JMO: 2018 YKS TERCİH SONUÇLARINA GÖRE ÜNİVERSİTELERİN JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMLERİNE YERLEŞENLERİN SAYISI BELLİ OLDU

03.09.2018

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası YÖK tarafından üniversitelerin Jeoloji Mühendisliği Bölümleri için açılan kontenjanın %45`inin boşta kalmasına ilişkin 3 Eylül 2018 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.

2018 YKS TERCİH SONUÇLARINA GÖRE ÜNİVERSİTELERİN JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMLERİNE YERLEŞENLERİN SAYISI BELLİ OLDU

2018-2019 öğretim yılı için YÖK tarafından Üniversitelerin Jeoloji Mühendisliği Bölümleri için “20 üniversitede 22 bölüme toplam 582 kontenjan açılmıştır. 31.08.2018 tarihinde açıklanan Yükseköğretim Kurumu Sınavı yerleştirme sonuçlarına göre, üniversitelerin Jeoloji, Hidrojeoloji ve Yer Bilimleri Mühendisliği bölümlerine yerleşen öğrenci sayısı toplamı 318 kişi olmuştur. Belirlenen kontenjanın 264’ü, yani %45`i boşta kalmıştır.

Genellikle metropollerde (Ankara, İstanbul, İzmir) bulunan üniversitelerde bölüm kontenjanları dolmuş olmakla beraber, taşrada bulunan üniversite bölüm kontenjanlarının doldurulamadığı, hatta bir kısmının ise hiç tercih edilmediği görülmektedir. 2010 ve sonrası sürece bakıldığında, jeoloji mühendisliği bölümlerinde toplamda % 90`a varan oranda kontenjan azalması meydana gelmiş bulunmaktadır.

Jeoloji bilim ve uygulamalarına yeteri kadar önem verilmeyen; yatırımcı ve uygulamacı kamu kurumlarının tasfiye edildiği, her şehre bir üniversite açılması sonucu arz talep dengesini gözetilmeden geçmişte açılan bölümler ve belirlenen kontenjanların yarattığı sayısal fazlalık, üretime, yatırıma ve istihdama dayanmayan politikaların bileşkesi, bugün jeoloji mühendisliği bölümlerinin tercih edilmemesine yol açmıştır.

Araştırma, yatırım, üretim, istihdam politikasının olmadığı ülkemizde, ihtiyaç duyulan hammadde, enerji ve madencilik politikaları da nasibini almakta ve bu alanda da tamamen dışa bağımlı bir ülke haline gelmiş bulunmaktadır. Bu yanlış politik tercih eğitim politikalarında da kendisini göstermekte ve jeoloji mühendisliği eğitimi de kendi payına düşeni almakta, ülkenin ihtiyaç duyduğu insan kaynağını yetiştiremez hale getirmektedir.

Son zamanlarda kamu kurumlarında yürütülmekte olan istihdam ve hizmet alım yöntemleri de adeta bu durumu körüklemektedir. MTA Genel Müdürlüğü gibi ülkemizin jeolojik araştırmaları ile maden ve enerji kaynak aramacılığın da önder ve tek olan, Türkiye Cumhuriyetin kuruluşu ile yaşıt bir kurumun personel ihtiyacı Devlet Personel Başkanlığınca yasal olarak karşılanması gerekirken, bu durum görmezden gelinerek, Anayasa ve yasalara aykırı biçimde “temizlik veya yemek firmaları” vasıtasıyla taşeron mühendislik hizmetleri alım yöntemiyle temin edilmeye çalışılmakta, yeraltı sularını korumak ve tahsis etmekle görevli DSİ Genel Müdürlüğü gibi bir kurum yetersiz personel nedeniyle sayıları 100.000’ lerle ifade edilen kaçak kuyuların açılmasını engelleyememekte, Karayolları Genel Müdürlüğü, T.C. Devlet Demiryolları, yerel yönetimler yetersiz jeoloji mühendisi istihdamı nedeniyle yer mühendislik hizmetlerini yapamaz veya kontrol edemez hale düşürülmüş bulunmaktadır. Bu yanlış istihdam politikaları bir yandan önemli kamu zararlarına yol açarken, ülkemiz insanını da doğa kaynaklı afetlere açık hale getirmeye devam etmektedir.

Gelişmiş dünyada uzay veya asteroit madenciliği, enerjide yeni ve yenilebilir kaynak araştırmaları kapsamında temel bilimlerin bir parçası olan jeoloji bilim ve uygulamaları geliştirilmeye çalışılırken, her yıl 50 milyar dolar sırf enerjiye kaynak aktaran, ham madde ve madencilik sektöründe dışa bağımlı olan ülkemizde, jeoloji bilim ve uygulamalarına yeterli önem verilmemektedir.

1988 yılında birleşerek mirasını devraldığımız Türkiye Jeoloji Kurumunun kurucusu ve jeoloji bilim ve uygulamalarının ülkemizde kurucu öncülerinden biri olan meslektaşımız Ord. Prof. Dr. Hamit Nafiz Pamir’in, 1947’de Jeoloji Kurumu Açılış Nutkunda söyledikleri hala güncelliğini korumaktadır: “Jeolojik ilimlerin pratik hayattaki büyük önemleri, madencilikte, diğer sanayi müesseselerinde, yol ve demiryolu inşaatında, ziraat ve ormancılıkta, şehir ve kasabaların sularını temin etmekte, askerî sahalarda oynadıkları rolleryüksek kültürlü memleketleri Jeoloji müesseselerini vücude getirmeğe sevketmiştir. Bu müesseseler, memleketlerin plânlı bir surette araştırılmasına ve bu araştırmalardan pratik ve amelî bakımdan neticeler çıkarmağa çalışmaktadırlar………. Bugün bir Jeoloji servisine malik bulunmayan hiç bir kültür memleketi yok gibidir.”

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak bizler de meslektaşımızın sözlerini bıraktığı yerden devamla diyoruz ki: Doğa-doğa ve doğa-insan etkileşimi devam ettiği sürece jeoloji bilimine ve jeoloji mühendislerine olan ihtiyaç bitmeyecektir.  Odamızın da içinde yer aldığı, YÖK, ilgili üniversiteler, sorumlu kamu kurumlarının bir araya gelerek sorunu sahiplenmeye ve çözüm önerilerinin geliştirilerek uygulamaya konulmasına acil ihtiyaç bulunmaktadır.

Saygılarımızla,

 

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu