
TMMOB METEOROLOJİMO: TBMM ÜYESİ MİLLETVEKİLLERİNE AÇIK MEKTUBUMUZDUR: KONU: İKLİM KANUNU TEKLİFİ
TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası, 13 Nisan 2025 tarihinde Milletvekillerine "Konu: İklim Kanunu Teklifi" başlıklı bir açık mektup yayımladı.
TBMM ÜYESİ MİLLETVEKİLLERİNE AÇIK MEKTUBUMUZDUR
Konu: İklim Kanunu Teklifi
İklim Kanunu Teklifi (2/2927) ve Çevre Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine devam edilerek 5’inci maddesine kadar kabul edildiği (TBMM Tutanak Özeti 74’üncü Birleşim 9 Nisan 2025) belirtilmektedir.
Kanun teklifi, TBMM gündemine alelacele alınarak komisyondan geçirilmiştir. İlgili kurumlar, kuruluşlar ve demokratik kitle örgütlerine söz hakkı tanınmamıştır. İklim konusu görüşülürken, birinci derecede ilgili olan TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası’nın görüşleri, en azından sembolik de olsa alınmalıydı.
Meteoroloji Mühendisleri Odası iklim, iklim değişimi ve meteorolojik doğal olaylara bağlı yaşanan afetlerin yaşanmaması için alınması gereken önlemler konusunda 1970’li yıllardan beri çalışmalar yapmakta ve katkılar sunmaktadır. İklim değişimi 1970’li yıllardan itibaren odamızın gündemindedir.
İklim odaklı bir yapılanma fikri, ilk olarak 1997’deki Kyoto Protokolü (COP3) ile gündeme gelmiş ve 2015 Paris Anlaşması (COP21) ile yeni bir sürece girmiştir.
Uluslararası bazı şirketlerin kendi aralarında yaptığı “Doğal Varlık Şirketi Anlaşmasından” üç gün sonra Glasgow da (31 Ekim 2021) yapılan COP26 toplantısında NET SIFIR kabulü ile süreç yeni bir boyut kazanmıştır. Net Sıfır yaklaşımının, bu şirketlerin talepleri doğrultusunda karar altına alındığı konusunda güçlü deliller bulunmaktadır.
Ülkemiz, bu sürece bazı itirazlar ve endişeler nedeniyle katılmamıştır. Ancak sürece katılım sağlanırken endişelerinin giderilip giderilmediğine ilişkin bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu süreç bizim gibi ülkeler açısından birçok tartışmalar ve belirsizliklerle birlikte yürütülmektedir.
Bu süreç sonunda “İklim Kanunu” teklifi olarak gündeme getirilen metnin neyi ifade ettiği ve ne gibi sonuçlar doğuracağı değerlendirilmelidir. Bu konuda sizlere bilgilendirme yapmak istiyoruz.
Teklif edilen Kanun metninin ilk 7’nci maddesine kadar olan kısımda belirgin eksikler ve yanlışlar olsa da genel ifadelerden oluşmaktadır. 9. maddeden sonrası ise tamamen ticari bir yapıyı tanımlamaktadır.
Kanun tasarısı için sunulan genel gerekçeler dikkate alınarak değerlendirme yapmak gerekirse;
- İklim değişikliği Kaynaklı Afetlerin etkilerini azaltmak için Dirençli şehirlerin oluşturulması iddiası; Açıklama, Şehirlerin planlanması ve tüm projelerin yapılmasında ve uygulanmasında meteorolojik parametrelerin dikkate alınması gerekir. Mevcut meteorolojik parametrelere uygun olmayan yapıların iklim değişimine “uygun hale getirilmesi” ifadesi gerçeklilikten uzaktır. Eğer planlar meteorolojik verilere uygun değilse, bu planları sadece meteorolojik parametrelerin yüzdelik değişimlerine uyumlu hale getirmek mümkün değildir. Mevcut mevzuat bu konularda yaşanan sorunların engellenmesi için yeterlidir. Sorun mevzuatın uygulanmamasından kaynaklanmaktadır.
- Yenilenebilir enerji kaynaklarının teşvikiyle doğa dostu üretim biyoçeşitliliğin korunması iddiası; Açıklama, Ülkemizde doğal alanlar hızlı bir şekilde amaç dışı kullanılmakta ve doğal özellikleri değiştirilmektedir. Bu durum, özellikle su kaynakları başta olmak üzere birçok doğal alanın yok olmasına neden olmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının teşviki alım fiyatları ve garantileri ile yıllardır yapılmaktadır. Doğal alanların korunması ve yenilenebilir enerji teşviki için mevcut mevzuat yeterlidir. Sorun kanunların uygulanmamasındadır.
- Su ve gıda güvenliğinin artırılması için gereken tedbirlerin yasal düzenleme altına alınması iddiası; Açıklama, Su ve gıda güvenliği her türlü doğal alanların, tarım ve orman alanları ile su havzalarının korunmasıyla mümkündür. Su havzaları yerleşime açılırken, bölgesel su potansiyelleri dikkate almadan fazla su ve enerji gerektiren tesisler su kıtlığı çeken bölgelere yerleştirilmektedir. Suları kirleten tesislere hiçbir işlem yapılmamaktadır. Mevcut mevzuat bu konudaki koruma tedbirleri için yeterlidir. Sorun mevzuatın uygulanmamasındadır.
Kanun tasarısının tanıtımında söz edilmeyen konular nelerdir?
-Tasarı, karbon emisyonu ile ilgili olarak uluslararası ticari bir yapı oluşturulduğu, bu yapının COP26 öncesi uluslararası şirketlerin oluşturduğu Doğal Varlık Şirketi Anlaşmalarının sonucu olduğu,
-Oluşturulacak ticari yapı ile, ülkemizde ormanlık alanlarının herhangi bir gerekçelerle uluslararası şirketlere devredileceği ve bu alanların yutak alan olmasından dolayı o firmalara ödemler yapılacağı,
-Gömülü karbon hesaplamalarının, ülkemizdeki üretim süreçlerine nasıl bir ek maliyet getireceği,
-Atmosfere salınan her türlü kirleticilerin mevcut mevzuat ile önlenmesi mümkünken neden önlenmediği,
-Su kaynaklarını kirletenlere yaptırım uygulanması mümkünken, mevcut mevzuatın devreye sokulmadığı, suların sürekli kirlenmesine seyirci kalındığı,
-Sanayii, tarım, hayvancılık, ulaşım, enerji başta olmak üzere, nasıl bir ek yük getireceği konusunda bir çalışma yapılmadığı, genel söylemlerle geçiştirildiği,
-Bu tasarının oluşturacağı ticari yapının, sadece uluslararası şirketlerin çıkarına olacağı,
-Uzmanlık olarak tanımlanan alanın sorun olacağı,
Sonuç olarak, bu tasarı yasalaşırsa, doğal alanların korunması ya da geliştirilmesi yönünde bir katkı sağlamayacağı ve uluslararası şirketlerin bu sistemden gelir elde edeceği, sonucunda yoksul insanlara ek maliyetler geleceği açıktır.
Diyoruz ki; Sayın Vekilim, tüm bu nedenlerle İklim Kanunu teklifinin yasalaşmasına izin vermemenizi önemle rica ediyoruz
Saygılarımızla
TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu