12 EYLÜL İŞÇİ SINIFI VE ÖRGÜTLÜ KESİMLER PANELİ

11.09.2007

"12 Eylül İşçi Sınıfı ve Örgütlü Kesimler Paneli" 10 Eylül 2007 tarihinde Petrol İş Konferans Salonu'nda düzenlendi. DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün'ün yönettiği panelde, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, KESK Genel Başkanı Dr. İsmail Hakkı Tombul ve Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay konuşmacı olarak yer aldılar.

Mehmet Soğancı panelde şunları söyledi:

"Bundan 27 yıl önce Türkiye, tarihinin en büyük karabasanını yaşadı. 12 Eylül faşist darbesi sadece üzerinden 27 yıl geçen bir olay olarak algılanmamalı. Toplumu uluslararası sermayenin çıkarları ve istemleri doğrultusunda yeniden düzenleme faaliyeti olan 12 Eylül faşist darbesi en büyük darbeyi de toplumsal muhalefete ve onun örgütlü gücüne vurmuştur. TMMOB de bu darbeden oldukça fazla etkilenen örgütlerin başında gelmektedir.

Ülkede var olan yağma ve sömürüye, meslek alanlarından yola çıkarak karşı çıkan ve her türlü yolsuzluğu, yağmayı belgeleyen ve deşifre eden TMMOB, 12 Eylül rejiminin de baş hedeflerinden olmuştur.

12 Eylül de bir sürü birimi geçici de olsa kapatılan, banka hesaplarına dahi el konulan TMMOB, cunta mensupları kadar, duruma kendinden vazife çıkaran bürokratlarla da mücadele etmek zorunda kalmıştır. Dönemin Birlik Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Önen‘in anlatımıyla; banka hesaplarına el konan TMMOB‘nin bu işlemin kaldırılması girişimlerinde, aslında cuntanın ve sıkıyönetimin böyle bir kararı olmadığı, durumdan kendilerince vazife çıkaranların bir uygulaması olduğu anlaşılmış ve karar ortadan kaldırılmıştır. Ne yazık ki günümüzde darbe çığırtkanları hala görev başındadırlar. Bu konuşma için cunta görevlileri ile görüşen Yavuz Önene, görevli "Biz sizi sevmiyoruz, solculuk yapıyorsunuz ve tüm mühendisleri mimarları solcu yapmaya çalışıyorsunuz" diyerek niyetini açıkça beyan etmiştir. Ama aynı görevli konuşma içerisinde yolsuzluklara karşı mücadelede TMMOB‘nin kendilerine destek vermesini de istemektedir. Önen‘in "Yolsuzluk temel bir siyasi meseledir, bunu siz bile çözemezsiniz" cevabına çok bozulan yetkili, "Siz de yolsuzlukların içindesiniz" diyebilmiştir.

12 Eylül öncesi dönemim tüm toplumsal muhalefeti ve onların örgütleri gibi TMMOB de süreçten hayli fazla etkilenmiştir. Kadroları dağıtılan, sıkıyönetimin bölgesi dışına sürülen, 1402 uygulamasına maruz bırakılan TMMOB örgütlülüğü, ülkede yaşanılanlar düşünülünce süreci daha az hasarla atlatmış görülebilir.

24 Ocak 1980 ekonomik kararları ile başlayan süreç, bu kararların uygulanmasının sosyal yapısını oluşturan 12 Eylül darbesi, 12 Eylül hukuku ve devamı Turgut Özal iktidarı birbirinin mantıki devamları olmuştur. TMMOB ve meslek odaları bu süreçte yaşanılanları afişe etmek için aslına bakarsak gücünü aşan işler yapmışlardır. Bu süreçte emeği geçenlere selam olsun. Bu çalışma doğaldır ki TMMOB‘yi egemen sınıflar açısından başka bir yere koymuştur. 1981‘li yıllarda Birlik Yönetim Kurulu başkanlığı yapan Bülent Tanık‘ın anlatımı ile yaşan bir olay ibretliktir. Tarihinde ilk defa basın danışmanı çalıştırmaya 12 Eylül‘den sonra başlayan TMMOB‘nin basın danışmanın ele geçirdiği Bülent Ulusu imzalı bir genelgede, sıkıyönetimin ve sıkıyönetim mahkemelerinin birçok örgütü kapatmış olmasına rağmen kapatılamayan bazı MUZIR örgütlerin hala MUZIR çalışmalarına devam ettiği söylenmekte ve listesi verilen MUZIR örgütlerin çalışmalarına dikkat edilmesi gerektiği hatırlatılmaktadır. Muzır listesinin başında TMMOB vardır, ikinci sırada ise Türkiye Barolar Birliği yer almaktadır, listenin devamında dini örgütlenmeler vardır. Evet TMMOB o zaman da muzır faaliyetine devam etmiştir ve halen de devam etmektedir. Dost düşman herkes bilmelidir ki TMMOB ve odaları muzır faaliyetlerine devam edecektir.

Örgütsel olarak 12 Eylül döneminde emekten ve halktan yana her örgüt gibi üzerine düşen baskıyı alan TMMOB‘yi, düzenin uysal bir kurumu haline getirmenin hukuksal yolları da aranmış, yasamızda bazı değişiklikler yapılmıştır. İlk önceleri tüm odaları kapatalım söylemi olmuş. "Ticaret ve sanayi odalarını da mı kapatacağız?" denilince bu işten vazgeçilerek yasal olarak önü tıkanmaya çalışılmak istenmiştir. Bunlar, TMMOB ve benzeri meslek örgütlerinin politika yapmamaları, kamu çalışanların odalara üyeliğinin isteğe bağlı hale getirilmesi ve en önemlisi de TMMOB Genel Kurulu‘nun meslekte 10 yıllık olanlarla toplanması gibi mevzuat değişiklileridir. Ama bu mevzuat değişiklikleri TMMOB ve örgütlülüğünün önünü kesememiş. TMMOB ülkede toplumsal muhalefetin önemli odaklarından bir olmayı sürdürmüştür.

Örgütsel olarak yaşanılanın yanında esas olarak meslek alanlarımıza yönelik tahribat da önemlidir. 12 Eylül darbesinin hukuksal ve insan haklarına yönelik uygulamaları çokça vurgulansa da ekonomik ve sosyal yanına gereken vurgu yapılmamaktadır.

Siyasi ve toplumsal olarak ülkeyi yeniden biçimlendirmeye çalışan 12 Eylül rejiminin en önemli faaliyeti ülke ekonomisini uluslararası sermeyenin çıkarları ve istemleri doğrultusunda yeniden biçimlendirmektir. Dünya Bankası ve İMF istemleri doğrultusunda kamu işletmeleri ve ekonomide devlet ağırlığı yok edilmeye çalışılmış, özelleştirme politikaları ile ülke kaynakları yok pahasına elden çıkarılmaya başlanmıştır. Bu süreç halen de sürmektedir. Üretimin boşlandığı, rant ekonomisinin egemen kılındığı bir süreçte de elbette ki mühendislerin, mimarların yeri olamaz. Kamudan uzaklaştırılan bu kesimler de hizmet sektörüne yönlendirilerek üretimden koparılmışlardır.

12 Eylül‘ün temelini attığı, hukuksal altyapısını oluşturmaya çalıştığı ekonomik-sosyal ortam kesintisiz sürmektedir.