SANAYİ ANALİZLERİ-67: "SANAYİ KIT KANAAT AYAKTA DURUYOR" YAYIMLANDI

19.02.2021

TMMOB Makina Mühendisleri Odası tarafından hazırlanan, Sanayinin Sorunları ve Analizleri (67): "Sanayi kıt kanaat ayakta duruyor" başlığıyla 19 Şubat 2021 tarihinde yayımlandı.

Sanayi kıt kanaat ayakta duruyor

TÜİK, Merkez Bankası, Hazine ve Maliye Bakanlığı, BDDK, Strateji Bütçe Başkanlığı, İSO, IMF verileri kullanılarak yapılan analizde, sanayinin 2020’nin ilk yarısında sert düşüşler yaşadıktan sonra ikinci yarıda kredi, kur, vergi teşvikleriyle ayakta kaldığı ve 2020’de yüzde 1 ila 2 arası büyüdüğü belirtildi. Genelde ekonominin, özelde sanayinin 2021’e önemli kırılganlıklar taşıdığı vurgulanan analizde şu noktalara değinildi:

  • Türkiye ekonomisinin omurgasını oluşturan sanayi sektörü, pandeminin damgasını vurduğu 2020 yılını küçülmeden, kıt kanaat ayakta geçirdi. Ancak, bu kıt kanaat da olsa ayakta durma, ileriye dönük önemli kırılganlıklar biriktirerek gerçekleşti. Genişletilmiş para politikası, kredi genişlemesi, büyümüş bütçe açığı, bastırılmış döviz kuru, düşük tutulmuş kredi faizleri ile zorlanan iç talep, genelde ekonomiye, özelde sanayiye su üstünde 2020’yi geçirme imkanı verse de, ileriki yıllarda suyun üstünde durmayı güçleştirecek önemli yükler bindirdi.
  • Sanayi, ekonominin yüzde 3 büyüdüğü 2018’de ancak yüzde 1,4 büyüyebildi. 2019’da yüzde 0,7 küçülen ekonominin 2020’de de yüzde 2’lik GSYH artışı temposunun gerisinde kalarak ancak yüzde 1,2 büyüdüğü tahmin ediliyor. Özellikle imalat sanayiinin 2018’de büyümesinin yüzde 1,1’de kaldığı, 2019’da yüzde 2,3 küçüldüğü hatırlatılmalıdır. Omurgada ciddi aşınmalar vardır.
  • 2020’nin tamamında kredi hacmi 2019’a göre yüzde 33’e yakın arttı ve 3,8 trilyon TL’ye yaklaştı. Sanayinin 2020’de kullandıklarıyla kredi borcu 1 trilyon TL’yi aştı. Sanayicinin kredi borcu 2019’a göre yüzde 32’ye yakın arttı. Böylece toplam banka kredileri içinde sanayi firmalarının payı da yüzde 29,3’e ulaştı.
  • Ticari kredilerin ve tüketici kredilerinin daha çok kamçılanmasıyla, ekonomi, geniş anlamda da sanayi, dibe vurmaktan kurtarıldı ama iki yan etki, enflasyon ve cari açık artışları, hem büyüme hızını kesti hem de 2021’e önemli kamburlarla girilmesine yol açtı.
  • Yurt içi üretici ya da sanayici fiyatları 2020’de yüzde 25,15’i; imalat sanayii ürünlerindeki yıllık fiyat artışı da yüzde 27,3’ü buldu.
  • Sanayinin harareti, cari açığı da büyüttü. 2020’de imalat sanayiinde ithalat artarken ihracat azaldı ve dış ticaret açığı 20 milyar dolara yaklaştı. Bu sonuç, 37 milyar dolara yakın açık veren cari dengeyi doğrudan şekillendirdi.
  • Kasım 2020’den itibaren yükseltilen faizlerin kredi kullanımını, tüketici kredi taleplerini azaltması, bunun da iç talebi daraltması umuluyor. Pandeminin, dünyada aşılama sürecine geçilmesine karşın, etkisi henüz azaltılamadı. Bu durum, sanayi ürünlerine olan iştahsızlığı yok etmedi ve sanayi hem iç hem dış talepteki düşük iştahın etkisinde, 2021’de de kıt kanaat yaşanacak gibi görünüyor.
  • Enflasyon ve cari açık, önümüzdeki dönemde de genelde ekonomi özel olarak da sanayi açısından kritik önemde. Özellikle yükselen ithal emtia fiyatları önem kazanıyor. Petrol, gıda, metal gibi ürünlerin uluslararası piyasaları yükseliyor. Türkiye sadece enerji değil, ana metal ve gıda gibi sektörlerde de ciddi ithalatçı konumunda. Hem üretim hem de tüketim yapısında ithalat oldukça yüksek. Bu nedenle, emtia fiyatlarındaki artışlar bir yandan ithalat faturasını kabartırken diğer yandan girdi maliyeti kanalıyla enflasyonu olumsuz etkiliyor. Eylülden bu yana petrol fiyatları yüzde 50, ana metal ve tarımsal emtia fiyatları yüzde 20 civarında yükseliş gösterdi. Diğer ürün fiyatlarında da önemli artışlar var. Bu gelişmeler ithalat fiyatlarını ciddi şekilde yukarı çekmeye başladı. Dünya emtia fiyatlarındaki yükseliş, Türkiye’nin enflasyon ve cari işlemler dengesine dair en önemli risk ve 2021’in de en önemli tehdidi.