2012 YILINDA TBMM’DE KABUL EDİLEN 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNUNUN UYGULAMASI YILLARDIR ÖTELENEN BAZI MADDELERİNİN YÜRÜRLÜĞE GİRMESİ ŞİMDİ DE 30 ARALIK 2024 TARİHİNE ÖTELENİYOR!

30.11.2023

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz 30 Kasım 2023 tarihinde "2012 Yılında TBMM ‘de Kabul Edilen 6331 Sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanununun Uygulaması Yıllardır Ötelenen Bazı Maddelerinin Yürürlüğe Girmesi Şimdi de 30 Aralık 2024 Tarihine Öteleniyor!" başlıklı bir basın açıklaması yaptı.

2012 YILINDA TBMM ‘DE KABUL EDİLEN 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNUNUN
UYGULAMASI YILLARDIR ÖTELENEN BAZI MADDELERİNİN YÜRÜRLÜĞE GİRMESİ
ŞİMDE DE 30 ARALIK 2024 TARİHİNE ÖTELENİYOR!

Ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliğine yönelik düzenlemeler, Osmanlı Devleti döneminden bu yana hep var oldu, işçi sınıfı örgütlülüğü ve mücadelesinin etkinliği ve gücü oranında da uygulandı. 20 Haziran 2012 tarihinde TBMM’de kabul edilen 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunun TBMM‘de yapılan görüşmeleri sırasında, Genel Gerekçesinde ve madde gerekçelerinde öne çıkartılan noktalardan birisi de kanunun ayrımsız tüm çalışanları kapsayacağı vurgusu idi.

TBMM‘de kabul edilen yasaların bazı maddelerinin, yürürlük tarihi için bir süre konulması karşılaşılan durumlardandır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 6. Maddesinde yer alan “işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmeti verilmesi, yani işyerlerinde işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı çalıştırılmasına yönelik hükmün uygulanması kanunun yürürlük maddesinde “Kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için yayımı tarihinden itibaren iki yıl sonra” şeklinde düzenlenmişti. Yani bu madde kamu işyerleri ve 50 ‘den az çalışanı olan işyerleri için 30 Haziran 2014 tarihinde yürürlüğe girecekti. Söz konusu hükmün uygulanma tarihi yaklaştıkça AKP iktidarı torba kanunlara son anda yerleştirdiği hükümlerle, madde hükmünün uygulanmasını sürekli olarak öteledi. Son yapılan düzenleme ile maddenin uygulanması 31 Aralık 2023 tarihine ötelenmişti.

Dün (29 Kasım 2023 tarihinde) TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” nin görüşülmesi sırasında AKP’li iki Milletvekili tarafından verilen önerge ile söz konusu maddenin uygulanmasının 31 Aralık 2024 tarihine ötelenmesi teklif edildi ve teklif TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi. Yani Kanunun TBMM’de kabul edildiğinde 30 Haziran 2024 tarihinde yürürlüğe girmesi gereken hükmün uygulanması başka öteleme olmazsa öngörülen tarihten 10 yıl 6 ay daha geç uygulamaya girecek.

TMMOB olarak mevzuatın tümü ile değiştirilmesinde ısrarcı olmakla birlikte, aşağıda belirtilen hususları da kamuoyunun bilgisine sunmak isteriz:

Plan Bütçe Komisyonunda kabul edilen değişiklik önerisinin kapsamında, iş güvenliği uzmanlarının sertifika sınıfları için kanunda belirlenmiş görev alanına ilişkin tanımlamaya uygun işyerlerinde görev yapmalarında öngörülenden 10 yıl 6 ay sonraya ötelenmektedir. İş güvenliği uzmanlığı A, B, C sınıfı olarak sınıflandırılmış ve sertifika sınıflarına göre görev yapabilecekleri işyerleri de belirlenmiştir. Nasıl ki, B sınıfı sürücü belgesi ile “kamyon da kullanabilirsiniz” denilmiyorsa, Yasanın geçici hükmü ile işyeri tehlike sınıfına uygun olmayan sertifika sınıfı ile görev yapabilirsiniz de denilmemelidir.

Bu düzenlemeler için öne sürülen gerekçe iş güvenliği uzmanı sayısının eksik olduğu yönündedir. Oysa 2020 yılında ÇSGB tarafından yapılan bir çalışmaya göre C sınıfı iş güvenliği uzmanı sayısı ihtiyacın %226,6, B sınıfı iş güvenliği uzmanı sayısı ihtiyacın %60 üzerinde iken, A sınıfı iş güvenliği uzmanı sayısı ihtiyaca yetecek düzeydedir. 2020 yılından bu yana her yıl 2 kez yapılan sınavlarda bu sayı ihtiyacın çok üzerine çıkmıştır.

6331 sayılı yasanın kabulünden bu yana en az 18.000 emekçinin iş kazalarında can vermesi, 6331 sayılı yasanın kabul sürecinde anlatılanın aksine, 6331 sayılı yasanın kazaların önlenmesine yetmediğini göstermektedir. Daha geçtiğimiz hafta Siirt’in, Şirvan ilçesinde özel sektöre bağlı bir maden ocağında gerçekleşen göçük esnasında 2 meslektaşımız ve 1 maden emekçisi güvencesiz çalışma koşulları gerekçesiyle hayatını kaybetti.

Bütün bunlar açıkça gösteriyor ki, bir yasanın herhangi bir maddesinin uygulanmasının öngörülenden 10 yıl sonraya ötelenmesi bir öngörüsüzlükten çok bir ciddiyetsizlik, keyfiliktir.

TMMOB işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanmasının, işyerlerinde iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesinin bir işveren yükümlülüğü olduğunu ısrarla belirtmiştir.

Bunun yanında yasanın kurgusunda işverenlerin işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekiminde rehberlik ve danışmanlık alması zorunluluğu bulunmaktadır. Plan Bütçe Komisyonunda kabul edilen önergenin TBMM ‘de de kabul edilmesi halinde örneğin kamu hastanelerinde görev yapan doktor, hemşire, sağlık personeli için, örneğin Karayollarında, Devlet Su İşlerinde dağda, taşta, arazide kontrolörlük yapan mühendisler, teknik personel için bu rehberlik ve danışmanlık yerine getirilmeyecektir. Son günlerde özellikle asansör kazaları ile gündemde olan KYK yurtlarında bu hizmetler yerine getirilemeyecektir.  Kamu işyerleri ile özel sektör işyerleri için bu ayrımcılığın nedenini anlamak mümkün değildir.

Aynı şekilde “az tehlikeli sınıf”ta yer alan ve 50 ‘nin altında çalışanı olan işyerleri örneğin çağrı merkezleri için bu farklılığın nedenini anlamak mümkün değildir.

Kabulünden sonra yapılan değişikliklerle 6331 sayılı yasa ve ikincil mevzuat yamalı bohçaya dönmüştür. Ne yazık ki, yasanın hazırlık sürecinde, TBMM görüşmeleri sırasında TMMOB‘nin öne sürdüğü çekincelerin haklı olduğu her geçen gün yeniden, yeniden ortaya çıkmaktadır.

Bu nedenle diyoruz ki;

  • Sağlıklı ve güvenlikli bir ortamda çalışmak her çalışanın hakkıdır.
  • İşçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerinin piyasalaştırılması, yaşanan sorunların en temel kaynaklarındandır. İşyerlerinde işçi sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasının işveren yükümlülüğü olduğu gerçeği doğrultusunda davranılarak, işçi sağlığı güvenliği hizmetlerinin piyasalaştırılması sisteminden vazgeçilmelidir.
  • İşverenlerin önlem alma yükümlülüğü ve devletin denetim görevini esas almayan, sorumluluğun iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri ve çalışanlarda olduğunun savunan anlayış, işverenlerin umursamazlığını artıran bir anlayıştır.
  • İşçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili ulusal politikaların oluşturulması, kararların alınması ve işyerlerinde denetim diğer sosyal tarafların görüşleri önemsenmeden tek başına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) tarafından yerine getirilmektedir. ÇSGB birimlerince hazırlanan plan, rapor vb. belgelerde durum tespitleri yapılırken kazaların artma nedenleri ve çözüm konusunda herhangi bir analize rastlanmamaktadır. Gelinen nokta göstermektedir ki; İSİG konusunda doğru kararlar alınmamakta, istenen uygulamalar hayata geçirilememektedir. Sendikalar, Üniversiteler, TMMOB, TTB, ÇSGB, Sağlık Bakanlığı, Belediyeler Birliği’nin katılımı ile idari ve mali yönden bağımsız, çoğunluğunu emek örgütlerinin oluşturduğu ulusal bir enstitü/kurul oluşturulmalıdır. Kurul/Enstitü, mevzuatın oluşturulması, işyerlerinin denetimi, ölçümlerin, periyodik kontrollerin yapılması, İSG alanında çalışanların eğitimi, denetimi gibi alanın tüm gerekliliklerini organize edecek, denetleyecek bir mekanizma olacaktır. Kurulun tüm il ve ilçelerde yerel ayakları olmalıdır.
  • 4857 sayılı İş Yasası, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası ve alana ilişkin yapılan diğer düzenlemeler işverenlerin çıkarları doğrultusunda şekillendirilmiştir. Esnek ve kuralsız çalışmayı, geçici iş ilişkisini, taşeronlaştırmayı yasal hale getiren, kıdem tazminatlarını, fazla mesai ücretlerini, sendikal hak ve yetkileri budayan işçi sağlığı ve iş güvenliğini işveren yükümlülüğü olarak görmeyen, örgütlülük önüne engeller koyan yasa ve diğer düzenlemeler iptal edilmelidir. Plan Bütçe Komisyonunda kabul edilen değişiklik geri çekilmelidir. 6331 sayılı yasada yapılacak yamalar yerine Kurul/Enstitü Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurulu/Enstitüsünün oluşumundan sonra, konunun taraflarının katılımı ile İş Yasası ile İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası başta olmak üzere, tüm mevzuat ve denetim mekanizması ekseni “insan” olan anlayışla yeniden düzenlenmelidir.

Emin Koramaz
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı