BURSA İKK: BURSA OVASINA TERMİK SANTRAL KURULMAMALIDIR

11.09.2014

TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi (DOSAB)'nde kömür yakıtlı termik santral kurulmasının planlanması üzerine 10 Eylül 2014 tarihinde bir basın toplantısı düzenleyerek konuya ilişkin hazırlanan raporu kamuoyuna sundu.

 

BURSA OVASINA TERMİK SANTRAL KURULMAMALIDIR

Kentimizde, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde ( DOSAB ) bulunan ve buhar ihtiyaçlarını ağırlıklı olarak doğalgaz ile üreten firmaların, buhar maliyetlerini düşürmek amacıyla, bölge yönetimi tarafından kömür yakıtlı termik santral kurulması planlanmaktadır. Bu süreçte, DOSAB yönetimi santralin kurulması için resmi izinleri almak amacıyla oluşturduğu teknik dosya içerisindeki bilgiler üzerinden değerlendirmeler yapılmakta bu dosyada yer verilmeyen birçok noktanın ne şekilde planlandığı bilinmemektedir.

Bugün, Bursa da bulunan TMMOB'a bağlı ilgili meslek odalarının DOSAB kömür santrali ile ilgili olarak görüşlerinin ve değerlendirmelerinin yer aldığı raporu sizlerle paylaşacağız. Öncelikle ifade etmek isteriz ki halkın mühendisleri, mimarları ve şehir plancıları olarak tarafsız, kamunun faydası doğrultusunda, dar bir kesimin çıkarlarını değil toplumun faydasını düşünen, bu alanlarda emek veren meslek odaları olarak değerlendirmelerimizi yaptığımız raporumuzu kamuoyu ve ilgililerle paylaşıyoruz. Başta yatırımı gerçekleştirmek isteyen yetkililer olmak üzere ilgili tüm kesimlerin raporumuzu dikkate almalarını önemsiyoruz.

Bu raporda, termik santralin yapısı ile birlikte santral potansiyeli, yerli linyit kömür, yerli teknoloji, santralın çevresel etkileri ve olası işletme sorunları tüm boyutları ile değerlendirilmiş, termik santral yatırımına ilişkin bilimsel ve teknik verilere; yapılan görüşmelerde elde edilen bilgilere dayalı olarak oluşturulmuştur.

Ülkemizin enerji durumu

Birincil enerji tüketiminde %70’leri, elektrik üretiminde %55’leri aşan dışa bağımlılık sorununu aşmak, 2012 yılında 60 milyar doları varan, 2013'de 56 milyar dolar olarak gerçekleşen, tüm dış alımın dörtte birine yakın bölümünü oluşturan, enerji ham maddeleri dış alım faturalarını düşürmek, enerjiye ucuz, sürekli, güvenilir ve sürdürülebilir bir şekilde erişmek, enerji yatırımlarının çevreye zararlarını asgariye indirmek, enerji ekipmanlarının yerli üretimini sağlamak için, ulusal ve kamusal çıkarlara dayalı enerji strateji, politika ve programlarını tasarlamak ve uygulamak gerekir.

Ülkemizin ihtiyacı olan enerjinin, yerli maden kaynaklarımızdan karşılanması öncelikli hedef olmalıdır. Sanayinin ihtiyacı olan ucuz enerji üretiminin sağlanması ve bu enerjinin sürekli ve güvenilir olması bakımından, yerli maden kaynaklarımızın kullanılması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Elektrik enerjisi arz - talep dengesinin sorunsuz sürdürülebilmesi için, ulusal maden kaynaklarımıza öncelik veren, akılcı bir enerji politikası zaman kaybedilmeden oluşturulmalıdır. Kendi kaynaklarını yok sayan, kaynaklarını kullanmayan bir ülkenin kalkınması mümkün değildir.

Gelişen teknoloji ve artan enerji açığı bütün ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmesini, yeni enerji kaynakları üzerinde daha fazla düşünülmesini ve hızlı bir şekilde alternatiflerin üretilmesini gerekli hale getirmiştir.

Kömür Bazlı Termik Santrallerin Çevresel Etkileri

Termik santrallerde tüm gerekli önlemler alınsa da çevresel etkileri sıfırlanmaz ve yadsınamaz zararlarını kontrol etmek ve azaltmak için sıkı devlet normları olmasına rağmen ekosistemde muazzam bir stres oluşturmakta ve Çevre üzerinde ölçülemez ve sonsuz etkiler yaratmaktadır. Çevreye etkileri en aza indirecek sistemlerin maliyet, arıza vb. nedenlerle bir an bile devre dışı kalması durumunda, aşağıda belirtilen olumsuzlukların olabilirliği net olarak bilinmelidir.

Hava Kirliliği acısından; Hemen hemen tüm kömür yakan termik santrallerde günde tonlarca kömür tüketimi gerçekleşir ve yoğun olarak çevre bölgedeki havayı kirletir. Yanan kömür ile birlikte büyük miktarda zehirli cıva ve arsenik serbest bırakılır.

Sera Gazı Emisyonları acısından;Kömür özellikle eksik/ yetersiz yanma durumunda, karbon, sülfat ve diğer gaz halindeki kirleticiler açısından yoğun kirletici yakıt olarak kabul edilmektedir. Sera gazı emisyonlarının yaklaşık % 21’inden  Kömür Bazlı Termik Santral/Kömür Yakan Termik Santraller sorumlu tutulmaktadır. Bir diğer önemli konu da, iklim değişikliğinin ana sebebi olan küresel ısınmaya katkısı en çok olan CO2 emisyonlarının çok yüksek miktarlarda (0,9-0,95 kg/ kwh) olmasıdır.

Siyah Karbon Oluşumu acısından; Kömür Bazlı Termik Santral/Kömür Yakan Termik Santraller nedeniyle oluşan siyah karbon kış sezonunda yoğun sis, pus ve dumana neden olur ve günlük  yaşamı durma noktasına getirir. Siyah karbon konsantrasyonundaki bir artış yağış (muson) modellerinde değişikliklere ve doğaya şiddetle emilirken atmosferin anormal düzeyde ısınmasına neden olmaktadır.

Küresel ısınma ve İklim Değişikliği acısından; Kömür, fosil yakıtlar arasında en yoğun karbonu bulunduran, büyük miktarlarda CO2 yayan ve en çok iklim değişikliğine ve küresel ısınmaya sebep olanıdır.

Solunum Hastalıkları acısından; Kömür içeriğindeki yüksek kükürt oranı, yanma aşamasında önlem alınmadığı takdirde, yanma gazlarında ortaya çıkan SO2, solunum bozuklukları gibi bir dizi sağlık sorunlarına neden olur.

Su Kirliliği acısından; Külün bertarafında, termik santralden kül çukurlarına taşırken sulu karışım kullanılır. Su, belirli bir süre içinde sızma eğilimi olan Bor gibi zararlı ağır metalleri ihtiva edebilir. Buna bağlı olarak yeraltı suyu kirlenir ve ev içi kullanıma uygunsuz hale gelir. Su ortamını etkileyen ikinci faktör de kül göletinden lokal su kütlelerinin içine olan akım/ sızıntılardır. Bu da sucul yaşam için zararlıdır.

Termik Santralin Kömür Külünden meydana gelen Jeokimyasal Tehlike; Toksik / Radyoaktif elementler veya Radyonüklidlerce zengin, büyük miktarda külün santral çevresindeki açık alanda, büyük havuzlarda depolanması/bertaraf edilmesinde durumunda bitki örtüsü, toprak ve yer altı akiferleri kirlenecektir. Bir yer altı astarının yokluğu alanının yüzey toprağı ile külün kolayca karışmasını sağlar. Al, As, Zn, Mo, Ba, V, Mo, Cd, Mn, ve Pb açısından Dünya Sağlık Örgütü ’nün kuyu sularının içme suyu standartlarını aşmaktadır. Kül göletleri yakınlarında yaşayan insanlar ( kül ve toprak örtüsünden) yüksek bir radyasyon dozuna maruz kalırlar.

Toprak Kirliliği acısından; Külün santral çevresine sızması ve yayılması konusunda gerekli önlemler alınmaması durumunda, doğal toprak, uçucu külün alkali yapısından dolayı daha alkali hale gelir ve bu da tarım/ tarım sektörüne zarar verir.

Biyolojik Çevreye Etkileri acısından; Biyolojik çevre üzerindeki etkisi, ikiye ayrılabilir; flora üzerine etkisi ve fauna üzerine etkisi. Flora üzerine etkisi, iki ana nedeni de arazi kullanımı ve yanma  sonucu oluşan baca gazı emisyonları. Arazi kullanımı aynı zamanda habitattaki bazı türlerin kaybına da yol açar.

Termik santralin  Bursa Ovası Tarım Topraklarına, Su Kaynaklarına ve  Tarımsal Üretime Etkileri

Bu bağlamda söz konusu alanda Enerji (Termik) ve Buhar üretim tesisine ait bir teknik altyapı tesisi olan kömür depolama, kırma ve karışım hazırlama tesislerinin yapılabilmesi için Toprak koruma kurul toplantısı  70 nolu kararı (Ek-1) uyarınca  Toprak Koruma Kurulundan  tekrar izin alınması bir zorunluluktur. Aksi halde enerji  üretim tesisi (Termik santral) ile doğrudan ilgili Kömür depolama, kırma ve yakma karışım oluşturma tesisinin söz konusu alanda yapılması Toprak Koruma Kurul kararı dolayısı ile 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu ihlali demektir.

Proje tanıtım dosyasında sunulan veriler değerlendirildiğinde Bursa Ovası Topraklarına ve Tarımsal üretimine yapacağı olumsuz etkileri aşağıda belirtilmektedir.

Toprak ve Su Kaynaklarına Etkisi acısından; Proje tanıtım dosyasında AB standartlarının da altında emisyonun sağlanacağı bildirilmesi  toz, SO2, NO2, CO gibi zararlı atıkların Bursa Ovasının atmosferine salınacağının ancak standartlar ölçüsünde kalınacağının bir bildirimidir.

Uygulamada çok yıllık üretim planında  işletme maliyeleri, olası arızalar vb. olumsuzluklar nedeniyle söz konusu limitlerde kalınamayacağı açıktır. Ayrıca Söz konusu limitlerde kalınsa bile kömürün yapısında bulunabilecek diğer zararlı kimyasalların kirleticilerin ne olacağı da belirsizdir. Bu bilgiler ışığında DOSAB kullandığı milyonlarca metreküp suya ek olarak doğanın, tarımın ve  tüm canlılara ait olan 3.65 milyon m3 suyu daha kullanarak  yok edeceği öngörülmektedir.

Ovada Üretimi Yapılan Tarımsal Ürünlere Etkisi acısından; Bursa Ovası büyük çoğunluğu ihracata giden ürünlerin yetiştirildiği  ülkemizin önemli üretim merkezlerinden birisidir. Başta armut (deveci, santa maria), şeftali, ayva,elma gibi çoğu ihracata giden meyve üretimi yapılmakta olup söz konusu ürünler ile bacadan çıkacak asidik kimyasallar ve ağır metal içen tozlardan ciddi zarar görecekleri açıktır. Aynı zamanda oluşacak kirlilik nedeniyle ihracat olanakları azalacağı gibi iç piyasada tüketilen ürünlerle halkımızın sağlığı zarar görecektir. Bu kirliliğe  ek olarak bacalardan yayılacak 180 oC (DOSAB yetkilileri ve muhtarlar buluşmasından edinilen bilgi uyarınca) sıcaklığa bağlı iklimsel değişimler çiçeklenmeden, meyve bağlamaya ve hasada kadar uzanan süreçte  verim ve kalite kayıplarına neden olacak olumsuz etkiler  yaratacaktır.

Bacalardan çıkacak asidik kimyasalların asit yağmurları biçiminde bitkilere; meyve ağaçlarına ve sebzelere ulaşması bitkilerin zarar görmesine ve ileri aşamalarda da meyve ağaçlarının kurumasına neden olacaktır.     

Termik Santral İmar Durumu ve Çevresel Etkileşim

Yapılması düşünülen Termik Santral; Demirtaş Organize Sanayi Alanı içerisinde yer almaktadır. Diğer yandan;  DOSAB’ın doğusundaki yaklaşık 6 ha’lık alana ilişkin Büyükşehir Belediye Meclisince 1/25000 ölçekli Merkez Planlama Bölgesi Nazım İmar Planı’nda değişiklik yapılmış olup; DOSAB’ın doğusunda “Teknik Alt Yapı Alanı” planlanmıştır. Böyle bir tabloda, elektrik ve buhar üretim tesislerinin DOSAB içinde yer alacağı, Teknik Altyapı Alanında ise santralde yakılacak kömürün depolanması ve santralin ihtiyacı olan diğer altyapı tesislerinin yer alacağı öngörülmektedir.

1/25000 ölçekli Merkez Bölgesi Nazım İmar Planı incelendiğinde, termik santral ve teknik altyapı alanı, kuzey ve güney yönünde konut alanları ile doğu ve batı yönünde ise tarım alanları ile çevrili olduğu görülmektedir .

Termik Santral alanı, Bursa Merkeze kuş uçuşu 9 km mesafede yer almakta olup; kentin en büyük nüfusuna sahip 3 merkez ilçesine oldukça yakın bir konumda bulunmaktadır. Alanın ova bölgesinde yer alıyor olması ise; büyük ilçelere olan yakınlığı ile birlikte düşünüldüğünde tesisin yaratacağı riskleri çok büyük oranda attıracaktır. Yüz binlerce insanın yaşam alanına bu derece yakın bir alanda bulunan tesiste; gerek görüntü, gerekse çevresel etmenler açısından meydana gelebilecek en küçük problem gelecekte telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurması açısından yer seçimi kararı nedeniyle büyük bir risk taşımaktadır.

Termik Santral alanı, Bursa ili hakim rüzgar yönü açısından değerlendirildiğinde, santralin faaliyete geçmesiyle kirletici unsurlar nedeniyle kent açısından büyük tehlike oluşturacağı öngörülmektedir. Hakim rüzgar yönü kuzey-doğu olan ilde, santral faaliyetleri sonucu oluşacak toz, duman vb. maddeler rüzgarın etkisiyle nüfus yoğun ilçelere taşınacağı açıktır. Yine santralin yakın çevresi düşünüldüğünde, konut alanları, çalışma alanları, donatı alanları ve tarım alanlarının büyük bir risk altında olduğunu söylemek mümkündür.

Termik santraller kuruldukları alanlarda önemli riskler barındırırken, yerleşim alanlarına bu kadar yakın olması ciddi tehlikeleri beraberinde getirmektedir. Termik santral alanının yakın çevresinde yer alan konut alanlarına mesafeleri termik santral alanına 1 km’den daha yakın mesafede Demirtaş ve Panayır Mahalleleri yer almakta olup, 1.5 km mesafede Bursa Modern, 2.5 km mesafede ise İsmetiye Mahallesi yer almaktadır.

Bu nedenle santral alanında yükselecek yanma odaları ve duman tahliye bacasının yüksekliği de kent silueti açısından endişe vericidir. Yükseklikle ilgili yapılan açıklamalarda net bir bilgi bulunmasa da; sunulan tanıtım filminde modellenen yapılardan ölçekleyerek çıkarabileceğimiz yaklaşık değerlerle yanma odalarının yüksekliği 80 m’yi; bacanın yüksekliği ise 100 m’yi bulmaktadır. Ovada ve yatay düzlemde gelişen bir sanayi bölgesinde böylesi bir yapının kentin merkezinde bu denli yükselmesi doğru değildir. Uygulanacak tesisin çevre etki değerlendirme raporu ne kadar olumlu olursa olsun yapının, yukarıda da görüntülerde de verildiği üzere  yakın çevrede yerleşmiş ve yerleşecek olan mahalle sakinlerine görsel olarak da olumsuz etkisi olacaktır. Bunun sonucu olarak bölge halkı üzerinde çevre kirliliği konusunda psikolojik baskı yaratacak; ve bölgenin sağlıklı gelişiminin önüne geçecektir.

Sonuç olarak;

  • Elektrik enerjisinin ucuz, kaliteli, zamanında ve güvenilir şekilde temini ülke yönetimlerinin öncelikli konuları arasındadır.Enerjinin ulusal ve kamusal çıkarları gözeten bir anlayışla planlama ve yönetimi boyutları önem kazanmaktadır.

  • Artan elektrik ihtiyacını karşılamak için ilk yol, bugüne kadar uygulanan çok sayıda yeni elektrik tesisi kurmak yöntemi yerine, talebi yönetmek, enerjiyi daha verimli kullanarak sağlanan tasarrufla talep artışlarını karşılamak öncelikli olmalıdır.

  • DOSAB konusunda sorun yerli kaynaklara dayalı bir kömür santralının kurulması değil, asıl sorun DOSAB’ın Bursa’nın tam göbeğinde yer almasıdır. Bu nedenle aşağıda belirtilen nedenlerden kamunun genel menfeatleri açısında sakıncalı olduğu değerlendirilmektedir.

  • Söz konusu santralda yerli kömür kullanılması olumlu bir yön olmakla birlikte kömür, kireç taşı gibi malzemelerin stok alanına taşınması, atıkların santral dışına çıkarılmasında karayolu taşımacılığı kullanılacağından, günlük yaklaşık 100 aracın (peşpeşe sıralandığında yaklaşık 2 km uzunlukta bir konvoy) kent içi trafiğine olumsuz etkisi,

  • Santralda kullanılacak kömür, kireç taşı ve atık külün taşıma, boşaltma ve depolanmasında tozumanın çevreye olumsuz etkisinin önlenememe riski,

  • Çok önemli bir girdi olan ve emisyonu azaltacak olan Kireç taşının temini ile ilgili belirsizlik,

  • Deşarj ve emisyonların sürekli denetlenebilir olacağına dair kuşkular,

  • Projenin uygulanması aşamasında, “kötü” bir teknoloji seçilerek santralın uluslar arası standartlara uygunluğunun, proje maliyetlerine kurban edilme riski,

  • Santral devreye alındıktan sonra, işletme maliyetleri nedeni ile bu aşamada ifade edilen önlemlerin gerçekleşmeme riski.

  • Baca gazı sıcaklığı 170oC olarak belirtilen tesis, küresel ısınmaya etkisi sebebiyle kentin ve özellikle en önemli su kaynağı olan Uludağ’ın yağış rejimini olumsuz etkileyecek, kar yağışı miktarını azaltacaktır.

  • DOSAB kaçak olarak kurulmuş ve sonradan yasal hale getirilen bir sanayi bölgesidir. Bölgenin kurulması sırasında hiçbir çevresel faktör dikkate alınmamıştır.DOSAB Buhar Ve Enerji Üretim Tesisi’nin çevresel etkilerinin değerlendirilmesi raporunun kalitesi bu yüzden kritik önem taşımaktadır.

  • Tesise referans olarak gösterilen Avrupa’daki kent içi termik santrallerin tamamı en az 40 yıl önce inşa edilmiş, değişen Avrupa Birliği standartları sebebiyle tesis kuruluş maliyetlerinin üzerinde maliyetlerle arıtma tesisleri iyileştirilen ve büyük çoğunluğu kömür naklini nehir ve denizden gerçekleştiren tesislerdir. Kent içine termik santral yapılması hem teknik hem çevresel hem de mali açıdan uygun değildir.

  • Tüm dünyada kent içine yapılacak bir termik santralle ilgili kamuoyu tepkisinin oluşması doğal karşılanır. Bu tür tesisler üniversite, uzmanlar, kent yönetimi ve dinamikleri tarafından uzun süreli değerlendirme ve planlama çalışmaları sonrasında gerçekleştirilir.

  • Bahse konu tesisin yapılması düşünülen bölgede geçtiğimiz yıl arıtma çamurlarının yakıldığı bir tesis DOSAB tarafından devreye alınmıştır. Yine aynı bölgede BUSKİ tarafından 400 Ton /gün kapasiteli bir başka çamur yakma tesisinin ihale süreci devam etmektedir. DOSAB’ın yapmayı planladığı bu tesisle birlikte sac ayağı tamamlanmış olacaktır. Kent planlarında hiçbir şekilde görünmeyen ve herhangi bir çevresel değerlendirmeden geçmeden yapılan, planlanan ve ihale edilmeye çalışılan bu yakma tesisleri Bursa’nın toplam hava kalitesi için önemli bir risk oluşturmaktadır. 

  • Çevre standartlarının yüksek olduğu belirtilen tesisin en büyük problemi dünyada en çok karbon ayak izine sahip olankömür tüketiyor olmasıdır. Ülkemizin Avrupa Birliği sürecinde yakın gelecekte dahil olması gereken karbon sertifikasyonu zorunluluğu nedeniyle bu tesis için önemli bir maliyet de her gün oluşturduğu binlerce tonkarbondioksit için bedel ödeyecek olmasıdır. Proje tanıtım dosyasında tesisin ileride katlanması gereken karbon ayak izi maliyetleri ve ülkemizin toplam karbon oluşumuna katkısı hakkında bilgi verilmemiştir.

  • Tesisin faaliyete geçmesiyleöncelikle DOSAB’ta çalışan 45 000 kişi daha sonra da yakın civardaki köyler ve kent otobüs terminalindeki binlerce vatandaşımız bugüne kadar olmayan partikül madde, azot oksit, kükürt oksit,karbondioksit ve diğer iz gazlarınkirliliğine maruz kalacaktır.

  • Bahse konu projede proses atıksuyu 14,5 m3/gün olarak belirtilmiştir. Oysa Proses bir bütündür ve tüm bileşenleriyle ele alınmalıdır. Tesiste kullanılacak su için DOSAB Atıksu Arıtma Tesisi çıkışına kurulacak ileri atıksu arıtma tesisi ile 25 000 m3/gün su membran prosesleriyle arıtılacak ve 15 000 m3/gün su bahse konu tesise gönderilirken 10 000 m3/gün konsantrat yeniden dereye deşarj edilecektir. Gerek yasal gerekse teknik problemler nedeniyle konsantratın ne yapılacağı proje tanıtım dosyasında açıklanmamıştır. Projede su eldesi sırasında oluşacak konsantratın nerede ve hangi yöntemle arıtılacağı belirtilmemektedir.

  • Projenin tek gerekçesi DOSAB elektrik ihtiyacının üçte birinin ve buhar ihtiyacının tamamının karşılanmasıdır. Avrupa Birliği çevre müktesebatının temel ilke rekabet şartlarının sağlanmasıdır. Daha önce farklı OSB’ler tarafından benzer projeler gündeme getirilmiş ancak resmi makamlarca reddedilmiştir. DOSAB’ta faaliyet gösteren firmaların sağlayacağı avantaj farklı OSB’lerde faaliyet gösteren firmaların rekabet şansını ortadan kaldıracaktır. Bu proje ile DOSAB’ta faaliyet gösteren özellikle tekstil boyama firmaları ve diğer OSB’lerde faaliyet gösteren firmalar arasında haksız rekabet koşulları oluşmaktadır.

  • 03.10.2013 tarihli ve 28784 sayılı Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin “Olağan üstü durumlar ve özel hükümler” Madde 24 (c) bendinde belirtilen projelerle ilgili ÇED sürecinde uygulanacak yöntemin Bakanlıkça belirlendiği hükmü yer almaktadır.Bu kapsamda halkın katılımı toplantısının organize sanayi bölgelerinde “gereksiz” olduğuna dair herhangi bir ibare bulunmamaktadır. Dolayısıyla, projenin, gerek yerleşim alanlarına yakınlığı gerekse çalışma saatleri içerisindeki çalışan yoğunluğu nedeniyle İlgili yönetmelik maddesi gereği, bakanlıkça halkın katılımı toplantısının organize edilmesi gerekmektedir.

  • Söz konusu yatırımdan, gelecek kuşakların yeterli, güvenli ve kaliteli gıdalara erişmelerinin sağlanması, tarımsal üretimin en önemli unsurları olan toprağın, suyun ve havanın kirletilmemesiile ovada yaşanan ancak denetlenemeyen, önlenemeyen çevre sorunlarına, kirlilik kaynaklarına bir yenisini daha eklememek adına vazgeçilmelidir. Bursa Ovasının sulu ve mutlak verimli tarım arazilerinin ortasına yapılacak olanDOSAB Termik santralinin

  • Üretimin en temel unsurlarından olan toprağın, suyun ve havanın kirletilerek tarımsal üretimde verim ve kalitenin azalmasına,

  • Doğanın ve tüm canlıların ihtiyacı olan ve 3.5 milyon m3 yeraltı suyunun daha DOSAB sanayisi için kullanılacak olmasına,

  • Çoğu ihracata giden meyve üretim merkezi olan Bursa Ovasının üretim potansiyelini yok edecek, meyve ağaçlarınınzarar görerek ilerleyen süreçte kurumalarına ve üretilen ürünlerde verim ve kalite kayıplarına neden olacağı açıktır

  • En büyük sorun DOSAB Demirtaş OSB`nin Bursa’nın tam ortasında yer almasıdır. Çevre konutlarda yaşayanlar, çok doğal olarak baca emisyonlarından etkileneceklerdir

  • Bölgemiz ve şehrimizindeprem bölgesi olduğuve lokasyonlara göre zemin emniyet değerleri farklılık gösterdiği dikkate alınarak , deprem sırasında olası bir kazanın oluşması durumunda çevresel ve ekonomik ciddi riskler çok yüksek olacağı değerlendirilmemiş, konuyla ilgili acil eylem planları oluşturulmamıştır.

    Ülkemizde yapılan bir çok santral ve benzeri yatırımların bilindiği üzere tamamlanmayan yada esnetilen yasal prosedürler nedeniyle tam olarak işletilememesi yada sürdürülememesi konusu önemli bir durumdur ve incelen durum için de geçerli olduğu yadsınamayacak birgerçektir.

  •  

    Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı Bursa  Ovasına Termik Santral kurulmamalıdır..

 

TMMOB BURSA İL KOORDİNASYON KURULU

10.09.2014