TTB BÜYÜK KONGRESİ YAPILDI

01.07.2014

Türk Tabipleri Birliği (TTB) 64. Büyük Kongresi 28-29 Haziran 2014 tarihlerinde Ankara’da Devlet Su İşleri (DSİ) Konferans Salonu'nda toplandı. Kongrede, konuk konuşmacı olarak TMMOB Genel Sekreter Vekili H. Can Doğan da bir konuşma yaptı. 

TMMOB Genel Sekreter Vekili H. Can Doğan’ın konuşması şöyle:

 

Sayın Divan

Değerli TTB Yöneticileri

Sevgili Delegeler,

Hepinizi TMMOB Yönetim Kurulu adına saygı, sevgi ve dostlukla selamlıyorum. Burada aranızda olmaktan büyük bir onur duyuyorum.

Birlik Başkanımız Mehmet Soğancı, TMMOB 43. Dönem Çalışma Programının belirlenmesi gündemli Yönetim Kurulu toplantımızda olduğu için aramızda bulunamıyor. Kendisinin de saygı, sevgi ve selamlarını iletmek istiyorum.

Evet Arkadaşlar,

Çalışma döneminizin sona erdiği bu günlerde son iki yıla baktığımızda; Türkiye’nin her alanda neo-liberalizmin yönlendiriciliğinde dönüşümden geçirildiği, tüm kamusal hizmetlerin sermayeye devredilip, kamunun adeta yok edildiği; ormanların, kıyıların, suyumuzun, toprağımızın birilerine peşkeş çekildiği; kentlerin "dönüşüm" adı altında ranta tahvil edildiği; yolsuzluğun, rüşvetin, her türlü pisliğin ortaya apaçık döküldüğü; baskının, zor kullanımının, zorbalığın tavan yaptığı; torba yasalar, torba davalarla adeta bir toz bulutu ardında ülkemizin yeniden şekillendirildiği bir dönem yaşandı. Soma’da ülke tarihinin en acı iş cinayetini de bu dönemde yaşadık.

Genel Kurulunuz faşist bir baskı altında geliştirilen neoliberal sömürü içinde kamuya ait tüm kurumlar özelleştirildiği, ticarileştirildiği, çalışma hayatının tamamen taşeron sistemi içerisinde güvensizleştirildiği, AKP havuzuna bağlı şirketlerin daha çok kar etmesi pahasına inşaatlar, fabrikalar, madenler işçi mezarlığına dönüştürüldüğü günlerde gerçekleştiriliyor.

Geçen iki yıl süresince tüm yaşam alanlarımızın yanı sıra mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı uygulamaları ve Örgütümüz TMMOB de olumsuz yönde etkilendi. AKP iktidarının ülkeyi baştan sona kuşatan baskıcı politikalarından herkes gibi TMMOB de nasibini aldı.

TMMOB’yi işlevsizleştirip etkisizleştirmeye yönelik olarak TMMOB Yasası değişikliği girişimlerinden Meclis’te gece yarısı operasyonuyla 3194 Sayılı İmar Kanunu’na eklenen bir maddeyle mesleki denetimimizi yok etmeye yönelik düzenlemeye; Birliğimiz ve odalarımızın çalışma alanlarını kısıtlayan onlarca ikincil mevzuatta yapılan değişikliklerden odalarımız üzerinde bakanlıkların idari ve mali denetimi kurmaya yönelik düzenlemeye kadar arka arkaya yapılan onlarca saldırının muhatabı olarak yaşadık geçen dönemi. İstanbul birimlerimizde görev alan yönetici arkadaşlarımızın gözaltına alınmaları, TMMOB Başkanı, Genel Sekreteri, İKK sekreterlerimiz ve yöneticilerimiz için açılan onlarca dava da bu dönemde yaşadığımız baskının göstergeleri oldu.

Saldırı sadece TMMOB’ye değildi tabii ki. Bu saldırı; kim bu ülkenin havasına, suyuna, taşına, toprağına, deresine, ormanına, en önemlisi insanına sahip çıktıysa; herkese, her örgütlülüğe, şüphesiz Türk Tabipleri Birliğine de yönelik oldu.

Ve GEZİ yaşandı geçen dönem: Bir yanıyla ülkenin tek adam diktası altında karanlığa sürüklendiği öte yanda ise ülkenin dört bir yanından direnişin ve umudun parladığı bir dönemdi Haziran direnişi. Haziran direnişi hepimizin içini ısıttı. Aslında herkes biliyor ki, gerek Taksim Dayanışmasının oluşmasında, gerekse Gezi’den çıkan sesin tüm ülkede "Artık yeter! Her yer Taksim, her yer direniş" çığlığına dönüşmesinde;  TMMOB, Gezi direnişinin ne önünde, ne arkasında, ne sağında, ne solundaydı. Direnişin tam ortasında, tam merkezindeydi. Bu direnişte kaybettiğimiz; hepimize direnmenin ve dayanışmanın güzelliğini gösteren ve yaşları anca yirmili olan bizim çocuklarımız; Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan, Hasan Ferit Gedik ve kara boncuk gözleri ile Berkin şimdi bize bakıyor. Hepimizin gençlerimize "eşit, özgür, demokratik bir Türkiye" sözü var. İsimleri TMMOB’nin önümüzdeki dönemki çalışmalarının şüphesiz yol göstericisi olacaktır.

Sevgili Arkadaşlar,

Toplumsal muhalefetin içinde yer alan TMMOB, dünyada ve ülkemizde yaşananlara seyirci kalmayarak, karanlığa karşı aydınlığı, savaşa karşı barışı, eşitsizliğe karşı adaleti, şiddete karşı kardeşliği ve bir arada yaşamayı, sömürüye karşı emeği savunmaya devam edecektir.

TMMOB, dünyanın, ülkemizin, insanımızın ve üyelerimizin içinde bulunduğu bu günkü koşullarda, bir meslek örgütüne, bir mesleki demokratik kitle örgütüne düşen görevlerin güçlüğü, büyüklüğü ve bunlara karşı sorumluluklarının bilincindedir. TMMOB meslek alanları ile ilgili her konuda korkmadan, sinmeden, geri adım atmadan, eğilip bükülmeden doğruyu söylemeye devam edecektir.

Türk Tabipleri Birliği‘nin değerli delegeleri;

Bugün ülkemizde emekçilerin, ezilenlerin birlikte mücadelesine ve dayanışmasına duyulan ihtiyaç ortadadır. Emperyalizme ve sömürüye karşı özgürlük, demokrasi ve bağımsızlık için verilen mücadeleyi ancak bir arada olursak, omuz omuza yürürsek, çabalarımızı ortaklaştırabilirsek büyütebiliriz. "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganı o nedenle bugün hiç bu kadar anlamlı ve gerekli olmamıştı.

Şimdi herkes bilmelidir: İşte emekten ve halktan yana olanların bu yürüyüşünde, TTB ve TTB‘nin kadroları; TMMOB‘nin yol arkadaşıdır.

Demokratik bir Türkiye ve herkese parasız, nitelikli, eşit ve ulaşılabilir bir sağlık hakkı ve insanca yaşam koşullarının sağlanması için mücadelesini sürdüren Türk Tabipleri Birliği, tabiplerin ve emekçilerin haklar ve özgürlükler mücadelesi içerisinde umudun sembollerinden biridir.

İyi ki bu ülkenin TTB’si var. İyi ki sizler varsınız. Yolumuz uzun, yolunuz uzun. Yolumuz açık olsun.

Hepinize saygılar sunuyorum.