ODALARDAN DÜNYA BARIŞ GÜNÜ AÇIKLAMALARI

31.08.2015

İnşaat Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası, Maden Mühendisleri Odası, Makina Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası ve Peyzaj Mimarları Odası, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla 31 Ağustos 2015 tarihinde birer basın açıklaması yaptılar.

İMO: BARIŞ, GÜNÜMÜZÜN EN ACİL VE YAKICI İHTİYACIDIR

Nazilerin Polonya’yı işgal ederek insanlık tarihinin en kanlı savaşını başlattığı 1 Eylül 1939’un yıl dönümü olarak belirlenen Dünya Barış Günü, vahşetin ve acıların bir daha yaşanmaması, barışın bütün toplumları ortaklaştıran bir değer olarak kabul edilmesini sağlamak amacıyla yıllardan bu yana bütün dünyada kutlanmaktadır. İnsanlar bir yandan Barış Günü’nü kutlarken diğer yandan emperyalist güçlerce savaş senaryoları sahneye konmaya devam etmiş, bölgesel savaşlarda milyonlarca insan can vermiştir. İkinci Dünya Savaşı’nda öldürülen 50 milyon insan, ne yazık ki barışın öneminin kavranmasını sağlayamamış, tarihteki acı olaylardan çıkarılması gereken ders, emperyalist politikalara heba edilmiştir.

Tarihten ders almayan ülkelerden biri de Türkiye’dir. Özellikle 80’lerin ikinci yarısında başlayan ve 90’lı yıllara yayılan Kürt sorunu merkezli savaşın, binlerce insanın ölmesine, evini, yurdunu terk etmesine, ekonominin büyük zararlara uğratılmasına sebebiyet verdiği bilinmektedir. Ülke için gelecek umutlarını çoğaltan çatışmasızlık durumunun 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra bir anda bozulması ne kadar dikkat çekiciyse, aynı şekilde ülkenin birdenbire savaş siyasetine teslim olması da aynı derecede moral bozucu etki yaratmaktadır.

Oysa 7 Haziran seçimleri, toplumun barıştan, demokrasiden, uzlaşıdan yana mutabakat içinde olduğunu açığa çıkartmış, seçim sonuçlarını mutlak iktidarlarının devamı noktasında yeterli görmeyenlerin hamleleri ile başlayan süreç bir anda ülkeyi kan gölüne çevirmiştir. Türkiye hızla 90’lı yıllara dönmüştür.

Kaldı ki bu kez, 90’lı yılları kat be kat aşan bir başka sorunla karşı karşıya bulunmaktayız. Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerini kapsayan geniş bir coğrafyada savaş hüküm sürmekte, özellikle komşumuz olan Suriye ve Irak’ta yaşananlar ülkemizi doğrudan etkilemektedir. Türkiye’yi, bölge savaşının aktörü haline getirmek ve Suriye iç savaşına dahil etmek isteyenler, savaşın neden olduğu mülteci sorununu bile çözememiş, mülteci akını ülkemizi bir yandan güvenlik tehdidi altına sokarken diğer yandan insanlık dramıyla karşı karşıya bırakmıştır.

Uluslararası güçlerin çıkarları, bölgesel hassasiyetlerin gerekleri ve politik hedefler gençlerin hayatı üzerinden uygulamaya alınmakta, toplumsal düşmanlıklar uç vermekte, düşmanlıktan beslenenler ise iktidarlarını sürdürmektedir. Türkiye, Türk ve Kürt gençlerin cenazeleri üzerinden dizayn edilmek istenmektedir. Savaş hali genç ölümlere somut hale geçmekte, bin bir emekle büyütülen gençleri askere yollayan aileler çocuklarını tabutlar içinde geri almaktadır. Aynı acı tablonun Kürt aileler için de geçerli olduğunu bilmek, barış talebinin ne kadar yakıcı bir hal aldığını göstermektedir. Cenaze törenlerinde yükselen çığlıklar, bir bakıma Türkiye toplumunun barışa duyduğu hasreti ifade etmektedir.

Ülkemizin, savaş ikliminde 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü karşılıyor olmasının utancını ancak barışa sıkı sıkıya sahip çıkarak ve savaştan beslenenleri toplum önünde mahkûm ederek kurtulabiliriz. Çatışmaları sonlandırmak toplumsal ve insani sorumluluktur, aksi davrananları ise ne tarih ne de annelerin gözyaşları affedecektir.

Kürt sorunu ülkemizin en önemli sorunlarından biridir ve mutlaka çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Çözüm süreciyle başlayan çatışmasızlık durumu, yeniden kardeşleşme olanağını çoğaltmış, sorunun askeri yöntemlerle değil, müzakere zemininde barış ve demokrasi temelinde çözülebilmesinin mümkün olabileceğini göstermiştir. Biliyoruz ki, mümkün olanı yok saymak ve sorunun çözümünü savaş siyasetinde aramak, hem insanımıza hem de bu ülkeye büyük haksızlık yapmak olacaktır. Daha fazla geç olmadan, iyileştirilmeyecek yaralar açılmadan, gençlerimizi yitirmeden müzakereler yeniden başlamalı ve barış sağlanmalıdır.

İnşaat Mühendisleri Odası, toplumsal barış ve huzurun sağlanması için öncelikle silahların susması ve ölümlerin durdurulması gerektiğini düşünmekte, ülkemizin ihtiyacı olan barışın ancak silahların sustuğu, demokrasi dilinden konuşulduğu koşullarda mümkün olduğuna inanmaktadır. Bu bağlamda çözüm sürecinde silahların susmuş olmasını nasıl olumladıysak, bugün sürecin bitirilmesinden ve ülkenin yeniden savaş ikliminin etkisi altına girmesinden de o oranda kaygılıyız.

İnşaat Mühendisleri Odası olarak barış için elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzun altını çiziyoruz. 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle, ülke olarak en çok ihtiyaç duyduğumuz barışın tesis edilmesi gerektiğine olan inancımızı yeniden seslendiriyoruz.

İnşaat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu

 

 

JMO: SAVAŞA KARŞI BARIŞ HEMEN ŞİMDİ!

 

Bir "Dünya Barış Günü" daha savaşın ortasında geldi.

Bir "Dünya Barış Günü" daha, savaşın gölgesinde, anaların, babaların ve kardeşlerin acı çığlıkları altında kutlanacak!

Savaş bütün acımasızlığıyla kol gezip, çocuk, genç, yaşlı ayırmadan yeni canlar almaya devam ederken, "barışın ne kadar güzel" olduğuna dair nutuklar atılacak...

En çok da savaşı günlük politikalarının bir uzantısı olarak ilan eden ve her gün "askeri güvenlik bölgeleri" adıyla yeni cepheler açanlar alacak "barışın" adını ağızlarına!

Ortadoğu`da ki savaş bataklığına katılmak için "üç beş füze atarız" diyenler ABD ve koalisyon güçlerinin yanında savaşa doğrudan katılırken, bir yandan da "barış"tan söz edecekler; yarattıkları savaşta ölen kadın, çocuk ve gençleri, tecavüze uğrayan, köle pazarlarında satılan kadınları, yurdundan edilen ve "umut yolculuğunda" her gün onlarcası boğulan milyonlarca insanı unutarak! Unutturarak!

Ortadoğu‘da emperyalist güçlerin yeminli taşeronu olarak yürüttükleri faaliyetleri, "eğit-donat" politikasını, tırlar dolusu silahla destekledikleri IŞİD‘i, Roboski‘yi, Suruç katliamı‘nı unutmamızı ve barıştan yana olduklarına inanmamızı isteyecekler.

Oysa ellerinde onlarca, yüzlerce çocuğun, gencin, kadının kanı var!

Barış için değil, savaş tezkeresinin görüşülmesi için meclisin toplanacağı, "1 Kasım, 7 Haziran`a benzemeyecek, "400 milletvekili verilseydi, bu iş huzur içinde çözülürdü" tehditlerinin hayata geçirilmeye çalışıldığı günlerde kutlanacak (!) Dünya barış Günü!

400 Milletvekili verilmedi diye: Suruç katliamı ile yeniden alevlendirilen savaş ortamında Silopi, Yüksekova,  Tatvan, Nusaybin, Lice, Silvan, Varto, Hakkari, Erzurum, Van, Diyarbakır ve Ağrı‘daki çatışmalarda genç, yaşlı, kadın, çocuk denmeden onlarca sivil öldürüldü... ortalık kan gölüne döndü.  Verilen "tehditkar" demeçler ise savaşın daha da sürdürülmek istendiğini ortaya koymaktadır. Ülkede sürdürülmek istenen bu savaş yanlısı tutum ve politikalara karşı, 1 Eylül Dünya Barış Günü`nün savaşın durdurulması, "barış" talebinin tekrar ve daha güçlü olarak dile getirilmesi için bir fırsattır.
Ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan "Kürt Sorunu"nun; adalet, eşitlik, özgürlük, barış, kardeşlik ve demokrasi temelinde çözülmesi için silahlar derhal susturulmalıdır! Yeni ölümlerle anaların yüreği dağlanmadan silahların susması, barış yolunun açılması için adımlar atılmalıdır!

Bu nedenle TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası herkesi ortak geleceğimizin korunması ve toplumsal barışın sürdürülmesi için; savaşa ve şiddete karşı içtenlikli, onurlu ve kapsayıcı bir dayanışma oluşturmaya davet ediyoruz.

Saygılarımızla

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu

 

 

MADENMO:  1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜNDE
BARIŞ İÇİNDE; ÖZGÜR, DEMOKRATİK BİR DÜNYA ve ÜLKE İSTİYORUZ…

İkinci Dünya Savaşı diye bilinen ikinci büyük emperyalist paylaşım savaşı, 1 Eylül 1939 günü Nazilerin Polonya‘yı işgaliyle başladı. Ardında 52 milyon ölü, milyonlarca yaralı, sakat ve moloz yığını hale gelmiş kentler ile acı ve gözyaşları bıraktı. İnsanlık tarihinin en acımasız, en kanlı ve en kirli emperyalist paylaşım savaşının başladığı gün " 1 EYLÜL" Dünya Barış günü olarak kabul edildi.

 1 EYLÜL`de hepimizin hayalleri var. Barışı, kardeşçe ve özgürce yaşamayı hayal ediyoruz. Türk‘ü, Kürt‘ü, Laz‘ı, Çerkez‘i, Arap‘ı, Ermeni‘si, Rum‘u, Pomak‘ı, Ezidi‘si, Süryani‘si, Gürcü‘sü, Roman‘ı her milliyetten; kadın, erkek, LGBTİ bireyi her cinsiyetten; genç, yaşlı her yaştan; Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, Sünni, Alevi her inançtan ve inançsız insan bu hayali düşlüyoruz.

1 Eylül, bu hayali alanlarda hep birlikte ve daha yüksek sesle dile getirildiği gündür.

1 Eylül birilerinin kanlı, kirli hesapları uğruna her gün yüzlerce insanın öldürüldüğü ülkemizde ve Ortadoğu coğrafyasında akan kan dursun demenin günüdür.

1 Eylül, ülkemizde ve dünyanın her köşesinde ölen ve öldürülen insanlarımızın hesabı sorulsun demenin günüdür.

1 Eylül demokratik hak ve özgürlük taleplerini dillendirmenin, barış yolunun demokratikleşmeden geçtiğini haykırmanın günüdür.

Bir kez daha tekrarlıyoruz. ABD ve Emperyalist güçlerin işgal ettiği bölgelerde kendi çıkarları için demokrasi, barış, özgürlük adına bu politikalara devam etmeleri, daha fazla kan ve gözyaşını da beraberinde getirecektir. Bağımsız, barış ve özgürlükten yana tavır koyan tüm güçlerin ortadaki oyunu fark edip her fırsatta ve her platformda bu aşağılık politikaları deşifre etmeleri gerekmektedir. "Biz barış içinde, sermayenin değil, emeğin ve insanlığın en büyük değer olduğu bir dünya istiyoruz."

Biz, bütün dünyada ekilen nefret tohumlarına, halklar arasında yaratılan düşmanlığa karşı barış istiyoruz, bölge halklarıyla dostluk ve kardeşlik içinde yaşamak istiyoruz.

Biz, şiddet ve baskı politikalarında ısrar edenlerin, barışın kalıcı hale getirilmesinden kaçınanların, iç ve dış politikada gerilim yaratmaktan medet umanların, yasal düzenlemelerdeki gelişmeleri bile hayata geçirmeyenlerin barışın önünde en büyük engel olduğunu biliyoruz.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak, yayılmacı ve teslimiyetçi bir dış politika izlemeyen, savaşa, işgale ve talana ortak olmayan, demokratik, laik sosyal hukuk devleti niteliğine sahip, kimliği, kültürü, dili, dini, mezhebi, görüşü ne olursa olsun, eşit haklara sahip yurttaşlar olarak yaşayabileceğimiz, ülkemizin ve toplumumuzun bir daha savaş ve şiddeti yaşamaması için öncelikle demokratikleşmeye yönelik çözümlerin benimsendiği, bağımsız, özgür ve barış içinde bir Türkiye istiyoruz.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
1 Eylül 2015, Ankara

 

 

MMO: Savaşa Hayır, Barış Hemen Şimdi!

Zaman, Barıştan Yana Aktif Tutum Alma Zamanıdır

1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Türkiye’nin ivedi gereksinimi açısından söylenmesi gereken tek söz: “Savaşa hayır, barış hemen şimdi” olmalıdır. Zira AKP iktidarı 7 Haziran seçimlerinden itibaren Türkiye’yi büyük bir gerilim ve şiddet ortamına sokmuş; ateşkesin bitmesine yol açmış, yüzlerce ölü, binlerce yaralı yanı sıra, bombalanmış, kurşunlanmış, yanmış, yıkılmış, köyler, ilçeler ve kentlerden oluşan bir Güneydoğu tablosunun yeniden oluşmasına neden olmuştur.

IŞİD’e karşı mücadele görünümü altında Suriye iç savaşına ve Suriye’deki Kürt bölgelerine karşı müdahaleci tutum sergileyen AKP iktidarı, Türkiye’deki Kürt sorununu iktidarını koruma uğruna tekrar şiddet ve savaş sarmalına sokmuştur. 7 Haziran seçimlerinin meşru sonuçlarını tanımayarak Türkiye’yi yeni bir seçime götüren siyasal iktidar, Suriye iç savaşından, Kürtlere karşı savaştan ve hatta bir iç savaştan medet ummaktadır. Erdoğan-AKP iktidarı, iktidar konumunu korumak için hükümet kuruluşu çalışmalarını oyalama eksenli olarak sürdürmüş; anti demokratik bir azınlık iktidarı ile kaos ortamı içinde erken seçime gitme yoluyla milliyetçi bir dalga ve kan gölü üzerinde iktidarını yenilemeyi arzu etmektedir. Oyalamalarla malul “çözüm süreci”nin bitirilmesi; ölümler ve provokasyonların gündelik olaylar haline gelmesi; PKK’nin tekrar silah kullanma zeminine çekilmesi; Suruç’ta 32 sosyalist gencin katledilmesi; HDP’nin açık hedef haline getirilmesi; CHP ve HDP genel başkanları için fezlekeler hazırlanması; emperyalizm, bölge gericiliği ve AKP’nin eseri olan IŞİD’in Suriye’de ve Türkiye’de Kürtlere karşı kullanılması; İncirlik’teki ABD üssünden askeri uçuşlara yeniden izin verilmesi ve IŞİD’e karşı hava saldırıları düzenleme eşliğinde esasen Kürt hedeflerinin vurulması; iktidarın medet umduğu kaosun çeşitli unsurları olarak ülkemizi karanlık bir sürece sokmuştur.

Erdoğan-AKP iktidarı Ortadoğu’da ve ülkemizde emperyalizmin oyun alanı içindedir ve tek derdi iktidarını korumaktır. “Evlatlarımızı feda etmeye hazırız”, “tek derdimiz İslam, İslam, İslam” diyenlerin kullandığı hukuk dışı olağanüstü yetkiler, ülkemizi bir iç savaş süreci içine sokmuştur. Siyasal iktidar, IŞİD’i, PKK’yı, HDP’yi, sosyalist solu ve hatta zaman zaman CHP’yi aynı kefeye koyup, “terör” gerekçesiyle bütün toplumsal muhalefeti bastırmayı, 7 Haziran seçimlerini hükümsüz kılmayı ve iktidarını yeni bir seçim oyunu ile korumayı önüne koymuştur.

Bu toplu duruma karşı Odamız, TMMOB çatısı altında, toplumsal muhalefetin birliğine katkıda bulunmaya; emperyalizme, faşizme, gericiliğe, halkların birbirine kırdırılmasına karşı çıkmaya; eşit, özgür, laik, bir arada yaşamın hâkim kılınacağı demokratik bir Türkiye mücadelesine devam edecek; savaş tamtamlarına karşı barışın yanında yer alacaktır.

Barış içinde bir dünya ve Türkiye mümkündür diyor, meslektaşlarımızı, halkımızı ve kamuoyunu silahların susturulması, ölümlerin durdurulması, adil bir barış, emperyalizm ve AKP’nin kirli ellerini Suriye’den çekmesi, savaş yuvaları olan İncirlik, ABD, NATO üslerinin kapatılması, bağımsız, eşitlikçi, özgürlükçü bir Türkiye için aktif tutum almaya çağırıyoruz.

Ali Ekber Çakar

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı

 

 

MİMARLAR ODASI: YAŞAMA HAKKI ASLA GASP EDİLEMEZ!

I. ve II. Dünya Savaşları sonrasında; uygarlıkların sonu olabilecek savaşları önlemek üzere, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile temel hak ve özgürlükler güvence altına alınmış; Halkların Barış Hakkı Bildirisi ile her devlet barış hakkını korumak ve bu hakkın uygulanmasını sağlamakla yükümlü kılınmıştır. Buna göre; bütün insanlar özgürdür, saygınlık ve haklar bakımından eşittir. Barış içinde yaşam, hürriyet ve güvenlik her bireyin hakkıdır.

Ancak ülkemizde olduğu gibi dünyada da etkin olan küreselleşme ve sermaye odaklı politikalar; Afganistan, Irak, Suriye, Lübnan, Libya, Gazze ve dünyanın pek çok ülkesinde gerilim ve çatışmaya, milyonlarca sivilin ölümüne, sakat kalmasına, yaşam çevrelerini terk ederek göç etmelerine sebep olurken aynı zamanda insanlığın ortak değerleri olan kentlerin, tarihsel ve doğal mirasın geri dönülemez biçimde zarar görmesine neden olmaktadır.

Antik uygarlıkların kesişiminde yer alan, mimarlık ve sanatın kültürel ve tarihi zenginliklerin beşiği olan bölgemizde; giderek daha geniş bir alana yayılan çatışma ve yıkımın getirdiği şiddetin biran önce durdurularak toplumsal barışın sağlanması, doğa ve kültür değerlerinin korunması yaşamsal bir önem taşımaktadır.

Yaşam ve hürriyet hakkı; düşünce, ifade ve inanç özgürlükleri İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Anayasamız ile güvence altına alınmış olmasına rağmen; ülkemizde de temel insan hak ve özgürlükleri son yıllarda giderek kısıtlanmaktadır.

Ülke genelinde; kentlerimizde ve kırsal alanda yapılı ve doğal çevrede yaşanan tahribata, temel insan hak ve özgürlüklerine yapılan ilkel ve gerici müdahalelere direnen, demokratik taleplerini ortaya koyan yurttaşlara karşı güvenlik güçlerince şiddet uygulanmaktadır.

7 Haziran’da gerçekleştirilen 25.Dönem Milletvekili Genel Seçimleri sonrasında ise “çözüm süreci” yerine yürürlüğe konan savaş stratejileri nedeniyle pek çok güvenlik görevlisi ve sivil yurttaş hayatını kaybetmekte ve yaralanmaktadır. En temel insan haklarından olan barış içinde ve güvenli yaşam hakkının sağlanması için; bu vahşet ve şiddet politikalarının bir an önce sonlandırılması gerekmektedir. Hiçbir neden yaşama hakkının gasp edilmesine gerekçe olamaz. Mimarlar Odası olarak, gücün ve erkin sürdürülmesi için uygulanan şiddete olduğu kadar güç ve erk elde etmek üzere şiddet uygulanmasına da karşı olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz.

Sağlıklı ve güvenli bir çevrede, barış içinde yaşama hakkı, evrensel hukuk açısından en temel insan hakkıdır. Kültürel, sosyal ve coğrafi farklılıkların sürekliliği konusunda bütün mimarlar toplumsal sorumluluklar taşımaktadır. Bu kapsamda bütün yerleşmelerin fiziksel ortamını oluşturan yapı üretimi ve mekân tasarımı etkinliği olan mimarlığın, yalnızca “üretim süreci” ile sınırlı değil, aynı zamanda taşıdığı toplumsal sorumluluk nedeniyle evrensel değerleri bağlamında insancıl, yaşam hakkına saygılı ve barıştan yana olduğunu önemle vurgulamaktayız.

Yaşadığımız topraklarda yıllardır yaşanmakta olan kaos, şiddet ve çatışmalarla hiçe sayılan yaşam hakkının korunması; can kayıplarının sonlandırılması için bütün kesimlerin barıştan yana tavır alması insani ve tarihsel bir sorumluk gereğidir. Bu çerçevede barış girişimlerinin çok değerli olduğuna inanan meslek mensupları olarak her zaman “yaşamın ve barışın” yanında açık tavır aldığımızı ve almaya devam edeceğimizi belirtiyoruz.

1 Eylül Dünya Barış Günü çerçevesinde, Mimarlar Odası olarak, uluslararası kamuoyunu, savaşların durdurulması için harekete geçmeye, yetkilileri toplumsal birlikteliğin sürdürülmesi için çaba sarf etmeye çağırıyoruz.

Tüm yurttaşlarımızın ve meslektaşlarımızın “Dünya Barış Günü”nü kutluyor, her alanda savunma, yaşama ve yaşam değerlerine sahip çıkma çabalarımızı kararlı bir biçimde sürdüreceğimizi bir kez daha vurguluyoruz.

Değerli kamuoyuna saygı ile duyurulur.

TMMOB Mimarlar Odası

 

PEYZAJ MİMARLARI ODASI : BARIŞ!!! HEPİMİZE LAZIM!!!

‘Birisi Barışı Başlatmalı,

Tıpkı savaşı başlattığı gibi…` V.Hugo

"Dünya Barış Günü" olan 1 Eylül, Varşova Paktı üyesi ülkelerin barış içinde bir dünya mücadelesi görevini hatırlatmak amacıyla Hitler faşizminin 1939 yılında Polonya`yı işgal ederek ikinci dünya savaşını başlattığı tarihtir…

Son günlerde başta ülkemiz olmak üzere bütün Ortadoğu`da emperyalizm ve işbirlikçileri kana susamışçasına saldırmakta, büyük insanlığımız her geçen gün ağır darbeler almaktadır.

Her gün farklı taktik ve stratejilerle saldırılarını sürdüren hegemonya, coğrafyamızda kan akıtmakta; dil, din, renk ve mezhepsel formlara girmektedir. Yapılan ayrımlar kurşun olarak insanlığımıza yağmakta, barış ise gelmemektedir. 

Ülkemizin güzel çocukları tarafı olmadıkları savaşlarda ölmekte, emperyalist saldırganlık kandan ve savaştan beslenerek hayatı yok etmektedir.

Bütün toprak parçaları üzerindeki analar, dünyadaki analar, sizden yarın yeni kırgınlar… kızgınlar için… çocuklar doğurmanızı isterlerse, dünyadaki analar, yapacağınız bir tek şey var; "Hayır deyin!"

Çünkü "Barış, insanların sımsıkı kenetlenmiş elleridir. Sıcacık bir ekmektir, Dünya üzerinde.

Barış, bir annenin gülümseyişinden başka bir şey değildir"

Ülkemizin, savaş ikliminde 1 Eylül Dünya Barış Günü`nü karşılıyor olmasının utancı ile ancak, barışa sıkı sıkıya sarılmalı ve savaştan beslenenler, mahkûm edilmelidir. Savaş iklimini sonlandırmak toplumsal ve insani sorumluluktur, aksi biçimde hareket edenleri ise ne tarih ne de annelerin gözyaşları affedecektir.

1 Eylül Dünya Barış Günü`nde TMMOB Peyzaj Mimarları Odası olarak barış hemen şimdi diyoruz.. Savaştan ve kandan beslenenleri lanetliyor, dünyada ve Türkiye`de akan kanın ve silahların bir an önce susmasını, Barış`ın beyaz güvercinler gibi özgürce uçarak gelmesini istiyoruz…

 

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
11. Dönem Yönetim Kurulu