İMO: DÜNYA SU GÜNÜNE DAİR

22.03.2022

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Dünya Su Günü nedeniyle 22 Mart 2022 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.

Su çok önemli doğal bir varlıktır. Bu doğal varlık bütün canlılar için temel bir ihtiyaç ve yaşamsal bir haktır.

İnsan soyu, doğaya egemenlik kurduktan sonra doğal varlıkları kendi lehine doğal kaynak olarak kullanmayı başarabilmiştir. Kapitalizmin sanayileşme ve küreselleşme aşamalarındaki hızlı kentleşme, doğal varlıkları ve kaynakları baskılamaktadır. Hızlı nüfus artışı ve hızlı kentleşme su varlıkları ve kaynakları üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır.

Su varlıkları üzerine en büyük tehdit kentlerden gelmektedir. Özellikle kentlerden akıp geçen sular kirletilmiş olarak akışlarına devam ediyorlar.

Türkiye’nin yıllık su akış miktarının yaklaşık yarısı 26 su havzasından beşinde (Fırat, Dicle, Doğu Karadeniz, Doğu Akdeniz ve Antalya) bulunur. Bu beş havzanın dışındaki 21 havza toplam su akışının geri kalan yarısını oluşturur.

Suyun dağılımındaki bu dengesizlik, havzaların hizmet ettiği nüfus miktarlarının değişkenliği ile daha da derinleşir. Türkiye nüfusunun %28’inin yaşadığı Marmara havzası toplam akışın sadece %4’üne sahiptir. Benzer şekilde, Sakarya, Büyük Menderes, Ergene gibi havzalarda akış miktarı ve hizmet edilen nüfus arasında belirgin farklılıklar vardır.

Günümüzde Çoruh, Ergene, Batı Akdeniz, Aras havzaları “Yeterli Suya” sahipken, Susurluk, Gediz, Büyük Menderes, Batı Orta Karadeniz, Seyhan, Ceyhan havzaları “Su Stresi”, Sakarya havzası “Su Kıtlığı”, Marmara ve Küçük Menderes havzaları ise “Mutlak Su Kıtlığı” çekiyor. Türkiye’de yapılan bazı çalışmalardan çıkardığımız sonuçlara göre; Türkiye’de yıllık su çekilmesi nedeniyle doğal kaynaklardan sağlanan su yıllar içinde %20 azalacak ve gelecek on yıl içinde ülkede bir su kıtlığı sorunu yaşanacaktır.

Bu değerli varlığımız ve kıt kaynaklarımızın kullanılmasında en temel sorun yönetim ve sürdürülebilirliktir.

Genel olarak suların kullanılmasında ve su yapılarının planlamasında:

  • Eko-sistem,
  • Biyolojik çeşitlilik,
  • Gıda güvenliği,
  • Kentsel ve kırsal alan ihtiyacı,
  • Sanayi ihtiyacı,
  • Enerji ihtiyacı (HES) açılarından

 bütüncül olarak değerlendirilmelidir.

Su varlıklarının ve kaynaklarının korunması ve yönetiminde arz amaçlı su planlamasının yerine arz ve talep arasında optimum çözümler yapılmalıdır. Sektörel yaklaşımlar yerine bütüncül yaklaşımlar önemsenmelidir. Su varlıklarının eşit, verimli kullanımı ve dağıtımı sağlanmalıdır.

Doğal varlıkların korunması; doğal varlıkları kullanmak için yaptığımız tesislerin doğru planlanması ve işletilmesinden geçmektedir. Depolama tesisleri, iletim tesisleri, arıtma ve atık tesisleri doğru planlanmalı ve yönetilmelidir.

Kentsel yerleşimlerde su temini, arıtılması, dağıtımı, atık suyun toplanması ve arıtılması genel ve yerel yönetimlerin önemli görevleri arasındadır. Depolamada, iletim ve şebekelerdeki kayıp kaçaklar doğal varlıkların hor kullanıldığı anlamını taşımaktadır.

İklim değişimleri; hızlı kentleşme ve turizm sektöründe büyüme, ülkemizde ciddi boyutlarda su tüketimine neden olmaktadır. Temiz su varlıklarımızı ve kaynaklarımızı gözümüz gibi korumak zorundayız.

İçme suyu kaynaklarımız büyük oranda kirlilik yaşamaktadır. İklim değişimleri, kirlenmeyi ve kıtlığı derinleştirmektedir.

ABD merkezli hastalık kontrolü ve koruma merkezi (CDC) 244 ülkenin musluk suyu kalitesini incelemiştir. Çalışmaya göre 244 ülkeden 187’si güvenli olmayan musluk suyuna sahip bulunurken yalnızca 57 ülke geçer not almıştır. Türkiye, güvenli musluk suyuna sahip olmayan ülkeler listesinde yer almaktadır.

Genel ve yerel yönetimler;

  • Sağlıklı, erişilebilir, iyi kalitede ve yeterli ölçüde su temin etmelidirler.
  • Atık suların toplanmasını, arıtılmasını ve mümkünse geri dönüşümünü sağlamalıdırlar.
  • Bu hizmetlerin doğru yapılabilmesi için belediyeler gider bütçelerini en az %25 buraya ayırmalıdır.

T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı 2021 yılı içinde 1. Su Şurasını toplamıştır. TMMOB olarak katılamadığımız Su Şurasında 28 maddelik bir sonuç bildirgesi yayımlamıştır. Bu bildirgeden anlaşılan odur ki su ticari bir meta olarak algılanmaktadır.

Su hizmetlerinin özelleştirilmesi alınır satılır ve bu amaçlarla işletilebilir bir kaynak olarak görülmektedir.

Sempozyum bildirisinde, “Sürdürülebilir su hizmetleri sağlanabilmesi amacıyla 2023 yılından itibaren tam maliyet esaslı su ve atık fiyatlandırılması amaçlanmaktadır” denilmektedir. Yani bu değerli doğal varlığımızın nasıl özelleştirileceğini, nasıl pazarlanacağını planlamaktadırlar. Oysa biz diyoruz ki;

  • Su doğal bir varlıktır ve korunmalıdır.
  • Su bir canlı hakkıdır. Her canlıya erişimi sağlanmalıdır.
  • Su kamunun ortak malıdır. Satılamaz, devredilemez.

Su yaşamdır, susuz bir yaşam düşünülemez.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu