TMMOB YAPI DENETİMİ SEMPOZYUMU GERÇEKLEŞTİRİLDİ

03.12.2019

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği adına sekreteryası Elektrik Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Makina Mühendisleri Odası ve Mimarlar Odası tarafından yürütülen TMMOB Yapı Denetimi Sempozyumu 29-30 Kasım 2019 tarihlerinde Ankara'da İMO Teoman Öztürk Salonu'nda gerçekleştirildi.

Özellikle 1999 Marmara Depremleri sonrasında daha da önem kazanan yapı denetim kavramıyla ilgili kişi ve kurumların bir araya getirilerek mevcut durumun işleyişinin ve uygulamada karşılaşılan sorunlar tartışılarak çözüm önerilerini üretmeyi amaçlayan sempozyum iki gün sürdü.Neredeyse her yıl önemli bir değişikliğin yapıldığı, deneme yanılma yöntemiyle yeni mevzuatların hazırlandığı yapı denetimi sisteminde yer alan yetkin mimar ve mühendisler ile taraf kurum ve kuruluşların buluşup fikir alışverişi gerçekleştirdi.

Sempozyumun açılış konuşmalarını TMMOB Yapı Denetimi Düzenleme Kurulu adına Hüseyin Kaya ve TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz gerçekleştirdi.

TMMOB Yapı Denetimi Sempzoyumu açılışında TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz'ın yaptığı konuşma ise şöyleydi; 

 

Değerli konuklar, sevgili meslektaşlarım,

TMMOB Yönetim Kurulu ve şahsım adına sizleri saygıyla selamlıyorum. 45. Genel Kurulumuzda aldığımız karar doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz Yapı Denetimi Sempozyumuna hepiniz hoş geldiniz.

Öncelikle, Birliğimiz adına bu önemli etkinliğin hazırlanmasında ortak sorumluluk üstlenen İnşaat Mühendisleri Odası, Elektrik Mühendisleri Odası, Makina Mühendisleri Odası ve Mimarlar Odası Yönetim Kurullarına ve sempozyumumuza katkıda bulunan tüm dostlarımıza verdikleri emeklerden dolayı çok teşekkür ediyorum.

Değerli Konuklar,

Ülkemizde yıllardır uygulana gelen çarpık sanayileşme ve kalkınma politikaları, kırsal alanlardan kent merkezlerine çok hızlı ve plansız bir göç yaratmıştır.

Kent merkezlerindeki mevcut yapıların, alt yapı ve üst yapı tesislerinin ve özellikle konutların böylesi bir artışı karşılayabilecek seviyede olmaması,  bu konuda gerekli planlamaların yapılmaması ve gerekli önlemlerin alınmaması çarpık, güvenliksiz ve sağlıksız bir yapılaşmayı beraberinde getirmiştir.

Aslında yapı güvenliği sorunu, en eski medeniyetlerden günümüze kadar pek çok toplumun yasalarında ve devlet düzeninde yer edinerek gelişmiştir.

Güvenli ve sağlıklı yapılarda yaşama hakkı en temel insan hakları arasındadır. Vatandaşlarının  sağlıklı ve  güvenlikli yapılarda barınmasını sağlamak bir devletin asli görevleri arasındadır.

Ülkemizde ise devlet tabiri yerindeyse bu alandan neredeyse çekilmiştir. Yapı sektörü tek amacı daha fazla kar etmek olan,  eğitimsiz vasıfsız inşaat müteahhitlerinin insafına bırakılmıştır.

Bu durum ülkemizde, inşaat ve tesisatın tekniği, teknolojisi ve kalite seviyesi kavramlarından yoksun, bütün yapı malzeme ve elemanlarında sadece fiyatların düşüklüğünü arayan, bu yolla toplam maliyeti aşağı çekmeye çalışan ve ürettiği kalitesiz konutları fahiş fiyatlarla satan fırsatçı inşaatçılar türetmiştir.

Bu kesim yıllarca mühendislik - mimarlık hizmetleri asgari ücretlerinin ve oda mesleki denetim harçlarının çok yüksek olduğu, bu maliyetlerden dolayı ürettikleri konutları yüksek fiyatlarla satmak zorunda kaldıkları gibi tamamen asılsız propagandalarla, kamuoyu yaratarak ve bu arada siyasal karar mercilerini de arkalarına alarak  mühendislik mimarlık hizmetlerinin denetlenmesi noktasında TMMOB ve bağlı odalarının etkisiz kılınmasını sağlamıştır.

Bu kesim toplumun can ve mal güvenliğini tehdit eden kalitesiz üretimleri önünde tek engel olarak oda mesleki denetimlerini görmektedir. Öncelikle çıkış noktaları da gerçeği yansıtmamaktadır. Bugün gelişmiş ülkelerde yapıda mühendisli ve mimarlık hizmetleri  maliyeti arsa hariç yapı yaklaşık maliyetinin % 10 ila 12'si iken ülkemizde Odaların belirlediği ücretlerle bile bu rakam % 3-4 civarındadır. Odaların aldığı mesleki denetim ücreti de üyelerden tahsil edilmekte olup bu kesimle hiçbir ilgisi yoktur.

Asıl üzücü nokta, yasalarla kendilerine, projeleri onaylama, inşaata başlatma, inşaatın bitiminde, işletme ve iskan izinleri verme gibi denetleme görev, yetki ve sorumlulukları verilen kuruluşlarında gerek siyasal baskılanma, gerek siyasal örtüşmeler, gerekse de yapı sektöründeki büyük vurgunlardan nemalanmaları sonucu bu koroya eşlik etmeleridir.

Oysa yapı kalitesi ve güvenliğinin sağlanması, yapı üretim, denetim ve bakım süreçlerinin tamamında  mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin eksiksiz ve nitelikli bir şekilde uygulanması ve bu durumun ilgili meslek Odaları tarafından denetlenmesiyle doğrudan ilgilidir.

Birliğimiz halen bu konudaki boşluğu, çok az sayıdaki duyarlı belediye başkanlıklarıyla  yaptığı mesleki denetim protokolleri ile aşmaya çalışmaktadır.

Değerli Konuklar,

Hepimizin bildiği üzere, dünyanın en uzun fay hatlarından birisi üzerinde bulunan coğrafyamızda depremler, ülkemizin karşı karşıya olduğu en önemli tehditlerden biridir. Ülke nüfusumuzun büyük bir bölümü, sanayi kuruluşlarımızın ve barajlarımızın neredeyse tamamı yüksek riskli deprem bölgelerinde bulunmaktadır.

17 Ağustos 1999’da yaşadığımız Marmara Depremi ülke tarihinde görülmemiş ölçüde büyük bir yıkıma ve toplumsal travmaya yol açmıştır.

Deprem sonrası siyasi iktidar yıllardır görmezden geldiği yapı güvenliği/yapı denetimi konularında bir adım atmak zorunda kalmış, önce çıkarılan bir Kanun Hükmünde Kararname ile sonrasında da bugünkü tartışmalarda sıkça konu edilecek 4708 sayılı Yasa ile yapı denetimi konusuna yasal bir çerçeve oluşturulmaya çalışılmıştır.

Ancak 4708 sayılı Yasa ile kurgulanan Yapı denetim sisteminde, yine, mühendis, mimar ve şehir plancıların meslek örgütü olan kamu tüzelkişiliğine sahip TMMOB ve bağlı odaları sistem dışı bırakılmıştır.

Yasada, mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin mesleki yeterlilik, eğitim ve belgelendirme gibi başat unsurlarının denetleme organı olan meslek odaları göz ardı edilmiştir. Denetçi belgeleri Bakanlık tarafından verilmekte ve yenilenmekte, siciller Bakanlık tarafından tutulmakta, eğitimler Bakanlık tarafından düzenlenmektedir.

Oysa mühendis ve mimarların yapı denetimi de dâhil verecekleri her türlü hizmete ilişkin mesleki yeterliliklerinin denetimi, meslek içi eğitimleri ve belgelendirilmeleri, sicil kayıtlarının tutulması vb. hususlar üyesi oldukları meslek odası tarafından yürütülmesi zorunlu iş ve işlemlerdir. TMMOB’ye bağlı Odalar,  tüm bu konulara ilişkin mevzuat düzenlemelerini kuruluş yasamızdan aldıkları yetki ile yapmıştır.

Yasanın bir başka ciddi handikapı kamusal olması gereken denetim hizmetine ticari bir anlayışla yaklaşması; yapı ruhsatı düzenleyen, iskân ruhsatını veren ve bu anlamda yapı güvenliğinin sağlanmasında büyük bir sorumluluğu bulunan yerel yönetimler dâhil tüm kurum ve kuruluşları devre dışı bırakıp, tek yetkili olarak yapı denetim kuruluşlarını tanımasıdır.

Oysa yapı denetimi, işlevinin doğası gereği bir kamu hizmetidir. Bu hizmet, hiçbir şartta asla piyasa dengelerine, vahşi rekabetçi serbest piyasa koşullarına terk edilemez.

TMMOB ve Odalarımız, sağlıklı bir yapı üretim sürecinin tek teminatının bağımsız kamusal denetim olduğu, bunun için de yapı denetim sisteminin ticari şirketler üzerinden değil Odaları tarafından belgelendirilen ve sicilleri Odaları tarafından tutulan bağımsız yapı denetçileri üzerinden kurgulanması gerektiği yönündeki görüşünü her fırsatta yetkililere iletmiş ve kamuoyu ile paylaşmıştır.

Evet değerli konuklar,

17 Ağustos Marmara depreminin üzerinden 20 yıl geçti. Ancak maalesef bu süreçte atılması gereken adımların hiçbirisi atılmadı. 2001 yılında çıkarılan, yaklaşık on yıl boyunca sadece belirli pilot illerde uygulanan Yapı Denetim Yasası aynen korunarak ülke geneline yaygınlaştırıldı. Afet yönetimi konusu yeterince önemsenmedi. Halkımıza depremle yaşama bilinci aşılanamadı.

Tam aksine depremin yarattığı sonuçları telafi etmek için koyulan vergiler bile rant çevrelerinin şatafatlı lüks yaşamlarının devamı için harcandı.

Şehirlerde bulunan ve deprem toplanma alanı olarak belirlenen yeşil alanlar AVM ve Plazalara dönüştürüldü.

Kentsel dönüşüm adı altında fakir fukaranın evi elinden alınıp, şehrin en kıymetli arazileri yandaşlara pay edildi.

Yerleşim alanlarının ve yapıların güvenliğini artırmak yerine, “imar barışı” adı altında kaçak yapılar ruhsatlandırıldı.

Geçtiğimiz aylarda İstanbul’da yaşanan depremlerde ortaya çıkan ürkütücü manzara kent planlamasından konut yapımına kadar her şeyi rant kaynağı olarak gören bu anlayışın toplumun can güvenliğini nasıl tehlikeye attığı gerçeğine bir kez daha tanıklık ettik.

Değerli konuklar, sevgili meslektaşlarım,

Rant çevrelerinin çıkarlarını insan yaşamından üstün tutan  bu siyasal anlayış karşısında, yapı üretim sürecinde tasarımcı, uygulayıcı ve denetleyici olarak görev alan biz mühendis, mimar ve şehir plancıları  her zamankinden çok daha fazla mesleğimizin toplumcu özüne sahip çıkmak   zorundayız.

Yıllarca her platformda dile getirdiğimiz taleplerin altını bu vesileyle bir kez daha çizmek isterim.

  • İmar Kanunu, Yapı Denetim Kanunu, Kentsel Dönüşüm Kanunu ve ilintili diğer tüm kanunlar bütünlüklü bir mevzuat haline getirilerek, yapı üretim sürecinin sacayağı olan tasarım, uygulama ve denetim unsurları arasında uyumlu ve tamamlayıcı bir ilişki tesis edlmelidir. Bu çalışmalar TMMOB ve bağlı ilgili Odalar, Yerel Yönetimler, üniversiteler ve ilgili tüm kesimlerin katılımıyla yürütülmeli,  bu kurumlar tüm süreçlerin asli unsurları olarak tanımlanmalıdır.
  • Mevcut Yapı Denetim Yasasının öngördüğü, ticari yanı ağır basan yapı denetim şirketi modeli yerine; uzmanlık ve etik değerlere sahip yapı denetçilerinin etkinliğine dayalı, meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir planlama, tasarım, üretim ve denetim süreci modeli hayata geçirilmelidir.
  • Denetçi belgeleri ve takibi ile yapı denetimi mekanizmasında yer alan meslektaşların sicillerinin tutulması ve meslek içi eğitimler TMMOB’ye bağlı Odalarca yapılmalıdır.
  • Mühendislik ve mimarlık etkinliklerinin toplum yararı gözetilerek, bilim ve tekniğin gereklerine, yasal kurallara, mesleki davranış ilkelerine uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak amacıyla TMMOB’a bağlı Odalar tarafından yürütülen mesleki denetimler önüne konulan tüm engeller kaldırılmalıdır.

Değerli Arkadaşlar,

Bildiğiniz gibi geçtiğimiz yıl aralık ayında TMMOB Yapı Denetim Raporunu yayınladık. Raporda ülkemizdeki yapıların denetimine ilişkin yasal düzenlemelerin tarihi, yurt dışındaki yapı denetim uygulamalarına ilişkin örnekler ve mevcut yapı denetimi sistemine ilişkin eleştiri ve önerilerimiz yer alıyor. Bu vesileyle bir kez daha bu önemli raporun hazırlanmasında emeği geçen 44. ve 45. Dönem Yapı Denetimi Çalışma Grubu üyelerine teşekkür ediyorum.

İki gün sürecek bu sempozyum boyunca farklı başlıklar altında bütün bu sorunları konuşacağız ve raporda yer alan çözüm önerilerini derinleştireceğiz.

Ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan yapı güvenliği konusunda da kamucu politikaları savunmaya, halkın can ve mal güvenliğini korumak için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu etkinliğimizin de bu konuda çabalarımıza katkı vereceğinden hiç kuşkum yok.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi bir kez daha selamlıyor, etkinliğimizin başarılı geçmesini diliyorum.

Emin Koramaz
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı