ŞPO: KENTLERE BİR "İHANET" DAHA: İMAR BARIŞI DEĞİL KAÇAK YAPILARA AF GELİYOR

11.05.2018

Şehir Plancıları Odası gündemdeki "İmar Affı" düzenlemesine lişkin bir basın açıklaması gerçekleştirerek "Kentlere Bir İhanet Daha, İmar Barışı Değil Kaçak Yapılara Af Geliyor" dedi.

KENTLERE BİR "İHANET" DAHA: İMAR BARIŞI DEĞİL KAÇAK YAPILARA AF GELİYOR

Ekonomik göstergelerin olumsuz seyri ve toplumsal düzlemde gözlemlenen meşruiyet yitimi gibi sebeplerle alınan erken seçim kararı ile birlikte Adalet ve Kalkınma Partisi, topluma verdiği mesajların tersine gündeme getirdiği baskın seçim sürecinde, zedelenen meşruiyetini inşa edecek ve özellikle bozulan borç ödeme dengeleri için ekonomik getiri sağlayacak bir hamle olarak imar affını tekrar gündeme getirmiştir.

Bir kelime oyunu ile yapılan düzenlemenin "kaçak yapılaşmaya imar affı" değil "imar barışı" olduğu söylense de kamuoyuna yansıyan haberlerden ve tasarının içeriğinden konunun bir "imar affı düzenlemesi" olacağı görülmektedir. Kentsel yapılı çevre üretimine dayalı, plansız iktisadi politika sonucunda yaşanan finansal darboğazı aşmak için sulama birliklerinin özelleşmesinden, şeker fabrikalarının satışına kadar birçok kamu yararına aykırı kararı, çaresizlik içerisinde ve aceleyle uygulamaya koyarak maddi kaynak yaratmaya çabalayan iktidar, son olarak imar affı ile ekonominin ihtiyaç duyulan yeni kaynağını yaratmayı hedeflemektedir.

Medya kaynaklarından elde edilen verilere göre 48 ile 68 milyar lira arasında değişen oranlarda gelir beklenildiği belirtilen düzenleme ile inşaat ve iskan izni bulunmayan kaçak yapılara ruhsat verilmesi suretiyle, devletin vergi kaçağının önüne geçeceği ve arsa üzerinden aldığı veya hiç alamadığı vergileri emlak vergisi olarak almasının önünün açılacağı iddia edilmektedir.

Açık şekilde belirtmek gerekir ki, bahsedilen yapılar hukuken yasadışı ve özellikle anayasanın kamu kaynakları, kıyı, doğal çevre ve ormanların korunmasına ilişkin temel maddelerine aykırıdır. Bu sürecin başlıca müsebbibi, 16 yıldır mekan ve kent politikası üzerindeki hegemonyası ile bizatihi iktidarın kendisi ve onun ve öncüllerinin topluma, insana, çevreye saygı duymayan şehircilik politikası ve kentleşme siyasasıdır. Dolayısıyla yapılan düzenlemenin barış getirecek bir yanı olmadığı gibi, kişisel menfaatler amacıyla yapılmış olan kaçak yapıların, dolayısıyla çarpık yapılaşma ve kentleşmenin affı anlamı taşıyan hukuksuz bir düzenlemedir.

Sayın Başbakan Binali Yıldırım`ın gazetelere yansıyan demeçleri göz önüne alındığında; tasarlanan imar affının orman alanları, mera alanları gibi korunması gerekli, yerleşime açılmaması gereken araziler üzerinde yapılmış tüm yapıları da kapsayacak şekilde ele alındığı görülmektedir.

Kamusal ve doğal değerleri hedef alan, herhangi bir kapsamlı, bilimsel araştırmaya dayalı plan kararına dayanmayan bu yapıların yasal hale getirilmesi, anayasal ve evrensel değerler nedeniyle korunması gerekli kamusal kaynakları kaybettiren kaçak yapılaşmanın yasallaştırılması; devlet eli ile plansız mekânsal gelişimin teşvik edilmesi anlamına gelmektedir.

Türkiye`nin bugüne kadar yaşadığı tüm imar aflarının, o dönemdeki mevcut iktidarlar tarafından, önlerindeki seçim dönemlerinde gündeme getirildiğini, bugün de iktidar tarafından, bu "İmar Barışı" adı altındaki imar affının hemen seçim öncesinde yapılan düzenleme ile, ekonomik gelir ve oy elde edilmek amacıyla düzenlendiği açıkça görülmektedir.

Ancak bugüne kadar yaşanan süreçler göstermiştir ki, şehirlerimizde en büyük yıkımları yaratan, yaşanamaz hale getiren, toplumda adalet duygusunu onarılmaz şekilde zedeleyen yasadışı düzenlemelerin başında imar afları gelmektedir. Doğa olaylarının afete dönüşerek binlerce insanımızın hayatını kaybetmesinde,  korunması gerekli doğal alanlarımız olan orman alanlarının ve su havzalarının giderek tükenmesinde, mera ve tarım alanlarının hızla ve sistematik bir şekilde yok edilmesinde, kentlerimizdeki kamusallıkların kaybında ve haksız kazanç ile yasadışı örgütlenmelerin güç kazanmasında imar aflarının çok büyük etkisi olmuştur. Dolayısıyla imar afları, uzun vadede hiçbir zaman ekonomik ve kentsel yaşam çevresi olarak topluma fayda sağlayan düzenlemeler olmadıkları gibi, toplumun sağlığını ve can güvenliğini tehlikeye atan kentsel gelişmelere yol açan popülist uygulamalar olmuştur.

Bu çerçevede Sayın Cumhurbaşkanı`nın "İstanbul`a yıllarca ihanet ettik!" cümlesi geçmişe ait bir pişmanlık ve özeleştiri söylemini ifade eder gibi görünse de bu ihanet sürecinin, kendisinin de dahil olduğu siyasi parti temsilcileri tarafından ve deprem kuşağında, aktif fay hatlarının bulunduğu bir coğrafyada, 15 milyon yasadışı konutu yasal hale getirmek suretiyle devam ettirildiğini; kaçak yapılaşma ve doğal değerlerin tahribatının artarak sürmesinin de önünün açıldığını anlaşılmaktadır.

"İmar Barışı" olarak topluma sunulan kaçak yapılaşma affı, çoğu zaman SGK ödemelerini gerçekleştirmediği için iskan ruhsatı alamayan müteahhitlerin kusurları nedeniyle mağdur olan vatandaşları gerekçe göstererek, yaşama, kentlere, doğaya ve topluma ihaneti meşrulaştırmaktadır.

Herhangi bir ülke yurttaşının sağlıklı, güvenli ve insan onuruna yakışır şartlarda barınma hakkına erişiminin sağlanması devletlerin en önemli görevleri arasındadır. Bu hak ve ödev, seçim hesabı odaklı tahripkar uygulamalara asla malzeme edilemez!

TMMOB Şehir Plancıları Odası olarak, seçim öncesinde popülist bir tavırla, halk sağlığını tehlikeye atan, doğal alanları tahrip eden, kaçak yapılaşmaları yasallaştıran ve açıkça bir seçim yatırımı olarak planlanan bu topluma, doğal çevreye ihanet sürecinin takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygı ile duyururuz.

 TMMOB Şehir Plancıları Odası