MMO`NUN İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ RAPORU AÇIKLANDI

05.05.2015

TMMOB Makina Mühendisleri Odası'nın, 29. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası dolayısıyla açıkladığı, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Oda Raporunun basın özeti ve tam metnine haberin devamından ulaşabilirsiniz...

MMO‘nun İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Raporu açıklandı

2013‘te iş kazaları yüzde 291, ölümler yüzde 83 oranında arttı

TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO), mevzuat, uygulama sorunları ve resmi verileri, iki yılda bir güncellediği İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Oda Raporunda değerlendirdi. Raporda dünyada durum, işçi sağlığı ve iş güvenliği (İSG) kavramının gelişimi, iş kazaları ve meslek hastalıklarına dair veriler, meslek hastalıkları ve iş kazalarının nedenleri, iş güvenliği, iş sağlığı ve güvenliği kurulları, iş güvenliği mühendisliği, işyeri hekimliği, MMO‘nun çalışmaları ve çözüm önerileri yer alıyor. Raporun tamamına www.mmo.org.tr/dokuman/isg_raporu_2015.pdf adresinden ulaşılabilmektedir.

İSG mevzuatını sermaye çıkarları ve neoliberal politikalar belirliyor

Toplu iş cinayetlerine dönüşen iş kazaları ve meslek hastalıkları, sermayenin azami kâr hırsı ve emek aleyhine politikalardan kaynaklanıyor. Neoliberal serbestleştirme, özelleştirme, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma, esnek istihdam politikaları, çalışma koşullarının ağır oluşu, kadın, genç, çocuk emeği sömürüsü ve kayıtdışı istihdam, iş kazaları ve meslek hastalıklarının artmasına neden olmaktadır.

2010- 2012 yıllarındaki iş kazalarında toplu ölümler olması nedeniyle 6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Yasası 2012 yılında çıkartıldı ve daha sonra, sonuncusu 2015‘te olmakta üzere defalarca değiştirildi. İş Güvenliği Uzmanlığı, hekimliği ve diğer sağlık personeline ilişkin yönetmelikler de defalarca değiştirildi. Ancak kazalar ve iş cinayetleri artarak devam etmektedir. Gerek yasa ilk gündeme geldiğinde gerekse üzerinde yapılan değişiklikler üzerine, "iş kazaları ve meslek hastalıklarının bu yasa ile önlenemeyeceğini" hep söyledik. Nitekim gerçek durum ve veriler de bu yöndedir.

Mühendislik ve hekimlik dışlanıyor, Bakanlık kadroları ve işverenler kayırılıyor

İSG, tıp bilimleri ve mühendislik bilimleri ile bağıntılı çok-bilimli bir konudur ancak bu bilimlerin katkıları engellenmektedir. İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, işçi sağlığının korunmasını, geliştirilmesini işverenden çok uzmana, hekime yüklemiştir. Yasa yayımlandığından bu yana iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personelinin işyerlerine vereceği hizmet süresi, sürekli olarak azaltılmaktadır. Zira amaç, iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemek değil, uzmanın, hekimin, diğer sağlık personelinin işyerlerine maliyetini azaltmaktır. Uzmanın, hekimin ve diğer sağlık personelinin ayda 8 dakika, 12 dakika, 16 dakika görev yaptığı işyerlerinde iş kazaları ve meslek hastalıklarının azalmasını beklemek mümkün değildir.

Yasa ile işyeri hekimi, mühendis, teknik eleman, hemşire vd. sağlık personeline verilecek eğitim hizmetleri, dışarıdan satın alma yoluyla ticari danışmanlık hizmetlerine dönüştürülmüştür. İş güvenliği mühendisliği ile teknisyenlik, "iş güvenliği uzmanlığı" altında bir tutulmuş; özel öğretim kurumlarına yetki tanınmasıyla mühendislik meslek örgütlerinin fonksiyonu dışlanmış, Bakanlık kadroları kayırılmıştır. Bir uzmanın birden çok işyerinde danışmanlık hizmeti vermesi yoluyla "tam zamanlı iş güvenliği mühendisliği" dışlanmış, uzmanlar yanlarında ücretli olarak çalıştıkları işverene bağımlı kılınmış; iş kazalarında işverenlerin sorumluluğu ortadan kaldırılmıştır.  

Yasadan sonra, yüzlerce eğitim kurumu, 1.500 ün üzerinde Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi (OSGB) kurulmuş, fakat sonradan yapılan düzenlemeler sonucu, eğitim kurumları ve OSGB‘ler kapanmaya başlamış, ülkemiz "eğitim kurumu" ve OSGB çöplüğüne dönüşmüştür.

Türkiye‘deki iş kazalarına ilişkin bazı veriler

Yalnızca zorunlu/aktif sigortalı kayıtlı çalışanları kapsayan SGK verilerine göre, 2013 yılı iş kazası sayısı, 2012 ve önceki yıllara göre olağanüstü düzeyde artmıştır. 2012 yılı iş kazası sayısı 74 bin 871; 2013 yılı iş kazası sayısı ise 191 bin 389‘dur ve 2012‘ye göre yüzde 291 oranında artış olmuştur. İş kazası geçirenlerin 20 bin 745‘i kadın, 170 bin 644‘ü erkektir.

İş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölüm sayısı 2012‘de 745, 2013‘te 1.360‘tır ve 2013 yılında 2012‘ye göre yüzde 83 oranında artmıştır. 2014 verileri SGK tarafından henüz açıklanmamıştır ancak İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSGM) verilerine göre 2014‘te en az bin 886 emekçi iş kazası ve meslek hastalığı sonucu yaşamını yitirmiştir. SGK 2013 verilerinde meslek hastalıklarından dolayı hiç ölüm yoktur! Ancak İSGM verilerine göre 2013‘te en az 3, 2014 yılında en az 29 emekçi meslek hastalıklarından dolayı yaşamını kaybetmiştir. 2013 ve 2014 yıllarına ait iş kazası sonucu ölüm vakaları 1996 sonrasının doruğu düzeyindedir.

SGK istatistiklerinde iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu ölüm geliri bağlananlarla ilgili veriler de bulunmakta fakat dosyalar ilgili ölüm yılında sonuçlanmadığı için o yılın ölümlerinden dolayı ölüm geliri alan hak sahibi sayısını tespit güçlüğü bulunmaktadır. Bu yılları birleştirerek ortalamalar tespit edildiğinde, 2005-2013 arası ölümlerin yıllık ortalaması bin 227, ölüm geliri bağlanan dosya sayısı yıllık ortalaması ise 2 bin 311‘dir. Bu durum, ölümlerin açıklananın iki katı olduğunu göstermektedir. Eurostat istatistiklerine göre de Türkiye 100 bin çalışan başına ölümlü iş kazalarında Avrupa‘da birinci sıradadır.

İş kazaları sonucu emekçiler 2013‘te 2 milyon 357 bin 505 gün geçici iş göremezlik durumu yaşamışlardır. İş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik (malullük, sakatlık) verisi ise 2 bin 305‘tir.

2013 yılında gerçekleşen iş kazalarının faaliyet gruplarına göre dağılımında makine ve teçhizat hariç fabrikasyon metal ürünleri imalatı 15 bin 699 iş kazası ile birinci, bina inşaatı 14 bin 286 kaza ile ikinci, ana metal sanayii 12 bin 601 kaza ile üçüncü sırada yer almaktadır. Fabrik metal ürünler ile ana metal sanayinin birleşik yorumlanması durumunda 27 bin 760 kaza (yüzde 14,50) ile metal sanayii birinci; bina inşaatı, özel inşaat faaliyetleri ve özel inşaat faaliyetlerinin birleşik yorumlanması durumunda inşaat sektörü 26 bin 967 (yüzde 14,09) kaza ile ikinci; kara ve boru hattı taşımacılığı, suyolu, havayolu ve taşımacılık için depolama ve destekleyici faaliyetlerin birlikte yorumlanması durumunda taşımacılık 15 bin 901 kaza (yüzde 8,80) ile üçüncü; kömür ve linyit çıkartılması, metal cevheri madenciliği, diğer madencilik ve taşocakçılığı ile madenciliği destekleyici hizmet faaliyetlerinin birleşik yorumlanması durumunda madencilik faaliyetleri 14 bin 186 (yüzde 7,41) kaza ile dördüncü sırada yer almaktadır.

2013‘te en fazla ölüm yaşanan faaliyet grupları sıralamasında 296 kişi (yüzde 21,76) ile bina inşaatı birinci sırada, 183 kişi (yüzde 13,45‘i) ile kara taşımacılığı ve boru hattı taşımacılığı ikinci sırada, 121 kişi (yüzde 8,89‘u) ile bina dışı yapıların inşaatı üçüncü sırada, 104 kişi (yüzde 7,64‘ü) ile özel inşaat faaliyetleri dördüncü sırada yer almaktadır. Bir, üç ve dördüncü sıradaki inşaat faaliyetleri iş kazası sonucu ölüm sayısı 521‘dir (yüzde 38,30) ve bin 360 ölüm vakasının üçte birini oluşturmaktadır.

2013 yılında iş kazası sonucu ölümlerin en yüksek olduğu 17 il sırasıyla; İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bursa, Konya, Gaziantep, Kayseri, Mersin, Kocaeli, Adana, Hatay, Manisa, Muğla, Tekirdağ, Ş. Urfa, Zonguldak‘tır. Hiç ölüm yaşanmayan iller ise Afyon, Bayburt, Hakkari, Tunceli olarak görünmektedir.

Meslek hastalıkları SGK istatistiklerinin en gayri ciddi yanını oluşturmaktadır ve 81 il içinde yalnızca 19 ilde ve 371 vakadan ibarettir! 371 vakanın 215‘i sigortalılığı bittikten sonra meslek hastalığı teşhisi konulanlarıkapsamaktadır. İller sıralamasının ilk beşi, Zonguldak 42 kişi, Hatay 35 kişi, İstanbul 28 kişi, Bilecik 15 kişi, Kocaeli 7 kişi şeklindedir! Dünyada iş kazaları oranı yüzde 44, meslek hastalıkları oranı yüzde 56 iken Türkiye‘de iş kazaları oranının yüzde 99,998 meslek hastalıklarının on binde 2 oranında olması SGK veri tabanının sorunlu yapısını göstermektedir.

Kadınların en fazla iş kazasına maruz kaldığı iller sıralamasında İstanbul 4 bin 946 iş kazası ile başı çekmekte, onu 2 bin 305 iş kazasıyla İzmir izlemekte ve sıralama Bursa 2 bin 77, Antalya bin 432, Ankara bin 63, Kocaeli bin 2, Tekirdağ 990, Manisa 972, Denizli 699 iş kazası şeklinde sürmektedir.

Önerilerimiz

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) hep tek başına davranarak, sendikaların ve meslek örgütlerinin görüşlerini önemsemeyerek yanlış kararlar almaktadır. Çalışma yaşamı ve İSG ile ilgili tüm mevzuat düzenlemeleri, bu alanla ilgili emek ve meslek örgütlerinin önerileri dikkate alınarak yapılmadığı müddetçe, mevcut sorunlar, olaylar ve acılar ne yazık ki artacaktır. Bu açıdan aşağıdaki özet önerilerimize kulak verilmelidir.

·         Sendikalar, üniversiteler, TMMOB, TTB, ÇSGB ve Sağlık Bakanlığı‘nın katılımı ile idari ve mali yönden bağımsız, düzenleme ve denetim yapan, çoğunluğunu emek örgütlerinin oluşturduğu ulusal bir Enstitü oluşturulmalıdır. Çalışma yaşamına ilişkin düzenlemeler bu enstitü tarafından bütünüyle yeniden düzenlenmelidir.

·         İşyerlerinde görev alacak uzman, hekim, sağlık personeli ve diğer personelin eğitimi bu Enstitü tarafından yerine getirilmelidir. Sözü edilen personel her yıl yenileme eğitimine tabi tutulmalıdır.

·         Taşeron çalışması yasaklanmalı, örgütlenme, toplu sözleşme ve grev hakkının önündeki tüm engeller kaldırılmalı ve esnek, güvencesiz çalışma biçimleri yasaklanmalıdır.

·         İSG ile ilgili düzenleme ve uygulamalar, ayrımsız, kısıtlamasız bütün iş yerlerini ve her statüdeki tüm çalışanları kapsamalıdır.

·         Düzenlemeler; "işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanmasının öncelikle işverenin görevi olduğu" ilkesinde hareketle yapılmalıdır. İşyerinde istihdam edilen uzman, hekim vb.‘nin verdikleri hizmetin bir danışmanlık hizmeti olduğu kabullenilmelidir.

·         İSG hizmetlerinin "piyasa koşullarında" verilmesi anlayışı dışlanmalı; kamu hizmeti, kamu denetimi anlayışı hâkim olmalıdır.

·         OSGB uygulamasına son verilmelidir.

·         Uzman, hekim, diğer personel ve sağlık personelinin işyerinde yürüttüğü çalışmalar, ilgili meslek örgütleri tarafından denetlenmelidir.

·         Uzman, hekim, diğer personel ve sağlık personelinin işyerlerinde görevlendirilmesi, söz konusu Enstitünün yerel birimince yapılmalı, işyeri ile yapılacak sözleşme "tip sözleşme" olarak enstitü ve meslek örgütleri tarafından hazırlanmalı, sözleşmede yer alan hususlar personel için asgari haklar olarak kabullenilmelidir.

·         Uzman, hekim, sağlık personeli görev yaptığı işyerindeki İSG‘ye ilişkin durumu Enstitünün yerel birimine rapor etmelidir.

·         Uzman, hekim, diğer personel ve sağlık personelinin ücreti, Enstitü bünyesinde oluşturulacak bir fondan karşılanmalıdır.

·         İSG ile görevli çalışan temsilcilerinin eğitimleri Enstitünün görevlendirmesi ile kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütleri tarafından yerine getirilmelidir.

·         Çalışan temsilcilerinin işyerlerinin büyüklüğüne göre belirlenecek süre ile her gün işyerinin bütününde gözlem yapması ve bunu rapor etme olanağı yaratılmalıdır.

·         Çalışan temsilcilerinin koşulsuz iş güvencesi olmalıdır.

·         30 ve daha fazla çalışanın bulunduğu işyerlerinde İşçi Sağlığı Güvenliği Kurulu kurulmalıdır.

·         Çalışan temsilcisi, uzman, hekim tarafından önerilen hususlar, öneriyi yapan kişi ikna edilmediği sürece kabul edilmek zorunda olmalıdır. İşveren bu karara karşı sadece Enstitü yerel birimine itiraz edebilmelidir.

·         İşçi eğitimleri Enstitü tarafından gerçekleştirilmelidir.