TMMOB İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLARI KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ YAYIMLANDI

06.07.2015

Ankara’da İnşaat Mühendisleri Odası Teoman Öztürk Toplantı Salonu’nda 9-10 Mayıs 2015 tarihlerinde gerçekleştirilen TMMOB İş Güvenliği Uzmanları Kurultayı sonuç bildirgesi yayımlandı.

TMMOB İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLARI KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ

9-10 MAYIS 2015

ANKARA

 

TMMOB İş Güvenliği Uzmanları Kurultayı, 9-10 Mayıs 2015 tarihlerinde Ankara’da İnşaat Mühendisleri Odası Teoman Öztürk Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilmiştir. Kurultay, TMMOB 43. Olağan Genel Kurulu kararı gereği düzenlenmiş ve öncesinde Ankara, Bursa, Denizli, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kocaeli ve Zonguldak illerinde İl Koordinasyon Kurullarımız aracılığı ile yerel çalıştaylar yapılmıştır.

TMMOB İş Güvenliği Uzmanları Kurultayı’nda, iş güvenliği uzmanlığı konusu mevzuatlar ve uygulanan politikalar düzleminde ele alınmış, mevcut durum ve sorunlar irdelenmiş ve yerel çalıştaylardan çıkan sonuçlar değerlendirilerek tespit ve öneriler geliştirilmiştir.

Sağlıklı ve güvenli ortamda çalışmanın temel bir insan hakkı olduğu bilinci ile gerçekleştirilen Kurultayın değerlendirme, tespit ve önerileri aşağıda sıralanmıştır;

  • İş güvenliği uzmanlığı alanı hangi açıdan bakılırsa bakılsın büyük bir sorun yumağı halindedir.

  • İş cinayetlerinde kitlesel ölümlerin yaşandığı 2012 yılında kabul edilen 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’ndan sonra da, iş cinayetleri ve ölüm sayısında azalma değil artışın olması, “mükemmel yasa” olarak ifade edilen 6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanunu’nun sorunlara çözüm olmadığını göstermiştir.

  • 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda yapılan değişiklikler, sorunun köklerine inen, köklü çözümler üreten bir içerikte değildir. Soma, Torunlar İnşaat ve Ermenek‘te yaşanan toplu katliamlar ardından gündeme gelen yasa değişiklikleri de sorunun kronikleşmiş halini gün yüzüne çıkarmaktadır. Yasa ve mevzuat düzleminde gündeme gelen değişiklikler iş cinayetlerini ve meslek hastalıklarını önlemekte yeterli olmamakta; can kayıpları ve sakatlanmalar giderek artmaktadır.

  • İşçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin yasal düzenlemeler yalnızca, 6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanunu’ndan ibaret değildir. 4857 sayılı İş Kanunu ve bu çerçevede yapılan diğer düzenlemeler de doğrudan işçi sağlığı ve iş güvenliğini ilgilendiren, etkileyen düzenlemelerdir.

  • 4857 sayılı İş Kanunu ile çalışma yaşamında yer alan, esnek çalışma türleri, uzun çalışma süreleri, asıl işveren-alt işveren ilişkisi vb. hususlar ile 1983 yılından bu yana sendikalaşma, toplu sözleşme ve grev hakkının kullanımını zorlaştıran düzenlemeler,çalışanların işçi sağlığı ve iş güvenliğine doğrudan müdahalesini engelleyen düzenlemelerdir ve bu durum iş cinayetlerini ve işçi katliamlarını artıran faktörlerdendir.

  • Son yıllarda maden ve inşaatlarda yaşanan iş cinayetleri, kent yağması doğrultusunda artan inşaatlar ve madenlerin kontrolsüzce özel sektör işletmesine açılmasının sonucudur.

  • Ülkemiz, her yüz bin çalışan başına düşen ölümlü iş kazalarında dünyada ön sıralarda yer almaktadır. İş kazası sonucu ölüm sayısı 2004 yılında 543 iken,  2014 yılında 1.886’ya yükselmiştir. Meslek hastalıklarında sayı gerçeğinden çok düşük gösterilmektedir. 2013 yılında çalışan sigortalı sayısına göre yaklaşık yetmiş beş bin civarında meslek hastalığı tespit edilmesi gerekirken SGK istatistiklerinde tespit edilen meslek hastalığı sayısının 371 olması anlaşılır bir durum değildir.

  • İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması öncelikle devletin ve işverenin görevidir.

  • Mevzuatta "iş güvenliği uzmanlığı" tanımı ve mühendislerin diğer meslek grupları ile aynı statüde ele alınması doğru değildir. İş güvenliği mühendisliği, bir meslek değildir ve bu anlamda değerlendirilmelidir.

  • İşçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerinin piyasalaştırılması, yaşanan sorunların en temel kaynağıdır. İşyerlerine verilecek işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri bir kamu hizmeti olarak ele alınmalıdır.

  • İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı eğitimlerinin özel dershanelere bırakılması ile birkaç yıl içerisinde "uzman" sayısı 100 bini aşmıştır. Her kazadan sonra, işyerinde ücretli olarak çalıştırılan uzmanlar ve hekimler sorumlu tutulmuştur.

  • İşçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerinin özel sektöre devredilmesi ile Ortak Sağlık ve Güvenliği Birimi sayısı iki binin üzerine çıkmıştır.

  • İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanına ilişkin düzenlemelerin ve denetimin yalnızca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yürütülmesi doğru kararların alınmasının önünde bir engeldir. Bu nedenle düzenleme ve denetleme; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yanında, Sağlık Bakanlığı, Üniversiteler, Sendikalar, TTB ve TMMOB’den oluşan idari ve mali yönden bağımsız bir enstitü tarafından yerine getirilmelidir.

  • Çalışma yaşamına ilişkin tüm düzenlemeler bu enstitü tarafından yeniden ele alınmalı ve kararlaştırılmalıdır.

  • İş güvenliği mühendisleri üzerindeki her türlü ucuz emek sömürüsü sona erdirilmelidir.

  • İş güvenliği mühendislerinin iş güvencesi mutlaka sağlanmalıdır. Haklı bir sebebe dayanmaksızın iş akitleri ve sözleşmeleri hiçbir şekilde sona erdirilmemelidir.

  • İş güvenliği mühendislerinin işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması konusundaki görevlerinin bir danışmanlık hizmeti olduğu kabullenilmelidir.

  • İş güvenliği mühendislerinin yetki ve sorumlulukları mevzuatta net olarak belirlenmelidir.

  • İş güvenliği uzmanlığı eğitim programları yeniden ele alınmalı, süre ve içerik olarak yeniden düzenlenmelidir. Eğitimler, enstitü oluşturuluncaya kadar üniversiteler ve TMMOB tarafından gerçekleştirilmelidir.

  • İş güvenliği uzmanlarının işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin bilgileri sürekli yenilenmelidir, bu anlamda yenileme eğitimlerinin kaldırılması kararı doğru değildir. İş güvenliği uzmanlarının bilgileri en geç yılda bir yenilenmelidir. Yenileme eğitimleri TMMOB’ye bağlı Odalarca yapılmalıdır.

  • İş güvenliği uzmanlarının Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi ya da işyerleri ile yapacakları iş sözleşmelerinde, uzmanların hak ve çıkarlarını korumak üzere tip sözleşme hazırlanmalıdır. Tip sözleşmelerin bir örneği sicilleri tutmaya esas olmak üzere TMMOB’ye bağlı ilgili Odalara iletilmelidir.

  • İş güvenliği uzmanlarının aylık çalışma süresi hiçbir şekilde 180 saati geçmemelidir, 217 saat uygulamasına son verilmelidir.

  • Mesleki gelişim için 5 iş günü izin uygulaması Ortak Sağlık ve Güvenliği Birimlerinde çalışan uzmanlar için de zorunlu hale getirilmelidir.

  • Her kademedeki okullarda işçi sağlığı ve güvenliği dersleri zorunlu ders olmalıdır.

  • Uzmanlar işyerlerine ilişkin eksiklikleri elektronik ortamda bildirmeli, bildirilen eksiklikler anında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından da görülebilmelidir. Risk analizleri de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın istediğinde ulaşabileceği şekilde elektronik ortamda yer almalıdır.

  • İşçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri için mesleki sorumluluk sigortası zorunlu olmalı, karşılığı fondan karşılanmalıdır.

  • Kamuda çalışmakta olan, ancak iş güvenliği uzmanı ataması olmayan uzmanlara, herhangi bir getirisi olmadan uzmanlık yaptırılması uygulamasına son verilmelidir.

  • Sorunların çözümünde iş güvenliği mühendislerinin örgütlü gücü önemli bir rol oynayacaktır, bu nedenle alandaki mühendislerin örgütlülüğü güçlendirilmelidir.

  • TMMOB’ye bağlı Odaların tamamında işçi sağlığı iş güvenliği çalışma grupları oluşturulmalıdır.