektörüne de yönelik parçacı değişiklikler yapılırken, yine kamuoyunda tartışılmadan gizlice ve hızlıca gündeme gelen bu Teklif, her ne kadar “sektör içi bir torba yasa” izlenimi verse de tarım, gıda ve ormancılık sektörlerinin aynı torbaya koyularak sektörlerin özgün yanlarının gözden kaçmasına neden olunabileceği endişesi yaratmaktadır. Konuya özel yasaların sürekli madde değişiklikleri ile değil kendi içinde bir bütün içinde değerlendirilmesi en doğru yaklaşımdır.

Teklif hazırlanırken ilgili kesimler ve Odamız görüşü alınmamıştır. Yasa tekliflerinin hazırlanması aşamasında meslek Odamız dahil ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alınmasının sağlıklı, uygulanabilir, yargıya taşınmayan ve uzun ömürlü metinler oluşması açısından bir gereklilik olduğunu belirtmek isteriz.

Yürürlük ve Yürütme maddeleri dışında 32 maddeden oluşan tarım ve ormancılık alanında ciddi olarak tartışılması gereken maddeleri içeren Teklifin geneline baktığımızda; gıda güvenliği alanında toplum sağlığını gözeten, verimli tarım alanlarını korumacı bir yaklaşım izlenimi ön plana çıkarılmaktadır. Bu genel yaklaşım ile ciddi olarak çelişen düzenlemeleri içeren maddelerin ise titizlikle değerlendirilmesi ve değiştirilmesi gerekmektedir.

Teklifle, toplum sağlığını korumaya yönelik olarak gıda maddelerinde taklit ve tağşiş konusunda üretim, reklam, pazarlama ve yanıltıcı yayın konularına getirilen para ve hapis cezaları olumludur. Bakanlığın ifşa listelerinde çok kez çıkan taklit ve tağşiş yapan işletmelere ve sahiplerine ömür boyu men cezası getirilmesi toplum sağlığını korumak bakımından en caydırıcı ceza olacakken pakette böyle bir cezanın öngörülmemesi düşündürücüdür.

Günümüze değin merkezi ve yerel yönetimlerce göz yumularak tarımsal üretim bütünlüğünü bozacak şekilde verimli tarım alanlarına kurulan rant amaçlı hobi bahçelerinin yasal sınırlamalara tabi tutulması olumludur. Verimli tarım arazilerinin ve büyük ovaların sanayi, enerji, madencilik vb. yatırımlar ile tarım dışı amaçlı kullanımına yönelik geniş istisnaların olduğu günümüzde, topraklarımızı koruyucu düzenlemelerin yalnızca hobi bahçeleri ile sınırlanmaması gerekir. Topraklarımızı gerçekten korumak istiyorsak amaç dışı izin süreçlerini kolaylaştıran istisna maddeler azaltılmalı, yasadışı yapılan ya da mahkeme kararı ile yapımı durdurulan tüm tesisler ve yerleşimler ayrımsız ivedilikle yıkılmalıdır. Teklifle getirilen para cezaları caydırıcılıktan uzak olup, ceza miktarlarının m2 başına 10 TL değil, ek önergelerle kullanım amacı ayrımsız en az 100 TL olacak şekilde rayiç değerin 10 ila 25 katı gibi tutarlara yükseltilmesi gerekir.

Büyük ova koruma alanı ilan edilen yerlerde Arazi Kullanım Planları hazırlanmadan hiçbir şekilde tarım dışı amaçlı başvurular değerlendirmeye dahi alınmamalı, 5403 sayılı Kanunun değişik maddelerinde gündeme getirilen değişiklerde temel yaklaşım bu olmalıdır. Yerleşim alanlarının gelişim ihtiyaçlarını karşılama gerekçesiyle imara açılan alanların tamamı kullanılmadan yeni tarım alanların imara açılmasının engellenmesi/kısıtlanması, imara açılıp kullanılmayan alanların imardan çıkarılması, tarım arazisi olmaması koşuluyla yeni alanların imara açılmasına izin verilmesi sağlanmalıdır. Rezerv alanı olarak gerektiğinde kullanılmak üzere izinlendirilen arazilerde mevzi imar plan değişiklikleri ile oluşabilecek farklılıklar tekrar izin alınmasına tabi tutularak suistimaller engellenmelidir. 

5403 sayılı Kanunun 8/A Maddesindeki değişiklikle, yeter gelirli tarım arazilerin ekonomik bütünlüğe sahip kısımlarının da parsel bazında satılabilmesine olanak sağlanması sorunlu bir düzenlemedir. Maddede bir değişikliğin yapılmaması, yapılacaksa maddeye “amacı dışında kullanılmaması şartıyla” veya “tarımsal amaçlı kullanım şartıyla” ibaresi eklenmelidir.

Sınırdaş arazi sahibinin ön alım hakkının kaldırılması da yeniden değerlendirilmeli ve uygulanabilir önlemlerle madde yeniden düzenlenmelidir. Aksi halde düzenleme bölge tarımı ile ilgisi olmayan üçüncü şahıslara arazi satış işleminin önündeki tarımsal bütünlük şartını ortadan kaldırarak bölünüp parçalanmalar yolu ile tarımsal bütünlüğü bozma yönünde atılmış bir adım olarak değerlendirilebilir.

Sulama kooperatifleriyle ilgili iş ve işlemlerde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yetkili olması olumlu bir adımdır. Ancak, Teklif ile Sulama Kooperatifleri DSİ Genel Müdürlüğü’nden alınırken, Sulama Birlikleri halen DSİ’de bırakılmaktadır. Büyük ve küçük sulamalarda sulama birlik ve kooperatiflerinin proje takibi ve denetlenmesi açısından tek bir kamu kurumunun görevli olması ve yetkilerin aynı çatı altında kalması daha doğru olacaktır. Belki de daha önemlisi, gerekçede yer alan tarımsal kooperatifçilik alanının tek elde toplanması adına halen Ticaret Bakanlığı bünyesindeki TARİŞ, FİSKOBİRLİK, MARMARABİRLİK, ÇUKOBİRLİK gibi Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri, Yaş Meyve ve Sebze Kooperatifleri, Üretim ve Pazarlama Kooperatifleri gibi tarımla ilgili diğer kooperatiflerin de Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesine alınması gerekliliğidir.

Yağmurlama ve damla sulama sistemleri gibi tarla içi modern sulama sistemlerinin Kırsal Kalkınma Destekleri kapsamına alınması geç kalınmış bir düzenlemedir. “Tarla içi sulama sistemi desteği” kaldırılmamalı, “Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü” ibareleri “Bakanlıkça” şeklinde değiştirilmelidir. Bu süreçte sulama ve tarımsal altyapı hizmetlerinin tamamlanmasının önemi ortada iken konu uzmanı olmayan TOKİ’nin DSİ ile iş birliği protokolü yapıp sulama yatırımları yapacak olmasının büyük yanlışlara yol açacağını da kamuoyunun dikkatine sunmaktayız. Büyük sulama yatırımlarını yapan DSİ’nin asıl odaklanması gereken yasal sorumluluklarından uzaklaştırılarak güçsüzleştirildiği, küçük sulama yatırımlarını yapan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün kapatıldığı ve sulama planlamasının işlevsizleştiği günümüzde, sulama, drenaj, toprak ıslahı ve arazi toplulaştırması gibi altyapı hizmetlerini yapacak Toprak Su Genel Müdürlüğü’nün yeniden kurulması bir zorunluluktur.

2002’de kabul edilen Tütün Yasası ile getirilen kısıtlamalar ve TEKEL’in özelleştirilmesi sonrası tümüyle dışa bağımlı hale gelen tütün sektöründe sigara fabrikalarına %30`luk yerli tütün kullanım zorunluluğunun 2022 yılından itibaren başlamak üzere kademeli olarak uygulanacak olması, yerli tütün üretiminin artması anlamında olumludur. Teklifteki oranların yeniden düzenlenerek 2022 yılında %17 yerine %20, 2023 yılında %21 yerine %25 ve 2024 yılında %25 yerine %30 olarak uygulanması önerilmektedir. Düzenlemede yer alan Cumhurbaşkanının yerli tütün kullanımını %45’e kadar arttırma yetkisi uygun olarak değerlendirilmektedir. Ancak genel gerekçe ile çelişir şekilde %15’e kadar indirme yetkisinin maddeden çıkarılması gerekmektedir. Bu kapsamda yerli tütün üretimine yönelik gerekli tarımsal desteklerin yürürlüğe girmesi önemlidir.

Ağaçlandırma Yönetmeliği kapsamında 26 Mart 2020 tarihinden itibaren alınan başvuruların %95’inin Antalya, Muğla, İzmir, Aydın, Balıkesir, İstanbul ve Mersin gibi kıyı kentlerinde rantı yüksek alanlarda olması gerçeği karşısında, teklif ile getirilen özel ormanlar için ağaçlandırmanın teşviki maddelerinin yeniden değerlendirilmesini gerektirmektedir. Teklif ile mutlak tarım alanlarında veya özel ürün arazilerinde de orman ağaçları üretiminin önü açılmaktadır. Tarımsal üretim planlaması yapılmadan temel tarımsal ürünlerin yetiştirilmesi için gerekli ovaların ve nitelikli tarım alanlarının “özel orman” kullanımına açılması yanlış olacaktır. Maddenin bitkisel üretimi engellemeyecek şekilde ve miktarda yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Ayrıca mülkiyeti sorunlu arazilerin ekim ve dikim yoluyla özel orman statüsü alarak tarım arazisi vasfını kaybetmesinin de önüne geçilecek şekilde madde yeniden düzenlenmelidir.

Bozuk orman alanlarında orman bitkisi fidanlıkları kurulmasına, mantar ve tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliğine ve orman alanlarından üretilen odun dışı ürünlerin mamul ya da yarı mamul olarak işlenmesi amacıyla tesis kurulabilmesine izin verilebilmesine yönelik düzenlemelerde sorunludur. Anayasanın 169. Maddesine aykırı şekilde “devlet ormanı” sayılan yerlerdeki “bozuk/boşluklu kapalı orman” kullanılarak özel “tıbbi ve aromatik bitki” bahçelerine dönüştürülmektedir. Tıbbi aromatik bitkiler vb. envanterimizin yeterli ve güncel olmadığı günümüzde yapılacak değişikliklerin ve kontrolsüz kiralamaların kötü niyetli kullanılmaması için konunun ciddi olarak irdelenmesi gerekmektedir. Teklifin “… mamul ya da yarı mamul olarak işlenmesi amacıyla tesis kurulması”na izin veren düzenlemesi, ormanları neredeyse sanayi sitelerine dönüştürecek, tesisler izin verilen alanın çevresindeki orman ekosistemleri başta olmak üzere etkileşim içindeki tüm ekosisteme zararlı etkilerde bulunabilecektir. “Savunma Sanayii Başkanlığınca yapılacak” savunma maksatlı tesislere ve bunların müştemilatına “bozuk alan” vb. önkoşul getirilmeden izin verilirken, “savunma tesisleri” ile “müştemilatı” açıkça belirtilmemiş olup maddenin hangi tesisleri içerdiği belirsizdir. Maddede “sadece” savunma amaçlı tesisler açıkça sayılmalı, kullanılacak alan ve ölçeği belirlenmelidir. Bunun dışındaki yap işlet devret tarzı yapılacak ek tesisler için “kamu yararı” aranmalı, ücretli ve de özellikle ücretsiz izin verilmemelidir.

Teklif ile “969 sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Merkez ve Taşra Kuruluşlarına Döner Sermaye Verilmesi Hakkında Kanun”un yürürlükten kaldırılması yerine, Bakanlıkça verilen hizmetlerin kalitesini ve hızını artıran, adalet sağlayıcı ve teşvik edici sistemin yeniden düzenlemesi ve aksayan yönlerinin geliştirilmesi gerekir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

Baki Remzi SUİÇMEZ
TMMOB ZMO Yönetim Kurulu Başkanı