TOPLUM YARARI IÇIN VARIZ

31.01.2018

Başkent Gazetesi 30 Ocak 2018 tarihli yayınında "TMMOB tüm gücüyle toplum ve kamu yararı için haykırmayı sürdürecek" diyen TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ile gerçekleştirdiği röportaja yer verdi. 

Zehra Şahindokuyucu’nun söyleşisi şöyle:

"TOPLUM YARARI IÇIN VARIZ"

TMMOB kurulduğu günden bu yana toplumu ileriye taşımak için mücadele ediyor. "TMMOB tüm gücüyle toplum ve kamu yararı için haykırmayı sürdürecek" diyen TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ile TMMOB'un dününü ve bugününü konuştuk.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), öncelikle mühendis ve mimarların aralarındaki dayanışmayı sağlamak, organize olarak meslek içi örgütlenmeyi teşkil etmek, mesleki sorunları ve teknolojik gelişimleri izlemek ve üyelerini bu yolda eğitmek ve mesleki anlamda denetim görevini yapan aynı zamanda da toplumsal olaylara duyarlı bir demokratik kitle örgütü. TMMOB kurulduğu günden bu yana toplumu ileriye taşımak için mücadele ediyor. Biz de Başkent olarak "TMMOB tüm gücüyle toplum ve kamu yararı için haykırmayı sürdürecek" diyen TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ile TMMOB'un dününü ve bugününü konuştuk.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ni (TMMOB) kısaca anlatır mısınız?

1954 yılında kurulan Birliğimiz, Anayasa ve yasalar uyarınca Türkiye’deki tüm mühendis, mimar ve şehir plancılarını mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda temsil ediyor. Birliğimize bağlı 24 odamızda 520 bini aşkın üyemiz bulunuyor. Bu üyelerimizin hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmak için mücadele ediyoruz. TMMOB bu mücadeleci kimliğini özellikle 1970’li yıllardan itibaren ortaya çıkmaya başladı. Kuruluş yıllarında mühendis ve mimarları toplumun diğer kesimlerinden ayrı gören seçkinci bakış açısının terk edilerek, mühendis ve mimarların geniş toplum kesimlerinin çıkarlarıyla bir gören ilerici-devrimci kadroların yönetimlere gelmesi TMMOB’nin toplumcu bakış açısının ortaya çıkışında etkili oldu. TMMOB 1970’li yıllardan itibaren toplumsal muhalefet hareketinin en önemli unsurlarından biri oldu. Dün olduğu gibi bugün de, düzenlediğimiz teknik ve bilimsel kongrelerle, hazırladığımız raporlarla, yaptığımız basın açıklamalarıyla, gerçekleştirdiğimiz etkinliklerle meslek alanlarımızın ve ülkemizin sorunlarına ilişkin görüşlerimizi paylaşmaya devam ediyoruz.

Sadece bir mühendis değil, aynı zamanda mücadeleci bir kimliğiniz var, bununla ilgili neler söylersiniz?

 Üniversite yıllarımdan beri toplumsal muhalefet hareketinin içerisinde yer alıyorum. 1976 yılında ODTÜ’ye girdim ve o dönemde ODTÜ’de faaliyet yürüten Öğrenci Temsilcileri Konseyi içerisinde çalışmalarda bulundum. Demokratik katılım ve öz yönetim açısından dünyanın en önemli deneyimlerinden biri olan ODTÜ-Öğrenci Temsilci Kurulu (ÖTK) hem kişisel olarak benim, hem de genel olarak bizim kuşağımızın toplumsal mücadele ile bağı açısından oldukça öğretici olmuştur. Mezuniyet sonrasında bir yandan tesisat sektöründe mesleğimi yaparken diğer yandan da Makine Mühendisleri Odası’ndaki komisyon ve kurullarda görevler aldım. 1990’lı yılların başından 2016 yılı ortasına kadar Makine Mühendisleri Odası’nın hemen her kademesinde görev aldım. 2016 yılından bu yana da TMMOB Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini sürdürüyorum.

Mühendislik ve TMMOB liderliği dersek ne dersiniz?

Bizim kuşağımız açısından bu sorunun ortak cevabı Teoman Öztürk’tür. 1973 ile 1980 yılları arasında TMMOB Başkanlığı yapan Teoman Öztürk, bu süre zarfında hem kişiliği hem de mücadelesi ile TMMOB tarihinin en önemli figürü haline gelmiştir. Ülkenin o çalkantılı dönemlerinde TMMOB’nun emekten ve halktan yana duruşunun oluşturulmasında, TMMOB örgütlülüğünün kendini sürekli yenileyen ilerici bir yapıya dönüşmesinde Teoman Öztürk’ün büyük emeği ve özverisi vardır.

GENEL KURULLARIMIZ ÖNEM TAŞIYOR

Türkiye’deki 520 bini aşkın mühendis, mimar ve şehir plancısının temsilcisi olan TMMOB'a bağlı odaların genel kurul sürecine girildi. Bununla ilgili neler söylersiniz?

TMMOB, ülkemizde demokrasi kültürünün en gelişkin olduğu örgütlerden birisidir. Şubelerden başlayan genel kurullarımız, üyelerimizin eleştiri ve taleplerini özgürce dile getirdikleri katılımcı süreçler olarak örgütlenirler. Şu anda 24 odamıza bağlı şubelerin genel kurulları devam ediyor. Mart ve Nisan aylarında oda genel kurullarımız, Mayıs sonunda ise TMMOB Genel Kurulu gerçekleştirilecek. Türkiye açısından çok önemli bir dönemin içinden geçiyoruz. Bir yanda 18 aydır devam eden OHAL, bir yanda ekonomik kriz, bir yanda Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler halkın gündelik yaşamını yakından etkiliyor. Siyasi iktidar bu konularda kimsenin kendisinden farklı şeyler dile getirmesini istemiyor. Gazeteler, televizyonlar hatta sosyal medya bile zapturapt altına alınmış durumda. Tüm toplum suskunluğa ve itaate zorlanıyor. Genel Kurullarımız Türkiye’deki mühendis, mimar ve şehir plancılarının son iki yıl içinde yaşananlara karşı sözlerini dile getirecekleri, görüşlerini ortaklaştıracakları kürsüler olarak önem taşıyor.

Yaptığınız açıklamalarda genel kurullar süreci "TMMOB örgütlülüğünün iki yıllık çalışma döneminin demokratik ve katılımcı şekilde tartışıldığı, çalışma programımızın ve mesleki-politik yönelimlerimizin belirlendiği, örgütsel yapımızın yenilendiği dönemdir." diyorsunuz bununla ilgili neler söylersiniz?

Türkiye’de demokrasi düşüncesi ne yazık ki sadece seçimlere indirgenen bir anlayışa dönüştü. Seçim süreçleri de sadece oy verme işleminden ibaret görünüyor. Çoğunluğu elde edenin tüm kararları alabileceği, yaptıklarının sorgulanamayacağı, işine karışılamayacağı düşüncesi yerleştirildi. Oysa demokrasi, seçimlerle ya da oy verme anıyla sınırlı olmayan, daha katılımcı ve sorgulayıcı bir anlayışı zorunlu kılar. TMMOB ve bağlı odaları için Genel Kurul süreçleri sadece yöneticilerin seçildiği değil, TMMOB’nun tüm politikaları hakkında katılımcı ve üretken tartışmaların yapıldığı örgütsel yenilenme süreçleridir. Türkiye’nin en uzak şantiyesindeki üyemiz bile bu süreçlerde özgür biçimde kendini ifade edebilir, eleştiri ve önerilerini dile getirebilir. TMMOB’nun tüm görüşleri ve yaklaşımları, genel kurullarda yapılan bu tartışmalarla ortaya çıkar ve çalışma programına dönüştürülür. TMMOB örgütlülüğünün önümüzdeki iki yıl boyunca yapacağı tüm çalışmalar seçilen yöneticilerin keyfine göre değil, genel kurullarda oluşturulan bu programlara göre belirlenir.

DEMOKRASİ, ÖZGÜRLÜK, LAİKLİK İÇİN...

TMMOB'nin memleket için önemli olduğunu biliyoruz, geçtiğimiz dönemki çalışmalarınızı göz önünde bulundurarak bu soruyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Geçtiğimiz çalışma dönemimiz, tek adam rejimine karşı mücadele etmek ve iktidarın yıkım politikalarına karşı ülkemizi, mesleğimizi ve meslektaşlarımızı savunmakla geçti. İçinden geçtiğimiz bu zor dönemde TMMOB örgütlülüğü olarak demokrasiye, özgürlüklere, bağımsızlığa, laikliğe ve toplumculuğa olan bağlılığımızdan asla taviz vermedik. 15 Temmuz Darbe girişimine nasıl karşı çıktıysak, AKP’nin darbe bahanesiyle yürürlüğe koyduğu sivil darbesine de aynı kararlılıkla karşı çıktık. Güçler ayrılığına, ortadan kaldırarak tek adam rejimini fiilen uygulamaya geçiren OHAL Rejimine karşı emek ve demokrasi güçleriyle birlikte ortak basın açıklamaları, eylemler ve kampanyalar gerçekleştirdik. Kanun Hükmünde Kararnamelerle haksız ve hukuksuz biçimde işlerinden atılan mühendis, mimar ve şehir plancılarının işlerine geri dönmeleri için girişimlerde bulunduk. Güçler ayrılığını ortadan kaldıran, hukuk devleti anlayışını yok eden, halk iradesini yok sayan KHK’ların iptal edilmesi için mücadele ettik. Devletin tüm imkanları kullanılarak, medyanın tüm güçleri seferber edilerek yürütülen “Evet” kampanyası karşısında tüm örgütlülüğümüzle birlikte kararlı, disiplinli ve coşkulu biçimde yürüttüğümüz Hayır kampanyası, tüm toplumsal kesimler tarafından büyük takdirle karşılandı. Referandum süresiyle sınırlı olmaksızın toplumsal ve mesleki alanda yürüttüğümüz tüm çalışmalarda, neoliberal saldırganlığa, kentlerin yağmalanmasına, ormanların tahrip edilmesine, kıyılarımızın satılmasına, çevrenin katledilmesine, hukukun çiğnenmesine, laikliğin ortadan kaldırılmasına, eğitimin muhafazakârlaştırılmasına karşı önemli bir toplumsal dinamik olduğunu gördük. TMMOB örgütlülüğü olarak, açtığımız davalarla, yürüttüğümüz kampanyalarla, hazırladığımız bilimsel raporlarla, kamuoyuna yönelik yaptığımız açıklamalarla bu toplumsal muhalefet hareketlerinin en ön saflarındaki yerimizi aldık. Bu dönem boyunca, odalarımızın ve İl Koordinasyon Kurullarımızın düzenlediği yüzlerce etkinliğin yanı sıra TMMOB bünyesinde gerçekleştirdiğimiz merkezi olarak Bilirkişilik Çalıştayı, Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi, Kadın Sempozyumu, Kadın Kurultayı, Sanayi Kongresi, Enerji Sempozyumu ve Eğitim Sempozyumu etkinliklerimiz gerçekleştirildi. Bu etkinlikler yoluyla TMMOB’nun değerleri ve birikimi toplumun tüm kesimleriyle paylaşılırken, meslek alanlarımızdaki teknik gelişmeler üyelerimize aktarıldı. Yine bu dönem boyunca açtığımız davalar ve yürüttüğümüz hukuki mücadele ile şehirlerimizin, kıyılarımızın, madenlerimizin, tarihi eserlerimizin, kültürel mirasımızın yağmalanmasına karşı önemli davalar kazandık. Üyelerimizin haklarını koruma ve teknik yönetmeliklerin mesleki ilkelere uygunluğu noktasında önemli kazanımlar elde ettik.

KÜLTÜREL MİRASI, ŞEHİRLERİ VE DOĞAYI

TMMOB'nin amaç ve hedefleri neler?

 TMMOB olarak bizler hem üyelerimize karşı, hem de ülkemize karşı sorumluluk taşıyoruz. Bir yandan üyelerimize mesleki, ekonomik ve sosyal alanlarda sahip çıkma mücadelesi verdiğimiz gibi, mesleki gelişmelerin toplumsal çıkarlar için kullanılması içinde mücadele ediyoruz. Bizim bu toplumcu bakış açımız çoğu zaman siyasi iktidarı rahatsız ediyor ve bizi “ideolojik” davranmakla “siyaset yapmakla” itham ediyorlar. Oysa bizler açtığımız davalarla, yürüttüğümüz kampanyalarla, hazırladığımız bilimsel raporlarla, kamuoyuna yönelik yaptığımız açıklamalarla, yıkım ve talan politikalarına karşı kültürel mirasımızı, şehirlerimizi ve doğamızı savunmaktan başka bir şey yapmıyoruz. Siyasilerin ya da yerel yöneticilerin birliğimize karşı tutumu, bizlerin bilime, insana, ülke ve halk çıkarlarına düşman olan tüm girişimlere karşı takındığımız bu onurlu tavrımızdandır. Biz gücümüzü, almış olduğumuz eğitimden, yüreğimizdeki insan sevgisinden, mesleğimizin toplumcu özünden ve tüm saldırılara karşı bizlere sahip çıkan üyelerimizden ve halkımızdan alıyoruz. Bizler ne sırça köşklerde yaşıyoruz, ne rant çetelerine dayanıyoruz, ne de kamu kaynaklarından besleniyoruz. Bizler bugüne kadar var olan tüm gücümüzle kamu ve toplum yararı için çabalamaya, ülkemize, halkımıza, mesleğimize ve meslektaşlarımıza sahip çıkmaya, aklın ve bilimin ışığında gerçekleri haykırmaya çalıştık. Bundan sonra da bu yönde çalışmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz.