TMMOB TEKİRDAĞ İKK: SOMA’YI UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ

13.05.2020

TMMOB Tekirdağ İl Koordinasyon Kurulu ile DİSK, KESK, TTB Tekirdağ birimleri Soma Maden Faciasının yıl dönümü dolayısıyla 13 Mayıs 2020 tarihinde ortak bir basın açıklaması yaptılar.

SOMA’YI UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ

Değerli basın mensupları;

Manisa Soma’da 13 Mayıs 2014’te meydana gelen ve 301 canımızı yitirdiğimiz yüzyılın en büyük iş faciasının yıldönümü bugün.

301 canımızın acısı hala yüreğimizde. 13 Mayıs işçi katliamında Soma’da yaşamını yitiren tüm maden emekçilerini saygıyla anıyor, yakınlarına ve tüm maden emekçilerine bir kez daha başsağlığı diliyoruz.

Bugün, bu acıyı unutturmamak için, böyle acıların bir kez daha yaşanmaması için alanlara çıkamadık. Ancak bu açıklamayı Kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.

Ne yazık ki böylesine büyük bir facianın ardından sorumluların görünen bir kısmının yargılandığı Soma davası bu haliyle kamuoyunu tatmin edecek bir tablo çizmemektedir.

Ülkemizde Soma gibi bir facia yaşandıktan sonra dahi her ay onlarca emekçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmekte.

Bu kaza mıdır, kader midir? Hayır bu resmen cinayettir! Emekçileri güvencesizliğe, taşeronlaşmaya, denetimsizliğe teslim edenlerin işlediği cinayet…

Soma’da 13 Mayıs günü yaşanan facianın, bu katliamın sebebi, uygulamaya konulan özelleştirme, taşeronlaştırma, rödovans, örgütsüzleştirme, sendikasızlaştırma, köleci çalışma sistemi; kamu madenciliğinin yok edilmesi ve kamu kurumlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim  birikiminin dağıtılması gibi neoliberal politikalardır.

Türkiye’de özellikle AKP iktidarı döneminde uygulanan politikalarla üretim; teknik bilgi ve alt yapı olarak  yetersiz, deneyimi ve deneyimli uzmanı bulunmayan kişi ve şirketlere bırakılmıştır. Kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması iş cinayetlerinin Soma’da olduğu gibi katliama dönüşmesine neden olmuştur.

Bir kez daha söylüyoruz; Soma’da yaşanan kaza değil cinayettir. 301 maden emekçisinin ölümü kader değil katliamdır. Bu katliamın sorumluları hala hesap vermemiştir.

Bugüne kadar uyarılarımızın hiçbirini dikkate almayan hükümet; "Bu işin fıtratında var" diyerek bilim ve tekniğin karşısında olduğunu ilan etmiştir.

Biz, öngörülen ve önlenebilir risklerin ne kaza, ne fıtrat olmadığını biliyoruz.

Göz göre göre ölümle karşılaşmamanın, çeşitli meslek hastalıklarına yakalanmamanın olanaklı olduğunu biliyoruz. Dünya, bunun bilimsel, teknolojik, yasal, demokratik koşullarını çoktan sağlamışken, tüm dünyadan ileri olduğunu söyleyenlerin bizi ölüme mahkum etmesini kabul etmiyoruz.

Biz yaşamını alın teriyle kuran emekçiler, güvenceli koşullarda çalışmak ve emeğimizin karşılığını almak istiyoruz.

Bir kez daha yineliyoruz;

İşçi sağlığı ve iş güvenliği sorunları piyasacı yaklaşımlarla çözülemez. Sendikaların, meslek odalarının, üniversitelerin karar süreçlerinde ve yönetiminde yer aldığı, idari ve mali yönden bağımsız, demokratik bir işleyişe sahip Ulusal İşçi Sağlığı Güvenliği Kurumu bir an önce oluşturulmalıdır.

Emekçilerin güvencesiz ve kayıt dışı çalıştırılması engellenmelidir.

Sendikalaşmanın önündeki ILO standartlarıyla çelişen engellemeler kaldırılmalıdır.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği kavramlarıyla temelden çelişen ve özellikle kamuya ekonomik anlamda da yük olan, işçileri köleleştiren taşeron ve rödovans sistemlerine son verilmedir.

SOMA’YI UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ…

DİSK-KESK-TMMOB-TTB TEKİRDAĞ ŞUBELER PLATFORMU