14. ULUSAL TESİSAT MÜHENDİSLİĞİ KONGRESİ BAŞLADI

17.04.2019

TMMOB Makina Mühendisleri Odası’nın (MMO) düzenlediği 14. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi (TESKON) ve Teskon+Sodex-Fuarı, 17 Nisan 2019 tarihinde İzmir’de MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde düzenlenen törenle başladı. 

Dört gün sürecek olan kongrenin ana teması, “Mekanik Tesisatta Gerçekler ve Gelecek” olarak belirlendi.

TESKON 2019 kapsamında hakem incelemesinden geçirilen toplam 189 adet tam metin bildiri, 5 ayrı salonda paralel olarak düzenlenecek 61 oturumda sunulacak. Kongre kapsamında birçok seminerin yanı sıra çeşitli başlıklarda kurslar ve paneller de düzenlenecek. Kongre ile birlikte eşzamanlı düzenlenecek Teskon+Sodex Fuarı ise tesisat alanında ürün ve hizmet üreten önemli firmaları bir araya getirecek.

Wheel Chair Dance Project Tekerlekli Sandalye Dans Ekibi’nin gösterisi ile başlayan kongrenin açılış konuşmaları, MMO İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Yaşartekin, Kongre Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ali Güngör, Hannover Messe Fuarcılık A.Ş. Sodeks Fuarları Direktörü Toros Utku, Türk Tesisat Mühendisleri Derneği Başkanı Dr. Kemal Gani Bayraktar, MMO Başkanı Yunus Yener ve TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz tarafından yapıldı.

TMMOB YÖnetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz'ın Açılış konuşması şöyle:

Değerli Konuklar, Değerli Meslektaşlarım, Sevgili Basın Mensupları,

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İlki 1993 yılında yapılan Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongrelerimizin düzenleme kurullarında yıllarca görev almış bir meslektaşınız olarak burada, aranızda bulunmaktan mutluluk duyuyorum.

“Mühendislikte Uzmanlık” kavramının gelişmesine ve yerleşmesine büyük katkıları olan TESKON’un çeyrek asrı aşan bir süredir devam ettiren Makine Mühendisleri Odamıza ve ev sahipliğimizi üstlenen Makine Mühendisleri Odası İzmir Şubemize teşekkür ediyorum.

Değerli Konuklar,

Tesisat mühendisliği, makina mühendisliğinin temel disiplinlerinden biridir ve tesisat sektörü, cihaz, malzeme, ekipman üretimi ve taahhüt uygulamalarıyla birlikte ciddi bir pazar oluşturmaktadır.

Sektörde ürün tasarımından imalata, satış hizmetlerine, kullanım alanlarına ilişkin projelendirme hizmetlerine, cihaz ve sistemlerin montaj, işletmeye alma, test, kontrol, kabul, işletme ve bakım aşamalarına kadar sürecin her noktasında makina mühendisleri görev yapmaktadır. Dolayısıyla sektörün geliştirilmesi ve korunması bizler için özel bir önem taşımaktadır.

Sektörün sorunlarının tespiti, çözümlerinin ne olabileceğinin her yönüyle tartışıldığı kongrelerimiz sayesinde, bu ülkede tesisat mühendisliği kavramı anlamlı bir yere oturmuş, görünür, bilinir bir aşamaya gelmiştir.

Kongrelerimizde üretilen, paylaşılan bilgi ve teknoloji, 26 yıldır meslek alanımızın ve sektörün gelişmesine, halkımızın daha sağlıklı, planlı, güvenli, temiz mekânlar ve kentlerde yaşamasına hizmet etmektedir.

Kongrelerimizde sunulan bildiriler, yapılan kurslar, seminerler, atölyeler ile tesisat mühendisliği alanında bilgiler, tüm tesisat mühendisleri için erişilebilir ve ulaşılabilir olmaktadır.

Bugün Oda yayını olarak tesisat mühendislerinin kullanımına sunulan kitaplarımızın karar alma süreçleri, tesisat kongrelerimiz aracılığıyla gerçekleşmiştir.

Tesisat kongrelerimizin temel amacı tesisat mühendisliğinin ülkemizdeki gelişimine katkı sağlamaktır. Tesisat mühendisliği ve etkileşim içinde olan diğer alanlarda, yeni bilgi ve teknolojinin paylaşılması, yaygınlaşması; tesisat mühendisliğinin temel ve uygulamalı alanlarında bilimsel ve teknolojik gelişmelerin sunulması ve tartışılması bu kongrelerimizin hedefleri arasındadır.

Değerli Meslektaşlarım,

Ülkemizde derin bir ekonomik kriz yaşanıyor. Bu krizi en fazla hissettiğimiz alanlar, üretime dayalı sektörler. Tesisat sektörü de bu krizi doğrudan yaşayan sektörlerin başında geliyor. Dövize bağlı girdi maliyetlerinin artması ve yükselen fiyatlar nedeniyle talebin düşmesi, üretimi neredeyse durma noktasına getirmiştir.

Öte yandan sorunun kaynağını sadece geçtiğimiz yıl ortaya çıkan kur artışına başlamamak gerekiyor. Serbest piyasa ekonomisinin doğal bir sonucu olan kur dalgalanmalarına karşı bu kadar savunmasız olunması, ekonomideki yapısal sorunlardan kaynaklanmaktadır.

Tesisat sektörü özelinde düşündüğümüzde planlı sanayi politikalarının olmaması, fason üretim, sorunlu ithalat politikaları, özellikle yatırım malları ithalatında korumacı politikaların olmaması ve tek taraflı olarak imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması bu yapısal sorunların başlıcalarıdır.

KOBİ niteliğindeki firmalarımız yetersiz teşvikler, eşitsiz rekabet koşulları, üretimlerini durdurma, büyük firmaların isteklerine tabi olma, fason üretimle dünya pazarlarına düşük kâr marjıyla çalışma kıskacı altındadır. Bu düşük kârlılık sektördeki küçük ve orta ölçekli firmalarımızı ne yazık ki kırılgan hale getirmektedir.

Büyük firmalar da geçmişteki düşük döviz kuru politikalarından dolayı artan oranda ithalata yönelmiş ancak sürekli yükselen döviz kuru nedeniyle borç kıskacı altında kalmıştır.

Bu nedenlerle tesisat mühendisliğinde istihdamın giderek azaldığı, küçük ölçekli mühendislik firmalarının birbiri ardına kapandığı, büyük işletmelerin ise işçi çıkarttığı bir dönemden geçiyoruz.

Değerli Meslektaşlarım,

Tesisat sektöründe karşı karşıya olduğumuz bu tablo aslında Türkiye’deki sanayi sektörünün genel bir yansımasından ibaret. Türkiye 1980’li yıllardan itibaren, sanayi sektörlerine ucuz girdi sağlayan büyük ölçekli kamusal sanayi üretimi yapan KİT’lerin özelleştirilmesiyle adeta bir sanayisizleşme girdabına sokulmuştur.

Türkiye ekonomisi ve sanayisi, yıllardır, yüksek oranlı borçlanma ve yoğun ithal girdi kolaycılığının üzerine oturmuştur. Üretim-yatırım-tasarruf politikalarının yerini tüketim politikaları ve paradan para kazanma arayışları almış; kent rantlarına, doğa kıyımlarına, finans kazançlarına bel bağlanmıştır. Tarım ve sanayi gibi üretken sektörler gerileyip rantiye ve spekülatif kâr çevrelerinin egemen olması söz konusudur.

Birkaç yıl öncesine kadar düşük kur ve uygun faiz oranlarıyla gerçekleştirilen yüksek dış borçlanma, teknoloji yoğun ve katma değeri yüksek sektörlerde değerlendirilmediği için, bugün oluşan yüksek kur nedeniyle büyük bir handikaba dönüşmüştür. Bugün sanayi üretiminin büyük kısmı, borç faizlerinin ödenmesi için kullanılmakta, yeni yatırımı ve teknoloji yenilenmesi yapılamamaktadır.

Sanayide yaşanan bu kriz elbette topluma da yansımaktadır. Ülkemizin bugünkü temel sorunu olan üretim kıtlığı, şehir merkezlerinde kurulan tanzim çadırları önünde oluşan kuyruklar olarak sokaklara yansımıştır.

Krizin yarattığı dalgalanmayı dengeleme iddiasıyla 6 ay önce ilan edilen Yeni Ekonomi Programı neredeyse hiçbir hedefini tutturamadı. Geçtiğimiz hafta yapısal reformlar olarak açıklanan yeni paketten de emekçilerin kıdem tazminatının fona dönüştürülerek gasp edilmesinden başka bir şey çıkmadı.

Yüksek enflasyon, yüksek faiz, yüksek işsizlik, yüksek döviz kuru ve bunlara eşlik eden ekonomik küçülme ülkemizin geleceğini, halkımızın gündelik yaşamını tehdit etmeye devam etmektedir.

Değerli Meslektaşlarım,

TMMOB olarak en başından bu yana krizin sadece ekonomik kriz olmadığını, ülkemizde derin bir yönetim krizi olduğunu dile getiriyorduk. Yerel seçimlerde ve sonrasında ortaya çıkan tablo bu siyasal krizin en açık göstergesidir.

Türkiye tarihinin belki de en adaletsiz, en antidemokratik seçim süreçlerinden birisini yaşadık. İktidarın, devlet olanaklarını siyasal menfaatleri için seferber ettiği, medyanın iktidarın propaganda aracı olarak işlediği, insanların korku ve tehditle baskı altına alındığı böyle bir seçimin demokratik teamüllerle uzaktan yakından ilişkisi yoktur.

Seçim öncesi konuşmalarımda da tekrarladığım gibi, yerel yönetim seçimleri olmasına rağmen, adaylar ve projeleri değil, merkezi siyasal ittifakların birbirleri hakkındaki sözleriyle yönlendirilen bir seçim süreci yaşadık.

Seçim süreci ne kadar antidemokratik işlediyse, seçim sonrası da aynı şekilde antidemokratik biçimde işlemektedir.

Seçmenlerin demokratik iradesinin tanınmadığı, seçim hukukunun doğuda farklı batıda farklı işletildiği, seçimleri kazanan adayların mazbatalarının keyfi biçimde bekletildiği bir süreç işlemeye devam ediyor. TMMOB olarak herkesi demokrasinin evrensel değerlerine bağlı kalmaya, hukukun üstünlüğünü tanımaya ve halk iradesine saygı duymaya davet ediyoruz.

Anayasaya sadakat, hukuka saygı ve demokrasinin gereklerini yerine getirmek, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasal krizden çıkışının ilk ve en önemli adımı olacaktır. İnsanların adalete olan güvenini sağlamadan, insanların haklarına saygı göstermeden, insanların geleceklerinden güven duyacağı koşulları yaratmadan ne ekonomi gelişir ne de ülke huzura kavuşur.

Değerli Meslektaşlarım,

Her şeye rağmen geleceğe umutla bakmak istiyoruz. Üreten, sanayileşen, kalkına ve hakça paylaşan bir Türkiye umudumuzu korumak istiyoruz. Bu doğrultuda fikirlerimizi ve çözüm önerilerimizi toplumun tüm kesimleriyle paylaşmak istiyoruz.

Dört gün boyunca devam edecek bu kongremiz de bunun araçlarından birisidir. Kongre kapsamında düzenlenecek sempozyumların, seminerlerin, kursların ve fuarın tesisat sektörünün canlandırılması için fırsat olmasını diliyorum.

Bizleri buluşturan arkadaşlarıma, Düzenleme, Yürütme, Danışma Kurullarımıza, görüşlerini bizimle paylaşacak bilim insanlarına, uzmanlara, Makina Mühendisleri Odamıza ve İzmir Şubesi’nin yöneticilerine, çalışanlarına ve geçmişten bugüne bu kongreye emek ve katkısı bulunan bütün arkadaşlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum.

Emin Koramaz
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı