
TMMOB AYDIN İKK SU GERÇEĞİ SEMPOZYUMU GERÇEKLEŞTİRİLDİ
TMMOB Aydın İl Koordinasyon Kurulu yürütücülüğünde 20 Eylül 2025 tarihinde Su Gerçeği Sempozyumu Nevzat Biçer Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi.
Açılış konuşmalarında TMMOB Aydın İKK Sekreteri Mehmet Tunç Erlaçin, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, Efeler Belediye Başkanı Anıl Yetişkin birer konuşma yaptılar.
Koramaz salona şöyle seslendi:
"Değerli basın emekçileri,
Saygıdeğer Belediye Başkanları, Sevgili İKK Sekreterimiz, Birliğimize bağlı Odaların Aydın Birimlerinin, Emek ve meslek Örgütlerinin, Demokratik kitle örgütlerinin, Siyasi Partilerin kıymetli başkanları, temsilcileri ve sevgili konuklar,
Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu adına saygıyla, sevgiyle ve dostlukla selamlıyorum.
Bugün burada, Aydın İlinde Su Gerçeği Sempozyumu'nda, Aydın İlimizin, en hayati ve en acil konularından birini tüm boyutlarıyla masaya yatırmak için toplanmış bulunuyoruz.
Sözlerimin başında, bu anlamlı etkinliği düzenleyen Aydın İl Koordinasyon Kurulumuza, sempozyum Düzenleme Kuruluna, etkinliğe emek veren, katkı sağlayan tüm kişi, kurum ve kuruluşlara, uzmanlara ve bilim insanlarımıza içtenlikle teşekkür ediyorum.
Sempozyumda sunulacak bildiriler ve dile getirilecek görüşlerin hem Aydın ilinde hem de ülkemizde giderek büyüyen su sorununun çözümüne yönelik toplumsal duyarlılığın artırılmasında önemli bir katkı sağlayacağına inanıyor, etkinliğimizin başarılı geçmesini diliyorum.
Sevgili Katılımcılar,
Hepinizin bildiği gibi yaşam suda başladı. Bugün içinde yaşadığımız bu eşsiz doğa içinde gördüğümüz tüm canlılığı suyun varlığına borçluyuz.
Bir kentin, bir yerleşim yerinin kuruluşunda da temel unsur, ilk çağlardan beri suya ulaşımın kolaylığı olmuştur. Mezopotamya'dan Mısır'a, Anadolu'ya kadar tüm büyük uygarlıklar su etrafında şekillenmiştir.
Yine hepimizin bildiği gibi, varlığımızı suya borçlu olduğumuz gibi, canlılığın devamını da suya borçluyuz.
O nedenle su doğanın ve doğada yaşayan tüm canlıların ortak varlığıdır. Doğayı ve doğada yaşayanları herhangi bir gerekçeyle sudan mahrum etmek asla kabul edilemez. Suyun korunması ve adil paylaşımı evrensel bir yaşam ilkesidir.
Yaşamın sürdürülebilmesi olan bu hayati öneme rağmen gerek küresel ölçekte gerekse de ülkemizde yenilenebilir su kaynakları yıldan yıla azalıyor.
Giderek artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılayacak yeterli su kaynağının bulunmaması, dünyayı bekleyen en önemli sorunlardan birisi.
Günümüzde , su kaynakları ile uyumlu politikalar geliştiremeyen toplumlar temel su ihtiyaçlarını karşılamakta dahi zorlanıyorlar..
Etkilerini azımsamamakla birlikte bu durumu yalnızca iklim değişimi ve kuraklık gibi meteorolojik gelişmelere bağlamak eksik ve yanıltıcıdır.
Temel sorun suyun ticari bir meta olarak görülmesi, plansız büyüme, rant odaklı kentleşme, ulusal planlarla bölgesel planların uyumsuzluğu, yanlış su yönetimi, alt yapı eksikleri, aşırı ve bilinçsiz su tüketimi, kamusal denetimin eksikliği ve buna bağlı olarak yaşanan çevre tahribatı ve kirlenme gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır.
Su meselesi yalnızca kentsel içme suyu ekseninde değil; tarımdan sanayiye, ekosistemlerden kırsal alanlara kadar çok daha geniş bir perspektifte ele alınmak zorundadır.
Sevgili Katılımcılar,
Ülkemizin su hizmetleri politikasında kalkınma planlamasından ve halk yararı ilkesinden uzaklaşmasının acı sonuçlarını ülke genelinde olduğu gibi Aydın ili ve ilçelerinde de yoğun bir şekilde yaşıyoruz.
Basına da yansıdığı üzere Aydın’da su sorunları hem doğal koşullar hem de yönetimsel eksiklikler nedeniyle çok boyutlu bir kriz haline gelmiş durumdadır.
Bölgenin sürekli artan nüfusu, dönemsel nüfus yükleri ve buraya kaydırılan su yoğunluklu endüstriyel yatırımlar, mevcut kaynaklar üzerinde sürdürülemez bir baskı yaratmaktadır
Birçok barajımızda su rezervleri kritik sevilerin altına inmiş ve birçok yerleşim yerinde ise su kesintileri başlamıştır. Artık sadece turizm değil, mevsimlik nüfus artışı da içme ve kullanma suyu üzerinde ciddi baskılar yaratmaktadır
Şebeke suyunun kayıp-kaçak oranı yüzde 50’yi aşarken, halk çoğu zaman damacana ya da sulama kanallarından su taşıyarak ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalmaktadır.
Bu durum, yalnızca içme suyunu değil, tarımsal üretimi de doğrudan etkilemektedir. Tarımsal sulama alanında yaşanan sorunlar ve çiftçilerimizin çektiği sıkıntılar da bu durumun bir yansımasıdır.
Su havzaları sistematik şekilde daraltılmakta, koruma altındaki alanlar amacı dışında kullanılmakta, özellikle inşaat ve endüstri baskısı altında su kalitesi ve miktarı ciddi şekilde azalmaktadır.
Bu yalnızca su krizine değil; aynı zamanda sel, taşkın ve ekosistem çöküşlerine de davetiye çıkarmaktadır.
Aydın’ın can damarı olan Büyük Menderes Havzası, sanayi ve evsel atıkların kurbanı olmuş durumdadır. Havzadaki kirlilik sağlık sorunlarına yol açmakta ve tarımsal verimliliği tehdit etmektedir.
Yeraltı suları ise vahşi sulama gibi teknik sorunların yanı sıra, altyapı yetersizliği ve su yönetimi planlamalarındaki eksiklikler nedeniyle hızla tükenmektedir.
Jeotermal kaynaklar ise plansız ve kontrolsüz bir şekilde kullanılmakta, jeotermal akışkanlar ile akiferlerin yeniden beslenmesi doğru uygulanmamaktadır. Bu akışkanların içeriğindeki kükürt ve ağır metaller ise yüzey sularına karışarak büyük bir kirlilik yaratmaktadır.
Bu konuyu TMMOB olarak hazırladığımız Büyük Menderes Havzası’nda Jeotermal Enerji Santralları Gerçeği raporu ile kamuoyunun gündemine taşımıştık ve rapor önemli bir yankı uyandırmıştı.
Bu raporun hazırlanmasında ve saha çalışmalarında büyük bir emeği olan, yaşasaydı görüşlerini bugün bu sempozyumda sizlerle de paylaşacak olan sevgili arkadaşımız Ali Burak Yener'i geçtiğimiz günlerde kaybettik. Onu burada sevgiyle ve saygıyla anıyorum. Bugün aramızda olmasını çok isterdik… Işıklar içerisinde uyusun...
Sevgili Arkadaşlar,
TMMOB olarak bizler yıllardan beri ülkemizdeki su kaynaklarını korunması, bilinçsiz su tüketiminin önüne geçilmesi, atık suların arıtılarak yeniden kullanılabilir hale getirilmesi, derelerimizi ve doğal yaşamı tehdit eden rant projelerinin durdurulması ve hepsinden önemlisi de suyun ticarileştirilerek bir meta haline getirilmemesi için mücadele ediyoruz. Bu mücadelemiz kimi zaman açtığımız davalar yoluyla, kimi zaman yerellerdeki platformlar aracılığıyla, kimi zaman da bugünkü gibi bilimsel sempozyum ve raporlarla oluyor. Bu mücadelenin parçası olan tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Biliyorsunuz su kullanımı konusunun önemli bir ayağını da yerel yönetimler oluşturuyor. Belediye sınırları içerisinde yaşayan yurttaşların temiz suya ulaşımı, atık suların sağlık biçimde tahliyesi, arıtımı, tarımsal sulama tesisleri inşası gibi konular yerel yönetimlerin en önemli sorumlulukları arasında yer alıyor.
Sadece su sorunun değil ülke halkı olarak yaşadığımız sorunların sağlıklı bir çözüme oluşturulması, merkezi ve yerel İdarenin siyasi hesaplardan uzak bir şekilde halk yararını önceleyecek bir şekilde uyum içerisinde çalışmasından ve halk iradesine saygı duyulmasından geçmektedir.
Yine takdir edeceğiniz üzere yerel yönetimler demokrasinin beşiğidir.
Ancak son yıllarda ülke tarihimizin en büyük demokrasi ayıplarına tanıklık ediyoruz.
Demokratik seçimlerle kazanılamayan belediyelere kayyumlarla, istifaya zorlamalarla, açığa almalarla el konulan bir süreçten geçiyoruz.
Ekonomisi tamamen çökertilmiş, hukukun siyasallaştığı, parlamentonun etkisizleştirildiği, anayasa ve yasaların anlamsızlaştırıldığı, tek adamın buyruğuyla yönetilen, aklın ve bilimin yerini hurafelerin, liyakatin yerini parti ve din devleti anlayışının aldığı, laikliğin ortadan kaldırıldığı her alanda çeteleşen bir ülke tablosuyla karşı karşıyayız.
Bu acı tablonun yaratıcısı olan siyasi iktidarsa bu ülkenin en acil sorunları olan işsizlik, açlık, güvencesiz gelecek, her geçen gün artan borç yüküyle yüzleşmek ve çözüm aramak şöyle dursun toplumsal muhalefet unsurlarını baskı ve zor politikalarıyla sindirmek susturmak istiyor.
Tek adamın safına geçenler gözaltından, tutuklanmaktan, görevden el çektirilmekten kurtulurken, muhalif olanlar bir nevi cadı avına maruz bırakılıyor.
Seçilmiş belediye başkanları tutuklu, siyasiler tutuklu, bürokratlar, gazeteciler, öğrenciler, sanatçılar tutuklu.
Ancak meydanlarda her geçen gün sayısı artan kalabalıklardan da görüldüğü üzere ne yaparlarsa yapsınlar, gelecekleri ve emekleri için mücadele eden milyonlarca yurttaşımızı teslim alamazlar.
Bugün sokaklarda büyüyen protesto dalgası her şeye rağmen birleşik bir sese dönüşmüştür ve en önemlisi AKP’nin 23 yılda inşa ettiği korku duvarı, geniş halk kesimlerinin isyanıyla yıkılmış durumdadır.
Bu toplumsal dalga, yalnızca ülkemizin içinden geçtiği zorlu koşulları ortaya sermekle sınırlı kalmamış, halkımızın ve onun içinde özellikle gençlerin öncülüğünde gelişen direniş ve yükselen mücadele eşit, özgür ve adil gelecek umudumuzu daha da büyütmüştür.
Buradan siyasi iktidara bir kez daha sesleniyorum: Hiç kimsenin insanların demokratik iradesi üzerine ipotek koymaya hakkı yoktur.
Bizler bu ülkenin imkanlarıyla okumuş mühendisler, mimarlar, şehir plancıları olarak tüm baskı ve zor politikalarına karşın ülkemize, anayasal demokratik kazanımlarımıza, emeğimize, geleceğimize ne olursa olsun sahip çıkmaya devam edeceğiz.
Ülkemizin eşit, özgür, barıştan yana ve demokratik yarınları için hep birlikte mücadele edeceğiz.
Bu karanlık elbet dağılacak. Ülkemizin ve halkımızın hak ettiği aydınlık yarınlar bizlerin olacak.
Ben bu duygularla sizleri bir kez daha selamlıyor, verimli bir toplantı diliyorum."
Açılış konuşmalarının ardından ilk oturum “Aydın İlinde Su Yönetimi” ana başlığıyla TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Önalan oturum başkanlığında gerçekleştirildi. TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi İsmail Küçük, “Aydın'ın Su Sorunları Ne Anlatıyor” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Aydın Temsilcilik Başkanı Salih Kaymak, “İlimizdeki Suyun Varlığı ve Sürdürülebilirliği” sunumunu yaptı. TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Aydın Temsilcilik Başkanı Jeofizik Yüksek Mühendisi Necdet Evlimoğlu “Yeraltı Suyu Yönetimi” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi.
İkinci oturum, “Suyun Hayatımızdaki önemi” ana başlığında Maden Mühendisleri Odası Aydın Temsilcilik Başkanı Kurultay Ahmet Halvaşi başkanlığında gerçekleştirildi. Bu oturumda Ziraat Mühendisleri Odası Aydın Şube Başkan vekili Doç. Dr. Ersel Yılmaz “Yüzey Suları Yönetimi ve Tarım”; TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Aydın Temsilcilik Başkanı Nilgün Olan “Gıda Güvenliği ve Su Yönetimi”; TMMOB Çevre Mühendisleri Odası üyesi Ozan Çıtır, “Geleceğin Kaynağı Arıtılmış Sular: Suyun Yönetimi ve Kullanım Gücü”; Germencik Çevre ve Doğa Derneği 2. Başkanı Uzman Doktor Metin Aydın, “Büyük Menderes Havzasında Susuzluk ve Kirliliğin Sağlığa Etkileri”; Aydın Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Koordinatörü Avukat Ada Özgü Akar, “Hukukun Işığında Su ve Yaşam” başlıklı sunumlarını gerçekleştirdiler.
Son olarak 2004-2016 TMMOB Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlenmiş Mehmet Soğancı moderatörlüğünde Forum gerçekleştirilerek Sempozyum son buldu.