ODALARDAN SOMA MADEN KAZASINA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

12.05.2016

İnşaat Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası, Maden Mühendisleri Odası ve Mimarlar Odası Soma`da meydana gelen maden kazasının ikinci yıl dönümüyle ilgili birer basın açıklaması yaptı.

İMO: Bir Kez Daha Yaşanmasın Diye; Soma`yı Unutmayacağız, Unutturmayacağız!

Soma`da 301 madenciyi hayattan koparan işçi katliamın üzerinden tam 2 yıl geçti. 2 yıl önce, hiçbir önlemin alınmadığı, işçilerin son derece kötü ve güvencesiz koşullarda çalıştığı ortaya çıkan madende yaşanan olay sonucu yüzlerce eve ateş düştü, tüm Türkiye yasa boğuldu.

Soma`daki kömür madenleri, maden ocaklarının işletmesinin kiraya verilmesi yöntemiyle özelleştirilmiş, özelleştirmeyi alan Soma Holding daha ucuz kömür çıkartmayı vaat etmiş ve maliyetleri en aşağıya çekebilmek için işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili hiçbir önlem almamıştır. Ayrıca, yapılması gereken denetimlerin ciddiyetle yapılmamış olduğu da basına yansımıştı. Madenlerde güvencesiz bir çalışma ortamının olduğu TBMM`ye getirilmesine rağmen sorunların görüşülmesi milletvekillerinin çoğunluk oylarıyla engellenmişti. 301 canımızı yitirdiğimiz olay göz göre göre geliyorum demişti.

Dünyayı elleriyle yaratan, yarattıklarının ancak kırıntılarına mahkûm edilen işçiler, daha fazla kâr için hiçbir güvenlik önleminin alınmadığı madenlerde, inşaatlarda ve pek çok iş yerinde ölümle burun buruna çalışıyorlar. Gerek çalıştıkları şirketlere gerekse ülke ekonomisine büyük kazançlar sağlayan işçiler yalnızca yaşanılabilir ücretler ve sosyal haklardan mahrum kalmıyor, aynı zamanda tarihin yüz yıl gerisinde kalmış koşullarda çalışıyorlar. Hatırlayalım; Soma katliamından hemen sonra dönemin Başbakanı, yüz yıl önce Avrupa`da yaşanan maden facialarını örnek vererek anlatıyordu. Şirketlerin ve ülkelerin kazançları yüz yıl öncesine göre kat be kat artmasına rağmen işçilerin yüz yıl önceki koşullarda çalışması ne yazık ki unutulmuştu! Oysa Avrupa`nın birçok ülkesinde neredeyse yüz yıla yakın bir zamanda ölümlü kazaların olmadığı da görmezden geliniyordu.

2 yıl önce yaşadığımız acıyı hala yüreklerimizde hissediyoruz. Kaybettiğimiz 301 canın acısını unutmamız mümkün değildir. Nitekim her gün yaşanan işçi cinayetleri acımızı tazelemekte, acılara yeni acılar eklenmektedir.2014 yılında iş cinayetlerinde yaşamını yitiren 1882 işçiye ilave olarak 2015 yılında da 1731 insanımızı iş cinayetlerinde toprağa gömdük. Ölümlü iş cinayetlerinin yaklaşık olarak 1/3 inşaat sektöründe ortaya çıkan ölümlerdir. 

Ülkenin değerlerini özelleştirerek piyasanın hırçın ellerine bırakanlar bu katliamların sorumlularıdır. Siyasi iktidarın, işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin yasal ve idari düzenlemelerden kaçınması ve  layıkıyla denetim yapmayan kişi ve kurumlar da bu katliamın sorumlularıdır.

İnşaat Mühendisleri Odası olarak işçi ölümlerinin son bulması için bilimsel yöntemler ve toplum yararını gözeten mühendislik anlayışımızla yetkilileri uyarmaya devam edeceğiz. Odamızın işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda birçok önemli çalışması olmuştur ve olacaktır. Yetkili kurum ve kuruluşlar çalışmalarımızın sonuçlarını görmeli ve bu sonuçlardan yararlanmalıdır. Bizler iş cinayetlerini iş kazası olarak görmeyip işçilerin daha sağlıklı ve güvenli koşullarda çalışabilmesi için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz.

Soma Maden Ocağı`nda yaşanan katliamın ikinci yılında hayatını kaybeden işçilerimizi saygıyla anarken yakınlarına bir kez daha sabırlar diliyoruz.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası

 

JMO: SOMA FACİASININ ÜZERİNDEN 2 YIL GEÇTİ; İŞ CİNAYETLERİ HALA DEVAM EDİYOR!

13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa`nın Soma ilçesinde TKİ Genel Müdürlüğü uhdesinde bulunan ruhsat sahasında, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından kapalı ocak işletme yöntemiyle gerçekleştirilen kömür işletmesinde meydana gelen ve 301 maden emekçisinin hayatını kaybettiği maden ocağı iş cinayetinin üzerinden iki yıl geçti.

Soma faciasından altı ay sonra da ikinci bir maden faciası yaşanmış, Karaman`ın Ermenek İlçesinde yine özel bir şirkete ait kömür ocağında 28 Ekim 2014`te meydana gelen kazada 18 maden işçisi hayatını kaybetmiştir.

Bugün, ‘İş kazası` tanımının kullanımının süresi bu ülkede çoktan dolmuş bulunmaktadır.  İşyerlerindeki ve çalışma koşullarındaki olumsuzluklar, insanı değil parayı önceleyen sistem, işçi sağlığı ve güvenliğini lafta bırakan uygulamalar devam ettirildiği sürece, pekala önlenebilir olan ‘iş kazaları` bu ülkede birer cinayete dönüşmeye maalesef devam edecektir.

Mayıs 2016 tarihinde açıklanan verilere göre; 2002 yılından bugüne, iş cinayetlerine on yedi bin elli yedi işçi kurban verilmiştir. 2015 yılında 1730 işçi yaşamını yitirirken, 2016 yılının yalnızca ilk dört ayında 568 emekçi hayatını kaybetmiştir. Sırf, 2016 Nisan ayında 168 işçi yaşamını yitirmiştir. Bu verilere göre ülkemizde, her yıl hayatını kaybeden işçi sayısında artış görülmektedir. İş cinayetlerinde ülkemiz, Avrupa Birliği ülkeleri arasında 1 inci, dünyada ise 3 üncü sıraya yükselmiş bulunmaktadır.

Soma`da ve Ermenek`te yaşanan iş cinayetlerine sebep olan özelleştirme, taşeronlaşma, hizmet alımı, maksimum kar için üretim zorlaması, bilim ve tekniğe aykırı işletme yöntemleri ve denetim yetersizliği uygulamaları giderek artmaktadır.

Son yıllarda getirilen yasal düzenlemeler; çalışma yaşamındaki sorunları daha da büyütmüş, emekçilerin yaşamını piyasa inisiyatifine terk etmiş ve iş cinayetlerini artırmıştır. Aşırı Kâr hırsı ve üretim zorlamasıyla çalışanlar, sendikasızlaştırılarak taşeronlaştırılmakta ve hatta köleleştirilmektedir. Merkezi yönetim ise; sağlık gözetimi sorumluluğunu yetersiz ve ağır koşullarda çalışan aile hekimlerine yüklemekte, mesleki eğitim alan uzmanların sorumluluklarını artırırken yetkilerini kısıtlamakta, devletin asli görevlerinden olan kamu adına denetim ve gözetim görevlerini tasfiye ederek özel sektöre devretmektedir.

Yaşanan felaketlerin ardından "bu işin fıtratında kazalar ve ölümün olduğu" ve "işçilerin iş güvenliğini ihlal ettiği" açıklamaları yapılmış, yasal düzenlemeler yoluyla taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, ücret adaletsizliği ve güvencesizlik koşulları yasal hale getirilmiştir. Tüm bu söylem ve uygulamalar siyasi iktidarın çalışma yaşamına dair politikalarının; emek, can güvenliği ve insan onuruna yakışır çalışma koşullarını sermaye lehine göz ardı ettiğinin açık göstergesidir.

Soma Faciasının ikinci yılında, iş cinayetlerinde yaşamını yitiren tüm emekçileri bir kez daha saygıyla anıyoruz. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, bu cinayetlere sebep olanların hesap vermeleri için mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyumuzla paylaşıyoruz.

Saygılarımızla

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu

 

MADENMO: SOMA‘YI UNUTMADIK UNUTTURMAYACAĞIZ !
SOMA İÇİN ADALET İSTİYORUZ

Saygıdeğer Basın Mensupları,

Bundan tam iki yıl önce 13 Mayıs 2015 tarihinde saat 15:30 sıralarında Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Eynez Kömür Ocağında çıkan yangın sonucu aralarında 5 maden mühendisi meslektaşımızın da bulunduğu 301 maden emekçisi yaşamını kaybetmiştir. Ölümlerinin ikinci yıl dönümünde 301 canımızın acısı hala yüreğimizde.

Soma ve Ermenek facialarında yaşamını kaybeden meslektaşlarımızı ve maden emekçilerini bir kez daha saygıyla anıyor ve başta yakınları olmak üzere tüm camiamıza bir kez daha başsağlığı diliyoruz.

Maden Mühendisleri Odası olarak facianın yaşandığı ilk gün buradaydık. Halkımıza, maden emekçilerine, meslektaşlarımıza ve ailelerine "Soma`yı unutmayacağız, unutturmayacağız" diyerek söz vermiştik. Geçen yıl olduğu gibi bu yılda ülkemizin dört bir yanından Adana`dan, Diyarbakır`dan, İstanbul`dan, İzmir`den,Zonguldak`tan ve Ankara`dan sözümüzü tutmaya geldik.

Facianın yaşandığı gün siyasi otorite facianın nedenini "trafo patlaması" olarak göstermiş, savcılık ise "tutuklama yapmıyoruz çünkü sorumlular öldü" diyerek faciada yaşamını kaybeden meslektaşlarımızı yargılama başlamadan suçlu ilan etmiştir.

Ancak TMMOB Maden Mühendisleri Odası bu oyunu bozmuştur. Odamız olayın meydana gelmesi ile birlikte olaya müdahil olmuş, mesleki demokratik kitle örgütü olmanın vermiş olduğu sorumluluk ile gerçeklerin üzerinin örtülmesi engellenmiş ve örgütümüz tarafından yapılan çalışmalar, hazırlanan raporlar ile kamuoyu aydınlatılmıştır.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası tarafından hazırlanan raporda da belirtildiği ve toplumun tüm kesimlerinden de kabul gördüğü üzere kazanın asli ve sistemsel nedenleri neo liberal politikalar sonucu yaşama geçirilen taşeronlaştırma, üretim zorlaması, mevzuattan kaynaklanan esnekleşme ve kuralsızlaşma ile denetimsizleştirmedir.

Facianın gerçek sorumluları iş güvencesinden, mesleki bağımsızlıktan yoksun,  işi ile aşı arasında sıkışmış olan ölen ya da ölemeyen maden mühendisleri değil bu ocaklara taşeronu, rödevansçıyı sokanlardır. Gerçek sorumlular yaptıkları yasalarla esnek ve kuralsız çalışma ile üretimi zorlayanlar, denetimi etkisizleştirenlerdir. Maden mühendisliği bilim ve tekniğini hiçe sayarak ülkemizde 18. yüzyıl madenciliğinin yapılmasına izin verenlerdir. İnsan yaşamını hiçe sayan ve bu işin fıtratında vardır diyen siyasi anlayıştır.

Soma faciasından sonra siyasi iktidar tarafından benzeri faciaların yaşanmaması için vaadlerde bulunulmuştu. Ancak gerekli ve yeterli önlemler alınmadığı gibi facia sürecinde önlem olarak ileri sürdükleri ATEX, yaşam hattı ve yeraltı takip sistemleri ertelenerek yürürlükleri durdurulmuştur.

Elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik öngören Torba kanunda;  " Mevcut kömür madenleri ruhsatlarının teknik ve ekonomik sebeplerden dolayı daha verimli elektrik üretimi tesisi kurulabilmesi amacıyla bölünmesi mer`i mevzuatta mümkün olmaması" bu nedenle " bir kısım ruhsatların bölünerek daha verimli üretim yapılacağı ", " bölünen ruhsatın herhangi bir bölümünde sıkıntı yaşanırsa ruhsatın bölünen diğer bölümlerinde sıkıntı yaşanmaması " gibi madencilik bilim ve tekniğine aykırı hususlar gerekçe olarak gösterilerek madenlerin bir plan çerçevesi içerisinde projelendirilmesini öngören Havza Madenciliği yürürlükten kaldırılmaktadır.

Soma Faciasının nedenleri içerisinde bulunan dayıbaşı uygulaması çalışma yaşamını köleleştiren kiralık işçilik özel istihdam büroları kanunu ile yasal çerçeveye kavuşturulmuştur.

ATEX, yaşam hattı ve yeraltı takip sistemleri gibi ertelenen, kiralık işçilik  ve ruhsatları bölünmesi gibi yasal düzenlemeler iş kazalarını önlemeyecek olup facialara neden olacaktır.

Ülkemizde başta siyasi iktidar olmak üzere sermaye tarafından alınmayan işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri nedeniyle yüzlerce ocakta ölümler yaşanmaya devam edecektir. Kazalar "fıtrat" olarak değerlendirildiği sürece ölümler yaşanmaya devam edecektir.

Güvencesiz çalışma koşulları devam ettiği sürece ölümler yaşanmaya devam edecektir.

Kölelik düzeni olan "esnek çalışma" ve "kiralık işçilik" devam ettiği sürece ölümler yaşanmaya devam edecektir.

Siyasi iktidarın,  madenlerde ölümlerin yaşanmaması için, bilimin ve tekniğin sesi ve temsilcisi olan yaşamın her alanında mücadele eden, mesleğinin ve meslektaşının sorunlarından ayırmayan odalarımızın sesine kulak vermesi gerekmektedir.

Soma Davasına müdahillik talebimiz mahkeme tarafından kabul edilmemiş olsa da davanın ilk günü olan 13 Nisan 2015 de TMMOB Maden Mühendisleri Odası Genel Merkezi ve Şubeleri ile birlikte sözümüzü tutmak üzere Akhisar Adliyesi`nde idik. Son celsenin görüldüğü 12 Nisan 2016 tarihinde de Akhisar`da idik ve bundan sonra da olmaya devam edeceğiz. Davanın bilime ve hukuka uygun olarak yürütülmesi için davanın takipçisi olacağımızı kamuoyu ile bir kez daha paylaşıyoruz.

Bu davanın sonu nereye varırsa varsın, TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak gereğini yapmaktan çekinmeyeceğiz.  Odamızın geçmişi sözümüzün teminatıdır.

SOMA`YI UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ

Saygılarımızla;

TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
13 Mayıs 2016, Soma

 

 

MİMARLAR ODASI: SOMA FELAKETİNİN İKİNCİ YILINDA İŞ CİNAYETLERİ ARTMAKTADIR

13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa’nın Soma ilçesinde özel bir kömür ocağında meydana gelen ve 301 maden emekçisinin hayatını kaybettiği; Cumhuriyet tarihinin en büyük maden ocağı kazasının ardından iki yıl geçmiştir.

Soma’daki maden ocaklarında sıklıkla meydana gelen kazalarla ilgili 2013 yılı Ekim ayında TMMM’ye verilen araştırma önergesi, 6 ay sonra AKP milletvekillerinin oyu ile reddedildikten bir ay sonra bu büyük kaza yaşanmıştır.

6 Eylül 2014 tarihinde ise İstanbul Mecidiyeköy’de; dönemin TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar tarafından prestij yapısı olarak tanıtılan Torun Center’daki iş cinayetinde on inşaat işçisi hayatını kaybetmiştir. İmar planlarında açık spor ve afet toplanma alanı olarak belirlenen Ali Sami Yen Stadı’nın yerinde yükselen yapının, bir an önce tamamlanarak; satışından elde edilecek gelirin paylaşılmasının “kamu yararı” olarak görüldüğü ve 2014 yılı Haziran ayında İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından inşaatta faaliyetin geceleri de sürmesine izin verildiği ise yaşanan bu cinayetle ortaya çıkmıştı.

Maden ocaklarında ve inşaat sahalarında yaşanan iş cinayetlerinin ardından; çalışma hayatını düzenleyen mevzuatı değiştiren, özel sektörde ve kamuda taşeron işçi istihdamını yaygınlaştıran alt işveren sözleşmelerini ve uygulamalarını yasallaştırarak kalıcı hale getiren 6552 Sayılı Torba Yasa Eylül 2014’te kabul edilerek yürürlüğe girmiştir.

28 Ekim 2014’te, Soma faciasından altı ay sonra ikinci maden faciası yaşanmış, Karaman’ın Ermenek İlçesinde yine özel bir şirkete ait kömür ocağında meydana gelen kazada 18 maden işçisi hayatını kaybetmiştir.

2015 yılı Nisan ayında yürürlüğe giren 6645 Sayılı Torba Yasa ile taşeron sistemini güçlendiren, işverenleri iş cinayetlerinin sorumluluğundan kurtaran, bu sorumluluklardan doğan borçları affeden düzenlemeler getirilmiştir.

Son olarak ise; 2016 yılı Şubat ayında TBMM’ne sunulan, kamuoyunda “kiralık işçi / kölelik yasası” olarak bilinen 170 Sıra Sayılı Kanun Tasarısı kabul edilerek yasalaşmıştır.

Bu düzenlemeler daha önce de 2009 yılında, 5920 Sayılı İş Kanunu, İşsizlik Sigortası Kanunu ve Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi olarak Meclis gündemine getirilmiş ve kabul edilmişse de; “işçilerin emeğinin istismarına ve insan onuruna yakışmayan durumların doğmasına, olumsuz uygulamalara ve çalışma barışının bozulmasına yol açacağı” gerekçesiyle Cumhurbaşkanlığı tarafından geri gönderilmiştir.

Özel istihdam büroları aracılığıyla, geçici iş ilişkisi kurulması ve uzaktan çalışma gibi işçiye esnek çalışma imkanı getiren model olarak tanıtılan Kiralık İşçi Yasası ile; kıdem tazminatı fiilen yok edilecek, ihbar tazminatı ve iş güvencesi kaldırılacak, emeklilik- sağlık hakları fiilen kullanılamaz duruma getirilecek, fazla mesai ve yıllık izin gibi haklar yok sayılacaktır. Kadrolu işçiden taşeron işçiye doğru giderek düşen adaletsiz gelir dağılımına bir kademe daha eklenerek; kiralık işçilerin daha da düşük ücretlerle çalıştırılmasının önü açılacaktır.

Bu yasa ile ayrıca; cinsiyet rolleriyle şekillenen, kadınların erkeklerin üçte biri oranında işgücüne katıldığı, eşitsiz ücretlendirmenin uygulandığı çalışma hayatından kadınların uzaklaştırılmaları; “annelik görevi” ile belirlenen sınırlarda tam ve güvenceli çalışma koşulları yerine yarı zamanlı / kısmi ve güvencesiz çalışma koşullarına mecbur edilmeleri planlanmaktadır.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi tarafından 8 Mayıs 2016 tarihinde açıklanan verilere göre; 2002 yılından bugüne, yürütme görevini üstlenen tek siyasi parti olan AKP iktidarları döneminde, iş cinayetlerine on yedi bin elli yedi işçi kurban verilmiştir. Verilere göre, her yıl hayatını kaybeden emekçilerin sayısı artmaktadır; 2015 yılında 1730 işçi yaşamını yitirirken, 2016 yılının yalnızca ilk dört ayında 586 emekçi hayatın kaybetmiştir.

Soma’da, Mecidiyeköy’de ve Ermenek’te yaşanan iş cinayetlerine sebep olan koşullar diğer maden ocaklarında, şantiyelerde ve sektörlerde mevcut olmasına karşın; özelleştirme araçları olarak devreye sokulan hizmet alımı, taşeronlaşma, üretim zorlaması, bilim ve teknolojiye aykırı işletme yöntemleri ve denetim yetersizliği giderek ağırlaştırılmış artan biçimde sürdürülmektedir.

Özellikle son iki yılda getirilen yasal düzenlemeler; çalışma yaşamındaki sorunları daha da büyütmüş, emekçilerin yaşamını piyasa inisiyatifine terk etmiş ve iş cinayetlerini artırmıştır. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi ile Sosyal Sigortalar Kurumu verileri; siyasi iktidar tarafından uygulanan politikalar ve getirilen yasal düzenlemelerin yansımasını göstermektedir.

Kâr hırsı ve üretimin artırılması baskısıyla çalışanlar sendikasızlaştırılarak taşeronlaştırılmakta ve hatta köleleştirilmektedir. Merkezi yönetim ise; sağlık gözetimi sorumluluğunu yetersiz ve ağır koşullarda çalışan aile hekimlerine yüklemekte, mesleki eğitim alan uzmanların sorumluluklarını artırırken yetkilerini kısıtlamakta, devletin asli görevlerinden olan kamu adına denetim ve gözetim görevlerini tasfiye ederek özel sektöre devretmektedir.

Yaşanan felaketlerin ardından “bu işin fıtratında kazalar ve ölümün olduğu” ve “işçilerin iş güvenliğini ihlal ettiği” açıklamaları yapılmış, yasal düzenlemeler yoluyla taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, ücret adaletsizliği ve güvencesizlik koşulları getirilmiştir. Tüm bu söylem ve uygulamalar siyasi iktidarın çalışma yaşamına dair politikalarının; emek, can güvenliği ve insan onuruna yakışır çalışma koşullarını sermaye lehine göz ardı ettiğinin açık göstergesidir.

Soma Faciasının ikinci yılında, iş cinayetlerinde yaşamını yitiren tüm emekçileri bir kez daha saygıyla anıyoruz. Mimarlar Odası olarak; asli sorumluluklarını devrederek bu cinayetlere sebep olanların bağımsız yargıya ve topluma hesap vermeleri için mücadelemizi sürdüreceğimizi değerli kamuoyumuzla paylaşıyoruz.

TMMOB MİMARLAR ODASI