TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI " ODA ÜNİVERSİTE BULUŞMASI" ETKİNLİĞİNİN İKİNCİSİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ

22.11.2004

TMMOB Makina Mühendisleri Odası tarafından üniversitelerimizdeki bilim insanları ile ülke sanayii ve toplum çıkarları doğrultusunda, dünyada yaşanmakta olan bilimsel-teknolojik gelişme süreçlerini ele almak, Makina Mühendisleri Odasının meslek alanları ile ilgili öğretim yapan kuruluşlarla işbirliği yaparak ülke sanayisinin gereksinimini karşılayabilecek nitelik ve nicelikte mühendisin yetişmesine yardımcı olmak ve karşılıklı bilgi alış verişi yanı sıra Oda ile Üniversiteler arasındaki ilişkilerin geliştirilerek kurumsallaşması amacı ile "Oda-Üniversite Buluşması" başlığı altında düzenlenen etkinliğin ikincisi 20 Kasım 2004 tarihinde Ankara'da gerçekleştirildi.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası tarafından üniversitelerimizdeki bilim insanları ile ülke sanayii ve toplum çıkarları doğrultusunda, dünyada yaşanmakta olan bilimsel-teknolojik gelişme süreçlerini ele almak, Makina Mühendisleri Odasının meslek alanları ile ilgili öğretim yapan kuruluşlarla işbirliği yaparak ülke sanayisinin gereksinimini karşılayabilecek nitelik ve nicelikte mühendisin yetişmesine yardımcı olmak ve karşılıklı bilgi alış verişi yanı sıra Oda ile Üniversiteler arasındaki ilişkilerin geliştirilerek kurumsallaşması amacı ile "Oda-Üniversite Buluşması" başlığı altında düzenlenen etkinliğin ikincisi 20 Kasım 2004 tarihinde Ankara‘da gerçekleştirildi. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı‘nın da bulunduğu etkinliğe Makina, Endüstri, İşletme, Üretim, Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği öğretimi yapan 41 üniversiteden bölümleri temsil eden 62 bilim insanı ile Oda ve Şube yöneticileri katıldı.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz "Buluşma" açılışında yaptığı konuşmada şunları vurguladı:

".....Bildiğiniz gibi, dünya bilim ve teknoloji alanında çok hızlı bir gelişim ve değişim süreci yaşamaktadır. Üretilen bilginin her 2-3 yılda ikiye katlandığı belirtilmektedir. Bilime ve teknolojiye hakim olan güçler dünyayı da egemenlikleri altına almaktadırlar. Ülkemizde bu alanda politikalar üretilip uygulamaya geçilmediği müddetçe gelişmiş ülkelerle aramızdaki makas gün geçtikçe daha da açılacaktır. Ne yazık ki, ülkemizde bu konuda gerekli çalışmalar yürütülmemektedir. İç ve dış borç kıskacında sürekli kriz sarmalı yaşayan ülkemizde, ülke politikalarını IMF, Dünya Bankası, DTÖ gibi uluslararası kuruluşlar belirler hale gelmiştir Ülkemizde üretim ekonomisinin yerini, rant ve hizmet ekonomisi almıştır. Planlama kavramı bütünüyle terkedilmiştir. Ulusal kalkınma planlarına ve bilim ve teknoloji politikalarına göre belirlenmesi gereken insan gücü planlaması da yapılmamıştır. Bu nedenlerle eğitim-insan gücü-istihdam dengesi kurulmamıştır. Mesleki ve teknik eğitimin planlanmasına esas teşkil edecek insan gücü ihtiyaçları ile ilgili veriler yoktur. Ülkenin hangi iş sektöründe, hangi düzeyde ve nitelikte, ne kadar yetişmiş insan gücüne ihtiyaç duyduğu ve gelecekte ihtiyaç duyulacak insan gücünün sayı ve niteliği belirlenmemiştir. Bu durum, mühendislik eğitiminin düzenlenmesinde, geliştirilmesinde ve istihdamda önemli sorunlara neden olmaktadır. Eğitim, istihdam ve üretim ilişkilerinin planlı bir şekilde ele alınmamasından dolayı lisans eğitiminde edinilen bilgilerin önemli bir bölümü çalışma hayatında pratik karşılığını bulamamaktadır. Bu durum mesleğe karşı yabancılaşmanın yanı sıra mesleki körelmeye de neden olmaktadır. Meslek alanlarımızda işsizlik % 20‘ler seviyesine ulaşmıştır. Meslektaşlarımızın önemli bir bölümü de meslek alanları dışında çalışmaktadır. İş bulan üyelerimizin ise yaklaşık % 75‘i yoksulluk sınırının altında ücretler almaktadır. Öğretim üyelerimizin de ekonomik koşulları gün geçtikçe kötüye gitmektedir. Mühendislik bölümlerinde çalışmakta olan araştırma görevlileri ve genç öğretim üyeleri ya bir ideal uğruna ya da daha iyi bir iş bulamadıkları için görevde kalmaktadır. Çoğu ise karşılarına çıkan ilk fırsatta ya özel sektöre geçmekte ya da yurt dışına gitmektedir. Türkiye‘deki işletmelerin büyük bir bölümünü oluşturan 200.000‘i aşkın küçük ve orta ölçekli sanayi kuruluşlarında hala mühendis istihdam geleneği oluşturulamamıştır. Mesleki yetki ve sorumluluklarımızın önemli bir bölümü, Tekniker, Teknisyen ve Yüksek Teknik Öğretmenler tarafından kullanılmak istenmektedir. Siyasi kesimler daha fazla oy toplama adına bilim dışı bu yaklaşımlara yeşil ışık yakmakta, yasal zemin hazırlamaya çalışmaktadır.

Hal böyle iken, insan gücü planlaması, gerekli altyapı ve eğitim kadrosu göz önüne alınmadan politik ve ticari tercihler sonucu meslek alanlarımıza ilişkin yeni bölümlerin açılmasına devam edilmektedir. Bugün itibarıyla makina mühendisliği eğitimi veren bölüm ve fakültelerin sayısı 47, endüstri-işletme mühendisliği eğitimi veren bölüm ve fakültelerin sayısı 35, uçak-uzay-havacılık mühendisliği eğitimi veren bölüm ve fakültelerin sayısı 3‘tür. Bu bölüm ve fakültelerde yaklaşık 21.000 öğrenci makina mühendisliği, 9.000 öğrenci endüstri-işletme mühendisliği, 1.400 öğrenci uçak-uzay-havacık mühendisliği konularında öğrenim görmektedir. Halen Odamıza kayıtlı 50.000 makina, 4.000 endüstri-işletme, 700 uçak-uzay havacılık mühendisi bulunmaktadır. 1982 Anayasası ile Odaya üyeliği tercihlerine bırakılan kamu çalışanı meslektaşlarımız ve Odaya henüz üye olmayan meslektaşlarımız ile bu rakam 75 bine ulaşmaktadır. Gelişmelerin bu şekilde devam etmesi halinde gelecekte daha vahim tablolar ortaya çıkacaktır.

Odamız üyesi meslek disiplinlerine yönelik eğitim veren bu bölümlerin eğitim hizmetlerinin kalitesinde de büyük farklılıklar bulunmaktadır. Eğitim programlarının, ders içeriklerinin, öğretim üyesi sayısı ve yeterliliklerinin, laboratuar, derslik, kütüphane, bilgisayar donanımı, araştırma ve barınak olanaklarının genel yetersizliği yanında, eğitim kuruluşları arasında bu olanaklar açısından da ciddi dengesizlikler bulunmaktadır. Bu eşitsiz gelişim durumu mezunlara da yansımakta, hepsi devlet tarafından açılan ve programları devlet tarafından saptanan üniversitelerden mezun olan mühendislerin çoğu yeterli niteliğe ulaşamamakta, iş bulamamakta ve ekonomiye kazandırılamamaktadır.

Ülkemizde bu dağınıklık yaşanırken, ülkemizin de imzaladığı Dünya Ticaret Örgütü anlaşmaları ve AB anlaşmaları mühendislik hizmetlerinin serbest dolaşımını da kapsamaktadır. Bu anlaşmalar uluslararası akademik ve mesleki tanınılırlığı da zorunlu tutmaktadır. Bu nedenle, akademik değerlendirme, kalite ve akreditasyon tüm gelişmiş ülkelerin gündemine girmiştir. Bir çok ülkede bu amaçla yeni kurum ve kuruluşlar oluşturulmuş ve yöntemler geliştirilmiştir. Ülkemizde ise, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda yükseköğretimde verilmekte olan eğitimin ulusal ya da uluslararası objektif ölçütlere göre kalite yönünden denetlenmesi, ölçülmesi ve değerlendirilmesi için yapılması gereken işlemlere ait açık bir düzenleme mevcut değildir. Mühendislik Dekanlar Konseyi tarafından 2002 yılında kurulan ve TMMOB‘nin de içerisinde yer aldığı Mühendislik Değerlendirme Kurulu ise yasal bir statüye kavuşturulamamıştır. Bu nedenle, Üniversitelerimiz eğitim programlarını yüksek paralar karşılığı ABET‘e (Amerikan Mühendislik ve Teknoloji Kurulu) akredite ettirerek mezunlarını rekabet koşullarına hazırlamaya çalışmaktadır. Ancak mevcut eğitim politikalarımızla ülkemiz mühendislerinin, gelişmiş ülkelerin mühendisleriyle rekabet edebilmesi ve ayakta kalması mümkün görülmemektedir.

Sorunlarımızın çözümü için; Ülkemizin kalkınma planları ulusal bilim, teknoloji, yenilenme ve sanayileşme politikaları temellerine oturtulmalıdır. Ülkemiz tüm alanlarda ve tüm sektörlerde kendi ulusal planlarını yapmalıdır. Bilim ve teknolojide yetkinleşmeli ve bunu ülke ölçeğinde toplumsal ekonomik faydaya dönüştürmeli ve bu amaçla ulusal bir strateji belirlemelidir. Bilim ve teknoloji yeteneğimizin yükseltilmesi için eğitime, üniversitelerimize, AR-GE çalışmalarına ulusal gelirlerimizden ayırdığımız kaynaklar artırılmalı, gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarılmalıdır. Yerli yatırımcı özendirilmeli ve korunmalı katma değeri yüksek ileri teknoloji isteyen alanlarda yapılacak yatırımlar desteklenmelidir. Bilimi teknolojiye, teknolojiyi uygulamaya dönüştüren mühendislerin daha donanımlı ve birikimli olarak yetişeceği ve mezuniyet sonrası bilgilerini yenileyebilecekleri, geliştirebilecekleri eğitim olanakları, üretim ve çalışma ortamları sağlanmalıdır. Mevcut politika ve uygulamaların yerine; planlamacı bir anlayışla, toplumsal gereksinimleri, üretimi, istihdamı ve yaşam boyu eğitimi, ülkenin bilim ve teknoloji yeterliliğinin güçlendirilmesini temel alan ulusal eğitim politikaları yaşama geçirilmeli, ulusal akreditasyon sistemimiz ve alt kurulları oluşturulmalıdır. Üniversite eğitimi özerk ve demokratik ortamlarda sürdürülmeli, eşit ve ücretsiz eğitim sunulmalıdır. Çok sayıda niteliksiz mühendis yetiştirecek çok sayıda donanımsız üniversite ve bölüm açmak yerine, ülke ihtiyaçlarını gözeten yeterli eğitim kadrosu ve kütüphane, derslik, laboratuar, yurt vb. alt yapısı tamamlanmış kuruluşlar oluşturulmalıdır. Şimdiye kadar açılmış bulunan üniversitelerin kalite düzeyi artırılmalı ve kalite eşitsizliği ortadan kaldırılmalı, eksik alt yapıları tamamlanmalıdır. Eğitimde kalite standartları oluşturarak mühendislik bölümlerinin kalitesi bu kriterlere göre denetlenmelidir. Ülkemizde verilen lisans diplomalarının uluslararası düzeyde tanınması sağlanmalı, lisans eğitimi meslek içi eğitim programlarıyla sürekli desteklenmelidir.

Sizlerin de paylaştığını düşündüğümüz tüm bu talep ve önerilerin siyasi üst yapıda yaşam bulması için bizleri eğiten üniversitelerimizle Odamız arasında iş ve güç birliğinin daha fazla geliştirilmesi bir görev olmaktan öte zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır....."

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı açılışta yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Değerli Bilim İnsanları,
Örgütümüzün Sevgili Yöneticileri,

Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum. İkincisi bu gün gerçekleşmekte olan Oda - Üniversite buluşmasının, "gerekliliği"nden hareket ederek, Makina Mühendisleri Odası‘nın bu etkinliği her iki yılda bir tekrarlamakta ısrarcı olacağını biliyorum. Oda yöneticilerime bu kararlılıktan ve ısrardan dolayı öncelikle teşekkür ediyorum. Siz değerli bilim insanlarına da, katılımınızla Odamın amaçlarını gerçekleştirmeye çalışmanızdan dolayı da özellikle teşekkür ediyorum. Sevgili Oda başkanımın çok kapsamlı, çok ön açıcı, çok iyi hazırlanmış "Sunuş" konuşması, bu gün aslında hepimizin konuşmalarını da belli anlamda olumluya doğru yönlendirecektir. Kendisine teşekkür ederim.

TMMOB‘nin konu ile ilgili bu güne kadar biriktirdiklerini ve düşüncelerini sizinle paylaşmadan önce bir konuyu da sizinle öncelikle paylaşmak istedim: Bu yıl TMMOB‘nin 50. kuruluş yılı. TMMOB Yönetim Kurulu örgütün 50. yılında, bulunduğu her etkinlikte öncelikle bir taahhütte bulunuyor. Şöyle diyoruz:

Uzun geçmişine dayanan deneyim ve bilgi birikimi ışığında; günümüzün yüklü gündemi ve sorunları karşısında; mesleki, demokratik kitle örgütü olmanın sorumluluğuyla, üyelerinin sorunlarının halkın sorunlarından ayrılmayacağı bilinciyle; çağdaş, bağımsız, demokratik ve sanayileşen bir Türkiye özlemiyle, halktan ve emekten yana tavır alan ve bu doğrultuda politikalar üreten ve mücadele veren TMMOB, 50. yılında da, bundan sonra da, bu onurlu yürüyüşüne devam edecektir. Bağlı 23 Odası ve odalarına kayıtlı ikiyüzellibini aşkın üyesi ile çalışmalarını sürdüren TMMOB; 50. yılında böylesi bir yürüyüşün kararlığı içerisindedir.

TMMOB bu çalışma döneminde "üniversite" ile ilgili iki ayrı etkinliği çalışma programına almıştır. Bunlardan birincisi: 2005 de gerçekleştirmeye çalışacağımız "TMMOB Öğrenci Üye Kurultayı". Üniversitenin, öğretim üyeleri ve çalışanları ile birlikte asli unsurlarından olan öğrencilerimizi bu çalışma dönemimizde bir araya getirerek kurultayda toplayacağız. Tüm ülkede mühendislik, mimarlık, şehir planlama bölümlerinde öğrenim görmekte olan öğrencilerimize, Odalarımızda da artık iyice şekillenen öğrenci üyelik çalışmalarının desteği ile bu kurultayda bağımsız kürsü sağlayarak üniversiteye, öğrenime ve yaşama dair sözlerini söylemelerini sağlayacağız.

İkinci etkinliğimiz de buradaki tüm bilim insanlarının katılacağını umduğumuz TMMOB Mühendislik Eğitimi Sempozyumu. Sempozyumumuz 18-19 Kasım 2005 de Ankara‘da gerçekleşecek. Bu etkinliğin yapılma nedenlerine baktığımızda şunları söylemek gerekiyor:

Oda Başkanımın da detaylı bir şekilde tanımladığı üzere, Küreselleşme çağı olarak anılan günümüz dünyasında, ülkeler bilim ve teknolojinin gerçekleştirilmesi ve yenilenmesine yönelik çalışmalarda önemli adımlar atmaktadır. Gelişmiş ülkeler ulusal çıkarları doğrultusunda ulusal yenilenme politikalarını yaşama geçirebilmek için AR_GE çalışmalarına bilim, teknoloji ve eğitim alt yapısına bütçelerinden ayırdıkları kaynakları her geçen gün arttırmaktadırlar. Bu sürecin ülkemizde tersine işlediği herkesin malumudur. DTÖ, IMF, DB öncülüğünde yürütülen politikaların sonucunda planlamadan, üretimden ve sanayileşmeden neredeyse tümüyle vazgeçilmiş, kaynaklar hizmet ve finans sektörüne aktarılmış, kayıt dışı ekonomi, rant ekonomisi hakim yapı haline getirilmiştir. Var olan bütün mühendislik disiplinleri bilimsel ve teknolojik gelişmelerin, sanayileşmenin ve kalkınmanın en önemli itici güçleridir. Üretime, sanayileşmeye, bilim ve teknolojiye gereken önemin verilmemesi, biz mühendislerin meslek uygulama alanlarını giderek daraltmaktadır. Öte yandan üniversitelerdeki mühendislik eğitim programlarının, ders içeriklerinin, öğretim üyesi sayısı ve yeterliliklerinin, laboratuar, derslik, kütüphane, bilgisayar donanımı, araştırma ve barınak olanaklarının genel yetersizliği yanında, üniversitelerimiz arasında da bu olanaklar açısından da ciddi dengesizlikler bulunmaktadır.

TMMOB de aslında bu konuda, 2003 yılında çalışmalarını tamamladığı Mühendislik Mimarlık Kurultayında örgüt içi tartışmaları tamamlamış, örgüt içi mutabakatlarını sağlamış ve kurultay kararları olarak şu hususları kamuoyuna iletmiştir:

"TMMOB ve Odaları, Mühendislik ve Mimarlık mesleğinin uygulama alanlarında çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilecek olan, yanlış, kusurlu, yetersiz ürün kullanımı ve uygulamaların, doğal ve kültürel çevreyi tahrip, insan sağlığını risk altına sokma veya yaşama hakkını engelleme, bireyin, toplumun, insanlığın her türlü zararına yol açma gibi sonuçları olduğunun bilincindedirler. TMMOB ve Mesleki Odaları bu bilinçten hareketle mesleğin uygulanmasında kasıtlı veya kasıtsız; yanlış, kusurlu, yetersiz ürün ve uygulamaların ortadan kaldırılması veya en aza indirilmesi konusunda gerekli tüm çabayı gösterir, bu hususta gerekli her türlü yasal, idari, mesleki, eğitsel girişimleri düzenler, gerekli kurumları ve mekanizmaları oluşturur. TMMOB ve Odalar, eğitimde kalite eşitliğini göz önünde bulundurarak toplumun güvenliğini, sağlığını ve gönencini (yaşanabilirliğini), doğal ve kültürel yaşam ortamlarını doğrudan etkileyen alanları önceliklerine göre belirleyerek, bu alanlardaki gereksinmelere uygun olarak tanımlanacak bilgi ve beceri düzeylerine göre mesleki yeterliliğin belirlenmesini, geliştirilmesi ve belgelenmesini sağlarlar. Bu yetkinin yasal dayanaklarının daha açık bir ifadeye kavuşması için Mühendislik ve Mimarlık Hakkındaki Yasada ve TMMOB Yasasında değişiklik yapılması için girişimlerde bulunurlar. TMMOB her meslek grubunun kendi ihtiyaçlarına ve şartlarına bağlı olarak kaliteli ve güvenilir hizmet ve üretim sürecinde düzenlemelere gitmesini teşvik eder. Meslek Odalarının bu konudaki çalışmalarının koordinasyonunu sağlar. TMMOB "Yetkin Mühendislik" konusunu bu tür çabaların olumlu bir sonucu olarak değerlendirir. Bu uygulamaya ihtiyaç duyan Meslek Odalarının koordinasyonunu düzenleyerek çerçeve yönetmeliğin oluşturulmasını gerçekleştirir. Meslek Odaları, uygulama yönetmeliklerini kendileri hazırlar. Bir ülkenin eğitim politikaları, bilim, teknoloji ve sanayi politikalarından ayrı düşünülemez. Türkiye‘deki eğitim ve mühendislik,mimarlık eğitimi toplum çıkarlarına göre değil, uluslararası iş bölümünün bir sonucu olarak şekillenmiştir. TMMOB emperyalist ülkeler tarafından Türkiye‘ye dayatılan uluslararası iş bölümünü reddeder; toplumcu bilim, teknoloji ve sanayi politikaları geliştirecek bir kurumsal altyapının örgüt bünyesinde oluşturulması çalışmalarını başlatır. TMMOB ve Odaları; gerek Dünya Ticaret Örgütü gerekse Avrupa Birliği (Gümrük Birliği) kanallarından gelen teknik ve mesleki mevzuat uyarınca mühendislik/mimarlık meslek alanlarının düzenlenmesine dönük uyumlaştırma (emperyalist/kapitalist ilişkilere tümüyle bağlanmak anlamında) çalışmalarına karşı durur, bu yönde izlenen politika ve uygulamalar ile mücadele eder. TMMOB ve Odaları; mesleki yeterlilik ve yetkinlik konusunu kaynağında çözmek amacıyla, mühendislik/mimarlık eğitimi/öğretimi yapan yükseköğretim kurumlarının müfredatlarının belirlenmesinde, uygulanmasında ilgili ulusal kurumlarla birlikte "ulusal bağımsızlık ve egemenlik" ilkesi uyarınca, kamu/toplum yararının sağlanması ekseninde işbirliği yapar, çalışmalar yürütür. Mesleki yeterlilik tartışmalarının odağında Türkiye‘deki mühendislik eğitimi olmalıdır, Ülkemizde mühendislik eğitimi, sistemin ana gereksinmelerine göre belirlenmemelidir, Sanayileşememenin ve teknoloji ithal eden bir ülke olmanın sonucu olarak, mühendisler tasarım sürecinin dışında büyük ölçüde üretim kontrolü ya da hizmet üretimi gibi alanlarda istihdam edilmektedirler. Dolayısıyla mühendislik eğitimi, geleceğin mühendislerine teknolojik ilerlemeyi sağlayacak birikim ve beceriyi değil; üretim sürecinin sürekliliğini sağlayacak donanımı sağlamaya çalışır. Eğitim ile ilgili sorunların ancak eğitim süreci içinde çözülebileceği unutulmamalıdır. Mühendislik ve mimarlık eğitiminin , teorik ve pratik süreçleri kapsayacak biçim ve içerikte düzenlenmesi gerekmektedir. Bilim ve teknolojinin günümüzdeki ilerleme hızı göz önünde tutularak TMMOB‘ye bağlı Odalar tarafından meslek içi eğitim verilmeli ancak bu meslek içi eğitim sürecinin lisans eğitimini ikame edeceği düşünülmemelidir. Mevcut lisans eğitiminin gerek süresinin gerekse de şeklinin baştan sona tartışılması gerekliliği açıktır. Bu anlamda TMMOB‘ye düşen, mühendis ve mimarlar ile birlikte öğrencilerin ve akademisyenlerin katılacağı tartışma ortamının sağlanmasıdır. TMMOB‘nin kapsadığı meslek disiplinlerinin her biri için eğitim kurultayları düzenlenmesi, yapılan tartışmalar ve sonuçları üniversite kamuoyuna mal etmelidir. Bunların dışında yapılacak her türlü çalışma, mevcut eğitim sisteminin tüm eksiklik ve yetersizlikleriyle meşrulaştırılması ve onaylanması anlamını taşıyacaktır. TMMOB ve Odalar, mesleki yeterliliğin belgelendirilmesine yönelik meslek içi eğitimi, mesleki davranış ilkelerini de içerecek biçimde planlar, lisans eğitimi dikkate alarak uygulama alanlarına ilişkin eğitimi hizmet olarak gerçekleştirirler, bu eğitimin ortak konularını programlarlar, ders notlarını hazırlarlar ve eğitimlerini sağlarlar. Hali hazırda üniversitelerimizde çağdaş, nitelikli ve bilimsel mimar-mühendislik eğitimi yapılamamaktadır. Bu nedenle öncelikle üniversitelerimiz, ülkemizin çıkar ve beklentilerine uygun olarak, demokratik, özerk ve bilimsel eğitim kurumları olarak her alanda tekrar yapılandırılmalıdır. Mühendis ve mimarlar, bilim ve teknolojinin hızla geliştiği günümüzde, yeni gelişme ve gereksinimlerine bağlı olarak, tüm mesleki çalışma süreçlerinde, meslek içi eğitimi sürekli, etkin ve katılımcı bir anlayışla yaşama geçirmeye kararlıdır. Bu anlayış TMMOB ve bağlı Oda yöneticilerinin temel yaklaşımları olmaya devam edecektir. TMMOB, mühendislik mimarlık eğitiminin, çağın gereklerine uygun ders programları ve uygulama olanaklarıyla, tüm yurtta eşit ve parasız olarak verilmesini savunur. Mühendislik mimarlık eğitiminin yönlendirilmesi ve güncelleştirilmesi TMMOB‘nin görevlerinden biridir. Bu çerçevede TMMOB, kapsamlı bir mühendislik mimarlık eğitimi programı hazırlar ve tartışmaya açar."

İşte belirtilen bu hususlar doğrultusunda düzenleyeceğimiz Eğitim Sempozyumunda siz bilim insanları ile birlikte; Üniversite öncesi eğitimin durumu, Eğitim mi? Öğrenim mi? Öğrenim mi?, Mühendislik lisans programlarında olması gereken asgari hususlar, Nasıl bir mühendis?, Mühendislik eğitiminin akreditasyonu, Mühendislikte mesleki tanınırlık sorunları, Meslek içi eğitim ve belgelendirme, Teknoparklar, Teknokentler, Parasız eğitim, Eğitimde özelleştirme ve ticarileşme, Yabancı dil öğrenimi ve yabancı dilde öğretim, Devlet ve vakıf üniversitelerinde mühendislik eğitimi konularını bir kere daha tartışıp, sonuçlarını kamuoyuna ileteceğiz.

TMMOB bu konuda da üzerine düşeni yerine getirme kararlılığı içerisindedir. Siz bilim insanlarının bizim çabalarımıza destek olacağına inancımızın tam olduğunu biliyor, hepinize saygılar sunuyorum.