DÜNYA GIDA GÜNÜ 2014 SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ YAYIMLANDI

22.10.2014

Dünya Gıda Günü etkinlikleri kapsamında, 18 Ekim 2014 tarihinde Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odaları tarafından Ankara’da düzenlenen Dünya Gıda Günü 2014 Sonuç Bildirgesi yayımlandı.

18 EKİM 2014 DÜNYA GIDA GÜNÜ SEMPOZYUMU

SONUÇ BİLDİRGESİ

 

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) bu yıl Dünya Gıda Günü kutlamalarının ana temasını "Aile Çiftçiliği: Dünyayı Besle, Yeryüzünü Önemse" olarak belirlemiştir. Bu tema çerçevesinde düzenlenecek etkinlikler ile çiftçi aileleri ve küçük ölçekli çiftçiliğe dikkat çekilerek, aile çiftçiliğinin sürdürülebilirlik ve kırsal kalkınmanın etkin bir parçası olduğunun gösterilmesi amaçlanmaktadır.

 

Bu kapsamda Dünya Gıda Günü, TMMOB Gıda Mühendisleri, Kimya Mühendisleri ve Ziraat Mühendisleri Odaları tarafından 18 Ekim 2014 tarihinde Ankara’da bir günlük bir sempozyum ile kutlanmıştır.

 

Gerçekleştirilen sempozyumda, aile çiftçiliğinin yanı sıra tarım ve gıda sanayinin durumu,  gıda güvenliğinde farklı mesleklerin rolü, istihdam, beslenme ve açlık gibi konularda alanında uzman akademisyenler, siyasetçiler, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve meslektaşlarımız görüşlerini belirterek konuyu değerlendirip şu sonuçlara ulaşmışlardır:

 

  • 1980 yılı sonrası küreselleşen dünyada uygulanan neoliberal politikalarla yalnızca endüstriyel tarımı ön plana çıkaran yaklaşımlar açlık ve yoksulluğu bitirememiştir. Endüstriyel tarımın yanında Aile çiftçiliğini ön plana çıkaracak politikaların dünyada ve ülkemizde uygulanmasının genel kabul görmesi ve bu yılki Dünya Gıda Gününün ana teması olması sevindirici aynı zamanda bilimsel bir yaklaşımdır.

 

  • Aile çiftçiliği doğal kaynakların kirlenmesini engellediği gibi, geleneksel gıda üretimini ve genetik materyallerin gelecek nesillere ulaştırılmasında da önemli bir rol oynamaktadır.

 

  • Aile çiftçiliğini ön plana koyan politikalarla, kırsaldan kente plansız olarak yapılan göçün yanı sıra, kırsal kesimde yaşanan açlık ve yoksulluk önlendiği gibi, kentlerde göçün neden olduğu güvenlik sorunları başta olmak üzere birçok sorun ve çarpık kentleşme de önlenecektir.

 

  • Aile çiftçiliğinin yaygınlaştırılmasıyla ülkemizde son 10 yılda tarımsal üretim yapılmayan 30 milyon dekar alanda tarımsal üretim gerçekleştirilerek tarımsal dış ticaret açığı kapatılabilecektir.

 

  • Bu itibarla Aile çiftçiliği, ekonomik ve sosyal politikalarla da desteklenmeli, aile çiftçiliğini geliştirmek amacıyla köylerde görevlendirilen Tarım Danışmanlarının teknik bilgilerini çiftçilere daha etkin olarak aktarması sağlanmalıdır.

 

  • Ülkemizde çiftçimizin ve tarımımızın hak ettiği itibarı görmesi için çiftçi ailelerine ve küçük ölçekli çiftçiliğe dikkati çekilmeli; temel amacı, açlık ve yoksullukla mücadele, doğal kaynakların, geleneksel gıdaların korunması ve köyden kente göçü önlemek olan aile çiftçiliğini destekleyen ulusal politikalar uygulanmalıdır.

 

  • Başta FAO, ilgili resmi kurumlar, kooperatifler ve sivil toplum örgütleri, aile çiftçiliği ile ilgili faaliyetlerin yürütülmesini kolaylaştırmak üzere projeler üretmeli ve çalışmalar yapmalıdır.

 

  • Tarladan sofraya kadar tüm aşamalarda gıda güvencesinin sağlanması ile halkın ucuz ve sağlıklı gıdaya adaletli bir şekilde ulaşabilmesi sağlanmalıdır.

 

  • Başta gıda güvencesi olmak üzere gıda güvenirliğini sağlayacak kamu politikalarının hazırlanmasında ve uygulanmasında çağdaş ülkelerde örneklerini gördüğümüz gibi ilgili tüm tarafların görüşlerinin dikkate alınarak hayata geçirilmesi sağlanmalıdır.

 

  • Denetim yetersizliği gıda güvenilirliğini tehdit etmektedir. Bu kapsamda öncelikli olarak denetim faaliyetlerinin kamuda istihdam edilecek yükseköğrenim görmüş kişilerce yapılması sağlanırken diğer yandan gıda profesyonellerinin orta ve küçük boyutlu gıda işletmelerinde, Bakanlığa sunulan “Yetkilendirilmiş Gıda Danışmanlığı” projesi çerçevesinde tekrar görev alması sağlanmalı, bu tip işletmelerde denetim yeniden tesis edilmelidir.

 

  • Gıda konusunda yükseköğrenim görmüş meslektaşlarımızın tarladan sofraya kadar olan süreçte etkin olarak yer alması gerekmektedir. Yeterli altyapı sağlanmadan üniversitelerde bölümler açılmamalı, sektöre hizmet etmek üzere hazır bekleyen işsiz meslektaşlarımızın istihdamı sağlanmalıdır.

 

  • Konu uzmanı olmayan kişilerin, gıda maddeleri ve beslenme konusunda kamuoyunu yanıltıcı söylemlerinden oluşan bilgi kirliliğinin önüne geçilmeli, bağımsız bir Gıda Otoritesi oluşturulmalıdır.