1. ULUSLARARASI 7. PEYZAJ MİMARLIĞI KONGRESİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ

18.11.2019

Üç yılda bir düzenlenen Peyzaj Mimarlığı Kongresi bu yıl ilk defa uluslararası olarak "Kollektif Bellek Olarak Peyzaj” temasıyla 6-8 Kasım 2019 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi.

Kongre süresince alanında uzman ve tecrübeli yerli/yabancı bilim insanları, kamu ve özel sektör mensupları; çalışmalarını ve görüşlerini paylaştıkları bilimsel poster ve sözlü bildiri sunumlar gerçekleştirdi. Kongremiz 8 paralel oturumdan oluştu ve alt başlıklarında yer, insan, coğrafya, iklim, su, doğa, tarih, kimlik gibi insana, doğal, kültürel ve tarihi tüm varlıklara dair konular yer aldı.

Kongreye bildirileriyle katkı sunan katılımcılarımızın yanında; aralarında Herbert Dreisteil, Karin Helms, Henrik Bos, Valerio Cozzi, Ana Luengo Anon, Aikaterini Gkoltsiou, Bruno Marques, Darija Perkovic, Salma Samaha, Niek Hazendonk, Uta Zorzi Muhlmann, Ceylan Belek, Gökçe Saygın Batista gibi isimler de anahtar ve davetli konuşmacı olarak yer aldı. 

Tüm tarafların deneyimlerini, bilgi ve birikimlerini paylaşarak fayda yaratmak üzere bir araya geldiği Kongremiz başarıyla sona erdi. 

Üç gün boyunca yaklaşık 350 kişinin katılımı ile gerçekleştirilen kongrede 16 oturum, 22 yerli/yabancı davetli konuşmacı ile 50 sözlü bildiri, 6 poster sunum düzenlendi.

Kongre Peyzaj Mimarları Odası Antalya Şube Yönetim Kurulu Başkanı Teoman Akçalı, PEMKON Dönem Başkanı Prof. Dr. Bülent Yılmaz, Peyzaj Mimarları Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ayşegül Oruçkaptan ve TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz tarafından yapılan açılış konuşmaları ile başladı. 

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz Kongrenin  açılışında şöyle konbuştu:

"Değerli Meslektaşlarım, Değerli Hocalarım, Sevgili Öğrenciler

Hepinizi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu adına sevgi, saygı ve dostlukla selamlıyorum.

Peyzaj Mimarları Odamız tarafından düzenlenen 7. Peyzaj Mimarlığı Kongresi’nde aranızda bulunmaktan büyük bir onur duyduğumu öncelikle belirtmek isterim.

Burada bizleri buluşturan Düzenleme ve Yürütme Kurulumuza, görüşlerini bizimle paylaşacak bilim insanlarına, Peyzaj Mimarları Odamızın yöneticilerine, Oda çalışanlarına ve organizasyonda emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Değerli Konuklar,

Bildiğiniz gibi TMMOB ülkemizdeki mühendis, mimar ve şehir plancılarının hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmakla görevlidir.

Bu doğrultuda mesleki alanlarımızla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek için etkinlikler düzenliyoruz.

İki yıllık çalışma dönemimizde Odalarımızla birlikte düzenlediğimiz 200’ü aşkın etkinlikte paylaştığımız bilgi ve birikimlerin toplum yararına hayata geçirilmesi için mücadele ediyoruz.

Yayınladığımız raporlarla, açtığımız kamu davalarıyla, düzenlediğimiz kongre-sempozyumlarla, yaptığımız açıklamalarla bilimin ve tekniğin halktan ve doğadan yana kullanılmasıyla başka bir dünyanın mümkün olabileceğini ortaya koymaya çalışıyoruz.

Gerçekleri söylemek, halkın çıkarına olanı söylemek bizim mesleki ve toplumsal sorumluluğumuzdur. Çünkü bilimden ve toplumdan yana olan bizler gerçekleri söylemezsek, iktidar sahipleri kendi çıkarlarını ve gerçeklerini halka dayatırlar.

İktidarın çarpıtılmış gerçekliğiyle, halkın maruz kaldığı gerçeklik arasındaki ayrımı en açık seçik biçimiyle ekonomide görüyoruz. Biliyorsunuz iki gün önce TÜİK tarafından enflasyon rakamları açıklandı ve yıllık enflasyonun yüzde 8,5 olduğu ilan edildi. Yani son 1 yılda kullandığımız ve tükettiğimiz mal ve hizmetler sadece yüzde 8,5 oranında zamlanmış. Oysa son bir yılda bu oranda artan tek şey, emekçilerin maaşları. Geri kalan her şey fahiş biçimde arttı.

Geçtiğimiz yıl ekim ayından bu yana Doğalgaza yapılan zam oranı %44, Elektriğe yapılan zam oranı ise % 57 oldu. Çarşıda, pazarda, marketteki zamların da bu oranlarda olduğunu görüyoruz.

Fiyatlar bu kadar artarken, yaşanan ekonomik durgunluk nedeniyle işsizlik de hızla büyüyor. Mevsimsel olarak istihdamın en yüksek düzeyde olması beklenen yaz aylarında işsizlik oranı % 14 düzeyindeydi. Genç nüfusta ise bu oran yüzde 27’yi aştı. Şehrin en işlek caddeleri bile kapanan iş yerleriyle, boşaltılmış ofislerle dolu. İşsizlik ve yoksulluk içinde kıvranan halk, borçlarla ayakta kalmaya çalışıyor.

Geçtiğimiz günlerde meclise sunulan bütçe teklifi ise, halkın durumunu düzeltmek bir yana, yeni vergi teklifleriyle bütçenin yükünü halkın üzerine yıkıyor. Yandaşların vergi borçları bir kalemde silinirken, yandaş sermaye kesimlerine vergi afları ve ayrıcalıkları getirilirken emeğiyle geçinen insanların omuzlarındaki yük daha da artıyor.

Bir yanda halkın yaşadığı bu gerçekler var, diğer yandan ise iktidar medyasının yansıttığı pembe tablo var. Bizler bu ülkenin okumuş, yetişmiş, aydın insanları olarak bu halkın gören gözü, duyan kulağı, dile gelen vicdanı olmakla yükümlüyüz. Doğru bildiklerimizi hiç çekinmeden söylemeye devam edeceğiz.

Değerli Konuklar,

Bu ülkenin, mühendisleri, mimarları ve şehir plancıları olarak mesleki ve toplumsal sorumluluğumuzun bir diğer boyutu da, bu coğrafyanın ve bu coğrafyada yaşayanların geçmişi ile geleceği arasındaki bağları korumaktır. Kongremizin teması olarak belirlenen “Toplumsal Bellek” konusu bu açıdan bizler için oldukça önemli bir konudur.

Egemenlerin kendi gerçeklerini toplumun gerçeği gibi göstermesi sadece bugüne ilişkin değil, geçmişe dönük de bir eylemdir. Siyasi iktidarın tarih üzerindeki bu egemenliğine karşısında ise halkın kolektif belleği vardır. Kolektif belleğimiz geçmiş zamanın bilgisini ve deneyimini geleceğe taşır.

TMMOB olarak kolektif belleğin korunması, tarihsel mekanların yaşatılması ve kültürel mirasın aktarılması için yıllardır mücadele veriyoruz. Sanayileşme, kalkınma ve üretim politikalarının insan hayatına ve doğal çevreye zarar vermeden planlanması ve uygulanabilmesi için bilimin ve tekniğin kamusal sorumlulukla kullanılması için çabalıyoruz.

TMMOB son 20 yılda doğal ve tarihi mirasa yönelik saldırıların karşısındaki toplumsal muhalefetin en önemli bileşeni ve aynı zamanda hukuki muhatabı olmuştur. Hem birliğimiz, hem de bağlı odalarımız olarak bugüne kadar Türkiye’nin neredeyse her ilinde binlerce dava açtık. Çevreye, doğaya, tarihsel mirasa ve genel olarak kamusal çıkara karşı yapılan her projeye karşı hukuki mücadele verdik. Phaselis’ten Alliaoni’ye, Hasankeyf’ten Munsur Vadisi’ne, Salda Gölü’nden Murat Dağı’na kadar çok sayıda ortak varlığımıza sahip çıktık.

Ancak dünyanın bu gününe baktığımızda; ne yazık ki; kapitalizm, küreselleşme, sınırsız liberalleşme ve sanayi kapitalizminin tüketim kültürü, insanı doğasına yabancılaştırmakta ve güzellikler karşısındaki duyarlılığını kaybettirmekte.

Maddi olmayan değerler hızla maddi değerlerle yer değiştirmekte. Azami rant beklentileriyle, yağmanın kıskacına sokulan kentlerimizin doğal ve kültürel değerleri, ormanları, yeşil alanları, sahilleri yok edilmekte, kamu arazileri elden çıkarılmakta. Özel düzenlemelerle bu değerleri korumak ve gelecek nesillere aktarmak yerine bu değerlerin üzerinde dolaşan rant beklentilerinin önündeki engeller kaldırılmakta, doğal ve kültürel değerlerimiz ile birlikte yaşam alanlarımızın geleceği de tehdit altına alınmakta.

Peyzaj mimarlığı açısından ve genel olarak doğal ve kültürel değerlerimiz üzerinde karamsarlık yaratan tüm oluşumlara karşın, bugün burada bir araya gelen topluluk umut verici… Bugün bu kongrede sorunlar ve çözüm önerileri, uygulanması gereken politikalar uzmanlarınca tartışılacak.

Değerli Konuklar,

Kongre temasıyla doğrudan ilgili bir konu hakkında küçük bir bilgilendirme yaparak konuşmamı tamamlamak istiyorum.

Bildiğiniz gibi yakın geçmişte çok derin toplumsal trajediler yaşadık. Hepimizin üzerine olanca ağırlığıyla çöken bu trajediler belki de bugün toplumumuzun kıpırdayamaz hale gelmesinin temel nedenlerinden biridir. Art arda yaşadığımız bu trajedilerin en büyüklerinden birisi 10 Ekim Ankara Garı Katliamıydı.

DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin yaptığı emek-barış ve demokrasi çağrısına kulak vererek Türkiye’nin dört bir yanından buraya gelen on binlerce kardeşimiz dünya tarihinin en alçak saldırılarından birisine hedef oldu. Toplanma alanı olan Ankara Garı önünde patlayan iki bomba sonucunda 103 arkadaşımız hayatını yitirdi. 500’e yakın arkadaşımız yaralandı ve sakat kaldı.

10 Ekim Katliamı sonrasında Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinde alınan kararla, Ankara Garı önündeki alana, "Demokrasi Meydanı" adı verildi. Bu alanın ortasına da üç ayrı yüzünde katliamda kaybettiğimiz arkadaşlarımızın fotoğraflarının ve Emek-Barış-Demokrasi ifadelerinin olduğu geçici bir pano yerleştirildi.

Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile yürüttüğümüz görüşmelerde, katliamın yaşandığı meydanda kalıcı bir mekânsal düzenleme yapılması konusunda fikir birliğine vardık.

Bu doğrultuda hazırlanacak projenin belirlenmesi için TMMOB, KESK, DİSK, TTB ve 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği olarak “Emek, Barış ve Demokrasi Meydanı Anıt Meydan ve Anma Yeri Tasarımı Uluslararası Fikir ve Tasarım Projesi Yarışması” düzenliyoruz.

İlerleyen günlerde yarışma şartnamesini paylaşarak yarışma sürecini başlatacağız. İnsanlığa karşı işlenen bir suç olan 10 Ekim katliamını uluslararası kamuoyunun da gündemine taşımak için yarışmayı uluslararası formatta gerçekleştireceğiz.

Proje kapsamında Gar önü ve çevresi bir bütün olarak yeniden ele alınacak ve alan anıtsal biçimde yeniden  dönüştürülecektir. Yarışmayı kazanan proje 14 Mart 2020 tarihinde kamuoyuna açıklanacak ve umuyoruz ki hızla uygulanacaktır.

Tüm meslektaşlarımızı bu önemli yarışmaya katılmaya, bu konuda fikir üretmeye davet ediyorum.

Sözlerime son verirken bu önemli etkinliği düzenleyen Peyzaj Mimarları Odamızın Yönetim Kuruluna ve emeği geçen herkese teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum."

Kongre süresince alanında uzman ve tecrübeli yerli/yabancı bilim insanları, kamu ve özel sektör mensupları; çalışmalarını ve görüşlerini paylaştıkları bilimsel poster ve sözlü bildiri sunumlar gerçekleştirdi. Kongre 8 paralel oturumdan oluştu ve alt başlıklarında yer, insan, coğrafya, iklim, su, doğa, tarih, kimlik gibi insana, doğal, kültürel ve tarihi tüm varlıklara dair konular yer aldı.

Kongreye bildirileriyle katkı sunan katılımcıların yanında; aralarında Herbert Dreisteil, Karin Helms, Henrik Bos, Valerio Cozzi, Ana Luengo Anon, Aikaterini Gkoltsiou, Bruno Marques, Darija Perkovic, Salma Samaha, Niek Hazendonk, Uta Zorzi Muhlmann, Ceylan Belek, Gökçe Saygın Batista gibi isimler de anahtar ve davetli konuşmacı olarak yer aldı. 

Tüm tarafların deneyimlerini, bilgi ve birikimlerini paylaşarak fayda yaratmak üzere bir araya geldiği Kongre başarıyla sona erdi.