MADEN MÜHENDİSLERİ OLARAK MESLEK ODAMIZA VE DEMOKRATİK BİRLİĞİMİZE SAHİP ÇIKIYOR, “TMMOB’YE DOKUNMA” DİYORUZ

02.06.2020

TMMOB Maden Mühendisleri Odası Adana, Diyarbakır, İstanbul, İzmir ve Zonguldak Şubeleri Yönetim Kurulları 2 Haziran 2020 tarihinde ortak bir basın açıklaması yaparak meslek odalarının yasalarının değiştirilmek istenmesi karşısında TMMOB'yi savunmaya devam edeceklerini kamuoyuyla paylaştılar.

MADEN MÜHENDİSLERİ OLARAK 
MESLEK ODAMIZA VE DEMOKRATİK BİRLİĞİMİZE SAHİP ÇIKIYOR, 
“TMMOB’YE DOKUNMA” DİYORUZ

TMMOB, kurulduğu günden bu yana özelleştirme politikalarının karşısında olduğu, kamu yararını ısrarla savunduğu ve bilimin ışığından gittiği için birçok kez iktidarların saldırısına maruz kalmıştır. Son günlerde ise “barolar ve tabip odaları başta olmak üzere meslek kuruluşlarının seçim usullerinin yeniden belirlenmesiyle ilgili taslak” Cumhurbaşkanı tarafından tekrar gündeme getirilmiştir. Bu taslakla iktidar, meslek odalarını kontrol altına almayı planlamaktadır. Böylece meslek odalarının tüm üyelerinin katılımına açık, yargı gözetimi altında demokratik bir şekilde gerçekleştirilen seçim süreçlerinin antidemokratik yöntemlerle değiştirilmesini, meslek odalarının toplumsal muhalefetle bağının kesilmesini ve yetkilerinin daraltılmasını hedeflemektedir. 

TMMOB’nin duruşu, mücadelesi, taviz vermeyen tarzının yanında emekten, barıştan yana olması ve insanca yaşamın korunmasına yönelik çalışmalarının otoriter bir iktidar için oldukça rahatsız edici olduğu açıktır.  Bu nedenle siyasal iktidar TMMOB’nin muhalif gücünü ve etkisini kırmak, kamusal denetim yetkisini gasp etmek istemekte ve meslek odalarımız üzerinde otoriter bir denetim mekanizması yaratarak odalarımızı etkisiz ve işlevsiz hale getirmek istemektedir. Milyonlarca insanı temsil eden, ilerici, halktan yana, toplumcu mücadele çizgileri nedeniyle sadece TMMOB değil diğer meslek odaları ve üst birlikleri de antidemokratik uygulamalara, karşı güç birliği içinde mücadele ettikleri için hedef alınmaktadır. Birliğimizi hedef alan bu saldırılar ilk olmadığı bilinmelidir. TMMOB, darbe dönemlerinde ortaya çıkarılan, iktidarların ajandasında bulunan ve defalarca gündeme getirilmiş bu tür girişimlere daha önce izin vermemiştir, bundan sonra da vermeyecektir. Yeniden karşımıza çıkartılan bu saldırıya karşı, bilim ve teknikten güç alan, demokrasi ve barış mücadelesinden vazgeçmeyen, laikliğe ve Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan mühendis, mimar ve şehir plancıları kararlılıkla ve dirençle mücadele edecektir.

Bu nedenledir ki, TMMOB ve birlik üyesi meslek odalarının, ülkemiz insanının aleyhine yapılan tüm işlere itirazı, haksızlığa karşı verilen mücadelesi nedeniyle, iktidar tarafından “her işe engel oluyorlar” gerekçesi ileri sürülerek, kendileri için bu muhalif gördükleri bu ses susturulmak istemektedir.

TMMOB’ye bağlı tüm odalar gibi Maden Mühendisleri Odası da kurulduğu 1954 yılından bu yana halktan, demokrasinden ve toplumsal adaletten yana duruş göstermiştir. Maden Mühendisleri Odası bugün de ilkelerinden taviz vermeden yenilenemeyen doğal kaynaklar olan madenlerin; ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda, kamu yararına ve kamu eliyle işletilmesi için, gücünü “Madenlerin gerçek sahibi halktır” sloganından alarak mücadele vermekte ve faaliyetlerini halktan, emekten ve bilimden yana sürdürmektedir. 

“İş Cinayetleri Fıtratımız ve Kaderimiz Değil” Dediğimiz İçin

Özellikle son 10 yıldır devlet eliyle yapılan düzenlemeler ve müdahalelerle maden sektöründe özelleştirme normal haline gelmiştir. Özelleştirme ve taşeronlaştırma kaçak ocak olgusunu beraberinde getirmiş; Armutçuk, Ermenek, Elbistan, Soma ve Karadon’da yaşanan maden kazaları sonucunda yüzlerce maden emekçisi ve onlarca maden mühendisi hayatlarını kaybetmiştir. Özelleştirme uygulamaları ile madencilik uygulamalarında bilimsel yaklaşım bir kenara bırakılmış, sadece üretim ve kar odaklı anlayış sektöre hakim olmuştur. Bu süreçte Bakanlıkların yapmakla yükümlü oldukları denetimlerin çoğu ya yerine getirilmemiş ya da formaliteden öteye geçmemiştir. Odamız birçok kez ilgili Bakanlıkları göreve davet etmiş, uyarmış ve birçok kaza yaşanmadan önce risk ve olası kaza raporları yayınlamıştır. Bunun somut örneği, Soma Katliamından 4 yıl önce Odamızca yayımlanan “Madencilikte İş Kazaları Raporu”dur. Bu raporda “Ülkemizdeki en önemli linyit havzası olan Soma’da yeni çalışma bölgelerinde, derinliğin artmasına bağlı olarak kömürün yüksek miktarlarda metan içeriğine sahip olduğu belirlenmiştir. Burada hata yapılması asla kabul edilemez. Gerekli olan tüm araştırmalar yapılmadan ve metan drenajı gerçekleştirilmeden burada kesinlikle üretime başlanmamalıdır. Kömür damarının kalın olması ve havzada günümüze kadar metansız ortamlarda çalışılması nedeniyle tecrübe eksikliği nedenleriyle metan drenajı yapılmadan üretim yapılması yeni bir faciaya sebep olabilir” denilerek Soma katliamının yaşanabileceği açıkça belirtilmiştir.

 “Maden Mühendislerinin İşsizlik Sorunu Çözülmeli – Asgari Ücret Tarifesi Uygulanmalıdır” Dediğimiz İçin

İşsizlik oranının her geçen gün arttığı ülkemizde yanlış madencilik politikaları sonucu, maden işletmelerinin kamu elinden alınmasıyla maden mühendislerinin çalışma alanları daralmakta, istihdam oranları sürekli olarak düşmektedir. Bu noktada Odamız tarafından Devlet Personel Başkanlığı’na raporlar gönderilmiş, birçok açıklama yapılmış ve her seferinde devletin ilgili bakanlıkları, başkanlıkları göreve davet edilmiştir. “Madencilik sektöründe giderek büyüyen işsizlik sorununun çözümü için kamu eliyle acil olarak istihdam yaratma uygulamaları başlatılmalı ve istihdama olumlu katkıları olacak projeler desteklenmelidir. Bu yapıların verimli çalışmasını sağlayacak mekanizmalar oluşturulmalıdır. Hükümeti; maden kaynaklarımızı sanayimizin girdisi olarak değerlendirmeye, ülkemizin ithal kaynaklara bağımlılığını azaltmaya, planlı büyümeyle dışa bağımlılığın azaltılacağı yatırım modellerine yönelmeye ve bu amacı gerçekleştirmek için gerekli sayıda maden mühendisi istihdam etmek için çalışma yapmaya davet ediyor, konunun takipçisi olacağımızı duyuruyoruz” dedik.

İşsizlik artıp, çalışma alanları daralırken, maden mühendisleri de düşük ücretlerle çalışmaya zorlanmaktadır. Aslında, 2012 yılında SGK ve TMMOB arasında imzalanan protokolle, TMMOB’nin mühendis, mimar, şehir plancıları için asgari ücreti belirleyerek SGK primlerinin alt limit bu ücret olacak şekilde ödenmesi planlandı. Bu doğrultuda Maden Mühendisleri Odası ve TMMOB Oda Asgari Ücret Tarifelerinin uygulanmasının sıkı takipçisi oldu. Bu süreçte, üyeleri bilgilendirip, işyerlerine ve SGK İl Müdürlüklerine asgari ücret tarifesine uymaları için yazışmalar yaptı. Bu gerekçeyle SGK tarafından birçok ilde gerekli incelemeler yapıldı, ücreti TMMOB asgari ücretinin altında olan kişiler için işyerleri ile iletişime geçilerek işlem başlatıldı, işyerlerine cezalar yazıldı ve bu bölgede çalışan birçok üyemizin ücretleri tekrar düzenlendi. Ancak maden mühendislerinin emeğinin, alın terinin karşılığı olan ücreti alması için yürüttüğümüz çalışmalarda bir dayanak olan söz konusu protokol, kimi işyerlerini rahatsız etmiş ve siyasi iktidar üzerinden yapılan baskı sonucu, 31 Temmuz 2012 tarihinde imzalanan "SGK ile TMMOB Arasında İşbirliği Protokolü", ne yazık ki SGK tarafından 9 Haziran 2017 tarihinde tek taraflı olarak feshedildi. Bu tek taraflı ve keyfi fesih sonrası 2019 yılında Maden Mühendisleri Odası olarak “Maden Mühendisleri Odası Asgari Ücret Tarifesi Uygulansın” imza kampanyasını yaparak emeğimiz ve haklarımıza sahip çıkacağımızı yineledik. Bugün de SGK Protokolü olmasa da TMMOB Kanunu ve Oda Ana Yönetmeliğimizden aldığımız yetki ile asgari ücret tarifesini uygulamaya, bu işin takipçisi olmaya devam ediyoruz.

“Durdurulan Metro İnşaatları Acilen Başlatılsın” Dediğimiz İçin

Dönemin İBB yönetimi tarafından durdurulan metro inşaatları için yapmış olduğumuz uyarılarda, plansız programsız yapılan/iptal edilen ihaleler, bu nedenle oluşan kamu zararı, en önemlisi başlatılan çalışmalar ile yeraltında açılan boşlukların öylece bırakılmasının yaratacağı risklere dikkat çektik. İlk uyarımızdan sonra Bostancı-Dudullu hattında göçük meydana gelmiş ve 2 emekçi hayatını kaybetmiştir. Son İBB seçimi sonrasında bilimsel ve teknik uyarılarımız/açıklamalarımız dikkate alınmış ve yeni yönetim tarafından ilk yapılan işlerden biri söz konusu kazı çalışmalarına başlanmıştır.

“Pandemi Sürecinde Maden İşletmelerinde Zorunlu Faaliyetler Dışında Çalışmalar Durdurulsun” Dediğimiz İçin

Keza geçirmekte olduğumuz pandemi sürecinde Covid-19 ile ilgili maden işletmelerinde acil alınması gereken önlemler ve Covid-19 ile mücadele için girişimlerde bulunmuştur. Bu süreçte kamu ve özel sektöre ait maden işletmelerinde iş güvenliği için gerekli olan zorunlu faaliyetler dışında üretimin salgın sona erene kadar Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı tarafından acilen durdurulması gerektiği belirtilmiştir. Özellikle yeraltı işletmelerinde çalışan maden emekçilerinin karşı karşıya oldukları salgın hastalık tehlikesine dikkat çekerek önlemler alınmasının gerekliliğini vurguladık.

 “Bor Madenlerinin Özelleştirilmesine Hayır” Dediğimiz İçin
 
Bilindiği üzere, 5 Şubat 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile birçok kurumla birlikte dünya bor rezervlerinin % 72’sinin imtiyaz sahibi olan Eti Maden İşletmeleri Türkiye Varlık Fonu’na aktarılmıştır. Bu devir sonrası, Eti Maden İşletmelerinin kamu paylarının rahatlıkla satılabilmesinin önü açılmıştır. Bu kurumun özelleştirilmesi, rezerv-tenör açısından dünyada eşsiz ve rakipsiz olan ülkemizdeki bor rezervlerinin yabancı sermayenin maddi ve uluslararası gücü nedeniyle ele geçirilmesi ve uluslararası tekelleşmesi anlamına geldiği için karşı çıktık.

İşte Bu Nedenlerle;
 
TMMOB Maden Mühendisleri Odası kurulduğu 1954 tarihinden bugüne, siyasi iktidarların niteliğinden bağımsız, halk için bilimsel ve teknik madencilikten yana olmaya devam etmiştir. Bu kapsamda, sermayenin ve siyasi iktidarların anlık çıkarlarına karşı, halkın ve emekçilerin çıkarlarını savunmaktan hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Odamızın üyeleri tarafından demokratik yollarla seçilen Yönetim Kurulları attığı her adımı; din, dil, ırk, statü, siyasi düşünce gözetmeksizin, tüm üyeler için atıyor ve atmaya devam edecektir.
 
Maden mühendisleri olarak, Odalarımızın ve TMMOB’nin siyasi vesayet altına alınması girişimlerine, seçim sisteminin değiştirilmesine, mesleki denetim faaliyetlerimizin, özerkliğimizin elimizden alınması planlarına ve antidemokratik uygulamalara karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. “Madenlerin gerçek sahibi halktır” demeye; kamu yararını gözetmeye, bilimin ilkelerini takip etmeye, meslektaşlarımızın, maden emekçilerinin ve halkımızın yanında durmaya devam edeceğiz.

2 Haziran 2020, Ankara

TMMOB Maden Mühendisleri Odası 
Adana Şubesi Yönetim Kurulu

TMMOB Maden Mühendisleri Odası 
Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu

TMMOB Maden Mühendisleri Odası 
İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu

TMMOB Maden Mühendisleri Odası 
İzmir Şubesi Yönetim Kurulu

TMMOB Maden Mühendisleri Odası 
Zonguldak Şubesi Yönetim Kurulu