Çalışma Programı

TMMOB 48. DÖNEM ÇALIŞMA PROGRAMI

CUMHURİYETİN İKİNCİ YÜZYILINDA TMMOB’NİN 70. YAŞINDA

ÜLKEMİZ, HALKIMIZ, EMEĞİMİZ VE MESLEĞİMİZ İÇİN MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ!

DÜNYADA DURUM

Küresel kapitalist sistem, her geçen gün derinleşen bir krizin içinde çıkış yolları aramaktadır. Neoliberalizmin dünyayı ihya edeceği iddiasının çökmesi, yıkıcı sonuçlarının ortaya çıkması ve 2000’li yılların sonundan beri süregelen krizler, bunalımlar ve durgunluk hem iktisadi hem sosyal hem de siyasi sorunları alabildiğine büyütmüştür.

ABD’nin önderliğinde simgeleşen tek kutuplu dünya düzeni ve emperyalist sistem, işbirlikçileriyle birlikte çözümü işgallerde, savaşlarda ve iç savaşlarda aramakta; başta Ortadoğu ve Afrika olmak üzere tüm dünyada mutlak yoksulluk ve mülteci hareketliliğinde büyük bir artışa neden olmaktadır.

Emperyalizmin İkinci Dünya Savaşı sonrası Ortadoğu’da izlediği istikrarsızlaştırma siyaseti, özellikle İsrail yayılmacılığıyla sürmüştür. Afganistan, Irak, Libya işgallerinden sonra ABD ve müttefiklerinin bölgedeki hedefleri Yemen, Suriye ve İran olmuştur. Ülkemizde siyasal iktidar bu konularda açık veya örtük, çeşitli biçimlerde emperyalizmin yanında yer almıştır. Bugün İsrail’in Filistin halkına onlarca yıldır çektirdiği acılar ve işgal politikaları kuşkusuz ABD ve işbirlikçilerinin ideolojik yaklaşımlarının bir sonucudur.

Emperyalizmin NATO’yu genişletme, Rusya ve Çin’i kuşatma çabaları; nükleer füzeler dahil silahlanmanın çok büyüyen boyutları; İsrail’in Filistin’deki soykırımıyla Ortadoğu haritasında yapılmak istenen değişiklikler; bölge ülkeleri arasındaki gerilimler ve dünya çapında finans, tedarik, ticaret, emek zincirlerinde yaşanan kırılma ve değişimler, etkileri önümüzdeki dönemde daha da artacak önemli gelişmelerdir.

Çin-Rusya ve müttefikleri soğuk-sıcak savaş, ekonomik ve diğer ambargo yöntemleriyle engellenmeye çalışılmakta ise de ABD’nin başını çektiği tek kutuplu dünya düzeni sona ermiş, yeni uluslararası kamplaşma ve dizilişler ortaya çıkmıştır; bugün artık iki veya çok kutuplu bir dünya söz konusudur.

Ekonomi, teknoloji, enerji, doğal kaynaklar, istihdam, gıda, iklim-çevre, salgınlar, sağlık, savaşlar, uluslararası hukukta aşınma, büyük güçler arası rekabet, göçler, yoksulluk, sağcılık ve neofaşizmin yükselişi boyutlarıyla çok katmanlı, toplu bir kriz durumu vardır.

Mevcut dünya durumu, halklar açısından sosyal hak kayıpları, işsizlik, yoksullaşma, açlık, toplumsal parçalanma, mülteci akınları, insanlık dışı yaşam koşulları, kitlesel ölümler ve halklar arasında kuşaklar boyunca sürecek düşmanlıklara yol açmaktadır. Türkiye’nin izlediği iç ve dış politika da bu insanlık dışı genel durum içindedir.

TÜRKİYE’DE DURUM

Türkiye, emperyalizm ideologlarının tanımıyla “ılımlı”, gerçekte ise emperyalizmin dayattığı “uyumlu İslam” politikası doğrultusunda hilafet yürüyüşlerinin, şeriata övgü gösterilerinin yapıldığı bir ülkeye dönüştürülmüştür. İktidarın totaliter faşizan ve dinci karakteri, dünyadaki çok katmanlı bunalım ve neofaşizmin yükselişte olduğu dalgayla da uyum içindedir.

AKP’nin gerici-muhafazakâr politikaları yalnızca emperyalizmin çıkarlarıyla değil, neoliberal ekonomi politikalarıyla da koşuttur. Muhafazakârlık ve İslamiyet, itaatkâr ve kanaatkâr bir toplum inşa etmek için kullanılmıştır. İnşa ettikleri toplumdan beklentileri yolsuzlukları, ülke kaynaklarının peşkeş çekilmesini, iş cinayetlerini, ırkçı-gerici politikaları sorgulamayacak, tevekkül içinde kabul edecek bir halk yığınıdır.

AKP iktidarında, emperyalizm tarafından desteklenen, Cumhuriyetin ve toplumsal gelişme süreçlerinin bütün olumlu yanlarını ortadan kaldıran karşıdevrimci bir rejim değişikliği olmuştur. Laiklik, modern toplumsal yaşam, demokrasi, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, sosyal hukuk devleti, 150 yılı aşan anayasal birikim, temel hak ve özgürlükler ile kamunun ekonomi ve topluma yönelik üstlendiği olumlu işlevlerin tasfiyesi, yoğun dinselleştirme, kamu kaynaklarının yağmalanması, parti devleti, tek kişi egemenliği ve kuralsızlaşma, bu rejim değişikliğinin karakteristik öğeleridir.

Bu anlayış, Türkiye’yi son 22 yılda cemaat ve tarikatların en görkemli dönemlerini yaşadığı ülke konumuna getirmiş, sosyal devlet ilkesinin terk edilmesi sonucu kamusal hizmetlerde yaşanan boşluklar, cemaat ve tarikat bağlantılarıyla doldurulmuştur. Eğitimden sağlığa, barınmadan kamusal hizmetlere kadar her alan, farklı cemaatlere pay edilmiş, cemaat ve tarikatlar AKP dönemiyle birlikte sadece dinsel bir varlık değil, devasa ekonomik ve sosyal organizasyonlar haline getirilmiştir.

Mevcut haliyle ülkemizdeki tek adam rejimi, AKP iktidarının başarı hikâyesi değil, yönetim krizinin ürünü ve göstergesidir. 22 yıldır uygulanan politikalarla ekonomiden siyasete, toplumsal yaşamdan uluslararası ilişkilere dek her açıdan derin krizler yaratan AKP iktidarı, normal koşullar altında ülkeyi yönetemez durumdadır. Bu yönetemez anlayışın en açık görüntüsü, verginin ve borçlanmanın tabana, yani halk kesimlerine yayılmasıdır. Her geçen gün artan hayat pahalılığı ve enflasyon, emekçi halk kesimlerinin her an yoksullaşması ve yaşamak için yalnızca karın tokluğuna yöneltilmeleri, AKP’nin kendi iktidarını koruyabilmek için dayattığı tek adam rejimi, baskı ve zorun somut göstergeleridir.

Diğer yandan Tek Adam Rejiminin istikrarsızlığı yalnızca ekonomik göstergelerle değil, parlamentonun etkisizleştirilerek halk iradesinin görmezden gelinmesi, güçler ayrılığının ortadan kaldırılarak denge-fren mekanizmalarının ortadan kaldırılması, yargı bağımsızlığının ortadan kaldırılarak hukukun üstünlüğü anlayışının bitirilmesi, izlenen kayyum siyaseti ile de somutlanabilmektedir. Rejimin istikrarsızlığı, AKP’yi ülke içinde ve dışında daha saldırgan politikalar izlemeye itmektedir. Bir yandan polis şiddeti ve yargı kullanılarak toplumsal muhalefet baskı altına alınırken diğer yandan da dışlayıcı-kamplaştırıcı politikalarla toplum saflaştırılmaktadır.

Ülkemiz, sıcak para ekonomisi ve borçlanmanın bile çıkar yol olmadığı bir kriz içinde sürüklenmektedir. IMF’ci kemer sıkma yöntemini öngören son Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planı, neoliberal dönüşümle aşındırılmış olan sosyal güvenliği neredeyse tümüyle ortadan kaldırmanın yeni halkalarıdır. Diğer yandan iktidarın alacağı her borç, yapacağı her kredi anlaşması, faiz yükleriyle birlikte yine halkımızın ve gelecek kuşakların sırtına yüklenecektir.

Karşımızda tarihimizin tüm usulsüzlük ve yolsuzluklarını, borçlanma ve faiz ödeme düzeylerini, rant politikalarını, vergi adaletsizliklerini kat kat aşan, halkın yaşamını hayat pahalılığı, işsizlik, yoksullukla mahveden bir kötülükler ve felaketler iktidarı vardır. Siyasal İslam’ın totaliter karanlığı ile kapitalizmin yeni tip faşizmlere yönelimi, bu iktidarda cisimleşmiştir.

Türkiye, emperyalizm ve ekonomik, finansal, teknolojik bağımlılık zincirleri ile göreli özerklik arasında sıkışarak, nihai planda ABD ve NATO tarafından belirlenen bir ülke konumundadır. Emperyalizme bağımlılığa, gerici Körfez ülkelerine mali bağımlılık eklenmiştir. Varlık Fonundaki ulusal varlıklar, borç, ipotek, hisse verme, takas vb. yollarla bölge gericiliğine sunulmaktadır. Saray iktidarının, emperyalistler ve büyük güçler arası çelişkilerden yararlanma şekli ülkemizin dışa bağımlılığını artırmaktadır. Yüksek dış borç bağımlılığı ülkemizi yeni bir tür kapitülasyon cenderesine sokmaktadır.

Öte yandan Türkiye, birçok uluslararası ölçüm endeksinde narkotrafik, kara para aklama, enflasyon gibi konularda önlerde; eğitim, sağlık, yaşam koşulları gibi konularda ise çok gerilerdedir. Çünkü ülkemiz mafyatik-oligarşik finans, rant ve suç ağlarının istilası altındadır.

Ancak siyasal iktidarın gündeminde ülkenin başat sorunlarına çözüm aramak yerine kemer sıkmacı, ücretlerde gerilemeye, emekçilerin kıdem tazminatlarını eriterek yok etmeye, esnek-güvencesiz çalışmayı yaygınlaştırmaya, sosyal güvenliği daha da aşındırmaya, hayat pahalılığının kaynağı olan sömürüyü sürdürmeye, borç ve faizleri ödemek için yine borç almaya ve yüksek faizler ödemeye yönelik bir program yer almaktadır. Bu program, büyük sermaye gruplarının ve emperyalizmin çıkarlarını temel almaktadır. Bunu da kamuoyunun gündemine normalleşme, ılımlılaşma gibi kavramlarla taşımaya çalışmaktadır.

Hedeflenen neoliberal ve totaliter siyasal İslamcı rejim değişikliğinin, parlamenter muhalefet tarafından bütünlük içinde ele alınmaması, anayasa konusunun iktidar tarafından tam da 31 Mart yerel seçim hezimetinin ardından “Türk siyasetinde yumuşama dönemini başlatma” söylemiyle yeniden gündeme getirilmesine yol açmıştır. Bu aldatıcı söylem, iktidara yönelik tepkileri yumuşatmayı, zaman kazanmayı, hareket zeminini ve ittifak ağını genişletmeyi amaçlamaktadır.

Bu yumuşamanın adımlarını, Kürt sorununda “açılım”, “çözüm” gibi oyalama taktiklerinin yerini militarist politikalara, seçilmiş yasal temsilcilerin hapse gönderilmesine, halkın oylarının yok sayılmasına bırakan inkâr ve asimilasyon politikalarında açıkça görmekteyiz.

Yine açıkça görmekteyiz ki emek düşmanı kemer sıkma programı söz konusu olduğunda, toplumsal muhalefet baskı ve şiddetle sindirildiğinde, laiklik kamusal alanın dışına itildiğinde, eğitimde Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve ÇEDES söz konusu olduğunda ortada ılımlılaşma, yumuşama yoktur.

Ancak emekçi, işçi, emekli, kadın, genç, öğrenci, çiftçi ve çeşitli toplum kesimlerinin tepkilerinde görüldüğü üzere Türkiye bu rejime teslim olmayacaktır. Ömrünü zorbalıkla, hukuk dışılıkla sürdüren, ülke ve halkı yoksullaştıran iktidara karşı halk, son seçimlerde önemli bir set çekmiştir. Yapılan seçimlerin sonuçları, iktidarın desteğinin eridiğini göstermiştir.

ÜLKEMİZDEKİ GELİŞMELERİN MESLEĞİMİZE VE ÖRGÜTÜMÜZE YANSIMALARI

Cumhuriyet kazanımlarının birer birer tasfiye edildiği piyasacı dönüşümden tüm yaşam alanlarımızın yanı sıra mühendislik-mimarlık uygulamaları, mühendislerin, mimarların ve plancıların sosyal konum ve koşulları da doğrudan olumsuz biçimde etkilenmiştir.

Cumhuriyet’in 100. yılına geldiğimizde mühendislik, mimarlık ve şehir planlama başta olmak üzere birçok alanda büyük ve köklü sorunlar hayatımızı kuşatmıştır. Plansızlık, üretimsizlik, işsizlik, yoksulluk, güvencesizlik, açlık ve sefalet koşulları ülkemizi teslim almıştır. 1980’li yıllardan itibaren imalat sektöründe başlayan özelleştirme dalgasıyla, kamuya ve halka ait olan varlıklarımız devletin elinden çıkarılarak sermayenin dizginsiz sömürüsüne ve yağmasına açılmıştır. Sanayi, tarım, enerji, madencilik, bilişim, iletişim altyapısı, denizcilik, doğal çevre yeni sömürgecilik kıskacı altındadır. AKP’nin “yerli ve milli teknoloji” söylemi bu bağımlılık ilişkilerini gizlemeyi amaçlamaktadır. Serbestleştirme ve özelleştirmeler, üretim ile ihracatın ithal girdilere bağımlılığı, emperyalizmin belirlediği uluslararası iş bölümünün dayattığı fason üretim, finansallaşma ile iktidarın kuralsızlaştırma ve rant uygulamaları ülkemizi sanayisizleştirmiş, tarım ürünlerinde kendimize yeterliliği bitirmiş ve ithalata bağımlı kılmıştır.

Pandemiler, depremler, orman yangınları, işyeri yangınları, seller, toprak kaymaları, madenlerdeki göçükler; iş, kadın, trafik, tren cinayetleri ve tüm diğer felaketlere “fıtrat” denerek, ülkenin yetişmiş mühendisleri, mimarları ve plancıları göz ardı edilerek, çağdışı nedenlere bağlanmaktadır.

Bir afet ülkesi olmamıza karşın daha fazla önem verilmesi gereken mühendislik, mimarlık ve planlama hizmetleri birer prosedür haline getirilmiştir. Merkezi politikalardan yerel uygulamalara kadar birçok alanda bilim ve teknik dışlanmış, mesleklerimiz yok sayılmıştır.  Ülkemizin temel sorunlarının çözümünün de afetlere karşı dirençli kentleşmenin, tarımsal ve sınai üretimin, tarihi, kültürel ve doğal alanların korunmasının, toplumsal kalkınmanın da anahtar gücü olan mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı meslekleri âdeta gözden çıkarılmıştır.

Birçok afetin ve işçi sağlığı-iş güvenliği alanıyla ilgili alınmayan önlemlerin toplumsal yıkım, cinayet ve âdeta toplu katliamlara dönüşmesine neden olan kamusal hizmet ve denetimlerin tasfiyesi, fason ve esnek üretim ile rant eksenli sermaye birikimi düzenlemeleri, mühendisliği, mimarlığı, şehir plancılığını ve dolayısıyla meslek örgütlerimizi doğrudan etkilemektedir. Mesleklerimiz eğitimden başlayarak niteliksizleşme, meslektaşlarımız ise yoksullaşma ve işsizlik kıskacındadır. İlk ve ortaöğretimden başlayarak eşit, laik ve bilimsel eğitimin tasfiyesi, plansız programsız yeni üniversite, fakülte ve bölümlerin açılması, eğitim ve uygulamada eşitsizlikle vasıfsızlaşma sorununu derinleştirmiştir.

Ancak Tek Adam Rejiminin yarattığı bu keşmekeşe karşı kamuculuk, laiklik, emek, bilim, teknik ve bağımsızlıktan yana bir mücadele hattı başta TMMOB olmak üzere tüm emek ve meslek örgütlerinin sorumluluğundadır. Ülkemize yaşatılan tüm olumsuzluklar geniş kitleler tarafından sorgulanmakta ve başka bir dünya özlemi de oluşmaktadır. Dünya durumu kamucu, sömürüsüz, savaşsız, barışçı seçeneği halkların önüne koymaktadır. TMMOB, ülkemizde ve dünyada bu tek doğru insani alternatifin yanındadır. Yıllardır yaşamın her alanıyla ilgili, meslektaşlarımızın ve Birliğimizin ürettiği kamucu yaklaşımların toplumda büyük bir karşılık bulmaktadır. Şimdi bu etkiyi büyütme zamanıdır. TMMOB örgütlülüğü tüm bu süreçlerde toplumsal konumu ve mesleki-teknik birikiminin gereğini yerine getirecek biçimde sorumluluk üstlenmekten kaçınmayacaktır.

TMMOB, 48. dönemde faaliyetlerini, ülke, halk, meslek, meslektaş sorunları ile genel olarak siyaset arasındaki ilişki bütünlüğünü gözeterek yürütecektir. Tek Adam Rejiminden kurtulmak, ülkedeki ekonomik krizden çıkmak, meslektaşlarımızın maruz kaldığı sorunları çözmek, mesleklerimizin saygınlığını artırmak için bütünlüklü bir mücadele çizgisi izleyecektir. 

TMMOB çalışmalarını, 1970’lerde Teoman Öztürk ve arkadaşlarının elbirliğiyle yarattıkları antiemperyalist, demokratik, halkçı, toplumcu gelenek ile Birliğimizin sonraki ve yakın dönemlerde geliştirdiği bütün değerlerin ifadesi olan demokratik mevziimizin çıkarları, örgüt iradesinin yol göstericiliğinde yürütecektir.

TMMOB çalışmalarını, dünyanın, ülkemizin, insanımızın, mesleklerimizin ve meslek örgütlerimizin içinde bulunduğu yeni koşullarda, kamu kurumu niteliğinde kamusal hizmet ve denetim işlevli özerk bir meslek kuruluşuna, mesleki demokratik bir kitle örgütüne düşen mesleki-toplumsal görevlerin büyüklüğü ve sorumluluklarının bilincinde olarak sürdürecek ve aşağıdaki alanlarda çalışmalar yaparak mühendislerin, mimarların şehir plancılarının mücadelesini yükseltecektir.

1. TEK ADAM REJİMİNE VE ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE KARŞI MÜCADELE

Cumhurbaşkanlığı tarafından gündeme taşınan “Yeni Anayasa” tartışmaları, kamusal üretim ve denetim mekanizmalarının tamamen ortadan kaldırıldığı; tarikatların, sermaye gruplarının ve rant odaklarının iktidar eliyle devletin her kademesinde kurumsallaştırıldığı bir Türkiye ortamında cereyan etmektedir. Tek Adam Rejiminde bütün erkler Saraya bağlanmış; yasama, yargı, yürütme ve devletin tüm kademeleri Sarayın yönetim ve denetimi altına girmiş; hukukun üstünlüğü, yerini Sarayın kararları ve “üstünlerin hukuku”na bırakmıştır. Her türlü demokratik itiraz ve direnişin yasadışı ilan edildiği, insan haklarının ihlal edildiği, demokratik ve kültürel faaliyetlerin yasaklandığı bir baskı rejiminde, Cumhuriyet tüm değer ve kurumlarıyla ortadan kaldırılmaya, çağdışı siyasi referanslara dayalı dinsel yönetim tarzı kurumsallaştırılarak kalıcılaştırılmaya çalışılmaktadır.

TMMOB, Cumhurbaşkanı tarafından gündeme getirilen “Yeni Anayasa” tartışmalarında tereddüt etmeksizin “Hayır” diyerek bu sürece karşı emek, meslek ve demokratik kitle örgütleriyle ortak mücadele hattının geliştirilmesi için sorumluluk almaya devam edecektir.

2. SİYASALLAŞAN HUKUK KARARLARI VE ÜSTÜNLERİN HUKUKUNA KARŞI MÜCADELE

Bugünün Türkiyesinde yaşadığımız Tek Adam Rejimi, bütün erkleri tekeline almış; yasama, yargı, yürütme, tüm devlet işleyişi Sarayın kararlarına bağlanmış, “hukukun üstünlüğü” anlayışı terk edilerek “üstünlerin hukuku” geçerli kılınmıştır. Başta Gezi ve Kobane davaları olmak üzere siyasi iktidarın güdümünde verilen yargı kararları halkın vicdanında karşılık bulmamıştır. Verilen siyaset güdümlü kararlar, milyonlarca insanın demokratik haklarını kullanmalarının ve demokratik istemlerinin bastırılmasına yol açmakta olup kamu idaresinin bir çeşit öç alma ve cezalandırma hamlesidir.

TMMOB, hukukun siyasallaşması ve üstünlerin hukukunun verdiği kararların karşısında; yasaklara, hukuksuz cezalara, baskıya, ranta, talana, yalana, tüm ayrıştırma politikalarına karşı emek, meslek ve demokratik kitle örgütleriyle yan yana durmayı, dayanışma faaliyetleri içinde bulunmayı sürdürecektir.

3. AKIL VE BİLİM TEMELİNDE KAMUCU DEMOKRATİK PLANLAMA İÇİN MÜCADELE

1980’li yıllardan itibaren uygulanmaya başlayan neoliberal politikalar, devletin kamusal sorumluluklarını ve faaliyetlerini tamamen dışlayan bir yönetim anlayışını hâkim kılmıştır. Bugün içinde yaşadığımız Tek Adam Rejimi ve inşa edilen parti devleti anlayışı, kamuyla örtüşen devlet anlayışının âdeta tersyüz edilmiş biçimidir. Bu dönemde tarım üreticisi için piyasa/fiyat oluşturan, ulusal sanayinin ve daha genel anlamda ulusal ekonominin ve halkın ihtiyaçlarını karşılayan, bunu kâr amacı gütmeden yapan düzenleyici/tedarikçi kuruluşlar olan kamu kuruluşları küçültülerek, özelleştirilerek, tasfiye edilerek, kapatılarak etkisizleştirilmiştir. Ülke sanayisinin ihtiyacı olan hammadde ve ara mallarını kâr amacı gütmeden tedarik eden ve teknolojik dönüşüm potansiyeli olan KİT sektörünün tasfiye edilmesiyle, dışa bağımlılığı azaltacak bir sınai/teknolojik atılım yapılmamıştır. Önceki dönemlerde ağırlıklı olarak kamu sanayi atılımlarında somutlanan Türkiye’nin sanayileşme süreci, planlama-sanayileşme-kalkınma üçlüsünün terk edilmesiyle birlikte kesintiye uğratılmıştır. Bu sürecin son 21 yılına damgasını vuran AKP iktidarı döneminde, sanayi düşük teknolojili üretimle, emek yoğun sektörlerle finansal spekülasyonlar ve mafyatik, oligarşik bir rant ağıyla kuşatılmış durumdadır.

Bugün ülkemizde devlet, kamuyla ve kamusal olanla âdeta savaş halinde olan bir devlet yapısı haline gelmiştir. TMMOB ise bu savaşta, kamunun haklarını, varlıklarını, zenginliklerini ve çıkarını koruyan taraftadır. AKP’nin Tek Adam Rejimiyle tasfiye ettiği en önemli kamusal değerimiz Cumhuriyettir.

Yalnızca yüksek katma değer ve yüksek teknoloji kriterlerine bağlanmış yatırım teşvik politikalarının ülke ekonomisini gerçek anlamda 21. yüzyıla götüremeyeceği açıktır. Hem nihai malın üretilmesi için gerekli olan girdilerin mümkün olanlarının ülkede üretilebilmesinin hem de ara malı üreten sektörler dahil olmak üzere ülke genelinde sektörel ve bölgesel sanayi planlaması gereklidir.

TMMOB, emperyalizmden ve piyasa güçlerinden bağımsızlığı sağlayacak bir siyasi iradenin oluşumu; kamucu-toplumcu planlama-kalkınma politikaları ve her alanda kamusal katılım ve denetim ağlarının hâkim olmasında, bu yöndeki halk egemenliğinin tesis edilmesi için akıl ve bilim temelinde, kamucu-toplumcu radikal bir planlama uygulaması için mücadeleyi büyüterek sürdürecektir.

4. LAİKLİK İÇİN GERİCİLİĞE KARŞI TAVİZSİZ MÜCADELE

Laikliğe karşı kurumsallaşmış gerici saldırılar, hayatın tüm alanlarını dinsel referanslarla düzenlemek amacıyla her geçen gün artmaktadır. Cumhuriyetin temel kazanımlarının başında gelen laiklik yok edilmek istenmektedir. Bilindiği üzere başta eğitim sistemi olmak üzere kamusal alan ve toplumsal yaşamın bütünü, İslamcı-mezhepçi faşist bir doğrultuda yeniden biçimlendirilmektedir. Gerici kuşatma, insanlığın yüzyıllardır sürdürdüğü aydınlanma mücadelesinin kazanımlarının birer birer yitirilmesine, halkımız ve emekçilerin derin bir karanlığa sürüklenmesine yol açmaktadır.

TMMOB, aklın ve bilimin ışığında, ülkesinin üreten gücü mühendis, mimar ve şehir plancılarının örgütü olarak gerici saldırılara boyun eğmez, laikliğin yok edilmesine izin vermez!... Başta çocuklarımızı ve gençlerimizi hedef alan ÇEDES ve Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli gibi uygulamalara karşı mücadeleyi güçlendirir. Tarikat ve cemaat ağlarının yurttaşları sömürmesine karşı durur, laikliğin yeniden kazanılması için mücadeleyi taviz vermeden büyütür ve sürdürür.

5. GERİCİ KUŞATMA ALTINDA ÇOCUKLARIMIZIN İSTİSMARINA KARŞI MÜCADELE

Gerici kuşatmanın en büyük hedefi geleceğimiz olan çocuklarımızdır. “Dindar nesiller yetiştirme” niyetiyle iktidar eliyle vakıflara, illegal yurtlara ve tarikat evlerine teslim edilen çocuklarımız gittikçe daha fazla istismar edilmektedir. Çocuklara yönelik şiddet, taciz-tecavüz ve eğitimde gericileşme hem özgüllükleri içinde hem de bir bütün olarak mücadele verilmesi gereken önemli alanlardır.

TMMOB, eğitimde ve toplumsal yaşamda yayılan gericiliğin etkilerinin kırılması; ÇEDES, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli gibi uygulamaların ortadan kaldırılması ve çocuklarımızın istismar edilmesine karşı yürütülen toplumsal mücadelenin içinde yer alır.

6. KÜRT SORUNUNDA DEMOKRATİK ÇÖZÜM VE BARIŞ

Siyasal ve toplumsal yaşamın demokratikleşmesinin olmazsa olmaz koşullarının başında gelen Kürt sorunu, demokratik barışçı çözümünü beklemektedir. Kürt sorunu; savaş, şiddet, ölümleri kutsama ve milliyetçilik sarmalından çıkarılıp eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir zeminde ele alınmalıdır.

TMMOB, Kürt sorununda sindirme, savaş ve şiddet politikalarının terk edilmesini ve demokratik çözümün mümkün olduğunu savunur; Türkiye halklarının eşit yurttaşlık temelinde, kardeşçe ve bir arada yaşaması için emek, barış, demokrasi mücadelesini bir bütünlük içinde sürdürür. Siyasi İktidarın savunma sanayi üzerinden yürüttüğü kaba milliyetçi propagandaya karşı çıkar, teknolojinin toplum yararına ve barışçı anlayışla kullanılması gereğini vurgular.

7. EMPERYALİZMİN VE İŞBİRLİKÇİLERİNİN BÖLGEMİZDE SÜRDÜRDÜĞÜ SAVAŞLARA KARŞI BAĞIMSIZLIK VE BARIŞ MÜCADELESİ

Ülkemizin dört bir yanı emperyalist güçlerce savaş ve ölüm coğrafyası haline getirilmiştir. Emperyalizmin başta Ortadoğu, Filistin ve Suriye, kuzeyde Ukrayna olmak üzere büyüttüğü savaş ve işgal politikalarının bedelini dünya halkları canlarıyla ödemektedir. Yaşanan can pazarına, Tek Adam Rejimi gizli sözleşmelerle, ortakları ise ticari anlaşmalarla çanak tutmaktadır. Ülkemiz savaşlardan kaçan mültecilerin mezarlığına dönüştürülmüştür.

TMMOB, emperyalizme karşı bağımsızlık savaşımının başat bileşeni olma bilinciyle emperyalizme ve işbirlikçiliğe karşı çıkışı önemsizleştirip bağlamından koparan her türlü anlayışla mücadele eder; ülkemizin ve bölgemizdeki her ülkenin bağımsızlığı ile iç işlerine karışılmaması ilkesini savunur; emperyalizme karşı mücadeleyi, emek ve demokrasi mücadelesiyle bütünlük içerisinde büyüterek sürdürür.

8. MÜLTECİ SORUNU VE DOĞURDUĞU SORUNLARA YÖNELİK ÇALIŞMALAR

Emperyalist sömürü ve işgal savaşları, milyonlarca insanı yaşam alanlarından göçe zorlamıştır. Bu zorunlu göç, başta Türkiye olmak üzere tüm dünyaya etki etmektedir. Mülteciler göç yollarında, çağdışı koşullarda hayatlarını kaybetmekte, ulaştıkları yerlerden sürülerek en temel insan haklarından bile mahrum bırakılmakta, AKP ve Avrupa Birliği’nin kirli pazarlığına kurban edilmektedirler. Mülteci nüfusun yoğunluğu, birçok siyasal sorunun yanı sıra yerleşim ve kent sorunlarını da doğurmuştur.

TMMOB, mülteci sorunu ve bu soruna bağlı olarak ortaya çıkan sorunları gündemine alarak bir çalışma başlatmayı önüne koyar.

9. TMMOB VE MESLEK BİRLİKLERİNİ HEDEF ALAN TÜM GİRİŞİMLERE KARŞI MÜCADELE

Tek Adam Rejimi uzun süredir gözünü, toplumsal muhalefetin bilim ve teknik yoluyla geliştirilmesi, kamusal üretim ve kamusal denetim ile ülke yararına faaliyet gösterilmesi, üretilen toplumsal faydanın hakça bölüştürülmesi, ülkemizin demokratikleşmesi için mesleklerinden aldıkları güçle mücadele eden mühendis, mimar ve şehir plancılarının örgütü TMMOB başta olmak üzere mesleki demokratik kitle örgütlerine çevirmiş durumdadır.

Mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının ortak gereksinmelerini karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel yararlara uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslektaşların birbirleriyle ve halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlakını korumak; kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında, yurdun doğal kaynaklarının bulunmasında, korunmasında ve işletilmesinde, çevre ve tarihi değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında, tarımsal ve sınai üretimin artırılmasında, ülkenin sanatsal ve teknik kalkınmasında gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulunmak amacıyla faaliyetlerini yürüten TMMOB’ye dönük siyasal ve idari baskılar halkımız, mesleğimiz, meslektaşlarımız ve meslek alanlarımızın da yıkımına neden olacaktır.

“Yeni Anayasa” tartışmaları sırasında meslek örgütlerine yönelik baskı ve zor uygulamalarının artacağı açıktır. Saray’ın arka bahçesi haline gelmeyen mesleki demokratik kitle örgütlerinin parçalanması, etkisiz ve yetkisiz hale getirilmesini amaçlayan tüm girişimler karşısında bir mücadele hattı örülmelidir.

TMMOB, Tek Adam Rejiminin Birlik ve Odalarımız başta olmak üzere mesleki demokratik kitle örgütlerinin etkisizleştirilmesine yönelik tüm adımlarını teşhir ederek Birlik ve Odaların özerk ve bağımsız yapılarının güçlendirilmesi; kamu-toplum yararı, kamusal hizmet, kamusal denetim için mücadeleyi kararlılıkla sürdürür.

10. ÜLKEMİZİN İÇİNE ÇEKİLDİĞİ EKONOMİK KRİZ DÖNGÜSÜ VE YOKSULLUĞA KARŞI MÜCADELE

Halkını yoksullaştırmayı, halkın gönenç seviyesini düşürmeyi, halkını dünyanın geri kalanından koparmayı ekonomik öncelik; parasını değersizleştirmeyi rekabetçi ekonomi olarak gören bir iktidarın bu ülkeye verebileceği hiçbir şey kalmamıştır. Ülkemiz yıllardır süregelen ekonomik krizler sarmalında savrulmaktadır. Siyasi iktidarın halka sunduğu çözüm sefalet ekonomisidir. Siyasi iktidar uyguladığı ekonomik ve sosyal politikalarla emekçi kesimleri tamamen yoksullaştırmış, devleti sosyal görevlerinden arındırarak baskı aracına dönüştürmüştür. Ülkeyi bu duruma getiren, iktidarın yıllardır uyguladığı üretime dayanmayan, yatırıma dayanmayan, sanayileşmeye dayanmayan, bilim ve teknolojiyi dışlayan ekonomi politikalarıdır.

Rant yaratma hedefli çılgın ve gereksiz projeler bu ülkeye yük olmaya devam edecek, yeni çevresel sorunlar yaratacaktır. İstihdam yaratmayan büyümenin ülke halkına hiçbir yararı olmamıştır. Sermaye çıkarlarının halkın ortak çıkarlarının önüne geçirilmesi, toplumsal bir felaketle sonuçlanmıştır. Ve bu felakette siyasi iktidarın bize vaat ettiği tek şey, daha fazla yoksulluktur.

TMMOB, ülkemizin içine çekildiği ekonomik kriz döngüsüne ve yoksulluğa karşı emek, meslek ve demokratik kitle örgütleriyle birlikte mücadeleyi büyütür.

11. EMEK MÜCADELESİNİN BÜYÜTÜLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ İÇİN MÜCADELE

Tüm dünyada ve ülkemizde gelişen yeni koşullarla birlikte emekçilerin, işçi sınıfının temel talepleri her geçen gün değişip güncellenmektedir. Emekçiler, asgari ücretten örgütlenme hakkına, mesai saatlerinin 35 saate düşürülmesinden özlük ve temel haklara dek birçok konuda ortak taleplerini dile getirmektedirler.

TMMOB, emek mücadelesinin büyütülmesi ve geliştirilmesi için emek, meslek ve demokratik kitle örgütleriyle yan yana faaliyet yürütmeye, mücadele ve dayanışma ilişkilerini daha da artırmaya kararlıdır.

12. MÜHENDİS, MİMAR VE ŞEHİR PLANCILARI İÇİN ASGARİ ÜCRET MÜCADELESİ

Mühendis, mimar ve şehir plancılarının işe giriş bildirgesinde baz alınacak asgari ücret hakkını güvence altına almak amacıyla TMMOB ve SGK arasında imzalanan protokol iktidarın emekçilere dönük sömürü politikalarının sonucu olarak SGK tarafından tek taraflı olarak feshedilmiştir. Bu durum meslektaşlarımızın düşük ücretlerle kayıtdışı çalıştırılmasına ve aynı zamanda kamunun zarara uğratılmasına neden olmaktadır. Mühendis, mimar ve şehir plancı asgari ücretinin ayrımsız olarak her düzeyde uygulanması gerekmektedir.

TMMOB, meslektaşlarımız için asgari ücret mücadelesini ilgili kamu kurumlarıyla görüşerek ve kamuoyu oluşturarak büyütür ve sürdürür.

13. İŞSİZLİĞE KARŞI MÜCADELE

Ekonomik krizin faturası emekçi sınıflara kesilmektedir. Uygulanan ekonomi ve istihdam politikaları sonucu meslektaşlarımızın işlerine son verilmekte ve çoğunlukla tazminat, kıdem gibi hakları gaspedilmektedir. İşsizlik oranları her geçen gün artmakta, kamuda tasarruf tedbirleri, özel sektörde ise ekonomik kriz gerekçe gösterilerek istihdam daraltılmakta, çalışma koşulları zorlaşmaktadır. Mevcut ekonomi ve istihdam politikaları değişmeden işsizlik sorununa kalıcı bir çözüm getirilemeyecektir.

TMMOB, işsizliğe karşı emek ve meslek örgütleriyle ortak mücadeleyi güçlendirerek sürdürür; işsizlerin sorunlarını ülke gündemine taşıyarak çözüm yolları aranması için kamuoyu oluşturur.

14. ESNEK, GÜVENCESİZ, KURALSIZ ÇALIŞTIRILMAYA KARŞI MÜCADELE

Ücretli çalışan meslektaşlarımız, her geçen gün acımasızlaşan, sömürünün ve baskının arttığı koşullar altında hizmet üretmeye çalışmaktadır. Çalışma alanları esnek, güvencesiz ve kuralsız hale getirilmiş, örgütlenme haklarımız engellenmiştir. Açlık sınırı ve civarında ücretlerle çalışmaya zorlanan meslektaşlarımız, yaşamlarını sürdürmekte ve mesleklerini icra etmekte zorlanmaktadır. Emek ve insan odaklı, güvenceli bir çalışma yaşamı ve güvenceli bir gelecek; mühendis, mimar ve şehir plancıları dahil bütün emekçiler için temel haktır.

TMMOB, emek ve insan odaklı bir çalışma yaşamı temelinde esnek, güvencesiz, kuralsız çalışma biçimlerine karşı mücadeleyi gündeminde tutar; emek düşmanı düzenlemelere karşı aktif mücadelesini büyüterek sürdürür.

15. KAMUDA ÇALIŞAN MESLEKTAŞLARIMIZIN ÖZLÜK HAKLARI İÇİN MÜCADELE

Kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancıları baskı, ihraç, statü farklılıkları ve ücret eşitsizliği sorunlarıyla karşı karşıyadır. Yıllardır üretim, yatırım, eğitim, istihdam planlaması yapılmadığı için on binlerce mühendis, mimar ve şehir plancısı ya işsizdir ya da meslekleri dışında çalışmak zorunda kalmaktadır.

TMMOB, meslektaşlarımızın ücretlerinin ve özlük haklarının “eşit işe eşit ücret” ilkesi doğrultusunda iyileştirilmesi, kapsam dışı personel statüsü ve buna bağlı olarak yaratılan ücret dengesizliğinin ve çifte standardın ortadan kaldırılması, farklı statülerde çalıştırılma ve arazi tazminatı gibi farklı ücret uygulamalarının sonlandırılması, atama bekleyen binlerce mühendis, mimar ve şehir plancısının atamasının yapılması, kamuda istihdamın artırılması, tayin ve terfilerinin politik ve benzeri etkilerinden arındırılarak açık, saydam, denetlenebilir ve liyakat temelli yapılmasının sağlanması için yürüttüğü mücadeleyi büyüterek sürdürür.

16. EMEKLİ MESLEKTAŞLARIMIZIN TEMEL HAKLARI İÇİN MÜCADELE

Sosyal güvenlik, devletin en temel görevi, yurttaşın da en öncelikli hakkıdır. Sosyal güvenliğin temel amacı, bireyleri karşılaşacakları sosyal risklere karşı korumak ve bu risklerle karşılaştıklarında riskin etkilerini en aza indirmektir. Bunun için çalışanların maaşlarından sosyal güvenlik primi tahsil edilmekte ve bu primler devlet tarafından kullanılmaktadır. Sosyal güvenlik mekanizmasının temel mantığı toplumun bütününün, her bir parçasına ve geleceğine ortaklaşa sahip çıkmasıdır. Ancak emeklilik, bir tür toplumsal dışlama mekanizması olarak işlev görmekte, devletin ve toplumun sırtında bir yük olarak görülmektedir. Emek ile emekli arasındaki bağ koparılmak, görünmez kılınmak istenmektedir. Toplumun dar ve sabit gelirli diğer kesimleri gibi, emekli meslektaşlarımız da büyük sıkıntılar içinde yaşamaktadır. Kriz dönemiyle birlikte artan yaşam maliyetleri bu sıkıntıları sürdürülemez boyutlara taşımıştır.

TMMOB; mühendis, mimar ve şehir plancılarının emeklilik haklarında ve aylıklarında iyileştirme yapılması için çalışmalarını geliştirerek sürdürür.

17. KADINLARA YÖNELİK ŞİDDET, TACİZ, TECAVÜZ VE KADIN CİNAYETLERİNE KARŞI MÜCADELE

Kadınlar üzerindeki baskı ve sömürü, düzenin ve gericiliğin temel dayanakları arasındadır. Aile, eğitim, çalışma yaşamı, istihdam ve bütün toplumsal yaşamda açıkça görülebilen her türlü şiddet AKP iktidarı döneminde artmıştır ki bu tesadüfi değildir. Çünkü iktidar, laiklik karşıtıdır, dinsel bir toplum kurgusuna sahiptir, dinci-gerici zihniyetle kuşattığı toplumda kadın özgürlüğüne yer yoktur, kadın-erkek eşitliğine inanmamaktadır; hemen her vesileyle kadınların bedenleri ve varlıkları üzerinde baskı ve “sahiplik” oluşturmaya çalışmaları bu yüzdendir. Bu politikalar sermaye çıkarları ile gericiliğin ideolojik-kültürel-siyasi dünyasının nasıl uyuştuğunu göstermektedir. Kadın meslektaşlarımız kapitalist sistem tarafından ucuz ve düşük nitelikli işgücü olarak değerlendirilmekte ve güvencesiz, kayıtdışı ve düşük ücretlerle çalışmaya zorlanmaktadır. Kadın işsizliği her geçen gün artmaktadır.

Siyasal iktidar, kadın cinayetlerine ve faillerine çeşitli adlar altında ceza indirimleri uygulanmasına ya da serbest bırakılma kararlarına kayıtsız kalmakta, hatta katilleri ödüllendirmektedir.

TMMOB; kadın emeği, bedeni, maddi ve ruhsal yaşamı üzerindeki bütün sömürü ve baskı biçimlerine karşı durur ve kadın özgürleşmesinin yanında yer alır, destekler; toplumsal cinsiyet eşitliğini savunur, “eşit işe eşit ücret” anlayışının cinsiyet farkı gözetmeksizin uygulanması için girişimlerde bulunur, meslektaşlarının ve bütün kadınların uğradığı cinsiyetçi ayrımcılığa karşı mücadele eder.

18. İŞÇİ SAĞLIĞI-İŞ GÜVENLİĞİ İÇİN VE İŞ CİNAYETLERİNE KARŞI MÜCADELE

Sağlıklı ve güvenli ortamda çalışma hakkı en temel insan hakkıdır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanında çalışan meslektaşlarımız, işverenlerin günah keçisi olarak düşünülmekte, işverenlerin ve devletin sağlamadığı sağlık ve güvenlik koşullarından sorumlu tutulmaktadırlar. 6331 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden bu yana, iş kazası sayısı, iş kazası sıklık hızı, iş kazası ağırlık oranları azalmamış, aksine artmıştır. 6331 sayılı yasayla işçi sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin piyasalaştırılması, yaşanan sorunun en temel kaynağı olmuştur.

İşyerlerine verilecek işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri bir kamu hizmeti olarak ele alınması gerekirken, Ortak Sağlık Güvenlik Birimi (OSGB) denen taşeron şirketlere devredilmiştir. Kâr amacıyla oluşturulan OSGB’ler arasındaki rekabet, hizmet alan işyerlerinin ucuz teklif veren OSGB ile çalışması, işverenlere rehberlik ve danışmanlık yapmak üzere görevlendirilen iş güvenliği uzmanı meslektaşlarımızın önerilerinin işverenler tarafından önemsenmemesi, gereken önlemlerin alınmamasını getirmiştir. Uygulanmakta olan neoliberal ekonomi politikaları sonucunda iş güvencesi yok edilmiş, esnek çalışma biçimleri artmış, çalışma koşulları ağırlaşmış; özelleştirme, sendikasızlaştırma ve taşeronlaşma yaygınlaşmıştır. Tüm bunların sonucunda iş kazaları ve iş cinayetleri, yaşadığımız büyük felaketlere rağmen her geçen yıl artmaktadır.

TMMOB, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin sağlanması, iş cinayetlerine karşı aktif mücadele ve insanca bir çalışma yaşamı için mevzuat değişikliklerine yönelik çabalarını sürdürür; bu doğrultudaki mücadeleyi, diğer emek-meslek örgütleriyle güç birliği içinde kamuoyu gündemine getirmeye, iş cinayetlerinin gerçek sorumluları hesap verene kadar mücadeleye devam eder.

19. MÜHENDİSLİK, MİMARLIK VE ŞEHİR PLANLAMA EĞİTİMİNDE NİTELİĞİN ARTIRILMASI İÇİN MÜCADELE

Ülkelerin eğitim politikaları; bilim, teknoloji ve sanayi politikalarından ayrı düşünülemez. Yeni açılan üniversiteler ve kontenjanları artırılan programlar sonucunda, en son açıklanan verilere göre, 2022 yılında bir önceki yıla göre eğitim harcamalarının içinde yükseköğretim %67,7’lik bir artış göstermiş ancak eğitim harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki payı 2021 yılında %4,8 iken, 2022 yılında %3,9’a düşmüştür. Türkiye’deki eğitim ve özelde mühendislik, mimarlık, plancılık eğitimi, toplum çıkarlarına göre değil, uluslararası iş bölümünün bir sonucu olarak şekillenmiştir. Gelişmiş ülkeler ulusal çıkarları doğrultusundaki politikalarını hayata geçirebilmek için AR-GE çalışmalarına, bilim, teknoloji ve eğitim altyapılarına bütçelerinden ayırdıkları kaynakları her geçen gün artırmaktadırlar. Ülkemiz üniversitelerinde bilimsel araştırmalara gerekli kaynaklar ayrılmayarak bilimsel gelişmelerin önüne geçilmekte; milli eğitim politikalarında yürütülen laiklik karşıtı, dinci, gerici anlayışla fen ve mühendislik eğitimlerinde yaşatılan nitelik kaybı, mimarlık ve şehir planlama eğitiminin kalitesini düşürmektedir. Sanayiyle ilişkiler toplumun ihtiyaçlarına göre değil, sadece sermayenin ihtiyaçlarına göre yapılanmakta; bilim ve teknik, piyasa ekonomisinin belirlediği amaca yönelik kullanılmaktadır.

TMMOB; mühendislik, mimarlık ve şehir planlama eğitiminde demokratik ve kamucu anlayışla, yükseköğrenimin ticari bir faaliyet olmaktan çıkarılarak niteliğinin artırılması ve kamunun ihtiyaçlarını gözeten bir anlayışla yeniden planlanması için mücadele eder.

20. ÜLKEMİZİN YETİŞMİŞ MÜHENDİS, MİMAR VE PLANCILARININ BEYİN GÖÇÜNE KARŞI MÜCADELE

Mühendislik, mimarlık ve planlama eğitimi; istihdam boyutu gözetilmeden, hiçbir gereksinime dayandırılmadan baştan savma bir anlayışla yapılandırılmaktadır. Gerekli öğretim kadrosu olmaksızın, öğrenim ve uygulama için zorunlu altyapı oluşturulmaksızın, gençlerin yetişmesini sağlayacak staj koşulları yaratılmaksızın birbiri ardına açılan fakülte, bölüm ve programlarla bir yandan teknik eğitimin kalitesi düşürülürken, diğer yandan da işsizliğe, düşük ücretlere, esnek güvencesiz çalışmaya zemin yaratılmıştır. Bugün genç meslektaşlarımız arasında işsizlik oranı %40 düzeyine ulaşmıştır. Yeni mezun üyelerimizin iş bulma süreleri 18 aya kadar uzamıştır. Genç meslektaşlarımız, kendilerini yetiştiren bu ülkeden, hayatlarından, ailelerinden vazgeçmek zorunda kalmaktadır. Her yeni günde, onlarca genç, daha iyi bir hayat yaşayabilme olasılığına tutunarak yurtdışına gitmek için uğraşmaktadır. Gençlerimiz göç ettikçe, ülkemizin geleceğine dair umutlar da kararmaktadır.

TMMOB, ülkemizin yetişmiş mühendis, mimar ve plancılarının beyin göçüyle yurtdışına çıkmasının engellenmesinin tek yolunun nitelikli yükseköğretim, güvenceli istihdam, insanca yaşanabilir bir ücret, sömürü düzeninden uzak bir çalışma yaşamı ve insan onuruna yaraşır bir emeklilik süreci için yürütülecek bütünlüklü mücadeleden geçtiğinin bilinciyle hareket eder.

21. MESLEK İÇİ EĞİTİM VE MESLEKTAŞLAR ARASI DAYANIŞMANIN GELİŞTİRİLMESİ

Meslek içi eğitimde güncel yönelimleri bilimsel ve teknik açıdan inceleyerek üyelerinin bilgi ve beceri düzeylerine göre mesleki yeterliliğini belirleyebilecek ve kamunun gereksinim ve beklentilerine yanıt üretebilecek düzeyde öte yandan ticarileşmenin karşısında kamu yararını gözeten müfredatların oluşturulması zorunludur.

TMMOB, Birliğimize bağlı Odalar tarafından yürütülen meslek içi eğitimlerin, kamu yararı ilkesi göz önünde bulundurularak geliştirilmesi, Odalar arasında temel düzeyde eşgüdümünün sağlanması ve meslektaşlar arası dayanışma faaliyetlerinin geliştirilmesi için ortaklaştırıcı bir zemin kurar.

22. DOĞANIN VE YAŞAM ALANLARININ RANT TALANINA KARŞI MÜCADELE

Ülkemizde hâkim kılınan sermaye birikimi politikaları, vahşi emek sömürüsü uygulamalarının yanı sıra tüm kamusal zenginliklerimizin, tarihi-kültürel, doğal, kentsel ve kırsal tüm varlıklarımızın el değiştirmesi üzerinden rant yaratılması esasına dayanmaktadır. Yaratılan düzen içinde arazi, mülkiyet, imar ve işletme rantı yaratılması doğamız, kentlerimiz, kültürel ve tarihi varlıklarımız, üretim ve yaşam alanlarımızın artan sömürüsünün önünü açmaktadır.

TMMOB; sanayisizleşmeye, tarımsal üretimin tahribine; tarihi-kültürel varlıkların, doğal kaynakların, orman arazilerinin, kamu ve halka ait arazi ve mülklerin yağmalanmasına, rant eksenli kentsel dönüşüme, ülkenin kamusal birikiminin özelleştirilmesine karşı gerek hukuksal gerek toplumsal düzeyde mücadele eder; doğasına, kentine, üretim ve yaşam alanlarının yağmalanmasına karşı mücadele eden halkla dayanışma içinde olur.

Kentlerimiz bilimsel bilgi ve kamu yararından uzak, sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda, keyfi kararlarla şekillenmekte; bütün insanlığın ortak değeri olan tarihi ve kültürel mirasımız tahrip edilerek geri dönüşü olmayacak şekilde yok edilmektedir. Bu tahribat acele kamulaştırma ve rezerv alan kararlarıyla, kentsel dönüşüm projeleriyle hızlanmakta, yaşam ve kent hakkı ihlal edilmektedir.  

TMMOB kentlerimizin, kamusal niteliğini ve kamu yararını önceleyen bilimsel bir yaklaşımla planlanması için mücadele eder, kamu yararı içermeyen uygulamalara karşı hukuksal mücadelenin yanı sıra kent mekânı üzerinden şekillenen halk hareketleriyle dayanışma içinde olur; korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması zorunlu olan tarihi ve kültürel alanlara dair mücadele yürütür.

23. SÖMÜRGE MADENCİLİĞİNE KARŞI MÜCADELE

Sömürge madenciliği, bir devletin ya da çokuluslu şirketlerin başka bir ülkeyi ve onun kaynaklarını siyasal ve ekonomik egemenliği altına alarak yayılmasını, üretilen cevherin ve madenlerin işgali ve kontrolü olarak tanımlanmaktadır. Anayasamızın 168. maddesi doğal zenginliklerin ve kaynakların, istisnai durumlar hariç, devletin tasarrufu ve himayesinde olduğunu söylemektedir. Ancak ülkemizde iktidarın yürüttüğü madencilik politikaları, bu istisnai durumu genelleştirmiş, neredeyse tüm madenlerin uluslararası sermaye ve işbirlikçileri tarafından işletilmesine izin verir hale getirilmiş, üretilen madenler hammadde ya da yarı mamul olarak ihraç edilmiş, işlenmiş uç ürün olarak ithal edilmiştir.

Sömürge madenciliği anlayışının doğayı ve insan yaşamını yok sayan uygulamaları daha önce Artvin Cerattepe’de, Uşak Eşme’de, İzmir Efemçukuru’nda ve Bergama Ovacık’ta, Ordu Fatsa’da ve Çanakkale Kazdağları’nda karşımıza çıktı; yakın zamanda Erzincan İliç’te yaşanan felaket, bu madencilik anlayışının bir diğer yıkıcı örneğidir.

TMMOB, madenlerimizin ve doğal kaynaklarımızın ulusal ve uluslararası sermaye gruplarının yağma alanı olmaktan çıkarılması, İliç’te yaşanan felaketin tüm sorumlularının yargı karşısında hesap vermesi ve işletmenin derhal kapatılması için mücadeleyi sürdürecektir. TMMOB, sömürge madenciliğine karşıdır ve bu anlayışa son verilene dek mücadele etmeye devam edecektir. TMMOB, İliç’te yaşanan facianın üzerinin örtülmesine ve unutturulmasına izin vermeyecektir.

24. ORMANLARIN VE ZEYTİNLİKLERİN KORUNMASI İÇİN MÜCADELE

Siyasi iktidar, doğayı, ormanları, zeytinlikleri ve tarım alanlarını yok etme hevesinden vazgeçmemektedir. Zeytinlikler, orman ve tarım alanları, iktidarın kendi “kamu yararı” anlayışıyla madencilik faaliyetleri, enerji santralları, yapı üretim alanları yaratılması amacıyla yasa ve mevzuat hiçe sayılarak rant alanlarına dönüştürülmek istenmektedir.

TMMOB; ömrü sınırlı madencilik, enerji, yapı gibi sektörlere alan açılması amacıyla zeytinliklerin, orman ve tarım arazilerinin yok edilmesine karşı, yurttaşlarımızla yan yana mücadeleyi sürüdür.

25. AFETLERE KARŞI DİRENÇLİ BİR ÜLKE İÇİN MÜCADELE

Ülkemiz iklim değişikliğinden olumsuz etkileneceği öngörülen, doğal afetlerin sıklıkla yaşandığı bir ülkedir. Konumlandığı coğrafya nedeniyle üç tarafı fay hatlarıyla çevrili olduğundan Kuzey Doğu Anadolu’da, Doğu Anadolu’da ve Ege’de depremler; Karadeniz Bölgesinde aşırı yağışlar sonucu seller, heyelanlar; Doğu Anadolu’da ağır kış koşullarında çığ düşmeleri, sıcaklıklarda artış ve yağışlarda azalmaya bağlı olarak ortaya çıkan kuraklık gibi meteorolojik afetler sıklıkla yaşanmaktadır. Siyasal iktidar, bugüne kadar yaşanan her felaket sonrasında afetle mücadeleyi bir güç gösterisine çevirmeyi, devlet kurumlarının müdahalesini parti reklamına dönüştürmeyi, insanların acısını halkla ilişkiler kampanyasının parçası haline getirmeyi alışkanlık edinmiştir.

Tek Adam Rejiminin afet karşısındaki hazırlıksızlığı ile her şeyi kendi başına yapabileceğine ilişkin kibrinin bir araya gelmesinin ne büyük bir kaosa ve ne kadar acı sonuçlara yol açabileceğini hep birlikte gördük.

Biliyoruz ki afete hazırlıklı olmanın ilk koşulu, bugüne kadar büyük felaketlere yol açan rant odaklı, aceleci politikaların terk edilmesidir. Bunun için de kentsel politika ve uygulamalarda, iktidar partisinin siyasal hesapları değil, toplumsal yarar ve bilimsel gereklilikler esas alınmalıdır.

TMMOB; rant hırsının, akla, bilime ve tekniğe, mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı mesleklerinin gereklerine, insan yaşamına üstün gelmesine izin vermez. Yurttaşlarımızın geleceğinin, yaşam alanlarımızın, kentlerimizin yeniden kurulmasında rantın değil kamunun yararının sağlanması için mücadele eder. Afetlerin ve AKP’nin yarattığı yıkımın karşısında dayanışmayı örgütler.

26. GIDA VE TARIM EMPERYALİZMİNE KARŞI MÜCADELE

Dünyada ve ülkemizde gıda ve tarımda yaşanan sorunların temel nedeni, sermayenin çıkarlarını insanlığın ortak çıkarlarının üstünde gören küresel kapitalist sistem, tarım ve gıda üretimi ile tedarikindeki tekelleşmedir. Hemen her alanda olduğu gibi gıda ve tarım alanında da sayısı onu geçmeyen çokuluslu şirketler dünya piyasasına hâkim durumdadır. Gıda güvencesinin ve güvenliğinin sağlanamadığı bir dünyada, adil ve demokratik bir düzen içinde yaşayabilmek hayal olacaktır.

TMMOB, gıda ve tarım emperyalizmine karşı çiftçinin ve üreticinin yanında yer alır. Tarım alanlarının korunması ve geliştirilmesi için yürüttüğü mücadeleyi sürdürür.

27. YURTTAŞLARIMIZIN SU HAKKI İÇİN MÜCADELE

Su kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve iyileştirilmesi, ihtiyaç önceliklerine uygun olarak sürdürülebilir bir şekilde kullanımının sağlanması, ivedilikle çözüme kavuşturulması gereken bir sorundur. Başta ülkemizin kırsal alanlarında ve afet bölgelerinde en önemli sorun, temiz suya erişimde yaşanan zorluktur. Bireylerin ve toplumların sağlıklı, içilebilir, temiz suya her durumda koşulsuz ve bedelsiz ulaşması temel yaşam hakkı olarak görülmeli; suyun ticarileştirilmesinden ve su kaynaklarımızın özelleştirilmesinden vazgeçilmeli, su yönetim sistemlerine demokratik kitle örgütleri, meslek örgütleri ve halkın katılımını esas alan mekanizmalar geliştirilmelidir.

TMMOB, insan ve canlı yaşamının devamlılığı için su konusunda sağlıklı, adil ve sürdürülebilir çözümlerin kamusal bir anlayışla üretilmesi gerektiğini savunur; bilimi ve hukuku yok sayan, suyun yağmalanmasına yol açan tüm uygulamalar karşısında mücadelesini sürdürür.

28. DEMOKRATİK ENERJİ POLİTİKALARI İÇİN MÜCADELE

Elektrik ve doğalgaz temini, kamu kuruluşları eliyle verilen bir hizmet olmaktan çıkarılmış; enerji, özelleştirmeler sonucunda piyasadan temin edilen ticari bir meta haline dönüştürülmüştür. Buna bağlı olarak enerji üretimi, iletimi ve dağıtımı konutlar, kentler, sanayi sektörleri gibi sosyal ve ekonomik faaliyet alanlarının sürdürülmesi için girdi sağlayan bir altyapı faaliyeti olmaktan çıkarılmış, özel işletmelerin kâr etmesi amacıyla kurgulanan piyasa mekanizmaları oluşturulmuştur.

Enerji sektörü özel tekellerin kâr egemenliğine teslim edilirken elektrik ve doğalgaz enerjisinden yararlanmanın günümüz koşullarında vazgeçilmez bir insan hakkı olduğu gerçeği yok sayılmıştır. Enerji yoksulluğu ve yoksunluğu ülkemizin önemli bir gündemi haline gelmiştir.

TMMOB, yurttaşların vazgeçilmez gereksinimlerinin karşılanmasında kamu mülkiyeti, kamusal hizmet ve toplumsal yarar esaslarını temel alan bir planlama ve toplumsal kalkınma perspektifiyle kamucu, toplumcu bir enerji politikası yaratılması için mücadeleyi sürdürür.

29. NÜKLEER GÜÇ SANTRALLARININ (NGS) TEHLİKELERİNE KARŞI MÜCADELE

Siyasal iktidarın nükleer enerji hevesi, ülkemizi geri dönüşü olmayan bir yıkımın içine doğru çekmektedir. Bugün siyasi iktidar açısından nükleer santral yapma çabası, ülkemizin enerji ihtiyacını karşılamaktan ziyade, her ne pahasına olursa olsun, “nükleer güç” sahibi olma hevesinin ürünüdür. Oysa bu heves ülkemiz açısından büyük felaketlere neden olabilecek riskler taşımaktadır. Ülkemiz, mevcut kurulu güçle bugünkü düzeylerinden çok daha fazla miktarda elektrik üretebilir; değerlendirilmeyi bekleyen zengin yenilebilir enerji kaynaklarına sahiptir. Gündeme getirilen ve Akkuyu’da yapımı sürdürülen nükleer santralda üretilecek elektrik, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektriğe göre çok pahalıdır. Akkuyu’da 15 yıl boyunca ilk iki ünitenin üretiminin %70’ine, son iki ünitenin üretiminin %30’una 12,35 cent/kWh fiyat ile alım garantisi verilmiştir. Söz konusu santral mülkiyet, yakıt, enerji, işletme ve teknik eleman açısından da tamamen dışa bağımlıdır. Ayrıca anlaşmayla tanınan radar üssü ve liman tesisleri kurma hakkının doğurabileceği çok ciddi sorunlar göz ardı edilmemelidir.   Risk sorunu ve atık problemi henüz çözülmemiştir.

TMMOB, elektrik kullanımını toplumsal yaşamın vazgeçilmez unsurlarından biri olarak niteleyerek, insan hakkı olarak kabul eder; ancak ülkemize hiçbir kamusal yarar s0ağlamayacağı gibi bağımlılığı daha da artıracak olan, olası bir kazada büyük ve telafi edilemez facialara neden olabilecek projelere karşı yürüttüğü mücadeleyi büyütür.

30. DENİZCİLİK POLİTİKALARININ GELİŞTİRİLMESİ

Dünya ekonomisinde yıllık 30 trilyon dolarlık bir hacme sahip olan denizcilik sektörü, ülkemizde siyasi olarak "Mavi Vatan" adıyla simgelenmektedir. Ancak, ülkemizde denizciliğin önemi ve kaynakları, emperyalistlerin de etkisiyle yıllardır kamu yararına uygun ve etkin bir şekilde değerlendirilememektedir. Denizcilik politikalarını oluşturacak, yönetecek ve kurumlar arasında etkin koordinasyon sağlayacak bir yapıya ihtiyaç duyulmaktadır.

TMMOB, denizcilik sektörünün, stratejik önemi ve ülke ekonomisine katkıları göz önünde bulundurularak acilen stratejik sektör ilan edilmesi için girişimlerde bulunur.

31. İLETİŞİM ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN SANSÜRE KARŞI MÜCADELE

Günümüz Türkiye’sinde siyasi iktidarın toplumsal muhalefeti susturmak ve etkisizleştirmek için başta yargı olmak üzere her türlü baskı aracını kullanmakta, art arda “sansür” niteliğinde yasal düzenlemeler getirmektedir. “Dijital mecralarda dezenformasyonu önleme”, “yalan terörüyle mücadele”, “dijital platformlarda algoritmaların şeffaflığı” gibi süslü gerekçelerle gündeme taşınıp yürürlüğe konan düzenlemeler, İnternet ortamındaki yayınlara erişimin engellenmesine ve binlerce içeriğin çıkarılmasına, sosyal medya paylaşımlarının ise cezalar, gözaltılar, tutuklamalara varan yaptırımlarla sonuçlanmasına yol açtı. Radyo ve televizyon kanallarının RTÜK, gazetelerin Basın İlan Kurumu, İnternet sitelerinin BTK aracılığıyla baskı altında tutulmasıyla yetinmeyen iktidar “Dezenformasyonla Mücadele Merkezi”ni kurarak bir adım daha attı. Bugünlerde de “etki ajanlığı” gibi bulanık bir kavram üzerinden sansür yeniden gündeme geldi.

TMMOB, demokrasilerde 5. güç olarak anılan yurttaş gazeteciliğinin önünün kesilmesine, basın-yayın kuruluşlarının ve kamusal sorumluluklarıyla bilimsel bilgiyi üretip paylaşan aydınların susturulmasına karşı çıkarak toplumsal istemleri ve tepkileri dile getirme, bilgiyi paylaşma ve bilgiye ulaşma özgürlüğü gibi demokratik hakların savunucusu olmayı sürdürür; anayasal hak olmanın ötesinde birer temel insan hakkı olan iletişim, haber alma, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü için emek-meslek örgütleriyle dayanışmayı büyüterek mücadele eder.

TEMEL İLKELERİMİZ ve ÇALIŞMA ANLAYIŞIMIZ

TMMOB ve bağlı Odaları:

Mesleki demokratik kitle örgütüdür. Demokrat ve yurtsever karakterdedir. Emekten ve halktan yanadır. Antiemperyalisttir. Yeni Dünya Düzeni teorilerinin, ırkçılığın ve gericiliğin karşısındadır. Siyasetin dar anlamını aşar, yaşamın her olayını siyasetle ilişkili görür. Barıştan yanadır. İnsan hakları ihlallerine karşıdır, insanlık onurunun korunmasından yanadır. Örgütsel bağımsızlığını her koşulda korur, gücünü sadece üyesinden ve bilimsel çalışmalardan alır. Meslek ve meslektaş sorunlarının, ülkenin ve halkın sorunlarından ayrılamayacağını kabul eder. Politikanın oluşturulmasında ve uygulanmasında demokratik merkeziyetçi yöntemleri uygular. Karar alma süreçlerinde demokratik ve katılımcıdır. Bağlı Odalarıyla birlikte mühendis, mimar ve şehir plancılarının meslek alanlarını düzenler, üyesinin ve halkın çıkarlarını korur. Sanayileşme ve demokratikleşme alanlarında durum tespitleri yapar, politikalar ve çözüm önerileri üretir. Ülkenin demokratikleşmesi için çaba sarf eder. Kamuoyu oluşturmaya yönelik çalışmalar içinde tartışmasız yer alır. Demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum örgütleriyle ilkeli ve demokratik işbirliği içerisindedir.

TMMOB ve bağlı Odaları:

Toplumdan soyutlanmış seçkin mühendis, mimar ve şehir plancılarının örgütü değil, aksine toplumun içinde yer alan, onun bir parçası olarak toplumla etkileşim içinde bulunan, temsili demokrasi alanının daraltılması ve biçimsel uygulamalar yerine, birlikte düşünme, birlikte üretme ve birlikte yönetme mekanizmalarını güçlendirici çabalara yönelen; rant gruplarının otoriter, sınanamayan, hesap vermeyen yönetimlerinin aksine, örgüt içi demokrasisi güçlendirilmiş, seçim dışında da katılım mekanizmalarını yaşama geçiren; profesyonellerin ve uzmanların örgütü anlayışını reddeden, aksine kitle örgütü niteliğiyle organlarına dayalı çalışmayı yürüten; siyaset dışı kalma anlayışlarının tam tersine her koşulda ve her zaman siyaset yapan, siyasetin dar tanımını aşan anlayışları yapıya egemen kılan; üye ile ilişkilerini, devlet ve egemen kesimlerle olan ilişkilerinin önüne koyan, resmi otoriteyle her türlü diyaloga ve işbirliğine açık ama işbirlikçi yaklaşımların dışında kalan; örgüt işlevinin deforme edilmesi anlamındaki hizmet üretimini reddeden, aksine üyelerinin hizmetlerinin niteliğini yükseltecek düzenlemeler yapan, norm ve standartları oluşturan ve tüm bu hizmetleri gelişimini sağlayacak şekilde denetleyen; egemen kesimle ve egemen kesim söylemleriyle ters düşmeme anlayışlarını reddeden; aksine, üyesinin söz ve kararlarda yetki sahibi olmasını önceleyen, kamu hiyerarşisi içinde yer edinme ve örgüt etkinliklerini buna bağlama anlayışlarının yerine, örgütün kamuoyu önünde saygın yerini korumayı ve geliştirmeyi hedefleyen, örgüt etkinliklerini kendi iç dinamikleri ve kendi kararlarıyla belirleyen; meslek örgütü kavramını, demokratik kitle örgütü özelliğinin önüne çıkararak meslekçi eğilimleri güçlendiren anlayışların aksine, mesleki-demokratik kitle örgütü anlayışlarını yaşama geçiren; her türlü yapılanma ve örgütle olan ilişkisinde, anlamsız hiyerarşik eşitlik anlayışları yerine, ilişkilerinde bu yapıların toplum içindeki işlevselliklerini ölçü olarak alan; hiçbir üyesinin sorununu dışlamayan, ancak üyesinin büyük çoğunluğunu oluşturan ücretli çalışan mühendis, mimarlar ve şehir plancılarının konumları gereği, ücretli çalışan kesimlerle ve onların örgütleriyle ilişkilerini güçlü hale getiren; örgütün uluslararası ilişkilerini güçlendiren; dünyayı, ülkeyi ve yaşamı tanıyan, anlayan ve ona göre politikalar üreterek yaşama geçiren bir çalışma anlayışı içerisindedir.

ETKİNLİKLER

Gerçekleştirilecek etkinliklerin düzenleme kurulları ilgili Oda yöneticilerinden ve TMMOB Yönetim Kurulu üyelerinden oluşturulacaktır. Düzenleme kurulunda yer alan yönetim kurulu üyesi, TMMOB Yönetim Kuruluna karşı sorumluluk üstlenecektir. Sekretaryası Odalara verilen etkinlikler, "TMMOB Adına Sekretaryası Odalar Tarafından Yürütülen Kongre, Kurultay ve Sempozyum Düzenleme Yönetmeliği" çerçevesinde yürütülecektir. Her etkinliğin sonucunda ortaya konulacak sonuç bildirisi kamuoyu bilgisine sunulacaktır. Dönem içerisinde gerekli görüldüğü durumlarda başkaca etkinliklerin yapılması da gündeme alınabilecektir.

  • 11 Temmuz Teoman Öztürk’ü Anma Etkinlikleri
  • 6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri Anma Etkinlikleri
  • 17 Ağustos Marmara Depremi Anma Etkinlikleri
  • 10 Ekim Ankara Katliamı Anma Etkinlikleri
  • 19 Eylül Mühendis, Mimar, Şehir Plancıları Dayanışma Günü
  • 18-21 Ekim Mühendislik-Mimarlık Haftası
  • 6 Ekim Uluslararası Jeoçeşitlilik Günü
  • 3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü
  • 31 Mayıs - 5 Haziran Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası Etkinlikleri
  • Kent Sempozyumları (İKK’lar aracılığıyla)
  • TMMOB Enerji Sempozyumu (Sekretarya: Elektrik Mühendisleri Odası)
  • TMMOB Sanayi Kongresi (Sekretarya: Makina Mühendisleri Odası)
  • TMMOB Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi (Sekretarya: Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası)
  • TMMOB Dünya Gıda Günü Sempozyumu (Düzenleme: Gıda Mühendisleri Odası, Kimya Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası)
  • TMMOB Geleceğin Teknolojileri ve Teknoloji Politikaları Sempozyumu (Düzenleme: Elektrik Mühendisleri Odası ve Bilgisayar Mühendisleri Odası)
  • TMMOB Doğal Kaynaklar Sempozyumu
  • TMMOB Kadın Kurultayı (Düzenleme: TMMOB Kadın Çalışma Grubu)
  • TMMOB Kadın Sempozyumu (Düzenleme: TMMOB Kadın Çalışma Grubu)
  • TMMOB Mühendis, Mimar, Şehir Plancılarının Güncel Sorunları ve Çözüm Önerileri Kurultayı (Düzenleme: TMMOB Yönetim Kurulu)
  • Doğa ve Yaşam Alanlarımızdaki Yıkım ve Mücadele Sempozyumu (Düzenleme: TMMOB Yönetim Kurulu)
  • Denizcilik Politikaları Sempozyumu (Düzenleme: TMMOB Yönetim Kurulu ve ilgili Odalar)
  • Mekânsal İlişkiler ve Planlama Sempozyumu (Düzenleme: TMMOB Yönetim Kurulu ve ilgili Odalar)
  • Yerel Yönetimler ve Yerel Demokrasi Sempozyumu (Düzenleme: TMMOB Yönetim Kurulu)
  • TMMOB’nin 70. Yılı Etkinlikleri (Düzenleme: TMMOB Yönetim Kurulu)
  • Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eğitimi (Düzenleme: TMMOB Yönetim Kurulu, Katılım: TMMOB ve Oda Yöneticileri)
  • Kamu Yönetimi Bütçesi Semineri (Düzenleme: TMMOB Yönetim Kurulu, Katılım: TMMOB ve Oda Yöneticileri)

ÇALIŞMA GRUPLARI

48. dönemde, önceki dönemlerde kurulan çalışma grupları devam edecek; TMMOB 48. Olağan Genel Kurulunda kurulmasına karar alınan yeni çalışma grupları oluşturulacak, ayrıca güncel gelişmeler doğrultusunda gerek duyulan konulara ilişkin yeni çalışma grupları oluşturulabilecektir.

Çalışma gruplarının oluşumunda konuyla ilgili Odaların temsilcileri, Odalarınca bir asıl bir yedek üye şeklinde belirlenecektir. Toplantılara katılamayan asıl üyelerin yerine yedek üyelerin katılımı Odalarınca sağlanacaktır. Odalarca önerilecek çalışma grubu üyelerinin daha önce TMMOB ve/veya Oda organlarında görev almış olmaları zorunludur. Ataması yapılan çalışma grubunun üyeleri, yapacağı ilk toplantıda kendi arasından bir başkan seçerek çalışmalarını sürdürecektir. Çalışma gruplarına TMMOB Yönetim Kurulu üyeleri katılacaktır. Her çalışma grubu öncelikle çalışma programını TMMOB Yönetim Kurulu onayına sunacaktır. Çalışma gruplarının sekreterlik hizmetleri TMMOB Genel Sekreterliği tarafından yürütülecektir.

  • Çalışma İzinleri İzleme Komisyonu:

TMMOB Yabancı Mühendis, Mimar ve Şehir Plancılarının Çalışma İzni ve Geçici Üyelik Müracaatlarının Değerlendirilmesinde Yapılacak İş ve İşlemler ile Değerlendirmede Usul Esas ve Koşulları Hakkında Yönetmelik gereği yapılacak çalışmaların yürütülmesi. (Yönetmelik gereği ve yönetmelikte belirlenen şekliyle oluşturulacaktır.)

  • İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Çalışma Grubu:

İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda TMMOB politikalarının belirlenmesi/geliştirilmesi, bu alanda hazırlanan kanun, tüzük, yönetmeliklerin takip edilmesi, görüş ve öneri oluşturulması, işçi sağlığı ve iş güvenliğine yönelik eğitim programlarının hazırlanması, uygulamaya konulması, Eğitim ve Risk Belirleme Komisyonlarına katılacak TMMOB temsilcisinin yönlendirilmesine yönelik çalışmaların yapılması, iş güvenliği uzmanlarının gerek mevzuattan gerek çalışma yaşamındaki kuralsızlık, esneklik ve güvencesizlik kaynaklı hızla büyüyen sorunlarına ilişkin çalışma yapılması. (Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • Gıda Politikaları ve Gıda Egemenliği Çalışma Grubu:

Gıda politikaları ve gıda egemenliği konusunda güncel gelişmelere bağlı görüş oluşturulması, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ve bu kanuna bağlı olarak çıkarılacak yönetmelikler üzerine çalışma yapılması, gıda güvenliği anlayışının yerleştirilmesi, bilimselliğin sağlanması, mevcut aksayan denetim ve üretim sisteminde konuyla ilgili eğitim almış mühendislerin katkılarının artırılması, konuyla ilgili olarak Odalar arası işbirliğinin geliştirilmesi. (Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odalarının temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • LPG Çalışma Grubu:

5307 sayılı LPG Piyasası Kanunu’na göre LPG piyasasında görev yapan personele verilecek ülke genelindeki eğitim ve uygulamalarda birlikteliğin sağlanması ve yaşanacak sorunların hızlıca çözülebilmesi. (Çevre, Kimya, Makina ve Petrol Mühendisleri Odalarının ve katılmak isteyen Odaların temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • Bilirkişilik Çalışma Grubu:

Üyelerimizce yapılan bilirkişiliklerin geliştirilmesi ve 5 Mayıs 2005 tarihli ve 25806 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren TMMOB Bilirkişilik Yönetmeliği üzerine çalışma yapılması. (Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • Kadın Çalışma Grubu:

Kadına cinsiyetinden kaynaklı olarak uygulanan her türlü olumsuz davranış ve politikalara karşı mücadele yöntemlerini tanımlama ve görüş oluşturma, Kadın Sempozyumu ve Kadın Kurultayı düzenlenmesi. (Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • Yapı Denetimi Çalışma Grubu:

Yapı denetimi ile ilgili yasa ve yönetmelikler ile ilgili çalışma yapılması, konu ile ilgili TMMOB görüşlerinin oluşturulması/geliştirilmesi, yapı denetimi şirketlerinin TMMOB mesleki denetimine tabi olmalarının mekanizmalarının oluşturulmasına yönelik çalışmalar yapılması. (İlgili Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • Kamuda Çalışan Mühendis, Mimar ve Şehir Plancılarının Sorunları Çalışma Grubu:

Kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının sorunları ve çözüm önerileri konusunda taleplerin oluşturulması, rapor, açıklama metin taslakları hazırlanması, yürütülecek çalışmaların programının hazırlanması. (Kamu çalışanı Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • Ücretli-İşsiz Mühendis, Mimar ve Şehir Plancılarının Sorunları Çalışma Grubu:

TMMOB’nin ücretli çalışan, işsiz üyelerinin sorunlarını araştırmak, ücretli çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının hak kayıplarına yönelik yapılacak çalışmalar konusunda program hazırlanması. (Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • Emekli Mühendis, Mimar ve Şehir Plancılarının Sorunları Çalışma Grubu:

Emekli mühendis, mimar ve şehir plancılarının sorunları ve çözüm önerileri konusunda rapor, açıklama metin taslakları gibi belgeler ile yapılacak çalışmalar konusunda program hazırlanması. (Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • Engelli Mühendis Mimar Şehir Plancıları Çalışma Grubu:

Engelli mühendis, mimar, şehir plancılarının sorunları ve çözüm önerilerine ilişkin TMMOB görüşü oluşturulması. (Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • Enerji Çalışma Grubu:

Enerji kaynakları, enerjinin temini, kullanımı, özelleştirme süreçleri, yasal süreçleri ve mevzuatı konularında her türlü çalışmanın yapılması, belge ve bilgilerin toplanması ve yayımlanması, “TMMOB Enerji Raporu”nun hazırlanması, konu ile ilgili merkezi ve bölgesel toplantıların düzenlenmesi, panel/seminer/açıkoturum/konferans vb. etkinliklerinin düzenlenmesi. (Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • Mesleki Denetim Uygulamaları Geliştirme Çalışma Grubu

Belediyeler ile “Ortak Mesleki Denetim Protokolleri” yapmak dahil olmak üzere, mesleki denetime ilişkin olumsuz mevzuatın düzeltilmesi için öneriler geliştirilmesi konularında çalışma yürütülmesi. (Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • Teoman Öztürk Sosyal Tesisi Komisyonu:

TMMOB Yürütme Kurulundan bir üyenin başkanlığında, TMMOB Genel Sekreteri ve komisyonda yer almak isteyen Odaların Oda Yönetim Kurullarından birer üyeden oluşur.

  • Ekokırım, Doğa Kaynaklı Afetler ve Çevresel Suçlar Çalışma Grubu

Türkiye coğrafyasında uygulamaya konulan madencilik faaliyetleri, kimya-metalürjik tesisler, HES, RES, nükleer enerji santralları, baraj, termik santral, çimento tesisleri, atık yakma tesisleri, enerji tesisleri, dere yataklarına, kıyı kenarlarına, ormanlara müdahale gibi projelerden kaynaklı olası çevre sorunlarının tespiti, toplumun konuyla bilgilendirilmesine yönelik raporların hazırlanması, olası dava süreçleri için teknik dosyaların hazırlanması, Türkiye’nin bir afet ülkesi olmasından hareketle afet/afet yönetimi alanlarına ilişkin TMMOB görüşü oluşturulması. (Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • Nükleer Güç Santralı İzleme Komisyonu:

Türkiye’de yapılmak istenen nükleer güç santrallarının enerji, ekoloji ve siyasi sonuçlarının izlenerek TMMOB görüşü ve raporlarının oluşturulması, ilgili mevzuata yönelik görüş oluşturulması, (TMMOB Yönetim Kurulu tarafından oluşturulacaktır).

  • Kanal İstanbul Çalışma Grubu: 

Kanal İstanbul Projesinin her adımında yarattığı etkilerin incelenmesi, konu hakkında TMMOB görüşü ve raporların oluşturulması, yürütülen dava süreçleri için teknik dosyaların hazırlanması. (Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • Biyosidal Çalışma Grubu:

Biyosidal Ürünlerin Kullanım Usul ve Esasları hakkında yönetmelik gereğince ilgili odalar tarafından verilen eğitimlerin ve eğitim ücretlerinin belirlenmesi. (İlgili Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • Belediyelere Atanan Kayyum Uygulamalarının Takibi Çalışma Grubu: 

Siyasal iktidarın halkın egemenliğine karşı yürüttüğü kayyum uygulamalarının takibi, değerlendirilmesi ve rapor oluşturulması. (Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır).

  • TMMOB Meslek İçi Eğitim ve Öğrenme Merkezi Çalışma Grubu: 

TMMOB’nin ve bağlı Odalarının meslek içi eğitime yaklaşımlarını, eşgüdümlerini ve meslek içi eğitim programlarını geliştirmek; Meslek İçi Öğrenme Merkezlerinin, Odaların ortak altyapı kullanmasını da gözeterek yaygınlaştırılması için görüş oluşturulması. (Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • Engineers Europe Ulusal İzleme Komitesi:

Eur-Ing başvurularının değerlendirilmesi ve Engineers Europe çalışmalarına katılmak üzere TMMOB Yönetim Kurulu üyeleri ve teknik görevlilerden oluşturulacaktır.

  • Mühendislik, Mimarlık ve Şehir Plancılığı Eğitimi ve Staj Çalışma Grubu:

Mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı eğitimi ve staj sorunlarını inceleyerek TMMOB görüşü, rapor, değerlendirmeler hazırlanması ve konuyla ilgili etkinliklerin düzenlenmesi. (Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • Denizcilik Politikaları Çalışma Grubu:

Denizcilik politikalarına ilişkin TMMOB görüşü oluşturmak, rapor hazırlamak ve gerekli etkinliklerin düzenlenmesi için hazırlık yapmak. (İlgili Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • Yapay Zekâ Çalışma Grubu:

Yapay zekâ ve etrafında kümelenen büyük veri, bulut bilişim, nesnelerin interneti, robotik gibi kavramlar birçok uygulamalı bilimin ve mesleki disiplinlerimizin çalışma biçimini dönüştürmektedir. Yapay Zekâ Çalışma Grubu, sektörlerin üretken yapay zekâya dayalı uygulamaların gelişimine uyum sağlaması, yapay zekânın etik ilkelere uygun ve toplum yararına kullanımı ve mesleklerimize-meslek alanlarımıza etkisi, yaşanan bu değişimin tekno-politik bağlamında incelenmesi, TMMOB görüşü ve rapor hazırlanması için çalışma yapmayı gündemine alacaktır. (Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • CBS Çalışma Grubu

Mekânsal bilgi ve mekânsal bilişim araçlarını kullanarak yapılan tüm çok disiplinli çalışmaların ve bilimsel bilginin paylaşımı, toplum yararına kullanılması, toplum refahını ve toplumsal bilinci artırma faaliyetlerinin tasarlanmasını amaçlayan çalışma grubu, TMMOB bünyesindeki meslek alanlarının ortak birikimlerinin toplum yararına kullanılmasının zeminini yaratarak toplumun doğru bilgilendirilmesi, politikaların toplum yararına düzenlenmesi ve yaşama geçirilmesi için öneriler geliştirmeyi; mekânsal veri/bilgi bütünleştirme altyapısının tanımlanması, dinamik tutulması ve açık veri politikasına yönelik görüş oluşturmayı hedeflemektedir. (Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

  • Elektrikli Araçların Kullanımı ve Yangın Güvenliği Çalışma Grubu

Hızla gelişen elektrikli araç teknolojisi ve bu araçların yaygınlaşmasıyla birlikte ortaya çıkan güvenlik gereksinimlerine çözümler önermek amacıyla elektrikli araçların kullanımı ve yangın güvenliği konusunda çalışma yapılması; elektrikli araçların kullanımından kaynaklanan yangın risklerinin incelenmesi; elektrikli araçların enerji depolama sistemleri, batarya teknolojileri ve şarj altyapılarının doğurduğu güvenlik sorunlarının saptanması ve bu konularda TMMOB görüşü, rapor ve ilgili mevzuata yönelik görüş oluşturulması. (İlgili Oda temsilcilerinden oluşturulacaktır.)

 

ÖRGÜT İÇİ TOPLANTILAR:

TMMOB Danışma Kurulu: TMMOB Genel Kurulundan sonraki en önemli Birlik Organı olarak düşünülen Danışma Kurulu toplantıları yılda iki kez gerçekleştirilecektir

TMMOB Yönetim Kurulu ile İKK Sekreterleri: Her İKK ile dönem içerisinde en az bir kere bir araya gelinecektir.

TMMOB Yönetim Kurulu ile Odaların Yönetim Kurulu Başkanları: TMMOB Yönetim Kurulu ile Odalarımızın Yönetim Kurulu Başkanları gerekli durumlarda toplanacaktır. Birlikte üretme, birlikte karar alma, birlikte yönetme ilkesinin yaşama geçirilmesinde önemli bir araç olduğu bilinen bu toplantıların bilgilendirme ve değerlendirme dışındaki gündemi, katılımcılarla birlikte belirlenecektir.

TMMOB Genel Sekreteri ile Oda Yazman (Sekreter) Üyeleri: Olağanüstü veya gereklilik durumları dışında dönem içerisinde iki kez toplanması sağlanacaktır.

TMMOB Saymanı ile Oda Saymanları: Olağanüstü veya gereklilik durumları dışında dönem içerisinde iki kez toplanması sağlanacaktır.

TMMOB Denetleme Kurulu ile Oda Denetleme Kurulu Üyeleri: Dönem içerisinde TMMOB Denetleme Kurulu ile Oda Denetleme Kurulları Üyeleri ortak toplantısı yapılacaktır.

TMMOB Yüksek Onur Kurulu ile Oda Onur Kurulları Üyeleri: Dönem içerisinde TMMOB Yüksek Onur Kurulu ile Oda Onur Kurulları Üyeleri ortak toplantısı yapılacaktır.

TEMSİL EDİLECEĞİMİZ PLATFORMLAR VE KURULUŞLAR:

  • Avrupa Ulusal Mühendislik Birlikleri Federasyonu (Engineers Europe)
  • Dünya Mühendislik Örgütleri Federasyonu (WFEO)
  • Güneydoğu Avrupa Ülkeleri Mühendislik Birlikleri Organizasyonu (COPISEE)
  • Tüketici Konseyi
  • Türk Patent ve Marka Kurumu
  • Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK)
  • Türk Loydu
  • Türk Tasarım Danışma Konseyi
  • Kalite ve Çevre Kurulu
  • Mesleki Yeterlilik Kurumu Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi İstişare Meclisi
  • Bilirkişilik Danışma Kurulu
  • Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (MÜDEK), Mühendislik Eğitim Programları Akreditasyon Kurulu (MAK) 
  • Sosyal Güvenlik Kurumu Yüksek Danışma Kurulu

 

MALİ DURUM:

Öngörülen çalışmaların yapılabilmesi için gerekli ve yeterli olan bütçe, TMMOB 48. Olağan Genel Kurulunda kabul edilmiştir. Odalarımızın bu bütçenin gerçekleşmesi konusunda gereken önemi göstereceklerini biliyoruz.

* Bu çalışma programı, çerçeve metin niteliği taşımaktadır. Dönem içerisinde ülke gündemi ve mesleki-toplumsal gereksinimler doğrultusunda güncellenip geliştirilerek faaliyete geçirilecektir.