İZMİR BÖLGESİ ENERJİ FORUMU BAŞLADI

11.06.2021

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şubesi`nin sekretaryasında, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu bileşenlerinin yanı sıra İzmir Tabip Odası ve İzmir Barosu`nun desteğiyle düzenlenen İzmir Bölgesi Enerji Forumu başladı. Forum EMO İZmir Şubesine ait youtube.com/emoizmirsubesi adresinden izlenebilir.

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şubesi`nin sekretaryasında, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu bileşenlerinin yanı sıra İzmir Tabip Odası ve İzmir Barosu`nun desteğiyle düzenlenen İzmir Bölgesi Enerji Forumu11 haziran 2021 tarihinde başladı. Bölgesel sorunlardan yola çıkarak, ülke geneli için çözümler üretilmesini hedefleyen etkinliğin iki günlük programı kapsamında  "Enerji Görünümü", "GES ve Elektrikli Araçlar, "Rüzgar Enerjisi Santralleri ve Dere Tipi HES‘ler", "Enerji Verimliliği Uygulamaları ve Alternatif Enerji Kaynakları", "Çevresel Etkiler" ve "İklim Değişikliği" başlıklı oturumlar düzenlenecek. Alanında uzman kişilerin ve akademisyenlerin 6 oturumda 26 bildiri sunumu gerçekleştireceği forum kapsamında son olarak "Aliağa Bölgesindeki Enerji Tesisleri ve Çevresel Etkileri" başlıklı panel gerçekleştirilecek.

Forumun açılış oturumunda Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Şebnem Seçkin Uğurlu, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Akdemir, Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Pala ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz konuştular. Emin Koramaz'ın açılış kouşması şöyle:

"Değerli konuklar, sevgili meslektaşlarım,

TMMOB Yönetim Kurulu ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu önemli etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçen EMO İzmir Şubesine, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu bileşenlerine ve etkinliğe destek veren sıra İzmir Tabip Odası ve İzmir Barosu'na teşekkür ediyorum.

Farklı meslek örgütleri arasında bu gibi işbirliklerini yaygınlaştırmamız gerekiyor.

TMMOB olarak yıllardır meslek alanlarımızda bütünleşik politikalar geliştirilmesinin önemine vurgu yapıyoruz.

Enerji gibi hayatın her alanında etkileri olan bir konuda sağlıkçılar ve hukukçularla ortak tartışmalar yürütmek, ortak politikalar geliştirmek oldukça önemli.

Etkinliğimiz kapsamında güneş, rüzgar, hidroelektrik gibi farklı enerji kaynakları ve bunların hayatımızdaki etkileri üzerine tartışmalar yürüteceğiz.

Bunlar elbette sadece teknik konular değil, halk sağlığını ve kamu hukukunu ilgilendiren boyutları var.

Etkinliğimizin bu anlamıyla da ufuk açıcı olacağına inanıyorum.

Değerli konuklar, sevgili meslektaşlarım,

Doğanın ve doğal kaynakların insan ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürülmesi çabası, biz mühendis, mimar ve şehir plancılarının mesleki faaliyetlerinin ortak unsurudur.

Bu çabanın, dünyamızın ve insanlığın ortak geleceğini güvence altına alacak biçimde sürdürülebilmesi, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin en önemli önceliklerinden birisidir.

Doğanın ve insanlığın ortak geleceği söz konusu olduğunda da akla gelen ilk başlıklardan birisi “Enerji” olmaktadır.

Bu nedenle, enerji konusu TMMOB’nin en önem verdiği konulardan birisini oluşturuyor.

Çünkü enerji, hem mesleki faaliyetlerimizi temelini oluşturan bir faktör olarak, hem de ekonomik ve toplumsal gelişmelere yön verebilme kapasitesiyle hayatımızda büyük bir yer tutmaktadır. Aynı zamanda enerji, insan yaşamının zorunlu ve temel bir gereksinimidir.

Sizler de biliyorsunuz, sanayi devriminden itibaren enerjiye olan gereksinimin giderek artması, enerji kaynakları üzerindeki hakimiyet kurma çabalarının da giderek şiddetle iç içe geçmesine neden olmuştur.

Günümüzde özellikle Ortadoğu’da devam eden çatışmaların temelinde büyük oranda bölgenin zengin enerji kaynakları üzerinde söz sahibi olma mücadelesi yatmaktadır.

Enerji ihtiyacımızın bu denli yaşamsalken, enerji kaynaklarına ulaşma imkanımızın bu denli sınırlı olduğu bir dünyada enerji politikalarının önemi çok daha artıyor.

Bizler TMMOB olarak yıllardır enerjinin tüm yurttaşlarımız için ihtiyacı kadar, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve sürdürülebilir biçimde sağlanabileceği ulusal enerji politikalarımızın oluşturulması için çaba harcıyoruz.

Değerli arkadaşlar,

TMMOB’ye bağlı odalarımızın meslek alanlarına ilişkin konularda düzenlediğimiz kongre ve sempozyumlarda en çok öne çıkan konu, “kamusal fayda” anlayışıdır.

TMMOB’nin 1970’li yıllardan bu yana savunduğu bu anlayış, dünyamızın ve ülkemizin geleceği için yegâne çözümdür. Çünkü, daha fazla kar uğruna sadece insan emeğini değil, doğal kaynaklarımızı da insafsızca sömüren küresel kapitalizm, bütün dünyayı büyük bir çöküşe doğru sürüklüyor.

Kıtlık, enerji krizi, çevre felaketleri, göç ve savaş gibi küresel çaplı felaketlerin önüne geçmenin yegâne yolu, rant hırsının yerine kamusal çıkarı, kontrolsüz bir tüketim anlayışı yerine sürdürülebilir politikaları öne çıkarmaktır.

Enerji politikalarını da bu anlayış çerçevesinde düşünmemiz gerekiyor.

TMMOB, enerjiyi kamusal bir hak olarak görmektedir.

Tüm yurttaşlarımızın bu haktan eşit biçimde yararlanabilmesi için enerjinin erişilebilir ve nitelikli bir kamusal hizmet olarak sunulması zorunludur.

Bildiğiniz gibi enerji sektöründe üretim, iletim, dağıtım ve tüketim faaliyetleri birbiriyle organik olarak bağlıdır. Dolayısıyla üretimden tüketime kadar her aşaması bütüncül olarak kamusal planlanma ile yönetilmelidir. Dışa bağımlılığın azaltılması, sürdürülebilirlik, yenilenebilirlik ve arz güvenliği ilkeleri bu kamusal planlamanın temelinde yer almalıdır.

Ülkemizde ise tersine bir süreç yıllardır işletilmektedir.

1980 sonrasında uygulanan neoliberal politikalar, enerjinin kamusal niteliğini görmezden gelerek bu alanı tümüyle piyasalaştırdı.

Cumhuriyet dönemi boyunca enerji alanında kurulan kamu yatırımları bölünerek özelleştirildi. Mevcut enerji şirketleri parça parça özelleştirilirken, kamusal kaynaklar da Yap-İşlet-Devret modeliyle özel sektörün talanına açıldı.

Bugün ülkemizde elektrik santralleri, madenler ve dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi sonucunda elektrik piyasası büyük oranda özel sektörün kontrolü altındadır.

Geçmişte Türkiye Elektrik Kurumu’nun tekel statüsüne karşı çıkanlar, bugün birkaç holdingin sektörde tekelleşmesini görmezden geliyor.

Enerji sektörünün özel şirketler elinde tekelleşmesi, enerji üretim ve dağıtımın tümüyle kâr-zarar hesabına indirgenmesi, ülkenin ortak geleceğini riske atmaktadır.

Değerli arkadaşlar,

Enerji konusundaki politikalarımızı belirlerken üzerinde en fazla durulması gereken konulardan biri de doğanın ve ekolojik dengenin korunması meselesidir.

Enerji üretiminde yenilenebilir kaynakların öncelikli olması, fosil yakıt kullanımı en alt seviyeye indirilmesi ve enerji üretiminde çevreye en az zarar verecek teknolojilere öncelik verilmesi gibi ilkeler ülkemiz enerji politikalarının omurgasını oluşturmak zorundadır.

Bu konudaki hassasiyetimizin ne denli önemli olduğu son yıllarda yaşanan çevre felaketleri ve iklim krizi gibi küresel tehditlerle bir kez daha ortaya çıktı.

Ülkemizde halk arasında çevre bilinci her geçen yıl artarak gelişse de ne yazık ki, ülkeyi yönetenler ve sermaye kesimleri bu konunun öneminin farkında görünmüyor.

Ülkeyi yönetenlerin bu vurdumduymazlığı bizlerin üzerindeki sorumluluğu daha fazla artırıyor.

Bizler TMMOB olarak doğayı, ekolojik dengeyi ve insan sağlığını korumak için Türkiye’nin dört bir yanında mücadele veriyoruz.

Kaz Dağlarında maden şirketine karşı, Aydın’da Jeotermal Enerji Santrallerine karşı, Salda Gölü’nde yapılaşmaya karşı, Hasankeyf’in sular altında bırakılmasına karşı, Munzur’un, Fırtına Vadisinin kurutulmak istenmesine karşı, İkizdere'nin taş ocağına çevrilmek istenmesine karşı, Akkuyu'da, Sinop'ta nükleer santrallere karşı hem hukuki, hem de toplumsal mücadele veriyoruz.

Yüzlerce bilim insanın ve uzman üyelerimin katkılarıyla hazırladığımız bilimsel teknik raporlarla, ülkenin neresinde olursa olsun bilime aykırı, kamu çıkarına uymayan, doğayı ve insan sağlığını tehdit eden tüm projelere karşı halkımıza geçekleri anlatmaya çalışıyor, yetkilileri uyarıyoruz.

Aklın, bilimin ve kamusal sorumluluklarımızın gösterdiği bu yolda yürümeye ve mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz.

Değerli arkadaşlar,

Hepinizin bildiği gibi İzmir ve Ege Bölgesi enerji kaynakları çeşitliliği bakımından çok şanslı bir bölgemiz.

Doğal kaynaklar bilimsel ve teknik ilkeler ışığında kamu yararına kullanıldığı zaman hepimiz için zenginlik kaynağı olabilirken, uygunsuz tekniklerle ve kamusal çıkar gözetilmeden kullanıldığında toplumsal bir tehdide de dönüşebiliyorlar.

Bölgemizdeki potansiyeli geleceğimiz için bir tehdit olmak yerine, geleceğimiz için fırsata dönüştürebilmek için toplumdan yana meslek örgütleri olarak bize büyük görev düşüyor.

Bu etkinliklerde oluşturacağımız kamucu fikirlerin geleceğin şekillendirilmesinde önemli olduğunu düşünüyorum.

Bu etkinlikte yürütülecek tartışmaların da, bu mücadelemizde bizlere katkı vereceğine yürekten inanıyorum.

Sevgili Arkadaşlar,

Sözlerimi bitirirken ülkemizdeki birkaç temel soruna da dikkat çekmek istiyorum.

Bugün ülkemizde iki ayrı dünya yaşanıyor.

Ülkeyi yöneten siyasi iktidarın gündemi ile toplumun gündeminin artık tamamen ayrıldığı bir ülke haline geldik.

Halkın gündeminde, pandemininde etkisiyle giderek büyüyen ekonomik krizin etkileri var. İşsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı ve ödemesi gereken borçlar var.

Halkın ekonomik, demokratik, özgürlük temelli bu talepleri şiddetle bastırılırken, Siyasi iktidarın sırtını dayadığı kesimlerin dayatmaları ülkenin en önemli öncelikleriymiş gibi davranılıyor.

Şubat ayından bu yana yaşadığımız tüm gelişmeler bu anlayışın ne kadar yaygın ve tehlikeli olduğunu gösteriyor.

Hatırlayacaksınız Mart ayında yayınlanan bir gece yarısı kararnamesi ile uluslararası kadın mücadelesinin en önemli kazanımlarından biri olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı ilan edildi. Kadınların kazanımları ve mücadeleleri dikkate alınmadan, hukuk kuralları gözetilmeden, dünya ile ilişkiler umursanmadan alınan bu karar, siyasal iktidarın kendi dar tabanının isteklerini yerine getirme konusundaki pervasızlığının en önemli göstergesidir.

Benzer biçimde halkın büyük bir kesiminin karşı çıkmasına, ekonomik olarak yürütülebilmesinin imkanları olmamasına rağmen, uluslararası politikalar alanında büyük çatışmalara gebe olmasına rağmen Kanal İstanbul’un yapılması konusundaki ısrar da sınır tanımazlığının bir diğer göstergesidir.

Bu konuda bir diğer gösterge de daha önce verilmiş mahkeme kararları ve AİHM’in tespit ettiği hukuksuzluklara rağmen Gezi Davasının bir kez daha başlatılması oldu.

Kısa zamanda yaşanan tüm gelişmeler ülkemiz yönetim anlayışının toplumla, hukukla, evrensel ilkelerle hiçbir bağının kalmadığını gösteriyor.

Bu durumunun en sembolik anlatımı, yeryüzündeki cennet köşelerinden biri olan İkizdere’de ormanlık alan içinde açılmak istenen o taş ocağıdır.

O taş ocağı nasıl ki para için tüm doğayı ve ekolojik yaşamı tahrip edecekse, bu yaklaşımdaki ısrar para ve rant için tüm Türkiye’yi tahrip ediyor.

Değerli arkadaşlar,

Kirli politikalar elbette kirli ilişkiler de yaratıyor. Rant üzerinden politika yapmanın, halka karşı politika yapmanın, perde arkasından politika yapmanın sonucu, karanlık ilişkiler ve odaklar yaratmaktır.

Halk karşıtı politikaların devlet politikası haline geldiği, toplumsal gelişmenin devlet şiddetiyle bastırılmasının gelenek haline geldiği 1950’li yıllardan bu yana bu kirli ilişkiler ağı bir ur gibi bizimle beraber yaşıyor.

Zaman zaman bu ur patlak veriyor, kirli ilişkiler ağı ortaya çıkıyor. Bugünlerde iki mafya babası arasındaki rant çatışması ile yaşadığımız dönemin kirli ilişkileri ortaya dökülüyor.

Toplumu sindirebilmek, demokratik muhalefeti bastırabilmek, ülkede korku atmosferini egemen kılmak, ülke zenginliklerini yağmalamak, kara paranın dolaşımını ve rant paylaşımını sağlamak için mafya ile kurulan ortaklıklar su yüzüne çıkıyor.

Özgür ve demokratik bir ülke kurabilmenin ilk koşullarından birisi kirli-karanlık ilişkilerle hesaplaşmaktan geçmektedir

Bu güzel ülkemizi ve halkımızın geleceğini, yozlaşmış iktidar sahiplerinin insafına, faşist çetelerin çıkar çatışmalarına ve emperyalistlerin kirli emellerine terk etmeyeceğiz.

Ülkemize ve geleceğimize sahip çıkacağız!

Hepinizi saygıyla selamlıyorum."