TMMOB KOCAELİ KENT SEMPOZYUMU/19 Aralık 2019/KOCAELİ

19.12.2019

Değerli Meslektaşlarım, Değerli Konuklar

TMMOB Yönetim Kurulu adına hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Etkinliği düzenleyen Kocaeli İl Koordinasyon Kurulumuza, Kocaeli birimlerimizin yöneticilerine, çalışanlarına ve sempozyum boyunca görüşlerini bizimle paylaşacak bilim insanlarına teşekkür ediyorum.

Bildiğiniz gibi Kocaeli Kent Sempozyumunun hazırlık süreci diğer kent sempozyumlarından biraz daha farklı oldu. 31 Mart Yerel Seçimleri öncesinde düzenlenen paneller, bu panellerde tartışılan konular ışığında açıklanan Yerel Yönetimler ve Seçim Bildirgesi ve nihayetinde 17 Ağustos Depreminin 20. Yılında yapılan panel Sempozyumumuz için önemli bir birikim sağladı. Bu anlayışla örgütlenen Kocaeli Kent Sempozyumunun diğer illerdeki arkadaşlarımıza örnek olacağını düşünüyorum.

Değerli Konuklar,

Kent Sempozyumları TMMOB örgütlülüğünün en önemli ve en yaygın etkinliklerinden biridir. Birliğimize bağlı odaların kentlerin sorunlarına ilişkin kendi meslek disiplinleri ışığında düzenledikleri faaliyetler 2006 yılında gerçekleştirilen 39. Genel Kurulumuzda alınan kararla birlikte, İl Koordinasyon Kurullarımız bünyesinde yürütülen ortak faaliyetler haline dönüştürülmüştür.

Bu dönem içerisinde Denizli, Adana ve Muğla’da Kent Sempozyumu gerçekleştirdik. Önümüzdeki ay içerisinde de Kars’ta bir Kent sempozyumu düzenleyeceğiz. Böylelikle ülkenin en doğusundan en batısına kadar, farklı kentleşme dinamikleri olan illerimizin yerel sorunlarına çözüm önerileri sunmuş olacağız.

Bu sempozyumlarda bugüne kadar alt yapı hizmetlerinden kentsel dokuya, afetlerden çevre düzenlemesine, turizmden kent suçlarına, ulaşımdan konut projelerine kadar pek çok farklı konuda şehirlerimizin sorunları irdelendi ve çözüm önerileri geliştirildi. Mesleki bilgi ve birikimlerimiz ışığında kentlerimizin nasıl daha iyi yönetilebileceği konusunda ortak bir fikri faaliyet yürütüldü.

Bu faaliyetler TMMOB örgütlülüğünün mesleki ve toplumsal sorumluluğunun bir gereğidir. Türkiye çapında 550 bini aşkın mühendis, mimar ve şehir plancısının mesleki örgütü olan TMMOB, sadece meslektaşlarımızın hak ve çıkarlarını koruyup geliştirmeyi değil, aynı zamanda bu mesleki birikimimizi ülkemizin ve toplumumuzun çıkarları doğrultusunda kullanmayı da şiar edinmiş bir örgüttür.

Bu bilinçle, meslek alanlarımızla ilgili gelişim ve değişimlerin, politik, sosyal, ekonomik ve kültürel boyutlarının derinlemesine kavranması, yorumlanması, toplumun bilgilendirilmesi daha da önemlisi yönetim politikalarının bu çerçevede belirlenmesi doğrultusunda çalışmalar yapıyoruz.

Değerli Konuklar,

TMMOB ve bağlı odalar olarak üzerinde en fazla durduğumuz konuların başında yerel yönetimler gelmektedir.

Gerek farklı iller özelinde yaptığımız kent sempozyumları, gerekse merkezi düzeydeki sempozyum ve kurultaylarla yerel yönetimlerin sorunlarına ve kentleşme politikalarına ilişkin çözümler üretiyoruz.

Bunun yanı sıra başta imar, planlama ve uygulama alanlarında olmak üzere birçok konuda bilim, teknik ve mesleki ilkeler doğrultusunda, kamusal faydanın sağlanması amacı için açılmış ve kazanılmış yüzlerce dava TMMOB ve Bağlı odalarının yerel yönetimler alanındaki mücadelesinde önemli yer tutmaktadır.

Kentlerimizde bugün hala ortak kamusal mekanlar, yeşil alanlar, kültürel ve tarihsel varlıklar, bostanlar korunabiliyorsa bu durumda Birliğimize bağlı odaların hukuki ve toplumsal mücadelesinin katkısı büyüktür.

Tüm bu kazanımlar karşısında yerel ve merkezi iktidar emellerine başka yollardan ısrarla ulaşmaya çalışmaktadır. Yargı kararlarına rağmen benzer uygulamalar ve düzenlemeler belli aralıklarla yeniden gündeme getirilmektedir.

Odalarımız da tüm bu yoğunlaşan olumsuzluklara, talan politikalarına ve uygulamalarına karşı, aynı oranda ısrarla, bıkmadan mücadele etmekten vazgeçmeyeceklerdir.

Bugün kentlerimize baktığımızda, barınma, altyapı, ulaşım, enerji, sağlık, eğitim, kültür ve çevre, konularında sorunlar bulunmaktadır. Aynı zamanda, kentlerimiz, deprem, sel, heyelan ve yangın gibi afetlere de hazırlıklı değildir. Bu durum bugüne kadar izlenen, toplumsal çıkarları göz ardı eden ve insan yaşamını hiçe sayan yerel yönetim politikalarının yanlışlığının en açık göstergesidir.

Bugün içinde yaşadığımız kentlerin mekansal ve çevresel bağlamda, niteliksiz yapılaşmasının, sağlıksız büyümesinin ardında piyasa güçlerini kent politikalarının belirlenmesinde tek hakim güç olarak gören siyasal yaklaşımlar yatmaktadır.

Bu yaklaşımlar sonucu, başta su, elektrik, doğalgaz ve ulaşım olmak üzere temel kentsel altyapı hizmetleri ile eğitim, kültür, sağlık, çevre vb. alanlarda sağlanan sosyal hizmetler özelleştirilerek, ticarileştirilerek, kentlerimiz emekçiler ve yoksullar için yaşanılamaz bir duruma getirilmektedir.

Kent parçaları, “kentsel dönüşüm” adı altında, içinde yaşayanlardan bağımsız, yeni imar hakları verilerek sermaye çevrelerine pazarlanmakta, buralara lüks konut alanları, alışveriş merkezleri inşa edilmektedir. Kentleri bir arada tutan unsurlar ve ortak kullanım alanları ortadan kaldırılmaktadır.

Bunun sonucunda kentler, giderek artan biçimde bütünlüğünü yitirerek birbirinden bağımsız ve ilişkisiz parçacıklara bölünmekte, varsıl ve yoksul kesimler arası ayrışma ve uzaklaşma fiziksel mekana da yansımaktadır. Bu durum sosyal kutuplaşmayı ve kentsel gerilimi de arttırmaktadır.

Sadece arazi rantına endekslenmiş bu kent ekonomisi anlayışının ortaya çıkardığı sürekli ve plansız büyüme, teknik altyapı hizmetlerinin ve sosyal-kültürel olanakların yetersizliği gibi sorunları daha da büyütmektedir.

Bütün bunların yanı sıra, bütüncül planlamanın benimsenmemiş olması denetimsizlik, yanlış arazi kullanım politikaları, cumhuriyet tarihine koşut kaçak yapılaşma ve imar afları gibi uygulamalar durumun vahametini daha da artırmaktadır.

Bu sorunların çözümü yerel yönetimlerin demokratik bir anlayışla, kamucu politikalar ışığında yeniden yapılandırılmasıdır.

Ne var ki yerel demokrasi konusunda hiç de iç açıcı gelişmeler yaşamıyoruz. Mart ayında yapılan yerel seçimlerde HDP adaylarının kazandığı, 3’ü büyükşehir olmak üzere toplam 28 Belediyeye içişleri bakanlığı tarafından kayyum atandı.

Her şeyden önce vurgulamak gerekiyor ki, kayyumlar konusu başından sonuna kadar hukuki değil siyasi bir konudur. AKP’nin demokrasiye ve halk iradesine bakışının özetidir. Bu anlayış, benzerlerini darbe dönemlerinde gördüğümüz faşizan bir yönetim zihniyetinin ürünüdür.

Tek adam rejimi bir keyfiyet rejimidir. Tek adam rejiminin özü, halk egemenliğinin ilkesinin ortadan kaldırılması, halk ile yönetenler arasında bağın koparılmasıdır. Tek adam rejiminin bir üst aşaması yerel yönetimlerin de tümüyle valiliklere ve merkezi idareye bağlanmasıdır.

Bizler bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancıları olarak demokrasiye, halk iradesine ve hukukun üstünlüğüne olan inancımızı bugüne kadar her defasında açık biçimde dile getirdik. Bundan sonra da bu tutumumuzdan geri adım atmayacağız. Demokrasiyi, barışı ve adaleti savunacağız.

Bizler TMMOB olarak kent yaşamını ilgilendiren tüm konularda ve alınacak kararlarda halk egemenliğinin ve toplumsal yarar ilkesinin belirleyici olmasını savunacağız.

Kente yönelik politika ve uygulamalarda insan hakları, kentli hakları, toplumsal barış, birlikte yaşama, engelli, hasta, çocuk ve kadın duyarlı planlama, hizmetlere eşit erişim, insan ve çevre sağlığı gibi kriterlerin temel referanslar olması gerektiğini savunacağız.

Bu çerçevede yerel yönetimlerin aktif halk katılımı ile yeniden yapılandırılmasını, hizmet üretimi ve dağıtımında, kentsel mekanların tasarımında, kent planlamalarında sermaye kesimleri ve rant çevrelerinin öncelikleri yerine toplumsal yararın öne çıkarılmasını savunacağız.

Değerli Konuklar,

Sanayi kenti dendiğinde aklımıza ilk gelen ilimiz Kocaeli’dir. Üstelik bu özellik sadece kent merkeziyle sınırlı değil, tüm ilçelerini kapsamaktadır. Türkiye’deki hiçbir ilimizde bu denli belirgin olmayan bu sanayileşme etkisi kent mekanından, sosyal yapısına kadar her alanda büyük etkiler yaratmıştır.

Bildiğiniz gibi kamusal, bilimsel ve çevresel etmenler gözetilmeden yaşanan hızlı sanayileşme ve kentleşme beraberinde pek çok sorunu da getirmektedir.

Bugün Kocaeli, bir yandan küresel ekonomiye eklemlenmiş bir üretim merkezi olarak önemli bir kentsel potansiyel sergilerken, bir yandan da çevresel, sosyal, kültürel ve yapısal problemleri de barındırmaktadır.

Çarpık kentleşme, deprem güvenliği ve kirlilik gibi sorunlar Kocaeli’de yaşayan yurttaşlarımızın yaşamını tehdit eder boyutlara gelmiştir.

Sempozyumumuzun, ülkemizin en önemli sanayi kenti olan Kocaeli’nin tüm kentsel ve sosyal sorunlarına yönelik önemli bir fikri birikim yaratacağına inanıyorum.

Sempozyumun başarılı geçmesini diliyor ve hepinizi sevgi, saygı ve dostlukla selamlıyorum.

Emin Koramaz
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı