TMMOB 2. KADIN SEMPOZYUMU AÇILIŞ KONUŞMALARI

TMMOB’nin aydınlık yüzleri,

Sevgili Kadın Meslektaşlarım,

Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz.

Yaklaşık 4 dönemdir yapmakta olduğumuz Kadın Kurultaylarına geçen dönemden itibaren Kadın Sempozyumunu da ekledik. “Kadınlar örgütlü TMMOB daha güçlü şiarıyla” sürdürdüğümüz kadın çalışmalarının giderek büyüdüğünü, örgütle bütünleştiğini görüyor ve bu başarınızdan dolayı hepinizi kutluyorum.

Kadınlarla ilgili tüm söylemlerinde cinsiyetçi bir dil kullanan, kadınlara saldıran siyasi iktidar, gerici düzenlemelerinin büyük çoğunluğunu kadınlar üzerinden yürütüyor. Sempozyum programının bu gerçekliğin altını bir kez daha çizecek şekilde kurgulanmış olmasını anlamlı buluyorum.

Böylesine önemli bir etkinliği TMMOB adına şekillendiren Kadın Çalışma Grubumuza, etkinliğimize emeği ve katkısı bulunan tüm dostlara, etkinlik konuşmacılarına, siz katılımcılara yürekten teşekkür ediyorum.

Sevgili arkadaşlar,

2. Kadın Sempozyumunu Olağanüstü hal koşulları fırsat bilinerek; soruşturmalar, görevden uzaklaştırmalar, gözaltı ve tutuklamalarla muhalif tüm seslerin susturulmaya çalışıldığı, ülkemizin yüz akı akademisyenler sorgusuz, sualsiz ve hukuksuz bir şekilde görevlerinden ihraç edildiği, basın-yayın organlarının, derneklerin kapatıldığı, 8 Mart kadın yürüyüşü gibi tüm dünyada coşkuyla kutlanan bir etkinliğin dahi yasaklandığı bir süreçte gerçekleştiriyoruz.

Bizler, iktidarın rant hesaplarına çomak sokan, ülke kaynaklarının talan edilmesine karşı çıkan, bu ülkenin yüzünü emekten, adaletten, demokrasiden yana çevirmiş mühendis, mimar ve şehir plancıları bu baskılara çok da yabancı değiliz. Ancak baskının sistematik hale geldiğinin ve bir korku iklimi yaratılarak toplumun sindirilmeye çalışıldığının da bilinmesini isteriz.

Aramızda KHK’larla işten atılan meslektaşlarımız olduğunu biliyorum. Baskı ve yıldırma operasyonları karşısında dimdik duran sevgili kadınlar… Bu onurlu mücadelenizde her zaman yanınızda duracak ve görevlerinize bir an önce geri dönebilmeniz için gereken her türlü desteği vereceğiz. Mücadeleniz mücadelemizdir.

Hukuk tanımaz diktacı zihniyetin nazi dönemini çağrıştıran bu faşizan uygulamalarıyla amaçlanan açıktır. Bir rejim dönüşümü ve fiilen yürütülmekte olan başkanlık sisteminin kurumsallaştırılması söz konusudur.

Evet, sevgili meslektaşlarım;

Ülkemiz gündemine karabasan gibi çöken Anayasa değişikliği referandumuna yaklaşık bir ay kaldı.16 Nisan’da halk oylamasına sunulacak olan bu Anayasa değişikliği paketinde toplumun ve ülkenin temel ihtiyaçları ve sorunlarına yönelik hiçbir öneri, hiçbir çözüm bulunmamaktadır.

Aksine, zaten iyice güdümlü hale gelmiş olan yargının bağımsızlığı ile yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin ayrılığı ilkesi ortadan kaldırılmaktadır.

Meclisin yasama ve denetim yetkisi elinden alınmaktadır. Yürütme yetkisi, tek başına Cumhurbaşkanında toplanmakta, Cumhurbaşkanı denetimsiz ve sınırsız yetkilerle donatılmaktadır.

Cumhurbaşkanı herhangi bir partiye üye, hatta parti başkanı bile olabilecektir. Partili cumhurbaşkanı tarafından belirlenen kişiler milletvekili, bakan, Cumhurbaşkanı yardımcısı olacaktır.

Cumhurbaşkanına Meclisi feshetme, bütçe hazırlama, kararname çıkarma, HSK ve AYM üyelerini, büyükelçileri, üst düzey kamu yöneticilerini atama, milli güvenlik politikalarını belirleme, TSK’yı kullanma, OHAL ilan etme ve daha birçok yetki verilmektedir.

Cumhurbaşkanına bağlı olarak çalışacak ve tüm üyeleri Cumhurbaşkanı tarafından atanacak Devlet Denetleme Kuruluna Meslek Kuruluşları ve sendikalar hakkında İdari Soruşturma açma yetkisi de verilerek bu kurumlar işlevsizleştirilmeye sürekli baskı altında tutulmaya çalışılmaktadır.  

Böylesi geniş yetkilerle donatılan Cumhurbaşkanının yargılanması ise neredeyse imkânsız hale getirilmektedir.

Görüldüğü üzere, yapılmak istenen değişiklik, iktidarın iktidarını daha sert bir şekilde koruyabilmesi, ömrünü uzatabilmesi içindir.

Yapılmak istenen değişiklik, sömürü ve rant düzenlerinin otoriter bir tarzda sürmesi,  yolsuzluklarının dokunulmazlık sağlanarak devam etmesi, halkımızın alın terinin ürünü olan kamu kaynak ve varlıklarının talanı içindir.

Bunun en somut örneğine geçtiğimiz günlerde tanıklık ettik. OHAL koşullarının sunduğu olağandışı yetkilerden yararlanan siyasal iktidar, yeni bir KHK ile ülkemizin 11 büyük kamu kurum ve kuruluşunun hisseleri ile birçok ildeki devlet arazilerini Varlık Fonu’na aktardı. Yani daha başkanlık sistemi gelmeden icraata başladılar.

Sevgili arkadaşlar,

Bu değişiklik paketi, iktidarda olduğu 15 yılda kadınların tüm kazanımlarını birer birer ellerinden alan, kadın cinayetlerine ve kadının insan hakları ihlallerine göz yuman, kadını toplumsal yaşamdan uzaklaştırıp eve hapsetmeye çalışan AKP zihniyetinin Cumhuriyet değerleriyle kavgasının son raundundaki vurucu darbesidir.

Görünen odur ki, demokrasi ve laikliğin tasfiye edilmesi, yoğun dinselleştirme gibi toplumun yeniden biçimlendirilmesine hizmet eden düzenlemeler iktidara yetmemiş ve Anayasa değişikliği ile siyasal rejim dönüşümünü tamamlayacak yeni bir dönemece girilmiştir.

Kuru gürültüye pabuç bırakmadığını, toplumsal cinsiyet rolleri ezberinde erkek mesleği olarak bilinen mühendislik alanlarını seçerek ispat eden siz kadın meslektaşlarımın, bu Anayasa değişikliği ile dayatılan “tek adam” rejimine “HAYIR”larını en güçlü sesleriyle haykıracaklarına inancım tamdır.

Ülkenin dört bir yanından gelen, “Söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var” diyen kadın yoldaşlar…

Hepinizi sevgi, umut ve gelecek güzel günlere olan inancımla bir kez daha selamlıyor, etkinliğimizin başarılı geçmesini diliyorum.
 

Emin Koramaz
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı

 

 

 

 

Sayın Birlik Başkanım,

Sayın Birlik Yönetim Kurulu Üyeleri,

Sayın Odalarımızın Yöneticileri,

Sayın İl koordinasyon kurulları,

Değerli Konuklar ve Katılımcılar,

Sevgili Öğrenciler;

Hepinizi Kadın çalışma grubu ve şahsım adına selamlıyor, hoş geldiniz diyorum.

Kadınların sesinin, toplum içerisinden ayıklanmaya çalışıldığı bu karanlık günlerde, sözümüzü söylemek adına, TMMOB 2. Kadın Sempozyumu’nu gerçekleştirmekten mutluluk duyduğumuzu belirtmek isterim.

17 Ocak 2015 tarihinde ilkini gerçekleştirdiğimiz 1. kadın sempozyumunda “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” ni tartışmış olan bizler; bugün 111.393 kadının, mühendis, mimar ve şehir plancısı kimliğiyle örgütlendiği TMMOB, 2. kadın sempozyumunda “mesele kadın olmak” diyor.

“Mesele Kadın Olmak”; Ya da olmaya çalışmak...

“Kadının adı var mı bu ülkede?” sorusuna yanıtlar üretmek, yeni yollar ve ufuklar açmak, ortaklaşmak için gerçekleştireceğimiz sempozyumumuzda kadınların bir adım önde olacağı yarınlar için mücadele koşullarını irdeleyeceğiz.

Var olma mücadelemiz tamda burada başlıyor.

Hayatın her alanında var olabilmek için mücadelede “ben de varım!” diye haykırmak, haykırabilmek. İşte bütün mesele bu.

Onlar sesimizi kısmaya çalışıyorsa da, öteki olmaya zorluyorsa da kadınlar hayır’da ayak diremek zorundadır.

Onlar; soru soran basın mensubuna, "Kız mıdır kadın mıdır bilmem," diye konuşma yapıyorlarsa kadınlar hayır’da ayak diremek zorundadır.

Onlar; "Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek" ya da "Tecavüze uğrayan doğursun, devlet bakar," diye açıklama yapıyorlarsa biz “HAYIR” diye en öne atılan oluruz.

Bir var olma kavgasından fazlasıdır kadın olmak…

Var etmek kavgamız olmuştur.

Ve kadınlar, 
Biz kadınlar 
Korkunç ve mübarek ellerimiz var bizim,

İnce, küçük çenelerimiz, kocaman gözlerimiz var

Gün geçtikçe; kadınların temel hak ve özgürlüklerine yapılan müdahaleler ile uygulanan, uygulanmaya çalışılan baskı ve şiddet artsa da, bu ülkenin cesur ve yürekli kadınları dün olduğu gibi, bugün de barbarlığa karşı duracaktır.

Dil, din, ırk ve cinsiyet rolleriyle şekillenen ve zenginleşen toplumsal yapı, siyasal iktidar tarafından yapılan gerici müdahalelerle eğitimsizlik, güvencesizlik, yoksulluk, işsizlik, sömürü ve ayrımcılık ile her geçen gün geriye itiliyor,

Kadınlar olarak, ceplerimizdeki kırmızı kartları çıkarmak zorundayız.

Evde, okulda, işte, tarlada, arazide, fabrikada, şantiyede, ofis de kadınlara yönelik tüm ikincil, cinsiyetçi ve zorba uygulamaya HAYIR diyoruz.

15 yıldır bir fiil sürdürülen kadın karşıtı politikaların, toplumsal var olma mücadelesine döndüğü bu günlerde, mühendis mimar ve şehir plancısı kadınların sesi ile sempozyumumuzu gerçekleştireceğiz.

Mesele kadın olmak olunca; söyleyecek çok sözümüz var ve onu değiştirecek gücümüzün olduğunu da biliyoruz.

Bu sebeple; 

Şiddet, Taciz ve Tecavüze;

Kadın Cinayetlerine;

Her Türlü Ayrımcılığa;

Kadın Emeğinin Sömürülmesine;

Kadının Yok Sayılmasına,

Özgürlüklerimizin Elimizden Alınmasına;

Hayatımıza ve Kararlarımıza Müdahale Edilmesine;

Ve Tüm Baskılara HAYIR! Diyoruz.

Emekten, eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden, cumhuriyetten, laiklikten, insanca yaşamdan yana verdiğimiz mücadelemizde; TMMOB’li kadınların örgütlü sesinin de, bir kez daha hayırlara vesile olacağı inancındayız.

Sözlerime son verirken;

2. Kadın Sempozyumu’nun düzenlenmesinde emeği geçen kadın çalışma grubumuza, değerli görüşleri ile sunumlarını yapacak olan konuşmacılara ve desteklerini esirgemeyen tüm kadınlara çok teşekkür ediyor, sempozyumumuzun başarılı geçeceği inancı ile sizleri

Sevgi, Saygı ve Dayanışma ile Selamlıyorum.

 

M. Hanze Gürkaş 
TMMOB Kadın Çalışma Grubu Başkanı