EMİN KORAMAZ YAZDI: "KAMUDAKİ TEKNİK PERSONELİN SORUNLARI"

04.09.2020

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 4 Eylül 2020 tarihli Birgün Gazetesi'ndeki köşesinde, kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının yaşadığı sorunlar üzerine yazdı.

KAMUDAKİ TEKNİK PERSONELİN SORUNLARI

Bir ülkenin kalkınmışlık düzeyi, o ülkede üretilen mühendislik-mimarlık-şehir plancılığı hizmetlerinin gelişmişlik düzeyiyle doğru orantılıdır. Çünkü bu hizmetler bir bütün olarak toplumsal yaşamın sağlıklı işleyişini sağlamaktadır.

Ülkemizde ise ne yazık ki, mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı hizmetlerine verilen önem giderek azalmakta, mesleki ve teknik olarak işlevsizleştirilmektedir. Bilimsel aklın ve teknik birikimin bu denli önemsizleştirilmesi, meslektaşlarımızın toplumsal etkinliğini azalttığı gibi, içinde yaşadığımız toplumun yaşam standartlarını kötüleştirmektedir. Kentlerimiz, yeşil alanlarımız, doğamız, tarihsel mirasımız, ortak mekanlarımız, doğal kaynaklarımız hızla tahrip olmaktadır. Kamusal odaklı mesleki ve teknik birikimimizin dışlandığı her alan, piyasanın rant odaklı anlayışı tarafından ele geçirilmekte ve gerici bir anlayışla dönüştürülmektedir.

Bu dönüşüm ve gerileme sürecinden en olumsuz etkilenen kesimler arasında kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancıları da yer almaktadır. Kamudaki iş alanları giderek daraltılan meslektaşlarımız, üstlendikleri sorumluluk ve ürettikleri hizmetle karşılaştırılamayacak kadar kötü ekonomik ve sosyal koşullarla yüz yüzedir.

Kamuda çeşitli statülerde çalışan mühendis ve mimarların ekonomik ve sosyal koşulları özellikle son yıllarda hızla erozyona uğratılmıştır. Bu koşullar altında mühendislik mimarlık alanında işgücü verimliliği düşmüş, hizmetlerin niteliği olumsuz yönde etkilenmiş kalıcı hasarlar ortaya çıkmaya başlamıştır.

ATAMA, LİYAKAT, STATÜ

Teknik personelin toplam kamu çalışanları içerisindeki oranı neredeyse yüzde 5 düzeyinde olmasına rağmen pek çok alanda yeni atama yapılmamakta ve mevcut kamu çalışanlarının iş yükleri artırılmaktadır. Güvenceli kadrolu atama yerine, esnek, kuralsız ve sözleşmeli usulle yapılan görevlendirmeler kamusal istihdam politikası haline getirilmiştir. Bu anlayış, emeğimizi değersizleştirdiği gibi, geleceğimizi de güvencesizleştirmektedir.

Son yıllarda Türkiye’nin yaşadığı en büyük sorun “liyakat” sorunudur. Kamudaki atama ve yükselmelerin temel ölçütü liyakat değil, siyasal sadakat haline gelmiştir. Bu durum kamu hizmetinin niteliğini düşürdüğü gibi, iş barışını da ortadan kaldırmaktadır. Siyasal gerekçelerle yapılan görev değişiklikleri ile meslektaşlarımızın çalışma yaşamı güçleştirilirken, kamudaki kurumsal hafıza da yok edilmektedir.

Kamudaki iş barışını yok eden diğer önemli sorun da “statü” meselesidir. Aynı işi yapıp, statü farklılığı nedeniyle farklı ücret alan çok sayıda mühendis, mimar ve şehir plancısı bulunmaktadır. Bu sorunu ortadan kaldırabilmek için kadro görev tanımları, mesleki eğitime, uzmanlıklara, deneyim ve bilgi birikimine saygı temelinde düzenlenmelidir. “Eşit işe eşit ücret ilkesi” kamu istihdamının temeli hale getirilmelidir.

Kamudaki kadro ve statü farklılıkları, emeklilikle birlikte çok daha belirgin bir nitelik kazanmaktadır. Üst düzel bir yönetici kadrosundan emekli olmamış tüm meslektaşlarımız, emeklilik sonrası büyük bir geçim sıkıntısıyla karşı karşıya gelmektedir. Bu ülkeye yıllarını veren kamu emekçilerinin emekliliklerini kötü koşullarda geçirmesini kabul etmek mümkün değildir. Bunu engelleyebilmek için kamudaki tüm ücret artışları ve ek gösterge oranları emekliliğe de yansıyacak biçimde düzenlenmelidir.

2016-2018 yılları arasında OHAL döneminde yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnamelerle ihraç edilen kamu emekçileri arasında üç binin üzerinde mühendis, mimar ve şehir plancısı bulunmaktadır. Haksız ve hukuksuz biçimde işlerinden atılan, farklı kurumlarda çalışmaları yasaklanan, sosyal güvenceleri ellerinden alınan binlerce üyemizin yaşadığı bu durumun acilen düzeltilmelidir. Kanun Hükmünde Kararnamelerle keyfi ve hukuksuz biçimde ihraç edilen emekçiler görevlerine geri dönmesi sağlanmalı ve hak kayıpları telafi edilmelidir.

Ülkemizdeki her projenin, her çalışmanın planlanmasından yaşama geçirilmesine kadar sorumluluklar üstlenen denetleyen, hak edişlere imza koyan, ülke imarının, sanayinin, tarımının, madenciliğinin, ormancılığının ve üretiminin temel unsuru olan, teknik ve bilimsel temelde yürüttükleri çalışmalarla, ülkemizin kalkınması açısından vazgeçilmez bir yere sahip olan kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının özlük hakları ve ekonomik sorunları ivedilikle çözülmelidir.