ANKARA İKK: "MİLLET BAHÇELERİ SEMPOZYUMU" GERÇEKLEŞTİRİLDİ

13.07.2021

TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu tarafından akademisyen, gazeteci, yazar ve meslek insanlarının katılımıyla 12 Temmuz 2021 Pazartesi günü `Millet Bahçeleri Sempozyumu` çevrimiçi olarak gerçekleştirildi

TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu tarafından, ilk kez 2018 seçimlerinde iktidarın kalkınma projeleri olarak ilan edilen ve kentlerde rantın ve ideolojik müdahalenin yeni mekânsal aracı olarak kullanılan "Millet Bahçeleri" farklı açılardan irdelendi.

Akademisyen, gazeteci, yazar ve meslek insanlarının katılımıyla 12 Temmuz 2021 Pazartesi günü çevrimiçi olarak gerçekleştirilen sempozyum TMMOB Ankara İKK Sekreteri Özgür Topçu`nun açılış konuşmasıyla başladı. Topçu, "Bilim ve tekniği halkımızın yararına kullanmayı ilke edinmiş TMMOB ve bağlı Odalarımız 67 yıllık tarihimiz boyunca meslek alanlarımızla ilgili gelişmeleri, projeleri yakından takip ederek toplumun bilgilendirilmesi ve ilgili projelerin politikaların toplum yararına düzenlenmesi için çalışmalar yürütüyor. Mesleki birikimlerimizi halkımızın çıkarları doğrultusunda kullanılması için mücadele ediyoruz. Bizler mühendis, mimar ve şehir plancılarının sorunlarının halkın sorunlarından ayrı tutulamayacağı ve sorunlarımızın çözümünün emekçi halkımızın sorunlarının çözümünde yattığı bilinciyle mesleğimizin sorunlarını ülke sorunlarıyla birlikte bütünlüklü olarak ele alıyoruz. Bu anlayışla yürüttüğümüz çalışmaların sonucunda da bugünkü sempozyumun da konusu olan Millet Bahçeleri gibi konularda sadece teknik olarak değerlendirmek bizler açısından mümkün değildir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yeşil alanlar kent ve siyaset tarihinin derin izler bıraktığı alanların başında gelmektedir. Millet Bahçesi kavramı ilk olarak Ankara`da 1900`ler den başlayarak Erken Cumhuriyet döneminde kentin açık ve yeşil kamusal mekânlarını üretme politikası olarak tanımlanmıştır. Öncelikli olarak altını çizmek gerekir ki yeşil alanlar bütün kentlerimizde iktidar tarafında ciddi oranda tahribata uğratılmakta ve yok edilmektedir. AOÇ üzerindeki Ankapark, cumhurbaşkanlığı sarayı gibi yapılaşmalar, 3. köprü, 3. havalimanı, Kültürpark ve Okluk Koyu`nda bulunan yazlık saray bunun en güncel örnekleri arasındadır. Bu tür mega projelerin birçoğu; yarattıkları yıkımın yanında ekolojik açıdan da geri döndürülmesi imkânsız boyutta büyük tahribatlar yaratmış projelerdir. Kamu mülkiyetindeki kentsel arazileri sosyo-kültürel ihtiyaçlara yönelik olarak yeniden işlevlendirmek yerine yüksek yapılaşma adları verilerek talan edilen, deprem toplanma alanlarına dahil yapılaşmaya açan yönetim anlayışının Millet Bahçeleri ile yeşil alan miktarını arttıracağını savunmak yeşil alanların, doğal-kültürel alanların hızla tahrip edildiği bu dönemde bilimsel ve nesnel hiçbir dayanağı bulunamamaktadır," dedi.

Topçu`nun ardından sözü TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz aldı. Kent planlanmasında bütüncül bir yaklaşım geliştirilmesinin esas olduğunu belirten Koramaz, "Ankaralılar olarak bizler, Cumhuriyet tarihinin ilk ve en önemli kentsel planlama örneklerinden biri olan Atatürk Orman Çiftliği`nin AKP döneminde yaşadığı tahribatın en yakın tanıklarıyız. Yol projeleriyle, Saray projesiyle, AnkaPark projesiyle Atatürk Orman Çiftliği ve ona bağlı yeşil alanlar adeta yağmalandı," dedi.

Emin Koramaz`ın konuşmasının tamamı:

Sevgili meslektaşlarım, Değerli Hocalarım,

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği adına hepinizi dostlukla selamlıyorum. Başta Ankara İl Koordinasyon Kurulu`muz olmak üzere, bu etkinliğin düzenlenmesinde katkısı bulunan tüm arkadaşlarımıza ve bizimle bir arada bulunan değerli hocalarıma teşekkür ediyorum.

Bildiğiniz gibi TMMOB ülkemizdeki mühendis, mimar ve şehir plancılarının hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmekle olduğu kadar, mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmakla da görevlidir.

Bu amaçla, mesleki alanlarımızla ilgili gelişmelerin sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine değerlendirmek ve toplumu bilgilendirmek için farklı etkinlikler düzenliyoruz. Bu etkinliklerde ortaya çıkan yeni bilgi ve birikimlerin, yeni anlayışların toplum yararına hayata geçirilmesi için mücadele ediyoruz.

Bugünkü sempozyumda da, 2018 yılı Cumhurbaşkanlığı Seçimleri öncesinde gündeme gelen, ismiyle Osmanlı`nın son dönemindeki parklara gönderme yapılan ve son birkaç yıldır bütün illerimizde hayata geçirilen Millet Bahçeleri üzerine ortak bir fikri tartışma yürüteceğiz.

Sevgili arkadaşlar,

Doğanın ve doğal kaynakların insan ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürülmesi çabası, mühendis, mimar ve şehir plancılarının mesleki faaliyetlerinin ortak unsurudur.

Bu çabanın, dünyamızın ve insanlığın ortak geleceğini güvence altına alacak biçimde sürdürülebilmesi, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği`nin en önemli önceliklerinden birisidir.

Yıllardır hazırladığımız pek çok raporda ve seçim dönemlerinde yayınladığımız seçim bildirgelerinde Kamu Yararı Odaklı Kent Planlamasının ve Sağlıklı bir Çevrenin altını çiziyoruz.

Mahalle ölçeğinden kentsel ölçeğe kadar kademelendirilmiş ortak kullanım alanları olan meydanların, yeşil alanların, parkların, çocuk bahçelerinin yaratılması kamu odaklı ve sağlıklı bir kent planlamasının en önemli parçalarından biri olduğunu ifade ediyoruz.

Bu açıdan, gerek kent merkezlerindeki yeşil alanların çoğaltılması, gerekse yeni ortak kamusal mekânlar yaratılması için şehirlerimizde yapılacak parkların faydaları konusunda aramızdaki hiç kimsenin tereddüdü olmadığını düşünüyorum.

Öte yandan, "Kamu Yararı Odaklı Kent Planlaması"nın amaçlarından birisi de kentlerimizdeki tarihi, kültürel ve doğal değerlerin, kentsel dokunun korunarak sonraki kuşaklara aktarılmasıdır.

Dolayısıyla kent planlaması konusunda bütüncül bir yaklaşım geliştirilmesi esastır.

2019 yılından bu yana farklı illerde yürütülen Millet Bahçeleri projelerinin bu bütüncül yaklaşımın çok uzağında olduğunu görüyoruz. Kimi illerde mevcut kamusal alanların rekreasyonundan ibaret, kimi illerde tarihi-kültürel dokuya zarar veren, kimi illerde kentsel hafıza mekânlarını yok eden projelerle karşı karşıya kalıyoruz. Bunların örneklerini bugünkü sempozyumda zaten ele alacağız.

Bu örneklerin çokluğu ve AKP`nin kentsel hafıza mekânlarına ve yeşil alanlarına karşı 19 yıllık yaklaşımı bir arada değerlendirildiğinde, meselenin sadece hatalı projelerden ibaret olmadığını da kabul etmemiz gerekiyor.

Ankaralılar olarak bizler, Cumhuriyet tarihinin ilk ve en önemli kentsel planlama örneklerinden biri olan Atatürk Orman Çiftliği`nin AKP döneminde yaşadığı tahribatın en yakın tanıklarıyız. Yol projeleriyle, Saray projesiyle, AnkaPark projesiyle Atatürk Orman Çiftliği ve ona bağlı yeşil alanlar adeta yağmalandı.

Benzer yağmalar diğer illerde de yaşandı. Pek çok yeşil alan, pek çok park, pek çok meydan, pek spor tesisi rant uğruna yok edilerek, AVM`lere, toplu konut projelerine dönüştürüldü. Milyonlar sokağa çıkmasaydı, başta Gezi Parkı olmak üzere çok daha fazlasını da kaybedecektik.

Bu noktada Millet Bahçeleri fikrini belki de Gezi Direnişi ile birlikte ele almak faydalı olacaktır. Gezi Parkı`ndaki bir avuç toprağın ve birkaç ağacın bir rant projesi uğruna yok edilmemesi için sokağa çıkan milyonlarca kişi, siyasi iktidarı bu gibi ortak mekânların dönüşümünü daha kabul edilebilir projeler eliyle yapmaya sevk ettiği söylenebilir.

Salda Gölü`nde yapımı devam eden Millet Bahçesi projesi, doğal güzelliklerimizin Millet Bahçesi adı altında rant alanlarına dönüştürülmesinin belki de en çarpıcı örneklerinden birisi oldu. Yöre halkının, bilim insanlarının tüm uyarılarına karşı, yetkililerin "çivi bile çakılmayacak" sözlerine karşı yapılan inşaat çalışmalarında Salda`nın hem sahili, hem de gölü büyük zarar gördü.

Bakanlığın açıklamalarına göre ülkemizdeki 80`i tamamlanmış toplam 303 Millet Bahçesi projesi var. Bu projelerin bütçesi, bakanlığın toplam projesinin kat kat üzerinde bulunuyor. İnşaat projelerinin durduğu bu dönemde Millet Bahçeleri, inşaat sektörüne finansman sağlamanın bir yöntemi haline dönüşmüş durumda.

Sevgili arkadaşlar,

Görüldüğü gibi konu hem şehircilik, hem çevre, hem ekonomi politikaları açısından farklı anlamlar ifade ediyor.

Siyasi iktidarın sicili bu denli kabarık, mevcut uygulamalar bu denli hatalı olunca Millet Bahçeleri üzerine bütünlüklü bir tartışma yürütmek, bu konuda kamusal bir yaklaşım geliştirmek şart haline geldi.

Burada yürütülecek tartışmaların, bu konudaki fikirlerin geliştirilmesine, bütünlüklü bir politik yaklaşımın yaratılmasına hizmet edeceğine inanıyorum.

Katılan, katkı veren herkese bir kez daha teşekkür ediyorum.

Sempozyumun ilk oturumunun başkanlığını 25, 33, 34, 35. Dönem TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Önen yaptı. Yüksek Şehir Plancısı Ömer Kıral ve Doç. Dr. Bülent Batuman`ın konuşmacı olduğu oturumda millet bahçelerinin tarihi, ideolojik ve kavramsal çerçevesi konuşuldu. Prof. Dr. Ruşen Keleş`in oturum başkanlığını yaptığı ikinci oturumun konuşmacıları, gazeteci Çiğdem Toker ve iktisatçı yazar Mustafa Sönmez`di. Oturumda millet bahçelerinin ekonomi politik arka planı ortaya konarak irdelendi. 

Moderatörlüğünü Prof. Dr. H. Tarık Şengül`ün yaptığı sempozyumun son bölümü olan forum bölümünde meslek örgütlerinin temsilcileri tarafından mevcut mücadele ve güncel durum tartışmaya açıldı. Foruma TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Yazman Üyesi Özgür Yanıt Kaya, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Tezcan Karakuş Candan, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Sekreter Üyesi Nihal Evirgen, TMMOB Peyzaj Mimarları Odası Yönetim Kurulu Üyesi Barış Ekmekçi, TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ceren İlter ve TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi Şube Sekreteri Ömer Dursunüstün katıldı.