İMO'DAN YETKİN MÜHENDİSLİKLE İLGİLİ AÇIKLAMA
İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç, 10 Ocak 2008 tarihinde "yetkin mühendislik" konusunda bir basın açıklaması yaptı.
Bilindiği gibi İnşaat Mühendisleri Odası şubelerinin genel kurulları, içinde bulunduğumuz Ocak ayı sonunda gerçekleştirilecektir. Her Genel Kurul döneminde yaşandığı gibi, bu yıl da meslektaşlarımız çeşitli nam ve isimlerle seçimlere girecek ve demokratik bir yarış sergilenecektir. Gene her dönem olduğu gibi bu yıl da, üyelerimizin tercihine göre şube yönetim kurulları ve merkez delegasyonu oluşacaktır.
Her üyemizin bireysel olarak kullanabileceği, Oda veya şube faaliyetlerini eleştirme hakkının yanı sıra, bir grup adına ya da grupla beraber propaganda yapma hakkı da mevcuttur. Bu hak demokratik yarışın olmazsa olmaz bir koşuludur. Odamız, ülkemizde bu hakkın tam anlamıyla kullanılabildiği ender platformlardan birisidir.
Yönetim Kurulumuz bu güne kadar, bizzat kendisine yöneltilmiş olsa dahi, şubelerde bulunan propaganda amaçlı eleştiri metinlerine yanıt vermemiştir. Yönetim Kurulunun bu metinlere yanıt vermemesinin nedeni, ‘ciddiye almamak‘ değil, ‘taraf olma" olarak algılanmasından kaçınmaktır.
Ancak Yönetim Kurulumuz, son günlerde özellikle İstanbul‘daki üyelerimize peş peşe gönderilen ve artık Odaya zarar verme kastıyla yayınlandığı aşikâr olan bazı metinlere karşı sessiz kalmamaya karar vermiştir.
Kendisini "Demokrat İnşaat Mühendisi" olarak adlandıran bir grubun çıkarmış olduğu metinler tamamen asılsız söylem ve iftiralarla doludur.
Şöyle ki:
Yetkin Mühendislik Bir Oda Politikasıdır:
Yetkin Mühendislik, Odamızda mevcut bulunan 26 Şubeden birisi olan İstanbul Şubenin bir projesi değil, 26 şubesinin de destek ve onay verdiği bir Oda politikasıdır.
Odamız bünyesinde, mühendislikte belgelendirme tartışmaları 1960‘lara uzanmaktadır. Ancak uygulama amaçlı sistematik bir tartışmaya dönüşmesi, 1992 Erzincan depremi sonrasında olmuştur. Çünkü Erzincan depremi mühendislik hizmetlerinin verilmeyişi kadar, mühendislik hizmetlerinin yetersizliğini de açığa çıkarmıştır. Sorumluluk üstlenen mühendisin liyakati ile mühendislik uygulamalarının denetiminin önemi, mühendislik kamuoyunda 92 depremi ile bilince çıkmıştır.
Bunun akabinde Odamızda "Sertifikalı Mühendislik", "Profesyonel Mühendislik" adı altında konu tartışılmış, dünyadaki örnekler değerlendirilmiş ve yayınlarımız aracılığı ile bu tartışmalar meslektaşlarımızla paylaşılmıştır.
1990‘lı yılların ikinci yarısından itibaren tartışmalar biraz daha şekillenerek, ülke gerçeklerine ve ihtiyaca uygun hale gelmiştir. Bu dönemde yapılan tartışmalar sonucu, arzu edilen yöntem için en uygun adlandırmanın "Yetkin Mühendislik" olduğu sonucuna varılmıştır. Bu adlandırma için üç temel kriter esas alınmıştır. Bunlar; bilgi, deneyim ve ahlaki değerlere sahip olmaktır.
Bu çerçevede,
"Uzman Mühendis" tabiri kullanılmamıştır. Çünkü uzmanlık bir bilgi birikimini ifade etmektedir. Üniversiteler ya da çeşitli kurumlar, salt bir eğitim süreci ile uzmanlaşmayı sağlayabilmektedirler.
"Profesyonel Mühendis" tabiri kullanılmamıştır. Çünkü sadece meslekçi bir anlam içermektedir. Mesleğimizin toplumsal ve etik boyutunun önemini tam olarak ifade etmekten uzaktır.
"Sertifikalı Mühendis" tabiri de kullanılmamıştır. Çünkü salt belge sahibi olmak ve yetkili olmak gibi içeriğinden ziyade belgenin önemli olduğu bir sistemi çağrıştırmaktadır.
Bu yüzden bilgiyi, deneyimi ve etik değerleri içinde barındıran "Yetkin Mühendislik" kavramı benimsenmiştir. Bu çerçevede Odamız, 1997 yılında Yetkin Mühendislik yasa taslağı ve uygulama yönetmeliği taslağını hazırlayıp ilgili tüm mercilere ulaştırarak ilk somut adımını atmıştır.
1999 depremleri konunun tüm ülkeye mal olmasını sağlamış mühendislik platformlarının dışında da tartışılmasına vesile olmuştur.
2003 yılında TMMOB tarafından düzenlenen Mühendislik Mimarlık Kurultayı, Belgelendirme ve Yetkin Mühendislik konularını ilkesel olarak karara bağlamıştır.
Gene 2003 yılında Odamızın yapmış olduğu Olağanüstü Genel Kurulda, Ana Yönetmelikte yapılan değişikle Odanın amaçları maddesine " ...üyelerinin Yetkinleşmesini sağlamak" ibaresi eklenmiştir.
2004 yılında 39. Oda Olağan Genel Kurulu‘nda, Yönetim Kuruluna "Yetkin Mühendislik" yönetmeliğini çıkarma yetkisi verilmiş, iç süreçlerin tamamlanmasıyla Yönetmelik uygulamaya alınmış, ancak Resmi Gazetede yayınlanmamış olması nedeniyle yürütmesi durdurulmuştur.
2006 yılında yapılan Olağanüstü Genel Kurul‘da yeni bir yönetmelik kabul edilerek yürürlüğe girmiş ve bu yönetmelik çerçevesinde 146 kişiye Yetkin Mühendislik belgesi verilmiştir. Bu yönetmeliğe karşı açılan davalar (yürütmesi durdurulmak kaydıyla) devam etmektedir.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, Yetkin Mühendislik, isim babalığını da İnşaat Mühendisleri Odasının yaptığı yıllara sari bir proje ve mücadeledir. Bu mücadelede, kamunun çıkarlarını gözeten, mesleğin yücelmesini isteyen tüm meslektaşlarımızın emeği vardır. İstanbul Şube yöneticileri de bu mücadelenin içinde yer almıştır.
Amaçları İstanbul Şube yöneticilerini karalamak olan bu kişilerin açıklamaları en hafif deyimiyle bilgisizliklerinin ürünüdür.
Yetkin Mühendislik ve (SİM) Uygulamaları, Halka, Mesleğe ve Meslektaşa Yönelik Sorumluluğumuzun Yerine Getirilmesidir:
1999 depremleri ülkenin kaderini belirleyecek büyüklükte can ve mal kayıplarına sebebiyet vermiştir. Bu depremler bilinen ama dillendirilmeyen, görünen ama görmezden gelinen sistemimize ait sorunları su üstüne çıkarmıştır. İmardan yapılaşmaya, belediyecilikten ihale sistemine, eğitimden siyasete kadar eksik ve çarpık yönlerimizi sergilemiştir.
Ancak bugüne kadar ülkenin yapılaşma ve imar sisteminde sorunları giderecek, ihtiyaca cevap verecek hiçbir adım atılmamıştır. İnşaat sektörü ve mesleğimiz vahşi piyasa koşullarının eline adeta teslim edilmiştir. 2001 yılından bu yana zaten büyük eksiklik ve sıkıntılar taşıyan Yapı Denetim Yasası bırakalım düzeltilmeyi neredeyse gündemden dahi kaldırılmıştır.
Hal böyleyken, toplum ve ülke çıkarı doğrultusunda mühendislik alanlarına yönelik düzenlemelerin siyasi iktidarlar tarafından yapılacağını beklemek artık hayal kurmaktan öte bir anlam taşımamaktadır.
İşte bu noktada Odamız, mesleğimiz ve meslektaşımız için duruma fiilen müdahale ihtiyacı hissetmiş, kendi göbeğini kendisi kesmiş, geleceğini belirleme hakkını kendi ellerine almıştır.
Bunun adı Yetkin İnşaat Mühendisliği Yönetmeliğidir. Bunun adı, Serbest İnşaat Mühendisliği Hizmetleri Uygulama, Tescil, Denetim ve Belgelendirme (SİM) Yönetmeliği‘dir.
Mühendislik ve Mimarlık hizmetlerinde özellikle yapı alanlarında hizmet veren teknik kadroların bilinçli ve bilgili olmaları kamu çıkarları açısından son derece büyük bir önem taşımaktadır. Halkın can ve mal güvenliğinin korunması, ulusal kaynakların doğru kullanılması ve savurganlığa son verilmesi, bilgi ve bilinç düzeyinin artmasıyla doğru orantılıdır.
Yüksek öğretim kurumlarında verilen mühendislik ve mimarlık eğitimi, seviyesi ne olursa olsun temel eğitim niteliğindedir. Ayrıca bir mühendislik dalının pek çok alt dalları bulunmaktadır. Bir mühendisin sadece dört yıllık bir eğitim ile, unvanını taşıdığı meslekte ve alt dallarının tamamında uzmanlaşması ya da yetkinleşmesi fiilen mümkün değilken taşıdığı unvan nedeniyle tüm alanlarda yetkilendirilmiş olması bir çelişkidir.
Bu çelişkiden faydalanan ise mühendisin bilgisinden ziyade imzasına ihtiyaç duyan çıkar çevreleridir. Bu çevreler, son derece düşük bedeller karşılığı, gençlerimizi istismar etmektedir. Bu durumdan kazançlı çıkan bir avuç çıkar çevresidir. Kaybeden ise mühendislik, toplumun can ve mal güvenliği ve ülkenin tasarruflarıdır.
Yetkin Mühendislik ve SİM yönetmelikleri, bir yandan mühendisin niteliğinin arttırılmasını hedeflerken diğer yandan imzacı-rantiyeci çevrelerin özellikle genç mühendisleri istismar etmelerini engellemeyi amaçlamaktadır.
Ancak malum çevreler, Yetkin Mühendis ya da SİM belgesi almak isteyenlerin emek sömürüsüyle karşılaşacağını iddia etmektedir.
Önce şunu açıklamak gerekir, yetkinlik bir uzmanlık değildir. Dolayısıyla, akademik bir eğitim ve bilgi edinme sürecini öngörmez. Bundan dolayıdır ki, kişiler akademik unvana sahip olsalar dahi yetkin mühendislik için öngörülen prosedürü ve süreçleri tamamlamak zorundadır.
Yetkinlik anlam olarak bilgiyi olduğu kadar deneyimi de içerir. Deneyim ise bir çalışma sürecidir. Kimilerine göre on yıl, kimilerine göre üç yıl olabilir. Kaldı ki Yapı Denetim Yasası bunu 12 yıl olarak tespit etmiştir.
Odamız da kendi içinde uzun tartışmalar gerçekleştirerek deneyim süresini, Yetkin Mühendislik belgesi için 5 yıl, SİM belgesi için 3 yıl olarak belirlemiş ve deneyim sahibi olabilmek içinde, deneyimli birisi ya da birileriyle çalışılması gerektiğini öngörmüştür.
Dolayısıyla emek sömürüsü iddiası dayanaksızdır. Emek sömürüsünün adresi aranıyorsa piyasanın vahşi koşullarında asgari ücretle çalıştırılan genç mühendislere yüzümüzü dönelim.
Kaldı ki Odamız bu konuda da adımlar atmış, ücretli çalışanlar için asgari ücret uygulamasına geçmiş, SİM Yönetmeliği ve pek çok farklı tedbirle bu uygulamanın yaygınlaşması ve kalıcı olmasına gayret göstermiştir.
Gene SİM Yönetmeliği çerçevesinde proje-müşavirlik işleri yapan bir işyerine, çalışanlarının %20‘si oranında genç ve deneyimsiz mühendis istihdam etme zorunluluğu getirilmiştir. Bu da Odamızın öngördüğü tip sözleşmeler çerçevesinde olmaktadır.
Yani emek sömürüsüne zemin oluşturma iddiaları, Odamız için son derece haksız bir itham olmaktadır.
İlginçtir; işveren sendikaları bu uygulamalarımızdan rahatsızlık duyup kaldırılması için basınç uygularken, görünen o ki kendilerine bazı "Demokrat" yandaşlar bulmuştur!
Diğer yandan, Yetkin Mühendislik iddia edildiği gibi mevcut mühendislik haklarını kısıtlayacak, meslektaşlarımızı hak kaybına uğratacak bir uygulama değildir. Çünkü gönüllülük esasında bir uygulamadır ve Yetkin Mühendislik sıfatı taşıyanlara ilave bir ayrıcalık öngörmemektedir.
Yetkin Mühendislik, meslektaşlarımız arasında bir eşitsizliğe yol açmayacak, tam tersine mevcut eşitsiz ve haksız rekabetin önüne geçecektir. Çünkü, hepimiz çok iyi bilmekteyiz ki, mevcut sistemin kendisi, eşitsizliğin ve adaletsizliğin asıl kaynağını oluşturmaktadır.
Gözünüz gazetelerdeki ilanlara takıldığında dikkatinizi çeken nokta hangisidir? Hangi kriterler istenmektedir iş arayan inşaat mühendisleri için? Hangi okullar ilk sırada yer almaktadır? Hangi okullarımızın ismi dahi anılmamaktadır? Kaç yıllık deneyim istenmektedir? Hangi referanslar talep edilmektedir? Adı geçen okulları bitirmeyen, istenen kriterlere sahip olmayan ve dolayısıyla iş kapısı yüzüne kapanan meslektaşlarımız yok mudur?
Fakat Odamız, Yetkin Mühendislik uygulaması ile bitirdiği okuluna değil, sahip olduğu bilgi, deneyim ve etik kurallara bağlılığına göre bu belgeyi verecek ve arkasında duracaktır.
İnşaat mühendislerinin referansı artık İnşaat Mühendisleri Odası olmuştur.
Yetkin Mühendislik Uygulaması Tarafsızdır, Adildir ve Eşittir:
Yetkin İnşaat Mühendisliliği Yönetmeliği, Türkiye‘nin en itibarlı kurumlarından biri olan İnşaat Mühendisleri Odası‘nın referans olması için, meslektaşlarımızın uyması ve uygulaması gereken kuralları içermektedir.
İnşaat Mühendisleri Odası‘nın Yetkin Mühendislik için oluşturduğu kurgu, belli bir mesleki deneyim yılı (asgari 5 yıl), mesleki ve teknik bilgi düzeyinin sınandığı biri genel mühendislik konuları diğeri özel çalışma alanına yönelik 2 yazılı sınav, ayrıca kişinin kendini ve deneyimlerini anlatabileceği bir rapordan oluşmaktadır. Kurgunun diğer önemli bir noktası ise, bu belgenin ilelebet geçerli olmayacağı, geçerliliğini koruyabilmek için gerekli işlemlerin yerine getirilmesidir.
Ayrıca Yetkin Mühendislik sisteminin kuruluş aşamasında geçerli olmak üzere yani geçici bir süre için (yönetmeliğin yayınlanmasından itibaren ilk üç yıl içinde) meslekte asgari 12 yıl bilfiil görev yapmış meslektaşlarımıza, formatı İMO tarafından verilen bir rapor ile mesleki bilgisini ve deneyimini kanıtlamaları kaydıyla Yetkin Mühendislik belgesi verilmektedir. Raporları yetersiz görülen meslektaşlarımız ise sınavlara davet edilmektedir.
Bu uygulamanın kurulması ve işlemesi için (yönetim kurulundan bağımsız bir şekilde) Yetkin Mühendislik Kurulu, Sınav Kurulu, Soru Hazırlayıcıları ve çalışanları ile dört başı mamur bir sistem kurulmuştur. (İlgilenenler Oda web sayfasından takip edebilir)
Ancak malum "Demokrat" çevreler, "para karşılığı Yetkin Mühendisliği dayattığımızı" (her ne anlama geliyor ise!) "bu amaçla meslek içi kurslar düzenleyip meslektaşlarımızı sömürdüğümüzü" söylemektedirler.
Dilin kemiği yoktur ama, gerçek dışı propagandaya da bir sınır konulması gerekir.
15 Ekim 2007 tarihi itibarıyla 5‘i Onursal olmak üzere 141 kişiye Yetkin İnşaat Mühendisi belgesi verilmiştir. Gene bu tarih itibarı ile başvuru sayısı (sınav için ya da deneyim sahibi olarak) 245‘tir. Başvuranların % 58‘i bu belgeyi almaya hak kazanmıştır.
Başvuru sahiplerinden istenilen koşullar yönetmelikte belirtilmiştir. Fakat bu koşulların içerisinde meslek içi eğitim kurslarına katılmış olma zorunluluğu yoktur. Başvuru ücreti 250 YTL‘dir.
Meslek içi eğitim kursları ve seminerler, hemen her konuda ve her seviyede olmak üzere on yıllardır odamız birimleri tarafından yapıla gelmektedir. Odamızın temel faaliyetlerinden birisidir. Bazıları ücretli, bazıları ücretsizdir. Bazıları merkezi, bazıları yerel olarak düzenlenir. Bu durum Oda bütçesi ve etkinliğin ihtivası ile alakalı bir konudur. Odamız genelinde 2006-2007 yılları içinde yaklaşık 10 bin meslektaşımız bu etkinliklerden faydalanmıştır.
Meslek içi eğitim kurs ve seminerleri Odamız tarafından puanlandırılmaktadır. Bir mühendisin Yetkin Mühendislik belgesi için değil ama SİM belgesi alabilmesi için, iki yıl içerisinde, belirli miktarda puan toplaması gerekmektedir. Ancak bu puanlama, kursun ücretli olup olmamasına hatta kursun İMO tarafından verilip verilmediğine göre değil, hangi kurum tarafından verilirse verilsin (üniversiteler dahil) tamamen içeriğine göre yapılmaktadır. (Bu sistemlerin uygulama detayları için yönetmeliklerimiz, web sayfamız, yayınlarımız incelenebilir hatta şube ve temsilciliklerimize başvurulabilir.)
Yetkin Mühendislik Emperyalizme Karşı Duruşun Mesleki Simgesidir:
Son zamanlarda sağlı sollu bazı kesimler, Yetkin Mühendisliğin ve belgelendirme sisteminin Küresel emperyalizmin ve AB‘nin dayatması olduğunu iddia etmektedirler. Bu uygulamalar ile Türkiye‘deki mühendislik hizmetlerinin işlevsizleştirilerek, yabancı hizmetin önünün açılacağını söylemektedirler. Bizleri de onlara hizmet etmekle suçlamaktadırlar.
Hepsinin tespitleri aynıdır. Çünkü kullandıkları at gözlükleri aynıdır.
Dünyada Yetkin Mühendislik türü uygulamalar, emperyalizmin, küresel döneminden, üçüncü evresinden hatta ikinci evresinden öncelerine dayanmaktadır. Yani 1900‘lü yılların başlarına kadar gitmektedir. Emperyalist ülkelerin hemen hepsi, kendi içlerinde ihtiyaç duydukları nitelikli mühendislik hizmetleri için Yetkin Mühendislik türü uygulamaları hayata sokmuşlar ancak hegemonyası altına aldıkları hiçbir ülkeye ihraç etmemişlerdir. Çünkü, bir ülkenin teknik hizmetlerinin gelişmişliği emperyalist çıkarlarla çelişen bir olgudur.
Daha çok yeni haliyle GATS, yani Serbest Hizmet Ticareti Anlaşması buna bir örnektir. Mühendislik Hizmetlerin serbestleştirilmesi ile, sermaye transferinin ön koşullarından birisi olan, ülkeye girecek yabancı mühendislik hizmetlerinin önündeki bütün engellerin kaldırılması sağlanacaktır. Gelecek yabancı mühendislerin bırakın vasıflarını, kimliğini dahi sorgulama şansı ortadan kaldırılmaktadır. TMMOB yasasının yabancı mühendislerle ilgili maddelerini de ortadan kaldırma girişimleri buna örnektir. YÖK‘ün denklik verme sistemine duyulan rahatsızlık da buna örnektir.
Buna karşın, gelişmiş ülkeler dahil olmak üzere, dünyadaki pek çok ülke yabancı mühendisler için kendi belgelendirme sistemlerini ön koşul olarak ileri sürebilmektedir.
Ancak bazı "Demokrat" kesimler tüm bunlara gözlerini kapatmış durumdadır. Bir yandan küreselleşmeye karşı çıkıp, diğer yandan küresel saldırıya karşı mesleki savunma araçlarını popülist bir söylemle tahrip etmeye çalışmak, sol sapmanın pratikte sağcılaşmaya dönüştüğünü gösteren ender manzaralardan birisidir.
Kimlerden yana olduğu tescillenmiş, hatta küreselleşmenin bir parçası olmaktan övünç duyan iktidar sahiplerinin, Türkiye‘deki mühendislik hizmetlerinin yükseltilmesi ve TMMOB‘ye bakış açısı ortadayken, buna karşı halkından, mesleğinden ve meslektaşından yana önlemler alma çabası içinde olan TMMOB‘ye ve Odamıza yönelik mesnetsiz karalamalar en hafif deyimiyle siyasi körlüktür.
Bu gün ülkemizdeki kapitalizmin, hele tekelleşmiş sermayenin, nitelikli bir mühendislik hizmeti için Yetkin Mühendislik ya da benzeri belgelendirme sistemlerine ihtiyacı yoktur. Çünkü ihtiyaçlarını karşılayacak her türlü araç ve olanağa sahiptirler. İlköğretimden üniversiteye kadar kendilerine özel eğitim kurumları, yurt dışında eğitim ve formasyon tamamlattırma olanakları, yetmediği takdirde nitelikli işgücü tespit edip satın alma, hatta ithal etme şansları her zaman mevcuttur.
Mevcut düzen içinde, nitelikli hizmetlerden yoksun olanlar ise kamunun kendisi ya da kurumları olmaktadır.
İşte bu ihtiyacı karşılamakta mütevazı de olsa önemli bir adımı İnşaat Mühendisleri Odası atmıştır. Yetkin Mühendislik uygulamaları ve serbest inşaat mühendisliği belgelendirme uygulamaları yarınlarımızın payandası olacaktır.
Sonuç Yerine:
24 Haziran 2006 tarihli İMO Olağanüstü Genel Kurulu‘nda yapılan açılış konuşmasından alınmış olan aşağıdaki bölümünün, sonuç yerine geçeceğini düşünmekteyiz.
"...Her iki yönetmelik de ülkemizdeki inşaat mühendisliği uygulamalarına yön vermek amacıyla çıkarılmıştır. Dolayısıyla, yaşanan her değişim sürecinde olduğu gibi, değişimden çekinen ve değişim ile çıkarları sarsılan bazı kişi ve kesimlerin olmasını, Odamız açısından da doğal karşılıyoruz.
Değişime karşı direnişler olacaktır. Doğaldır. Aksi durum eşyanın tabiatına aykırıdır. Davalar da açılacaktır, Bakanlık ya da siyasiler nezdinde farklı girişimlerde olacaktır, hatta olmaktadır. TMMOB Genel Kurulu‘nda yaşandığı gibi, gençler de kışkırtılacaktır. Hatta sağlı sollu muhalefet odaklarının ortak siyasi argümanı haline de gelecektir.
Sorun bunların varlığı değil, doğru bildiklerimizin bıkmadan, usanmadan, her zaman, her yerde ve her platformda savunulması ve hayata geçirilmesi için mücadele verilmesidir. …"
Taner YÜZGEÇ
İnşaat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu Başkanı