KAMU YÖNETİMİ TEMEL KANUNU SEMPOZYUMU

Sunuş

Devletin yapılanmasında ve çalışma hayatında, halktan ve emekçiden yana, toplumsal yararı esas alan demokratik dönüşümlerin gerçekleştirilmesi için yıllardır birlikte mücadele ediyoruz.

Bugün demokratikleşme kisvesi altında önümüze konulan, Kamu Yönetimi Temel Kanunu Taslağı adı altındaki düzenlemeler tam anlamıyla bir aldatmacadır. Bu, Türkiye‘nin küresel kapitalizme eklemlenme çabasının ürünüdür.

Tasarı ile IMF, Dünya Bankası ve OECD gibi uluslararası kuruluşların da talepleri doğrultusunda devletin rolü yeniden tanımlanmaktadır.

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı, ülkemizin uluslararası sermayenin sınırsız ve kuralsız egemenliğine teslim edilmesi sürecinde önemli bir aşamadır. Tasarıdaki demokrasi, katılım, şeffaflık, bilgiye erişim, vb. içi boşaltılmış kavramların, eğreti duran genel doğruların arkasında, kamusal alanın, sosyal devletin tasfiyesi gizlenmeye çalışılmaktadır. Halkın ve emekçilerin katılım ve uygulamada denetleme hakkına ilişkin en küçük bir mekanizma dahi bulunmamaktadır. Yoksulluğun yaygınlaştığı ve derinleştiği ülkemizde, toplumun temel ihtiyaçlarının karşılanmasını esas alması gereken kamu hizmeti ticari bir işletmeye dönüştürülmekte, merkezi hükümetten yerel yönetimlere ve oradan da özelleştirilerek sermayeye devredilmesi hedeflenmektedir. ınsanca yaşamın, eğitimin, sağlığın, sosyal güvenliğin bir hak olduğu ve devletin görevinin bütün yurttaşların bu haklardan parasız, sürekli ve eşit olarak yararlanmasını sağlamak olduğu unutturulmak istenmektedir. Kamu hizmetinin tasfiye sürecinde çalışanlar da, önce sözleşmeli statüye geçirilerek, aynı tasfiye sürecine sokulmaktadır. Keyfiyete, güvencesizliğe, kuralsızlığa ve örgütsüzlüğe açık bir istihdam modeli öngörülmektedir. Kamu, denetim işlevinden vazgeçerek, teftiş kurullarını lağvetmektedir. Sayıştay denetimi ise, dış denetim için yeterli yapılanma içinde bulunmamaktadır. Hükümet, bu düzenlemeye eklemlemeyi düşündüğü kamu personeli, yerel yönetimler, imar ve belediye gelirleri düzenlemesiyle birlikte, kamusal alanı bütünüyle tasfiye ederek; ülkemizi küresel sermayeye ve sömürge koşullarına teslim etmektedir.

Siyasal iktidarın, her fırsatta basın önünde şeffaflık, katılım, bilgiye erişim gibi konuları demokrasinin vazgeçilmez unsurları olduğunu söylemesine karşın, Kamu Yönetimi ve ıdari Hukukunu ciddi şekilde değiştirecek, rejim tartışması yaratacak önemli bir yasa tasarısını tartışma ortamından uzak tutmak istemesi, Hükümetin ne yapmak istediği konusunda ciddi kuşkular uyandırmaktadır.

Açık tartışma ortamlarının engellenmek istenmesinin arkasındaki temel neden, Tasarının ülkemizin ve çalışanların çıkarlarıyla taban tabana zıt olması ve iktidarın bu gerçeğin ortaya çıkmasına engel olma isteğidir.

Bizler, DiSK, KESK, TMMOB ve TTB olarak sözkonusu tasarıyı bütün boyutlarıyla tartışmak ve ortak görüşleri açıklamak amacıyla "Reform Değil, Sosyal Devletin Tasfiyesi" adlı sempozyumu gerçekleştirdik. Bu kitap, 20 Kasım 2003 tarihinde düzenlediğimiz sempozyumda görüşlerini bizlerle paylaşan değerli katılımcıların sunuşlarını kapsamakta ve Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı ardında gizlenen gerçeklerin kamuoyunun bilgisine sunulmasını amaçlamaktadır.